TSK DOSYASI : ÜNLÜ GAZETECİ ÖZDİL BU YAZISINDA AK PARTİ’NİN TSK İLE İLGİLİ ŞU ANA KADA R Kİ TASARRUFLARINI MASAYA YATIRDI /// İŞTE BUYRUN

ÖZEL BÜRO NOTU : TAYYİP ERDOĞAN’IN DANIŞMANLARININ SANIYORUZ HALA ASKERE GÜVENİ TAM DEĞİL. BUNU NEREDEN ÇIKARIYORUZ HEMEN AÇIKLAYALIM. SUBAY VE ASTSUBAYLAR KIŞLA İÇERİSİNDE MUTLAKA SİLAHLI GEZERLER. BU YÖNETMELİK GEREĞİDİR. ANCAK TAYYİP BEYİN KARŞILAMASINA YUKARIDAKİ FOTOĞRAFTA GÖRÜLEBİLECEĞİ GİBİ “SİLAHSIZ” OLARAK GELMİŞLER. ANLAŞILAN KOMUTANLARI BÖYLE TALİMAT VERMİŞ. BU DA TAYYİP BEYİN ASKERİYE İÇERİSİNDEN GELME İHTİMALİ BULUNAN BİR OLDUBİTTİ SUİKASTTEN ÇEKİNDİĞİNİ GÖSTERİYOR OLABİLİR Mİ ? YORUM SİZİN. - image003 1

ÖZEL BÜRO NOTU : TAYYİP ERDOĞAN’IN DANIŞMANLARININ SANIYORUZ HALA ASKERE GÜVENİ TAM DEĞİL. BUNU NEREDEN ÇIKARIYORUZ HEMEN AÇIKLAYALIM. SUBAY VE ASTSUBAYLAR KIŞLA İÇERİSİNDE MUTLAKA SİLAHLI GEZERLER. BU YÖNETMELİK GEREĞİDİR. ANCAK TAYYİP BEYİN KARŞILAMASINA YUKARIDAKİ FOTOĞRAFTA GÖRÜLEBİLECEĞİ GİBİ “SİLAHSIZ” OLARAK GELMİŞLER. ANLAŞILAN KOMUTANLARI BÖYLE TALİMAT VERMİŞ. BU DA TAYYİP BEYİN ASKERİYE İÇERİSİNDEN GELME İHTİMALİ BULUNAN BİR OLDUBİTTİ SUİKASTTEN ÇEKİNDİĞİNİ GÖSTERİYOR OLABİLİR Mİ ? YORUM SİZİN. - image003 1

ÖZEL BÜRO NOTU : TAYYİP ERDOĞAN’IN DANIŞMANLARININ SANIYORUZ HALA ASKERE GÜVENİ TAM DEĞİL. BUNU NEREDEN ÇIKARIYORUZ HEMEN AÇIKLAYALIM. SUBAY VE ASTSUBAYLAR KIŞLA İÇERİSİNDE MUTLAKA SİLAHLI GEZERLER. BU YÖNETMELİK GEREĞİDİR. ANCAK TAYYİP BEYİN KARŞILAMASINA YUKARIDAKİ FOTOĞRAFTA GÖRÜLEBİLECEĞİ GİBİ “SİLAHSIZ” OLARAK GELMİŞLER. ANLAŞILAN KOMUTANLARI BÖYLE TALİMAT VERMİŞ. BU DA TAYYİP BEYİN ASKERİYE İÇERİSİNDEN GELME İHTİMALİ BULUNAN BİR OLDUBİTTİ SUİKASTTEN ÇEKİNDİĞİNİ GÖSTERİYOR OLABİLİR Mİ ? YORUM SİZİN.

YILMAZ ÖZDİL : YEMEK DUASI

Askerin yemek duası değiştirilmiş, bundan böyle “Tanrımıza hamdolsun, milletimiz varolsun, afiyet olsun” denmeyecekmiş, “Allahımıza hamdolsun” denecekmiş…

*

Türk askerinin kafasına çuval geçirtebilirsin, peygamber ocağı’na kumpas kurdurabilirsin, PKK’yı tanık TSK’yı sanık yapabilirsin, genelkurmay başkanını “terörist” ilan edebilirsin, Türkiye bağırsaklarını temizliyor diyerek, Türk ordusuna “bok” muamelesi yapabilirsin, madalyalı subaylar kahrından canına kıyarken “mermiye kafa atmış” diye alay edebilirsin, tarikatçıların cemaatçilerin ordudan ihraç edilmesine şerh koyarken, Atatürkçü subaylarımızı “fuhuşçu casus” damgasıyla ihraç edebilirsin, asrın iftirasına uğrayan subaylarımıza Akp gazetelerinde “rezil, ahlaksız, tecavüzcü, kepaze, iğrenç, pislik, kafatasçı, namussuz, vatan haini, lekeli, onursuz, katil, dinsiz” diyebilirsin, 30 Ağustos Zafer Bayramı pastasını Akp marşıyla kesebilirsin, Apo posteri taşımayı suç olmaktan çıkarırken Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasaklayabilirsin, dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’i “soykırımcı” ilan edebilirsin, takvimde başka gün yokmuş gibi Kürdistan ordusuna tam 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Türkiye topraklarında resmi geçit yaptırabilirsin, Kürdistan ordusunu THY uçaklarıyla taşıyıp, bunların yediği lahmacunun parasını bile ödeyebilirsin, “Kobani’deki kardeşlerimin alnından öpüyorum” diyebilirsin, NATO brifinginde Türkiye’nin yarısını Kürdistan olarak gösteren haritaya hiç ses çıkarmayabilirsin, Apo’yla masaya oturabilirsin, Kandil’le müzakere yapabilirsin, Murat Karayılan’ın Kandil’deki basın toplantısını Anadolu Ajansı’yla canlı olarak yayınlatabilirsin, askeri birliklere “sakın operasyon yapma” talimatı verebilirsin, Şivan Perver’e AKP mitinginde şarkı söyletebilirsin, cephanelik patladığında 25 şehit morgda yatarken “şehrin reklamı olur” diye genelkurmay başkanına sucuk hediye edebilirsin, üstüne “ne var bunda, lokum bile ikram edilir” diyebilirsin, “Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler” diyebilirsin, 15 şehit varken Akp milletvekilinin oğluna stadyumda düğün yaptırabilirsin, askeri üssümüzden bayrağımızı indirtebilirsin, şehit babasını hükümeti eleştirdi diye hapse mahkum ettirebilirsin, gazilerimizin protezlerine haciz gönderebilirsin, şehitlerimizin tabutlarını portakal sandığı gibi kamyonet kasasında taşıtabilirsin, Suriyeli Libyalı Mısırlı yaralıları ambulans uçaklarla getirip, eskortlar eşliğinde özel hastanelerde tedavi ettirirken, kendi gazilerimizi evlerine şehirlerarası otobüslerle gönderebilirsin, otobüs biletlerini gazilerimize ödetebilirsin, bedelli askerliği kışlaya bile uğramadan dekontlu askerlik haline getirebilirsin, ensesi kalınsa canı sağolsun, garibansa vatan sağolsun diyebilirsin, kendi çocuklarına askerlik yaptırmayabilirsin, vatan toprağını terkedebilirsin, Süleyman Şah türbesi’ndeki boş sandukaları sırtlayıp tırıs tırıs kaçabilirsin, Kardak kahramanlarımızı hapse tıkarken Ege adalarımızı Yunanistan’a peşkeş çekebilirsin, memleket topraklarını yabancı ordulara emanet edebilirsin, Adana’ya Hollanda, Gaziantep’e Amerikan, Kahramanmaraş’a Alman patriotları kurdurup, Türk milletini siz koruyun diyebilirsin, kanunu değiştirip şehit ve gazi tanımını silebilirsin, şehidi vazife ölümü, gaziyi vazife malülü yapabilirsin, koğuşta ranzasından düşüp ölenle çatışmada hayatını kaybedeni bir tutabilirsin, 50 defa ameliyat olan, organlarını kaybeden gazilerimizden ilaç katkı payı alabilirsin, CHP milletvekilleriyle tesadüfen denk gelip fotoğraf çektiren gazilerimizi işten attırabilirsin, şehit cenazesinde “teröristleri Habur’da karşılayanlar nerede” diye isyan eden kadını, vay sen bizim hükümetimize nasıl laf söylersin diye bayıltana kadar dövebilirsin, şehit tabutuna dolmuş şoförü gibi kolunu yaslayıp “ne mutlu şehit ailelerine” diyebilirsin, Ecyad Kalesi’ni yıkan bedeviye, hem de 10 Kasım’da devlet şeref madalyası takabilirsin, genelkurmay başkanını kamuflajlı asker kıyafeti giydirilmiş sünnet çocuğu gibi bedevinin yanına oturtabilirsin, 30 Ağustos törenlerini yasaklayabilirsin, Atatürk tarafından kurulan TBMM’den Atatürk’ün mareşal üniformalı tablosunu kaldırtabilirsin, Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün yatağının başucunda saygı nöbeti tutan ve her 10 Kasım’da gözlerinden yaşlar süzülen askerlere bile tahammül etmeyip, yasaklayabilirsin, Kürdistan bayrağını Ankara’da göndere çektirebilirsin, Türkiye’de askerlik çağında 425 bin Suriyeli yaşıyorken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcudundan daha fazla sayıda eli silah tutacak Suriyeli varken, bunlar plajlarda nargile içip götünü gezdirirken, ceplerine para konurken, Mehmetçik’i Suriye’de şehit ettirebilirsin, devlet kurumlarında ağırlama bedeli olarak milyarlarca liralık pasta kek kurabiye parası harcanırken, askerlerimizin karavanasından böcek çıkartabilirsin, Suriyelilere 30 milyar dolar harcanırken, askerlerimizi merdivenaltı yandaş yemek şirketlerinin bayat tavuklarıyla zehirletebilirsin.

*

“Tanrımıza” dersen olmaz!

Okumaya devam et  Yeni Genelkurmay Başkanı’nı tanıyalım

*

Din’i dil zannediyorsun ama…

Rabbim de affetmez, Allah da affetmez, Tanrı da!


Comments

“TSK DOSYASI : ÜNLÜ GAZETECİ ÖZDİL BU YAZISINDA AK PARTİ’NİN TSK İLE İLGİLİ ŞU ANA KADA R Kİ TASARRUFLARINI MASAYA YATIRDI /// İŞTE BUYRUN” için bir yanıt

  1. M. Kemal Adal avatarı
    M. Kemal Adal

    ALLAH VE TANRI KAVRAMLARI
    “Allah” ile “Tanrı” bir değildir, aynı anlamı içermez.
    “Allah” özel isimdir; Müslümanların iman ettiği ilâhın adıdır.
    “Tanrı” cins isimdir; her dinde bulunan ilâh kavramını ifade eder. Tanrı, Allah kelimesinin değil, cins isim olan İlâh kelimesinin Türkçesi’dir.
    “Tanrı” dendiğinde, her dinin tanrısından söz edildiği bilinir ve özel bir din uygulaması yapılmamış olur.
    “Tanrılar” denilebilir ama “Allahlar” denmez, zira Allah, birdir, tektir.
    “Tanrım” dediğinizde mensup olduğunuz ve inandığınız dini saklı tutarsınız; “Allah’ım” dediğinizde ise Müslüman olduğunuzu vurgular ve bunu belirtirsiniz.
    Bu çerçevede:
    İslam dininde, niyet esastır. “Ameller niyete göre değerlendirilir.” Üstelik “Askerin yemek duası”, dini bir vecibe olmayıp, güzel bir gelenek olarak uygulanan toplu bir duadır. Bu Allah’a yakarışın, niyazın, iman ve niyete bağlı olarak “Tanrımıza Hamdolsun, Milletimiz var olsun” şeklinde yapılması ile “Allah’ımıza Hamdolsun, Milletimiz var olsun” diyerek yapılmasında; “Allah’tan başka ilah yoktur” ve Hamd (Bütün övgüler) Allah’adır” samimi inancında olan bir müslüman olarak ben bir fark göremiyorum. İkisinden birinde dayatmaları da, İslam dinini ve /veya laikliği tam olarak özümseyemeyen bağnazların suni çatışması olarak değerlendiriyorum.

    M. Kemal Adal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir