Aykırı Olmanın Traji-Komik Temelleri

Buyurun bugün en iyisi bu çok karmaşık, ama sonradan sadeleşmiş ruhun (Ben) hayatından kısa kesitler alarak, birlikte özet sonuçlara bakalım! Merak etmeyin; hiçbir şeyi boş yaşamadım, sıkılmazsınız! - ömer dalman

Buyurun bugün en iyisi bu çok karmaşık, ama sonradan sadeleşmiş ruhun (Ben) hayatından kısa kesitler alarak, birlikte özet sonuçlara bakalım! Merak etmeyin; hiçbir şeyi boş yaşamadım, sıkılmazsınız! - ömer dalman 1

Buyurun bugün en iyisi bu çok karmaşık, ama sonradan sadeleşmiş ruhun (Ben) hayatından kısa kesitler alarak, birlikte özet sonuçlara bakalım! Merak etmeyin; hiçbir şeyi boş yaşamadım, sıkılmazsınız!

Çok asosyal, ama bir o kadar da sanatçı kişilikli bir çocuktum. Hele lise yaşlarıma gelince fonda genelde Michael Jackson şarkıları eşliğinde, sürekli karakalem skeçler çizdiğim o kurşunkalem ve o beyaz kağıtlar elimden hiç düşmemişti. Yaşıtlarım akşamüstleri buluşup, çarşı-pazar gezerken, ben elimde olmadan hep içime kapanmış şekilde insan figürleri çiziyordum. Bazen de eve gelen misafirlere bakarak, onları resmediyordum. O ara bir de delicesine Zeki Müren şarkılarına takmıştım! Hatırlıyorum da; bir sabah uyandığımda yine doğrudan müzik setimizin yanına giderek, sabahın ilk Zeki Müren şarkılarını açtığımda annem sonunda kriz geçirircesine “Aaaaaay Allah’ım yeteeer! Bu nedir böyle!? Allaaaah!” diye çığlık atmıştı! Sanırım mevcut içe dönük yapım büyürken, kendime idol edindiğim bu uç kişilikler bendeki ilk aykırılık tohumlarının da göstergesi olmuştu.

Daha sonraki dönemimde mimarlık fakültemizdeki bir kıza henüz ikinci sınıftayken aşık olmuştum. Ama ne aşk!.. Onun sayesinde içimdeki şair de bir patlamayla yeri-göğü sarsmaya başlamıştı! Sonunda olan olmuştu ve bir gece kendimi baba evinin balkonunda Ay’a ithafen şiirler yazarken buldum!.. İnsanın içinde yazarlık ve şairlik tohumları varsa; mutlaka bir gün bir sebeple elinize o kalemi alır ve onun varoluş kapsamınızda olan yazarlık yolu da su gibi yolunu bulur. Benimki Ay Üssü Alfa merkezli bir rotaymış, yapacak bir şey yok!.. Ha bu arada! O aşık olduğum kızla evlenmiştim ve ardı ardına, iyisiyle-kötüsüyle yılları birbirine eklemiştik. Bugün yerim Merkez Üssü Dünya, ancak bu aşk yerini, yirmi altı yıl sonra, geçmiş anlaşmazlıklara, didişmelere ve çözümsüzlüklere bıraktı. Kıçıma tekmeyi çoktan yemek üzereymişim de, ben öyle anlamamışım hesabı. Bir iyi niyet tufanının etkisinde üç yıl daha mutluluk denizinde süzülmüşüm meğer… Sevda böyle bir şey kardeşim; son umut da tükenene kadar körü oynuyor insan. Sağlık olsun da; konu şimdi bu değil.

Okumaya devam et  ‘İçimizdeki Bilge’ Klavyede saklı değil!

O dönemki “Ay’a Şiirlerim”den sonra bendeki içe yöneliş çok daha derinleşmişti ve ikişer saatlik günlük meditasyonlara başlamıştım. Bu arada Kuranı Kerim dahil, inançla ilgili kitaplar okumuş ve devamında da spiritüel kaynaklı kitaplara geçmiştim. Zaman zaman kendi içimde beliren spiritüel düşünceleri de her zaman not alırdım. Meditasyonlarım sırasında yaşadığım ışık görmeler, astral gidişleri-gelişleri şu an burada anlatmıyorum bile… Ama epeyce bir “Uçanlar-Kaçanlar” tayfasından olmuştum anlayacağınız!..

Uzun yıllar sürmüş olan evliliğim, doğmuş olan kızımız ve ekmeğini yediğim mimarlık işlerimiz derken, bir anda devreye “Arıza Adam Komedi konuşmalarım” da girmişti! “Gördün mü kaşlarıııı!?” diye konuştuğum yılışık tavırla çekmiş olduğum videom beni ülkede popüler yapmıştı, hatta Hayrettin Show’dan davet alarak, onun programına çıkmıştım. Kısacası hayatıma Arıza Adam’ın girmesiyle aykırılık ve sonrasında bilgelik bilinci kategorilerinde artık geri dönülmez bir tescillenme gerçekleşmişti. Çünkü video alanındaki serserilik yıllarımı tükettikten sonra, artık Arıza Adam olarak, yarı komedi tarzında bilgilendirme ve bilinçlendirme mesajları veren doğaçlama konuşmalarımla, kendime, düşünen, ama aykırı olan bir seven kitlesi de edinmiştim.

İnandığım hayallerimi ve olmak istediğim adamın peşini hiç bırakmadım. İçsel yolumda alabildiğine ilerledim, hiçlikle buluştum ve her zaman Yaratan’a teslim kaldım. Bunları yaparken sadece aykırı olmak için değil, kendim bu olduğum için israr ettim. Bu arada anladım ki; meğer Arıza Adam yıllarca gıyabımda beni eşime de kötü yönlerimle fitnelemiş ve dediğim gibi tekmeyi yemenin eşiğine geleli aslında üç koca yıl olmuş! Ancak tüm aykırılıklarıma rağmen içimdeki çocuk, o iyi niyetli kalbiyle Polianna’yı oynamış ve beni avutmaya devam etmiş. “Sağlık olsun” deyip geçmek lazım bazen kendi yolunda ilerlemek için.

Peşini bırakmadığım hayallerim, aykırı kişiliğim ve birbirinden doğal, samimi, ama bilgilendirici konuşmalarımla yoluma halen devam etmekteyim. Belki bir kitap, belki daha da fazlası olacak. Çünkü çok şey biriktirdim ve bir çok sonuç çıkarttım. Kozmosun kalbine kadar en masum noktalar üzerinden sızdım ve başıma gelmek üzere olana zor da olsa onay verdim.

Okumaya devam et  ‘İçimizdeki Bilge’ Klavyede saklı değil!

İçinizde olanı hayatınıza yansıtmak için elinizden geleni yapın ve aykırıysanız, kendinizi topluma ve işlerinize de ‘aykırı’ bir tarz ile sunun. Yoksa sadece ‘onlardan biri’ olursunuz. Ama bunu yaparken de sevgiyi ve merhameti asla elden bırakmayın. Hatalara ve yan yollara kaymayın; yoksa edindiğiniz bütün güzel şeyleri de dört bir yana dağıtırsınız.

Belki bir gün bütün sevenler, bütün bilgelik yolcuları bir yerde buluşacağız. İnanın!..

www.youtube.com/arizaadam
Ömer Dalman
25.09.2018


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir