Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk : “Çanakkale Geçilmez”

TBMM 1991-1995 Dönemi Başkanı, Eskişehir Milletvekili, Milli Merkez Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk 17 Mart’ta  “Çanakkale Geçilmez” başlıklı bir basın açıklaması yayınlamıştır. Açıklamayı  aşağıda paylaşıyorum. - Husamettin cindoruk

TBMM 1991-1995 Dönemi Başkanı, Eskişehir Milletvekili, Milli Merkez Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk 17 Mart’ta  “Çanakkale Geçilmez” başlıklı bir basın açıklaması yayınlamıştır. Açıklamayı  aşağıda paylaşıyorum.

“Çanakkale Zaferi yalnız bizim değil, tüm mazlum milletlerin Emperyalizme karşı ilk zaferidir. Bugün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. yıldönümü. Bu zafer, Balkan Harbindeki yenilgi sonrasında şahlanan bağımsızlık fikrimizin ve İstiklâl Harbimizin başlangıcıdır. Bu deniz zaferi mazlum milletlerin emperyalizme karşı kazandıkları ilk zaferdir. Bu zafer “Çanakkale Geçilmez!” sözünü insanlık tarihine altın harflerle yazdırmıştır.

Çanakkale Deniz Zaferi, o tarihe kadar görülmüş en büyük, modern ve üstün silah gücüne sahip düşman İngiliz ve Fransız ortak donanmasının püskürtüldüğü, sulara gömüldüğü ve takibeden kara savaşlarında Mustafa Kemal gibi bir dehayı ortaya çıkaran bir zaferdir.

Çanakkale deniz ve kara savaşlarındaki zaferlerimizi hurafelerle açıklama aymazlığıyla, emperyalizmin yenemediği Türk askerini ve Mustafa Kemal’i görmezden gelen zihniyet, bu zaferleri kazananların torunlarını, Türk Ordusunun en güzide subaylarını düzmece ve kirli kumpaslarla yıllarca cezaevlerinde tutsak etmiştir. Ama bilsinler ki, Türk Milleti o muzaffer dedelerin torunlarına bu hainliği yapanlardan en kısa zamanda hesap soracak, nesiller boyu unutamayacakları cevabı, anladıkları dilden verecektir.

Ulusumuzun emperyalizme karşı ilk zaferi olan Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yılını bu duygularla kutlarken, bu büyük destanı yazan, zaferler kazanan, vatan savunmasında canlarını feda eden tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şâd olsun.

Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk”

Sevgili Okurlar,

Bugün Çanakkale’de  ve tüm yurtta 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 103’ncü yılı çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır. Çanakkale Savaşları, Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. Churchill’in şu tespiti çok doğrudur: “Ordunun yardımı olmaksızın Filo’nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zorunlu olduğunu anlıyorum.”

Çanakkale’de Türk ulusu beşeri sermayesini yitirmiştir. Ülkedeki eğitim düzeyinin oldukça düşük olduğu o dönemde savaşta kaybedilenlerin önemli bir bölümü eğitimli kesimden oluşmaktaydı. Bir İngiliz generalinin şu sözleri konuya ışık tutması açısından çok önemlidir: “Çanakkale’nin İngilizler açısından kazancı, Türk milletinin okumuş aydın kesimimin şehit edilmesi, gençliğinin ve geleceğinin elinden alınmasıdır.”

Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitleri isimli şiirinde 18 Mart’ın ruhunu şöyle ifade etmiştir: “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor! Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!”

Necmeddin Halil Onan’ın Gelibolu yamaçlarında yazmış olduğu Bir Yolcuya şiirindeki duygu yüklü mısralarındaki ruhu hissetmeden yaşayan bazıları, Türkiye’yi bölmek isteyenlerle ortak bir çaba içinde olsalar da, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar baki kalacaktır: “Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”

Büyük Önder Atatürk’ün aşağıdaki sözlerini hiçbir zaman unutmayalım: “Türk çocukları ecdadını tanıdıkça, ona sahip çıktıkça yine çok büyük işler, yapacaktır. Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacak ve tarih sayfalarına yine Türk adı ile yazacaktır.”

Niyazi Özdemir, Çanakkale’de yaşanan vahşeti şöyle yazıyor: “Çanakkale Savaşı’nı Mehmetçik Burnu önlerine demir atmış ünlü Queen Elizabeth zırhlısından komuta eden Müttefik Orduları Başkomutanı Hamilton, cephenin durumunu inceleyip, askerlerle konuşup moral verdikten sonra, kurmay heyetiyle Hunter Weston’a veda ederken kıyıda dikilen esir alınmış 22 asker dikkatini çekti.

Giyimleri, bakımlı olup olmadıkları onu ilgilendirdi, fena değillerdi. Başkomutan oradan ayrılıp Hunter Weston da ileri hatlara gidince, Yüzbaşı John Weistock, Seddülbahir’in en uç kısmında tahtadan bir baraka yaptırdı.

Yirmi iki esirin yirmisi Türk, ikisi Alman’dı. Onları bu barakanın içine doldurttu, benzin döktürdü, paçavraları yaktırarak attırdı. Anadolu tarafındaki Kumkale’den, Arıburnu’ndan, Seddülbahir’in tepelerinden görünen baraka tutuştu. Yirmi iki esir sağa sola kaçışmaya çalıştılar. Alev ağaç boyunca yükselip baraka çöktü. Feryat figan arasında yirmi ikisi de can verdi. Çevreyi feci bir insan eti kokusu sardı.”

Atatürk Çanakkale Zaferini çok güzel tanımlamıştır: “Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Türkiye’yi  sözde Ermeni soykırımı yapmakla suçlayanlara, özellikle Avrupa Parlamentosu üyelerine  Çanakkale’de ANZAC’ların, İngilizlerin  ve özellikle Fransızların hangi sebeple bulunduklarını sormak gerekir.

Okumaya devam et  Dünyanın en uzun açıklıklı köprüsü açılıyor

Bin yıldır Türkün yurdu olan Çanakkale’de ne işleri vardı?

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed’in düşmanı boğdugu sele

Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin

Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Mehmet Akif  Ersoy’un dizileri ile Çanakkale şehitlerini saygı ile anıyorum.

Ruhları şad olsun.

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitap…

Seni ancak edebiyyetler eder istiab.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir