Yandaş TV’ler… Duyarsız, Tepkisiz Bir Toplum…

Televizyon izliyor musunuz? Daha doğrusu, televizyon programlarına katlanabiliyor musunuz? - A.Eralp

Televizyon izliyor musunuz? Daha doğrusu, televizyon programlarına katlanabiliyor musunuz? - A.Eralp 1

Televizyon izliyor musunuz? Daha doğrusu, televizyon programlarına katlanabiliyor musunuz?

Kirli çamaşırlar gibi ortaya dökülen konular, olaylar dayanma gücünüzü zorlamıyor mu?

Televizyoncuların  (genellikle)  tek amacı var: Daha çok seyirci bulmak, daha çok reklam almak, daha çok para kazanmak…

Bir de iktidara yandaşlık yapmak, kayıtsız şartsız onun emirlerini yerine getirmek…

Bu hedefe ulaşabilmek için her yol geçerli. (Eski deyişle) Mubah!

Aile kutsallığını ayaklar altına alıyorlar. Aile sırlarını açığa vuruyorlar. Su gibi yalan söylüyorlar. Gerçekleri hasıraltı ediyorlar. Halkı yanlış yönlere sürüklüyorlar…

Acil, tedavi görmesi gereken psikopat ruhlu insanları ekranlara çıkarıp konuşturuyorlar.

Aile bireyleri arasında çözümlenmesi gereken özel ilişkileri büyük bir pişkinlikle ve şehvetle açıklıyorlar. Sergiliyorlar.

Ne yazık ki ”İnsan onuru” denilen bir kavramdan haberleri yok.

Bu programların sonucunda cinayetler işleniyor. Analar, babalar, çocuklar perişan oluyor. Aileler dağılıyor. Ama kimin umurunda… Varsa reyting, yoksa reyting…

Sanki bu ülkede açlık, yoksulluk, işsizlik, talan, vurgun yaşanmıyor. Sanki yüksek vergi alan ülkeler arasında Türkiye birinci sırada değil. Sanki bu ülkede insanlar tutuklanmıyor… Her yer güllük gülistanlık…

Sanki bu ülkede 5-6 milyon Suriyeli yok. Sanki bu ülkede milyonlarca insan aç, biilaç yaşarken bir de mültecilerin sorunları ile cebelleştiğimizden onların haberleri yok…

Hele hele, Şeriatçılık, bölücülük, emperyalizm, faşizm onların hiç sorunu değil. İlgi alanlarının dışında. Onların yaşantısında ve düşüncesinde bu konular yer almaz.

Hangi televizyonu açsan gürültü, patırtı, şamata, eğlence…

Vur patlasın, çal oynasın!

Bir zamanlar açık oturumlar yapılırdı televizyonlarda…  Yurt sorunları konuşulurdu. Tartışılırdı. Çözüm yolları aranırdı. Her kesimden insanlar görüşlerini açıklarlardı.

Okumayı, düşünmeyi, tartışmayı, kitabı yasakladılar.

Herkes yarışıyor, herkes dizi izliyor şimdi…

Bu durum bana geçmişte yaşadığım, gerçek bir olayı anımsattı.

Bartın Lisesinde öğretmenlik yapıyordum.

Liseyi bitirip, üniversiteye devam eden bir öğrencim, bazı direnişlere, protestolara katıldığı için gözaltına alınmış, sonra serbest bırakılmıştı.

Dinlenmek, özgürlüğün tadını çıkarmak için memleketine dönmüştü.

Bana uğradı. Hal hatır sorduktan sonra, ona:

“Ne oldu, mutsuz görünüyorsun“ dedim.”

“Nasıl mutsuz olmayayım hocam” dedi. “Hele bir esnafı, arkadaşları dolaşayım, bir tepki var mı iktidara karşı, ne yapıyorlar. Bu bozuk düzende nasıl geçiniyorlar?” dedim.

“Yukarı Çarşı’ya çıktım, Yukarı Çarşı göbek atıyor; Aşağı Çarşıya indim, Aşağı Çarşı göbek atıyor.

Sıkıldım.

Yengeme uğrayayım, biraz dertleşir, söyleşiriz dedim. Eve gittim.

Bir de ne göreyim, sonuna dek açmış oyun havasını, evde de yengem oynuyor…

Kafayı yiyecektim, aklıma sen geldin…”

“ Sevgili Hidayet, bu olay bana bir Osmanlı padişahını anımsattı…

 Hani her başı sıkıştığında adamlarını gönderir, (bugün olduğu gibi) halktan vergi toplatırmış.

 Her gidiş gelişlerinde de sorarmış, “Ahali ne yapıyor, ne durumda, öfke var mı?”

 Memurlar da “Öfke falan yok padişahım. Sesleri çıkmıyor, sadece düşünüyorlar.” dermiş.

Vergicilerin son seferinde padişah yine aynı soruyu yöneltmiş, bu kez değişik yanıt almış:

 “Padişahım, artık düşünmüyorlar, üzülmüyorlar. Öfkeli de değiller.  Zil takmış oynuyorlar.

 “Artık gitmeyin… Tehlikeli olabilirler” demiş padişah.

Şimdi durum bu. Halk delirme noktasına geldi. Ama davul zurna, klarnet eşliğinde göbek atıyor, çiftetelli oynuyor.

Yarışıyor, oynuyor…  Oynuyor,  yarışıyor… “Sen çok yaşa padişahım…” diyor.

Caddeler, sokaklar daha bir acayip şimdi… Türbanlılar, çarşaflılar, şalvarlılar, çember sakallılar sarmış dört bir yanımızı… Ne ararsan var “derde devadan gayrı…!!!”

Bu siyasal İslamcıların sayesinde Arabesk, tuhaf bir toplum olduk. Arap ülkelerine döndük…

BİR ÇIKIŞ YOLU BULMALIYIZ…

 

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir