İran’da kardeş kavgasına doğru…

Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad

NECDET BULUZ

Komşumuz İran’da olaylar bitmiyor. Polis gücünün de sokağa çıkanları engelleyememesi, sıkıntının daha da büyüyebileceğini gösteriyor. Molla rejimi, ülkede interneti durdurdu. Sosyal alandaki paylaşımlar önlendi. Tutuklamalar da var ama olayların sonunun alınamaması ortaya kardeş kavgasını getirebilir.
Nasıl mı?
Eğer olaylar beklenenden daha fazlaya doğru yol alırsa, devreye Molla Rejiminin milis güçleri olarak bilinen Devrim Muhafızları girebilir. Nitekim bu konuda hazırlıkların yapıldığı duyumlarını da alıyoruz.
İşte, o zaman kıyametin kopacağı saat de gelmiş olacaktır.
Devrim Muhafızları kanadından yapılan açıklamalarda “Şiddete karşı acımasız davranılacak ve kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak. Şiddete başvuranlar ağır sonuçlara da hazır olsun” deniliyor.
Özetle Devrim Muhafızları sivillere karşı şiddet uygulayacağı mesajları veriyor.
Böyle bir durum sivilin sivile karşı mücadelesi olacaktır. Çok kan akacağını da söyleyebiliriz. Özetle, İran kardeş kavgasına doğru sürükleniyor.
İran konusunda daha önce yazdığımız bir yazıda “İran’da neler oluyor?” diye sormuş ve olayların arkasında nelerin olabileceğine kısaca değinmiştik.
Türkiye’nin büyük bir dikkatle izlemesi gereken İran’daki olayların ateşleyicisi hiç kuşkusuz dış güçlerdir.
Ancak, Molla rejiminin getirdiği baskı, yokluk, pahalılık da bu ateşlemede önemli rol oynuyor. İran’ı yönetenlerin beceriksizlikleri de bu şekilde ortaya çıkıyor. Konuyu sadece dış güçlere bağlamamak gerektiği görüşündeyiz.
Habertürk Gazetesi’nde Özcan Tikit de “İran’da neler oluyor?” başlıklı yazısında bakınız neler diyor:
“OTORİTER bir medya rejiminin olması nedeniyle olayların manası ve nereye gidebileceği açısından anlaşılması hayli zor bir ülkedir İran. Ülkeden haber alma imkânlarının kısıtlı olması, en çok da İran’da kaos eşliğinde bir rejim değişikliği hayal edenlerin işine gelir. Yıllarca İran’ı dünyaya ucube, zırcahil, sefaletin zirvede yaşandığı bir ülke olarak gösteren malum kesimler, Tahran’ın yol açtığı bu bilgi kirliliğini bugün de kendi amaçları doğrultusunda kullanıyorlar ne yazık ki. Elbette ki bu durum İran’ın mevcut krizin altında kalıp boğulacağı anlamına gelmiyor. Geçmişte büyük güçlükleri aşmasıyla bilinen İran, bu sorunu da aşacaktır muhtemelen. Ancak öncelikle ülkedeki ateşe benzin dökmeye çalışan diğer devletlere duyulan öfkenin, içeride meşru taleplerle gösteri yapan halka yönelmesinin engellenmesi gerekiyor. Zira bölgede son dönemde tanığı olduğumuz tüm krizler, rejimler bu yolu tercih edince sorunların aşılmasının daha da zorlaştığını gösteriyor.”

Bir de şu görüşümüz de sizlerle paylaşalım:
İran’daki olaylar, hiçbir zaman daha önce coğrafyamızdaki “Arap Baharı” olayları ile karıştırılmasın. İran, binlerce yıllık köklü ve kolay yıkılacak bir ülke değildir. Geçmişte Irak, Libya ve bugün Suriye’de yaşananlar İran’da kolaylıkla yaşanamaz. Olaylar tahribat yapabilir, rejimde yumuşamalar olabilir ama İran ayağa kalkamayacak konuma da düşmez.
En korkulan kardeş kavgasında verilecek olan can kayıpları olacaktır.
Amerika, İsrail ve Batı’nın İran üzerindeki baskılarına rağmen, İran ile iyi ilişkilerde bulunan Rusya, Çin, Hindistan gibi devlerin ve bu ülkelerin yanında yer alan diğer ülkelerin İran üzerinde oynanmakta olan oyunlara da seyirci kalamayacağını söylemeliyiz.
Unutulmaması gerek diğer konuya da değinelim:
İran, Suriye, Irak, Yemen ve Bahreyn gibi ülkelerde oldukça etkili durumda. Bu durum İsrail ve Suudi Arabistan’ı sarsıyor. Bugün İran’daki karışıklıkları destekleyenler arasında Suudi Arabistan ve BAE’yi de unutmamak gerekiyor. Amerika, İsrail ve Batı’nın yanında Suudileri de sayabiliriz.
Nereden bakacak olursak olalım, İran’da yaşananlar Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir. İran’ın karışması, bölgede yaratacağı sarsıntı bizi de etkiler.
Bu nedenle, İran konusunda Türkiye’den yapılan açıklamada dış güçlerin İran’ın iç işlerine karışmaması, dış müdahalelerden kaçınılması çağrısı yapılmış ve “Türkiye, dost ve kardeş İran’ın toplumsal huzur ve istikrarının korunmasına büyük önem atfetmektedir. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin halkın barışçıl gösteri yapmaya hakkı olduğu, ancak kanunların çiğnenmemesi ve kamu malına zarar verilmemesi gerektiği yolundaki açıklaması dikkate alınarak şiddetten kaçınılması ve provokasyonlara kapılanmaması lazım geldiğine inanıyoruz.” denilmiştir.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir