Site icon Turkish Forum

Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın Köln Konferansı ve İsmet Solak’tan Tarihe Düşülen Not

Almanya'daki Türk Üniversiteliler ve Akademisyenler Derneği  Köln'de  geçen hafta sonu “21. Yüzyılda Türkiye” konulu bir konferans düzenlemiştir. Onur konuğu olan Başkent Üniversitesi’nin  kurucusu, Dünya Organ Nakli Derneği’nin (Transplantation Society)  Seçilmiş Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın konferansına büyük   katılım olmuştur.  Haberal'a Başkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nermin Özgülbaş ile Başkent Üniversitesi Genel koordinatörü Feyyaz Artukoğlu da eşlik etmiştir. - prof. dr. mehmet haberal
Prof. Dr. Mehmet Haberal

Almanya’daki Türk Üniversiteliler ve Akademisyenler Derneği  Köln’de  geçen hafta sonu “21. Yüzyılda Türkiye” konulu bir konferans düzenlemiştir. Onur konuğu olan Başkent Üniversitesi’nin  kurucusu, Dünya Organ Nakli Derneği’nin (Transplantation Society)  Seçilmiş Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın konferansına büyük   katılım olmuştur.  Haberal’a Başkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nermin Özgülbaş ile Başkent Üniversitesi Genel koordinatörü Feyyaz Artukoğlu da eşlik etmiştir.

Konferans öncesinde ben de “eTurkiyeyizBiz@googlegroups.com” da şu paylaşımı yaptım: Sayın Grup Üyeleri, Başkent Üniversitesi’nin kurucu rektörü, saygın öğretim üyesi, kurmuş olduğu sivil toplum kuruluşlarında yıllarca birlikte çalıştığım, eşim Op. Dr. Sena Karluk’un kıymetli hocası Prof. Dr. Mehmet Haberal, 25 Kasım tarihinde Köln’de “21. Yüzyılda Türkiye” konulu bir  konferans verecektir.  Davetiye ektedir.  Yakın çevredeki üyelerimiz ile paylaşabilirseniz memnun olurum.

Sayın Haberal, “Cumhuriyetçilik eserlerle taçlanır ilkesiyle” Türkiye’ye pek çok eser kazandırmıştır. Eğitimde ve sağlıkta kalite amacıyla kurduğu Başkent Üniversitesi ise yoktan var ettiği en büyük eseridir.  Konuşmasında Türkiye’nin hangi şartlarda kurulduğunu, bugün ulaştığı medeniyet  seviyesini, Türkiye’nin dünyada birtakım ilklerin altına imza attığını özellikle belirtmiştir. Bugün ulaştığı lider konumunu anlatırken Başkent Üniversitesi’ni örnek göstermiş, “ Tarihimizi bilmezsek geleceğimize katkı sağlayamayız” demiştir.
Dernek Başkanı Levent Taşkıran  Haberal’a katılımından dolayı teşekkür etmiş,
Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin de Haberal’ın katılımından duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir.  Konuşmasının sonunda Prof. Dr. Mehmet Haberal’a desteği ve katılımı için plaket verilmiştir.

Konferans bitiminde bir katılımcı  Haberal’a teşekkürlerini iletmiştir. Çünkü ağabeyi, yıllar önce ablasından alınan böbrekle hayata dönmüştür. Bu ameliyatı gerçekleştiren ise Prof. Dr. Mehmet Haberal’dır. Alman basını da Haberal’ın katıldığı konferansa büyük ilgi göstermiştir. Prof. Dr. Haberal Türkiye’ye dönünce,  “Görevimiz ülkemizi yüceltip yükseltmek. Başkent Üniversitesi olarak bunu yapıyoruz” demiştir.  Genel Koordinatörü Feyyaz Artukoğlu da Köln’deki izlenimlerini Kanal B ile paylaşmıştır.

Sayın Haberal Ağustos 2016’da 105 ülkeden 6.700 uzman doktorun çoğunluk oyu ile Dünya Organ Nakli Derneği’nin 2018-2020  dönem başkanlığına seçilmiş ve yaptığı konuşmada Atatürk’e ve kurduğu cumhuriyete teşekkür etmiştir: “I owe my election as the president elect to the Transplantation Society, which is the biggest and most reputable institution in its area, to Mustafa Kemal Atatürk, who is the founder of my country and who provided the nation to develop with contemporary knowledge,”

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bundan 18 yıl önce İsmet Solak’ın yazdığı bir yazıyı da bu vesile ile paylaşmak istedim.  Tarihe not düşmek amacıyla…

İsmet SOLAK: Ayıkla pirincin taşını

7 Temmuz 1999

Büyük Ankara (Anadolu) Vakfı’nın toplantısında konuk konuşmacıydım. Çok saydığım Prof. Mehmet Haberal çağırdı. Kıramazdım. Konu, Fethullah Gülen’di:

‘‘Belgeler ortada. Fethullah olayı laik cumhuriyet için en büyük tehlike haline geldi. İlkin kuşkularım vardı. Sonra endişelerim arttı. Kaygılarım şu an dorukta. Ve tam bir aymazlıkla karşı karşıyayız.’’

Çocuklarımızı koparıp, geleceğimizi bizden çalıyor:

– Taktik ve strateji söylenmez, tatbik edilir.

Taktik açık; ne yapıp yaparak şeriat devleti kurmak. Strateji, çocukları eğitip beyin yıkamak, zaman içinde bu hedefe varmak. Buna, suçüstü denir:

‘‘Bir vaiz, laik cumhuriyetimizi içten ve dıştan kuşatıyor. Okullarda, yurtlarda, evlerde hazırlıklar hızla sürüyor. Bunu hoşgörüyle yutturuyor.’’

Herkes merak ediyor. Ama bilinmiyor.

– Bu paralar nasıl toplanıyor? Dışarıya nasıl çıkarılıyor? Kayıt kuyut olmadan ödemeler nasıl yapılıyor? ABD’li öğretmenler nereden aylık alıyor?

Kimler ödüyor? Bu meçhul. Vahim bir manzara:

‘‘İnanılmaz bir yayılmacılık. Muazzam bir hákimiyet. Şimdi adliye, mülki idare ve eğitim alanlarında. Yarın bu kadrolaşma bizi nerelere götürecek?’’

Sıra sorulara geldi… Hava Kuvvetleri eski Komutanı Halis Burhan Paşa, Emekli Korgeneral Ömer Dinçer, Prof. Didar Eser, Prof. Rıdvan Karluk, Ömer Saatçioğlu,Emekli Sandığı eski Genel Müdürü Özcal Korkmaz, Tunay İnce ve İbrahim Çakmak gibi ünlü isimlerin soruları aynı noktada odaklaştı:

‘‘Sen, Ecevit’e yakınsın. Gülen’i neden böyle ısrarla koruyor?’’

 

 

Ayıkla pirincin taşını…

Geçen gün yazdım; Ecevit’in Gülen’i bu denli gözü kapalı himaye etmesi DSP’ye en az yüzde 8 oy kaybettirdi, diye. İlk seçimde bunu göreceğiz.

Kırklareli, Ecevit’in kalesi. Şimdi gidip gerçeği görsün. Önceki gece toplantıda da aynı hissiyat vardı. Belli ki, çoğu DSP’ye oy vermişti:

‘‘Diğer siyasetçiler neyse, Ecevit neden sahip çıkıyor? O cemaatten çok mu oy aldı? Neden bu denli ısrarla savunuyor? Neden, neden?’’

Orada da söyledim:

‘‘Bence DSP, bu cemaatten tek oy almadı. Alamazdı da…’’

Ama, laik cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı kesimden çok oy aldı. Kaşıkla topladıklarını şimdi kepçeyle savuruyor. Varı yoğu Ecevit olan bir tanıdık önüme çıktı. İnanın hıçkırıyordu:

‘‘Oyumu bir vaize değil, Atatürkçü bildiğim Ecevit’e verdim. Hay vermez olaydım. Sana güvendim de verdim. Bu eli kesmek geçiyor içimden arkadaş!’’

Ve ekliyordu:

‘‘Kasetler ortada. O çıkıp, ‘Bir de kendisini dinleyelim’ diyor. Zaten kasetteki kendisi değil mi? Bir de, ‘Meclis açılışındaki laiklik tavrımı unutmayın’ diyor.Merve‘nin türbanından daha az mı tehlikeli bu cemaat?’’

Kimse DSP’li değilken bu adam Ecevitçi idi. Bir başkası soruyordu:

‘‘Koca Ecevit, ‘Takıyye sevgiye dönüşebilir’ nasıl diyebilir? Çimdik at bana arkadaş, yumruk at; bu Ecevit, benim Ecevit’im mi?’’

Bu soruları, MGK’da en üst yetkililer sordu Ecevit’e. Kasetleri gördü! (

 

 

Exit mobile version