Biz Verdikçe, Onlar Daha Fazlasını İstediler…

Yaşantımızı değiştirdiler. - orijinal 1

Yaşantımızı değiştirdiler. - orijinal 1 1

Yaşantımızı değiştirdiler.

Giyim, kuşam tarzımızı değiştirdiler.

Sokaklar, caddeler tuhaf giyimli, sarıklı, fesli, kara çarşaflı insanlarla doldu.

Ordumuzun, okullarımızın, öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin, subaylarımızın yaşamı, hal ve harekâtı, davranış biçimi yeni bir niteliğe büründü…

Basın, yayın, TV’ler tek kişinin denetimine geçti. “Otur otur, kalk kalk…”

 “Çok konuşma, çok gevezelik etme… Büyüklere, politikacılara, devlet adamlarına saygısızlık yapma…  Çok sataşma onlara…

“Onları çok eleştirme… Bak, sonra seni dört duvar arasına atarız haa…”

“Ayağını denk al… Sen bizim kadar bilemezsin her şeyi. Biz çok iyi biliriz…”

Sol basın, Sol TV kalmadı. Tek ses, tek yürek, tek görüş… 4-5 adet farklı konuşan, farklı yorum yapan TV, gazete kaldı… O kadar…

Şimdiye dek gelenler (en demokratından, en faşistine kadar iktidarlar) bu denli basınla, yazarlarla, çizerlerle oynamadılar. Uğraşmadılar…

Basının, medyanın kurallarına uygun davrandılar. Oyunu demokrasinin kurallarına göre oynadılar. “Ne olursa olsun, ben yerimde, iktidarda kalacağım, tüm kuralları ona göre düzenleyeceğim” demediler.

Basını, iş dünyasını tehdit etmediler.

Şimdi kendi başına hareket eden, bağımsız medya kalmadı…

Bunun adına demokrasi diyorlar…

İnanın bu düzen Abdülhamit, Menderes, Evren, Özal, Çiller düzeninde bile yoktu…

Her türlü haksızlığa hukuksuzluğa, baskıya rağmen, yine de mahkemeler, yargıçlar hukukun kurallarına göre hareket ederler, ona göre hükümler verirlerdi.

Son zamanlarda bir de İstiklal Marşının müziğini değiştirmeye kalktılar… Şimdilik güçleri yetmedi. Bir iki okulda da Arapça İstiklal Marşı söylemişler… Çocuklara söyletmişler…

Bekliyorlar… Marşın notasını, müziğini değiştirecek uygun ortamı ve zamanı bekliyorlar…

Şimdiye dek nasıl yaptılarsa bundan sonra da aynı yolu ve yöntemi uygulayacaklar… İzleyecekler…

Önce bir adım atacaklar, sonra ortaya çıkacak TEPKİLERE bakacaklar ve ona göre hareket edecekler. Tepkiler çok şiddetli ise, gerekirse, iki adım birden geri atıp, bir süre seslerini kısacaklar… Bekleyecekler…

Sonra da ortamı ve koşulları elverişli bulunca diledikleri gibi değiştirecekler..

Ve diyecekler ki “İster beğenin, ister beğenmeyin… Hazırda olan bu… Biz yaptık, oldu, bitti…”

Durun hele, bekleyin… Daha neleri değiştireceğiz. Neleri İslam’a ve Arap milletlerine uygun hale getireceğiz…

 

Yani Osmanlıya yeniden döneceğiz…

Bazı politikacılar hiç susmadan, hiç durmadan, hiç dinlenmeden, hiç soluklanmadan konuşuyorlar…

Neden acaba? Neden böyle yapıyorlar. Neden günün her saatinde onları dinliyoruz? Neden hep onlar konuşuyorlar ve halka, düşünenlere hiç söz hakkı tanımıyorlar?

Çünkü korku dağları bekliyor.

Çünkü evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Özellikle MHP tabanının hesabı ile MHP ÜST yönetiminin hesabı birbiriyle çelişebilir…

AKP’ye ve Cumhurbaşkanlığına tabanın meyli yok gibi…

Şimdi burada yeri gelmişken bir noktaya değinmeden geçmeyelim:

Bütün bu hukuk dışı, yanlış işler yapılırken, başta muhalefet partileri olmak üzere, onların öncülüğünde tüm halkımız haksızlıklara, hukuksuzluklara, yanlış işlere ve uygulamalara seslerini çıkarsalardı; çıkarabilselerdi, itiraz etselerdi, karşı çıksalardı, karşı koysalardı, bu günlere gelmezdik.

Kimse vatanı ve adaleti babasının çiftliği gibi kullanmazdı.

Kullanamazdı…

Daha ilk başlarda Aydın Doğan kendisine yapılan baskılara, zorbalıklara, tehditlere karşı çıkabilseydi. Demokrasi de basın da yerinde durur, yazarlar – çizerler yanlışları, adaletsizlikleri eleştirir, herkesi adalete, doğru yola davet ederlerdi.

Ama olmadı…

SARI ÖKÜZ DAHA İLK BAŞTA VERİLDİ…

Verilmemeliydi. Vermemeliydiler…

Biz verdikçe onlar daha fazlasını istediler…

Siz verdikçe onlar daha fazlasını istediler…

Bu günlere geldik…

Ama asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Kimse umutsuzluğa ve karamsarlığa düşmesin… Kimse “Öldük, bittik, bundan sonra hiç kurtuluşumuz kalmadı…” demesin.

Hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız gelişmeler olabilir…

([email protected])

 


Comments

“Biz Verdikçe, Onlar Daha Fazlasını İstediler…” için bir yanıt

  1. EKREM AK avatarı
    EKREM AK

    Siyonistlerin korktuğu 620 yıllık bir imparatorluğun korkusu, senide sarmış Ali ERALP bey nedir bu düşmanlığınız anlamak çok zor.. bu korku temelleri üzerinde inşa ettiğiniz kafalarla bir yere ulaşamayacağınız acık ve net belli..
    Sadece demagoji üretiyorsunuz, yapacaklarınızı izah edin de yazılarınız inandırıcı olsun, bu şekilde mikser lık yapmaktan başka bir işe yaramıyor yazdıklarınız.
    Yazında..!
    ”İnanın bu düzen Abdülhamit, Menderes, Evren, Özal, Çiller düzeninde bile yoktu…”
    Çok doğru yazmışsınız.. belli ki bir zihniyetin kalemisin, senin o zaman tenkit ettiklerinden ne farkın var diye sormazlar mı..?
    O zaman Milli şeflerimizin dönemlerinde vardı demek..! bak beni böyle düşünmeye zorladın.. Onun için sen bölücü ve ayrıştırıcı sın.. yazılarını takip ediyorum.. bir kelime dahi olumlu bir şey yazdığını okumadım.. YAZIKKK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir