ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKESİ OLMAK

Memleketimizin 2002 den bugüne nasıl gerildiğini, evrildigini birlikte yaşadık. 1.ligde ilk ona girelim derken kendimizi üçüncü ülkeler sınıfında bulduk. Öyle bir ayağımız kaydı ki yaşam standardımız düştü, prestijimiz malum. Vara çok uzak, yoka çok yakınız. Bizi bu hale getiren etkenler neler? Neden yanlış yapınca suçu başkalarına, dış güçlere, muhalefete hasımlarımıza, hatta yol arkadaşlarımızın üzerine atıyoruz. Bizim hiç mi suçumuz yok mu? Aldattılar bizi diye kendimizi acındırdık. Hala uslanmadık mehter takımı kadarda olamadık. Biliyorsunuz mehter iki ileri bir geri adım atar. Üç hamlede ileri doğru bir adım kazanır. Ya biz? Tam tersi iki geri bir ileri adım atarak olduğumuz yeri bile koruyamamışız. İtibardan, prestijden, güvenden olduk. Her atılım hüsranla sonuçlandı. Çark ettik, can kaybettik, daimi dost edinmeye beceremedik. Hep öfkeyle kalktık zararla oturduk. Ötekileştik, birbirimize yabancılaştık. - sudan 3 ucuncu dunya
,
Memleketimizin 2002 den bugüne nasıl gerildiğini, evrildigini birlikte yaşadık. 1.ligde ilk ona girelim derken kendimizi üçüncü ülkeler sınıfında bulduk. Öyle bir ayağımız kaydı ki yaşam standardımız düştü, prestijimiz malum. Vara çok uzak, yoka çok yakınız. Bizi bu hale getiren etkenler neler? Neden yanlış yapınca suçu başkalarına, dış güçlere, muhalefete hasımlarımıza, hatta yol arkadaşlarımızın üzerine atıyoruz. Bizim hiç mi suçumuz yok mu? Aldattılar bizi diye kendimizi acındırdık. Hala uslanmadık mehter takımı kadarda olamadık. Biliyorsunuz mehter iki ileri bir geri adım atar. Üç hamlede ileri doğru bir adım kazanır. Ya biz? Tam tersi iki geri bir ileri adım atarak olduğumuz yeri bile koruyamamışız. İtibardan, prestijden, güvenden olduk. Her atılım hüsranla sonuçlandı. Çark ettik, can kaybettik, daimi dost edinmeye beceremedik. Hep öfkeyle kalktık zararla oturduk. Ötekileştik, birbirimize yabancılaştık. - sudan 3 ucuncu dunya

Memleketimizin 2002 den bugüne nasıl gerildiğini, evrildigini birlikte yaşadık. 1.ligde ilk ona girelim derken kendimizi üçüncü ülkeler sınıfında bulduk. Öyle bir ayağımız kaydı ki yaşam standardımız düştü, prestijimiz malum. Vara çok uzak, yoka çok yakınız. Bizi bu hale getiren etkenler neler? Neden yanlış yapınca suçu başkalarına, dış güçlere, muhalefete hasımlarımıza, hatta yol arkadaşlarımızın üzerine atıyoruz. Bizim hiç mi suçumuz yok mu? Aldattılar bizi diye kendimizi acındırdık. Hala uslanmadık mehter takımı kadarda olamadık. Biliyorsunuz mehter iki ileri bir geri adım atar. Üç hamlede ileri doğru bir adım kazanır. Ya biz? Tam tersi iki geri bir ileri adım atarak olduğumuz yeri bile koruyamamışız. İtibardan, prestijden, güvenden olduk. Her atılım hüsranla sonuçlandı. Çark ettik, can kaybettik, daimi dost edinmeye beceremedik. Hep öfkeyle kalktık zararla oturduk. Ötekileştik, birbirimize yabancılaştık.

Sudan diye bir Afrika ülkesi var. Biraz mürekkep yalamışların dışında bu ülke pek bilinmez. Neyse ki yakın zamanda Cumhurbaşkanı bu ülkeyi ziyaret etti, burnumuzun dibinde 18 adayı Yunan sahiplenmesinden kurtarmanın yerine Sudan’da ki bir adayı Türkiye’ye ! tahsis ettirdi de adını duymuş olduk. Karmaşık bir ülke hiç huzur bulamamış. Tarihleri ihtilallerle geçmiş. Hürriyet ve özgürlüğü hiç tatmamışlar tabi zenginliği de, 1821 de Osmanlı’ya bağlanmıştır. Sırasıyla 1885. 1898 de yönetim değişiklikleri yaşamışlar.1956 da bağımsızlıklarını kazandılar. Bundan sonra 1958, 1964, 1969, 1971, 1977,1985 yıllarında darbeler yaşadılar. Şeriat düzeniyle yaşamaya başladılar. 1989 da Ömer El Beşir darbe ile iktidarı ele geçirdi. Şeriatçılar, El Beşir’e karşı yapılan 1990, 1992, 2004, 2008’deki darbeleri bastırdı. ( Türkiye’de de benzer durumlar yaşandı) El Beşir her seferinde başta İslamcılar olmak üzere eski dost ve müttefiklerinden kurtulmak için: Onların kendisine darbe yapmaya hazırlandığını, onun için onları temizlediğini ileri sürdü. ( Balyoz, Ergenekon, Paralel yapı, Zarrab ve Fetö olaylarını anımsayalım.) El Beşir kendi çevresini temizlemekle birlikte Darfur ayaklanması ile uğraştı. ( PKK ve Suriye Türkiye’nin başına büyük dert olmakta devam ediyor. Sudan la benzerlik gösterir gibi. Üstelik sorunların müsebbihi de batıdır) El Beşir batıya yanaştı, Usame bin Ladin ile ilişkili olduğu ileri sürülerek ABD ve Batı tarafından düşman ülke ilan edildi. ( Türkiye’nin İşid ‘e silah sağladığı ve terörü finanse ettiği iddia edilerek ABD ve AB ile olan ilişkiler çıkmaza girdi,) Darfur’da ki isyancılara batı devletleri silahla destek verdi. ( Aynı durum Batının PKK ve alt örgütlerine silah vermesi ve destek vermesi ile benzerlik içindedir) Sonuçta Sudan kuzey güney olarak ikiye bölündü. ( Türkiye’de de bölünme riski bulunuyor) 2009 yılında ise Darfur olayları nedeniyle El Beşir savaş suçlusu ilan edildi. Savaş suçluları mahkemesi hala yürürlükte olan tutuklama kararını verdi. ( Son Zarrab olayı da Türkiye için böyle bir dizi kararlar alınmasının önünü açmış oldu, birde buna batı PKK ve yan kuruluşlarını özgürlük savaşçısı ilan ederek Türkiye’yi savaş suçlusu olarak ilan etme gibi bir yola sapacağını söylemek pek uçuk olmaz)

Üçüncü Dünya Ülkeleri nasıl yönetiliyor?

Sudan nasıl yönetiliyor: 1956 yılında bağımsızlığını kazanan Sudan’da yönetime gelenlerin kendi keyiflerine göre anayasa yaparak yönettikleri bir gerçek. Bakın ülke anayasasında ne kadar değişiklik ve tadilat yapmışlar: 1956 ilk geçici Anayasa,1958-1964 yayınlanan çok sayıda kararname, 1964, 1965, 1988, 1968 değiştirilen geçici anayasalar. 1973, 1998 anayasaları, 2005 anayasası ve 2011-2016 yılları anayasalarında yapılan değişiklikler. Adı var ama anayasa, yol geçen hanına dönen kevgir olmuş. (Aynı durum Türkiye’de de yaşanıyor ve yaşanacak. Anayasa ruhundan çıkarılarak eklerle, iptallerle aslını tamamen kaybetmiş olup Türkiye KHK namelerle yönetiliyor. Kararnameler saraydan meclise gidiyor, mecliste iktidar partisi tarafından bir oy dahi fire vermeden, tartışılmadan itiraz edilmeden yasalaşıyor) Ülkeyi kim yönetiyor? Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Türk halkının önüne yeni bir anayasa konacak, belki daha da erken. Bu Anayasanın ruhu nasıl olacak derseniz. Görünen köy kılavuz istemiyor.
Sudan devlet başkanına ne gibi haklar tanınmış (Türkiye ile bu kadar benzerlik olamaz). Hükümeti görevden alma, meclisi fes etme, iş ve dış siyaseti belirleme, ordu, istihbarat, güvenlik, yargı, bürokrasi ve devlet kurumlarını kendi denetimi altına almak. Rol model ülke iken dışlandık, yalnızlaştık, ne tuttuğumuz dala ne de bize tutunanlara sahip çıkabildik. Özetle kendimize has bir ülke olduk. Düzelir miyiz? Neden olmasın?

Bahattin Ayhan
10.01.208


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir