Türkiye İkinci Kurtuluş Savaşı Mı Veriyor Şimdi?

O kadar perişan, o kadar gariban, beyni uyuşturulmuş insan var ki ülkemizde… Bunlar Amerika’yı protesto etmek için balyozlarla cep telefonlarını parçalıyorlar. - A.Eralp

O kadar perişan, o kadar gariban, beyni uyuşturulmuş insan var ki ülkemizde… Bunlar Amerika’yı protesto etmek için balyozlarla cep telefonlarını parçalıyorlar. - A.Eralp

O kadar perişan, o kadar gariban, beyni uyuşturulmuş insan var ki ülkemizde… Bunlar Amerika’yı protesto etmek için balyozlarla cep telefonlarını parçalıyorlar.

Bazıları da dolar yırtıp, dolar yakıyor.

Bir kasap da koymuş ABD parasını et masasının üzerine, elinde kocaman bir bıçak, doğruyor da doğruyor… “Dolar kıyması yapıyorum” diye, bas bas bağırıyor…

Ama, bu kriz ortamına girmemizde “Tek suçlu Amerika mı” diye sormak aklına hiç gelmiyor.

“Beş milyon Suriyelinin ülkemizde ne işi var? Neden bizim ihtiyaçlarımızdan kesip, onlara milyarlar akıtıyorlar? Neden çoluğumun çocuğumun eğitimine, öğretimine engel oluyorlar? Neden sağlık giderlerimizi kısıyorlar?

Neden vatansız mülteciler için benim huzurumu kaçırıyorlar?

İktidar, Suriye’nin iç işlerine karışmasaydı, Şii Esat’ı devirmeye kalkmasaydı bunlar başımıza gelir miydi?

Beş milyon cahil, eğitimsiz, okuma yazma bilmeyen Suriyeli mülteci, vatanımızı babasının çiftliği gibi kullanabilir miydi?” diye sormak hiç aklına gelmiyor.

Limanları, ormanları, işletmeleri, fabrikaları satmasaydı, bu kadar çok işsiz ortalarda gezer miydi, emperyalist ülkelere bu kadar çok borçlanır mıydık?

Hazine tamtakır olur muydu?

Hepsinden önemlisi Amerikan üsleri neden hâlâ yerinde duruyor, Türk subayları ve politikacıları neden hâlâ oralara giremiyorlar” diye sormak bu protestocu vatandaşımızın aklına hiç gelmiyor…

Sövüyor, sayıyor, para yırtıyor, para yakıyor, cep telefonunu parçalıyor, böylece Kurtuluş Savaşı verdiğini sanıyor.

Onu yönetenler ise hâlâ Amerikan arabalarında, makam arabalarında keyif çatıyorlar…

Ama işin daha kötü yanı, yarım asırlık bir başkan, bir solcu lider de onları destekliyor… “Türkiye vatan savaşı veriyor” diyor.

AKP’nin ileri gelenlerini, kurmaylarını Kurtuluş Savaşımızın komutanlarına, başkanını da Atatürk’e benzetiyor.

Vee, “Ben AKP ile aynı gemide değilim. Çünkü bütün bu krizlerin, paramızın değer kaybetmesinin nedeni ve kökeni onlardır. Laikliğin, Cumhuriyet değerlerinin, Atatürk ilkelerinin yok edilmesi onların çabaları ve eliyle oldu; bilimi, uygarlığı, aklı mantığı dışlayarak sevgili yurdumuzu Ortaçağa taşıdılar…” diyenleri “İflah olmaz vatansızlar” olarak nitelendiriyor.

Yani kendilerinin dışında herkes “Hain”, herkes ABD dostu… Bir tek kendileri antiemperyalist…(!)

Ama bu çıkışlarından dolayı yandaşları bile artık ona inanmıyor. Konuştuğum arkadaşların çoğu “Saçmalıyor” diyor.

Hatta kendi gazetesindeki yazarlar bile karşı görüşler belirtiyorlar.

Ki, doğrusu da bu…

Milli olmayan; Türkü, Türklüğü ağzına almayan, durmadan şeriattan, ümmetten bahseden, her toplantısında “Biz İslam’ız” diyen bir kimse nasıl Milli Mücadele savaşı verir?

Kurtuluş savaşının köklerini, yöntemini ümmette, şeriatta değil; Atatürk’te, Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş savaşında aramak gerekir…

Elbette ABD bu ülkenin düşmanıdır. Başımızın belasıdır. Hatta tüm Ortadoğu’nun, Ortadoğu halklarının düşmanıdır.

Biz bunu taa 1968’lerden, 70’lerden bu yana söylüyoruz… Söylemeye devam edeceğiz…

Her zaman, her dönemde “Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” dedik. Bu uğurda yüzlerce Deniz Gezmiş’i şehit verdik. Asla savaşımızdan vazgeçmedik.

Vazgeçmeyeceğiz.

Bu nedenle ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) gerçekleştirmesinin önünde en büyük engel Atatürkçülerdir, devrimcilerdir.

Elbette emperyalizmin ekonomik baskısına ve tehditlerine karşı direneceğiz. Bu ülkenin kolay yutulur bir ülke olmadığını onlara göstereceğiz.

Ama bu mücadele, ülkeyi bu hale düşürenlerle olmaz…

Türkü ve Türklüğü ağzına almayanlarla olmaz…

Her yerde, her zaman, bıkmadan usanmadan “Ben İslamcıyım, ben şeriatçıyım” diyenlerle olmaz…

Peki, kimlerle olur?

Atatürk’e ve Atatürk devrimlerini sahiplenenlerle, ona inananlarla olur.

“Ne mutlu türküm” diyenlerle olur.

Safsataya, hurafelere, yoz düşüncelere kanmayıp; bilimi, mantığı, aklı, uygarlığı, laikliği ön plana çıkaranlarla olur…

O zaman bir kez daha haykıralım:

“YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE…”

KAHROLSUN EMPERYALİZM…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir