Osman gönüllere akar / Diğeri öööylece bakar

Terörün en civcivli zamanında Güneydoğuda görev almaktan kaçan rütbelilere (Tuğgeneral) karşı, henüz Kurmay Albay iken bir teklifle (emirle de değil) görevi derhal kabûl eden üstelik de terfi ile atanmayı beklemeden günler öncesinden görev yerine intikâl eden adam. Evet evet adam, adam gibi adam. - osman pasadan sert aciklama

Terörün en civcivli zamanında Güneydoğuda görev almaktan kaçan rütbelilere (Tuğgeneral) karşı, henüz Kurmay Albay iken bir teklifle (emirle de değil) görevi derhal kabûl eden üstelik de terfi ile atanmayı beklemeden günler öncesinden görev yerine intikâl eden adam. Evet evet adam, adam gibi adam. - osman pamukoglu

Pamukoğlu Osman. 27 Aralık 1947 Sinop-Gerze doğumlu emekli Tümgeneral.
Sahip olduğu nişan ve madalyaları içinde TSK’de hâlen kırılamıyan Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı sahibi, (5 adet) bu yüzden de yönetmeliğin değiştirilmesi gibi (3 adetten yukarı verilememesi sebebiyle) bir zorunlulukla karşılaşılan hususu yaratan adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Terörün en civcivli zamanında Güneydoğuda görev almaktan kaçan rütbelilere (Tuğgeneral) karşı, henüz Kurmay Albay iken bir teklifle (emirle de değil) görevi derhal kabûl eden üstelik de terfi ile atanmayı beklemeden günler öncesinden görev yerine intikâl eden adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Görevi esnasında daha emir komutayı devralmadan söylediği “Benim zamanımda bir kişi kepenk kapatsın bir daha açamaz” sözünün duyulması ile 2 yıl görev süresince tek dükkânın kapanamadığı yerin askerî amiri (Garnizon Komutanı) olan adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Atatürk’ün savaş literatürüne kazandırdığı ve İstiklâl savaşında uyguladığı “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” ilkesinin bir biçimini görev süresince Güneydoğuda teröre karşı uygulayan yani karakolda veya birliklerde (kışlada) oturup baskın beklemek yerine, askeri, Astsubayı, Subayı ile ve de kendisi de başta olmak üzere dağ tepe, yaz kış (eksi 30-40 derecelerde) terörist avlayan (bu kelimeyi özellikle yazdım arayan demek istemedim) adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Dağda 12-13 bin (rakkam ile 12-13.000) kadar PKK unsurlarının olduğu yaklaşık da olsa bilinirken, bu sayıyı 2 yıllık görevi esnasında kırıp 5-6 bin’e düşüren adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Yapılan 857 askeri hareketin (ki 21’i sınır ötesi) yönetimini yapan adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Zamanın Cumhurbaşkanı S. Demirel’in bir olay sebebi ile komuta ettiği bölgeyi ziyareti esnasında, sınırdan giren teröristlerin İran sınırından girmiş olduklarını ifade etmesi üzerine “İran ile dosluğumuz var, bana bunu kanıtla ki onlara karşı elim kuvvetli olsun” benzeri bir sözü karşılığında (DİKKAT CUMHURBAŞKANINA HİTABEN) “Horoz Dünyanın her yerinde Horozdur. Horoz resmi yapıp altına Horoz yazılmaz” diye, tokat’a benzer bir cevap veren adam. Evet evet adam, adam gibi adam.

Okumaya devam et  Gaziantepli Bir Kahraman: Arabınoğlu Tevfik Çavuş(*)

Daha da var ama belki onlar askerî tavırdan ziyade insanî tavrı. Meselâ yazın kavurucu gününde sırtında kilolarca silah teçhizat ile dağ tepe gezen terden sırılsıklam, güneşten kavrulmuş olan askerine helikopterle soğuk su getirten adam…

Bir bölgede eksi 40 derece de 5 gün kıpırdamadan kalma durumunda erzak kalmaması sebebiyle aç kalmaya belki dayanılırdı ama donma tehlikesine dayanılmaz, bu durum karşısında “Gerekirse tüfeklerin dipçikleri yakın” emri veren adam…

Bu 2 paragrafta adam dedim devamını getirmedim ama artık içinizden siz getirmişsinizdir diye…Boş bulunup devamını getirmeyenler için bir kere daha yazayım “ADAM. EVET EVET ADAM, ADAM GİBİ ADAM.”

Ve komediye bakın ki (zira biraz araştırsalar görecekler ki tüm üniformalı ya da sonradan sivil hayatı boyunca 1 gün bile bir kahve içmek üzere Askerî Sosyal Tesislere adım atmamış) bu adamı mevcut askerî tesislere girmekten men etmişler. Efendim mi dediniz? Evet hayatında görevde iken veya emekli olduktan sonra hiç girmediği askerî tesise girmekten men etmişler.

Aklıma ne geldi bilir misiniz? Ya vallahi iş olsun diye değil. Epeeeydir ne TV ekranlarında ne siyasi ortamda şu APO kısaltmalı heriften haber yok, tek kelime ile bile. Nerede bu, adada mı? Ev hapsinde mi? Yurt dışında mı? Yok onu sormıyacağım, sormıyacağım…Pek de adadaki mahpusluğundan farklı olamaz ama sormıyacağım, “Bir askerî tesisde mi acaba?” diye. Ama olabilir miii e olabiliiir neticede adam değildir.

Atakan KARTALTEPE


Comments

“Osman gönüllere akar / Diğeri öööylece bakar” için 5 yanıt

  1. Altay Tokat avatarı
    Altay Tokat

    TSK da Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı diye bir ödül yok. Üstün Birlik Yetiştirme Şerit Rozeti var. İkisi arasında da büyük fark var. Aç Genelkurmay sayfasını gör. Yanlış bilgilendirme geri l,kalmış toplumların kaderi maalesef.

  2. HÜSEYİN TİTİZ avatarı
    HÜSEYİN TİTİZ

    ALTAY TOKAT BEY BU BİLGİLENDİRMENİZ İÇİN SİZE MİNNETTARIZ.

  3.  avatarı

    İkisi arasında büyük fark var demişsiniz yani birinci söylediğiniz terim var mı yok mu?

  4.  avatarı

    NE FARKEDER BU KADAR BASARIYA IMZA ATMIS ADAM ROZET VEYA NISAN ALMASA NE OLUR YANI DAHA YUMUSAK BIR USLUP KULLAMAYIP BASARI KARSISINDA ILLAKI BALYOZ GIBI MUHALEFET ETMEK FITRATIMIZDA VAR DEMEK KI

  5. Atakan Kartaltepe avatarı
    Atakan Kartaltepe

    Altay Tokat bey’e …Ben google’dan bulduğum şu bilgilerden derledim Paşa’nın geçmişini (ki aynı bilgiler belki 1-2 gün önceki köşesinde Yılmaz Özdil de de olmalı) : (Sinop’un Gerze ilçesinde doğan Osman Pamukoğlu, 11 yaşından 55 yaşına kadar askeri üniforma giymiştir.[1] Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi , Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi’nde öğrenim görmüştür. 10 yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargâh subaylığı görevlerinde bulunmuştur. 1990-1992’de Edirne-Uzunköprü’de 42’nci Piyade Alay Komutanlığı, 1993-1995’de Hakkari’de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı, 1998-2000’de Kıbrıs’ta 28’nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2000-2001’de İstanbul’da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır.
    1993’de Tuğgeneralliğe terfi etmiş, 1997’de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002’de Tümgenerallikten emekli olan Pamukoğlu toplamda 43 yıl askeri üniforma giymiştir. Osman Pamukoğlu, 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu’nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı’na sahip tek kişidir.) VEEE bunu size mail hattınızdan gönderdim.
    1-Doğru iseniz bir yorumcu kişinin sorduğu gibi ikisi arasında fark var ise nişan ile rozet yani nişan var mı yok mu? Var ise derece farkı var demek oluyor itirazınızdan, o halde skalayı lûtfedin de herkes gibi ben de bileyim, (Paşa da öğrensin zira bu bilgi elbette kendi açıklamalarından olmalı)
    2- İtirazınız yazımın sadece bu bölümüne ise mes’ele yok, yanlış ise düzeltilir bir şekilde ne var ki doğru tam tesbid edildiğinde elbette. Yok itirazınız bu meyanda iki rütbeliden birini diğerine övmek gibi bir durum var anlamında ise e o zaman bu yorumunuzu Yılmaz Özdil’in yazısına da yapmış olduğunuzu var sayarak teşekkürleirmi sunarım.
    3- Nişan ya da rozet ikisi de bir işaretdir sonuçda. Asıl olan bunun kazanılmış olması ve de sayısı. Bunu TV ekranlarında şahsın kendi de kaç kere ifade etti. Eğer isimde veya sayıda bir yanlışı olaydı Genel kurmay elbette saniye geçirmeden resmen itiraz eder, doğru değil anlamında ifadede bulunurdu ki hatırladığım kadarı ile böyle bir şey olmadı. Ama…madem ki siz bunun yanlış olduğunu ve doğrunun bu oılmadığını ileri sürüyorsunuz, istirham etsem Genel Kurmayı kendilerinin bir konusu olması hasebiyle uyarır mısınız lûtfen ki varsa düzeltilecek bir durum asıl ağızdan yapılsa sayenizde.
    4-Ne Pamukoğlu Paşa ne Akar Paşa hiç bir şeyim değildirler. Biri Vatan / Millet uğruna görevinin gereğini yerine getirmiş, bunun için dağda kalmış karda yatmış, diğeri muhatabını çekip alnın çatından vuracağı yerde ( Albay Celâl Dora’yı diyorum) boğazına kemer takılmasına ve sıkılmasına müsaade etmiş sonra da herşey güllük gülistanlık gibi işine devam etmiş biridir.
    VE aslında ne Yılmaz Özdil’in köşe yazsısına ne benim Turkishforum’daki bu nâçîzâne yazıma gerek de yok, aralarındaki zihniyet farkını, ani durumda davranış farkını ortaya koymak için. Saygılar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir