UZLAŞMA VE TEHDİTLER

UZLAŞMA VE TEHDİTLER
  Suriye ve Irak alanında temel çıkarlar üzerinde biri İsrail, diğeri İran olmak üzere iki kamp ort​aya çıkmıştır.​
İsrail kampında;
1-​ ​Arap Dünyası ile ilişkilerin geliştirerek İsrail- Filistin meselesinin çözümü stratejisi yürütülüyor.
Amaçlanan Barış Anlaşması​'nın yol haritası;
​İsrail ve Suudi Arabistan önderliği​:
​İsrail'in 1967 savaşında işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi​​:
HAMAS ve El Fetih'in birleşik bir Filistin oluşturması:
​BM Güvenlik Konseyi'nin 194 sayılı karar çerçevesinde Filistinli mülteciler sorununa adil bir çözüm için çağrıda bulunulmas​ı​: 
​İsrail'in Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yasa dışı yerleşimlere son vermes​i​​: 
​1967 sınırlarında kurulacak ve başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız bir Filistin devletiyle beraber "iki devletli çözüm"​ün oluşturulması​​ ilkelerinden oluşuyor.
 
*
2​- İsrail kampında, Esad rejiminin Suriye'de istikrar sağlayamayacağı öngörülüyor.
Bu noktada Suriye ve Irak alanında İran kampı kendini gösteriyor.
Çünkü İran'ın savaşa yaptığı katkıyla Suriye'de karşılığını almanın ve Akdeniz'e kadar genişlemenin peşinde olduğu,
Lübnan Hizbullah'ının Suriye'de kendisine bir güç dinamiği oluşturmaya çalıştığı,
Üstelik HAMAS'ın da Hizbullah eliyle Lübnan'a yerleşmekte olduğu,
Böylece İran'ın; İsrail'in coğrafyasında siyasi ve askeri potansiyelini maksimize etmek üzere bölgeyi  tek bir çatışma alanı haline getirmeye çalıştığı düşünülüyor.
Bu yüzden ​İran'a karşı​ bir​ cephe kur​manın adımlarını atılıyor...
 
*
İsrail'in kuşatan "Politik İslami Sistem"de takdim edilen;
Müslüman Kardeşler, HAMAS, Hizbullah ve El Kaideci bir çok İslamcı terör örgütü "kafirleri öldürüp dünyaya İslamı empoze etmeyi" hedefliyor.
HAMAS; dünyadaki en son Yahudiyi öldürüp bir İslam devleti kurmaya çalışan İslam Tugayları'nın bir bölüğüdür.
 
*
2006'da HAMAS Filistin Otoritesi'ndeki seçimleri kazanmış, El Fetih'e bir darbe yaşatmıştı.
Aslında İsrail-Filistin sorununun çözümü için ABD ve İsrail tarafından hazırlanan bir yol haritası, uluslararası bir planmış gibi gösterildi.
Suudi Arabistan  önderliğinde  2007'de "Mekke Anlaşması"yla savaşan iki grup arasında anlaşmaya varıldı.
ABD, Rusya, AB ve BM'den  oluşan Ortadoğu Dörtlüsü; HAMAS' da dahil olmak üzere Filistin Otoritesi'nin yardım alabilmesi  için üç ön şart ileri koştu.
"İsrail'i tanımak: Terör saldırılarını terketmek: İsrail ile Filistinliler arasında imzalanan daha önceki anlaşmaları kabul etmek."
Ancak HAMAS bu şartları kabul etmedi ve Mekke Anlaşması, HAMAS  Gazze Şeridi'ni Haziran 2007'de devralıncaya kadar sadece birkaç ay sürdü...
 
*
HAMAS geçen Mayıs'ta, "Şiddet yanlısı değiliz, şu an işgalciliğe karşı direniyoruz. İşgalcilik ve yerleşim birimlerinin inşası durdurulursa artık askeri güce ve direnişe gerek kalmaz" özetinde yeni bir siyaset belgesi oluşturdu.
ABD ve İsrail'den yeni siyaset belgesini ve Araplarla Filistinlilerin İsrail ile olan çatışma dosyasını yeniden ele almasını,
Böylece Filistin-İsrail sorununun çözümüne bir fırsat oluşturulmasını istedi. 
 
*
Giderek siyasi lider Halid Meşal HAMAS'ın eksenini değiştirmeye başladı.
Bir taraftan Suudi Arabistan ve Mısır liderliğindeki Sünni eksenle ilişkiler sürdürülürken,
Diğer taraftan İran'ın liderliğindeki Şii ekseniyle stratejik bağlar derinleştiriliyor ve Tahran'ın desteğiyle Lübnan'la yeni bir dayanak noktası kuruluyordu...
 
*
Bu noktada HAMAS; ABD Başkanı D.Trump'ın Suudi Arabistan/ Riyad'daki "İslam-Amerika-Arap " zirvesinde yaptığı konuşmada terörist olarak nitelendirilmesine tepki gösterdi.
Diğer Filistinli gruplar da çeşitli bildirilerle HAMAS'ın bir ulusal kurtuluş hareketi olduğunu vurguladılar.
Filistinli gruplar, Trump'ın Riyad'da 55 İslam ve Arap ülkesinin liderleri karşısındaki açıklamalarıyla Siyonist düşmana hizmet ettiğini ve müttefikleri nezdinde bu rejimin bölgedeki batıl varlığına meşruiyet kazandırmaya çalıştığını ifade ettiler...
Yeni bir kriz daha oluşmuştu...
 
*
Ancak bu tabloda önemli bir gelişme, 10 Ekim'de Kahire'de yaşandı.
Filistin hizipçileri HAMAS ve El Fetih aralarındaki  toprak, siyasal ve ideolojik bölünmeyi sona erdirmek üzere bir ön uzlaşı anlaşması imzaladılar.
Filistin lideri Mahmud Abbas'ın " bölünmenin sonu" olarak selamladığı anlaşma iki rakip grubun aralarındaki anlaşmazlığın kısmen çözülmesi anlamına geliyor.
Anlaşma, tartışmalı Gazze Şeridi'nin hangi şartlarda nasıl kontrol edileceğine odaklıdır... 
 
*
Mısır kaynaklarına göre iki Filistin grubu arasında barışın yolu; 
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın, on yıl sonra ilk kez Gazze Şeridi'nde bir kaç gün geçirerek  HAMAS'ı ziyaret etmesi:
İki grubun Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin tarih ve yöntemleri belirlemek üzere bir ay içinde toplanmaları:
Ortak bir komisyonun iki grubun yönetimlerinin birleşmesi usullerini belirlemesi: 
Gazze'de 60 bin kişilik istihdamın geleceğinin belirlenmesi:
Filistin Otoritesi'nin gelecek iki haftada Mısır'ın kontrolü altında tuttuğu Rafah sınır kapısını almasıyla açılabilecektir... 
 
*
Fakat anlaşmada  HAMAS'ın silahlı kanadı ve cephaneliğinin kontrolü konusu bulunmuyor.
HAMAS milis kuvvetlerinin kontrolünü Filistin Otoritesi'ne vermeyi reddediyor.
Anlaşma iki güç arasında koordinasyon sağlamaya yönelik Filistin Otoritesi'nin Gazze Şeridi'ne güvenlik birimi yerleştirmesine de yer vermiyor... 
 
* 
Sonuçta, İsrail'in barış görüşmelerini dondurma bahanelerinden biri olan Filistin kampındaki bölünme;
Sadece birkaç hafta ya da ay sürecek bir zamanda birleşik bir Filistin'in kurulmasıyla sona erebilecektir.
Bunun için Birleşik Filistin'in Ortadoğu Dörtlüsünün koşullarının kabul etmesi ve uluslararası toplumun bir üyesi olduğunu göstermesi yetiyor.
*
Ama İsrail'in de Gazze'yi Batı Şeria'dan ayrı tutmak ve bağımsız bir Filistin devleti kurma ihtimalini engellemek üzere,
Filistin'in birleşmesini istemeyen söylem ve uygulamalarını terk etmesi,
Filistin'in birleşmesini istemeyen ulusal ve uluslararası çıkar güçlerinin de engellenmesi gerekiyor.
 
*
Ne İsrail ne de Filistin tarafı anlaşmayı sabote eden taraf olarak görülmemelidir.
Çünkü anlaşma Mısır himayesinde yapılmıştır ki; Mısır İsrail'in İslamcı Cihad ve İran'a karşı stratejik savaş ortağıdır.
Filistin'in anlaşmayı reddetmesi durumunda, İsrail; HAMAS'ın küresel İslami cihadın bir parçası olduğu, hiç bir şekilde İsrail ile uzlaşma istemediği ve Filistin Otoritesini rehin aldığı tezini savunabilecek,
Filistin'in anlaşmayı kabul etmesi durumunda ise artık güneyde bir çatışma ihtimali kalmayacaktır.
*
Ancak İsrail Başbakanı B.Netenyahu tok satıcı edasındadır.
"El Fetih ve HAMAS arasındaki uzlaşma barış yapmayı zorlaştırıyor.Toplu katillerle uzlaşmak çözümün bir parçası değildir. Barışa evet, HAMAS'a hayır" diyor.
 
*
Tablonun arka fonunda, ABD ve Rusya arasında yapılan anlaşma doğrultusunda İsrail'in İran'a karşı bir cephe kurmasının adımları atılıyor...
Rusya'nın; Suriye Ürdün sınırında, Guta ve Humus kuzeyinde kurduğu çatışmasızlık bölgeleri İsrail lehine kurtarılmış Sünni Arap bölgeleridir.
Şimdi yeni bir kurtarılmış bölge de Idlib'te kuruluyor.
Ama bu bölgede hem Türkiye'nin, İran, Irak ve Suriyeli Kürtlerin ve İslamcı terör örgütlerinin,
Hem de Rusya ve İsrail/ABD/ AB'nin hesapları başka başkadır...
 
 
15. 10 .2017 - Allah cihad cihad jihad
UZLAŞMA VE TEHDİTLER
 
Suriye ve Irak alanında temel çıkarlar üzerinde biri İsrail, diğeri İran olmak üzere iki kamp ort​aya çıkmıştır.​
İsrail kampında;
1-​ ​Arap Dünyası ile ilişkilerin geliştirerek İsrail- Filistin meselesinin çözümü stratejisi yürütülüyor.
Amaçlanan Barış Anlaşması​’nın yol haritası;
​İsrail ve Suudi Arabistan önderliği​:
​İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi​​:
HAMAS ve El Fetih’in birleşik bir Filistin oluşturması:
​BM Güvenlik Konseyi’nin 194 sayılı karar çerçevesinde Filistinli mülteciler sorununa adil bir çözüm için çağrıda bulunulmas​ı​: 
​İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasa dışı yerleşimlere son vermes​i​​: 
​1967 sınırlarında kurulacak ve başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız bir Filistin devletiyle beraber “iki devletli çözüm”​ün oluşturulması​​ ilkelerinden oluşuyor.
 
*
2​- İsrail kampında, Esad rejiminin Suriye’de istikrar sağlayamayacağı öngörülüyor.
Bu noktada Suriye ve Irak alanında İran kampı kendini gösteriyor.
Çünkü İran’ın savaşa yaptığı katkıyla Suriye’de karşılığını almanın ve Akdeniz’e kadar genişlemenin peşinde olduğu,
Lübnan Hizbullah’ının Suriye’de kendisine bir güç dinamiği oluşturmaya çalıştığı,
Üstelik HAMAS’ın da Hizbullah eliyle Lübnan’a yerleşmekte olduğu,
Böylece İran’ın; İsrail’in coğrafyasında siyasi ve askeri potansiyelini maksimize etmek üzere bölgeyi  tek bir çatışma alanı haline getirmeye çalıştığı düşünülüyor.
Bu yüzden ​İran’a karşı​ bir​ cephe kur​manın adımlarını atılıyor…
 
*
İsrail’in kuşatan “Politik İslami Sistem”de takdim edilen;
Müslüman Kardeşler, HAMAS, Hizbullah ve El Kaideci bir çok İslamcı terör örgütü “kafirleri öldürüp dünyaya İslamı empoze etmeyi” hedefliyor.
HAMAS; dünyadaki en son Yahudiyi öldürüp bir İslam devleti kurmaya çalışan İslam Tugayları’nın bir bölüğüdür.
 
*
2006’da HAMAS Filistin Otoritesi’ndeki seçimleri kazanmış, El Fetih’e bir darbe yaşatmıştı.
Aslında İsrail-Filistin sorununun çözümü için ABD ve İsrail tarafından hazırlanan bir yol haritası, uluslararası bir planmış gibi gösterildi.
Suudi Arabistan  önderliğinde  2007’de “Mekke Anlaşması”yla savaşan iki grup arasında anlaşmaya varıldı.
ABD, Rusya, AB ve BM’den  oluşan Ortadoğu Dörtlüsü; HAMAS’ da dahil olmak üzere Filistin Otoritesi’nin yardım alabilmesi  için üç ön şart ileri koştu.
“İsrail’i tanımak: Terör saldırılarını terketmek: İsrail ile Filistinliler arasında imzalanan daha önceki anlaşmaları kabul etmek.”
Ancak HAMAS bu şartları kabul etmedi ve Mekke Anlaşması, HAMAS  Gazze Şeridi’ni Haziran 2007’de devralıncaya kadar sadece birkaç ay sürdü…
 
*
HAMAS geçen Mayıs’ta, “Şiddet yanlısı değiliz, şu an işgalciliğe karşı direniyoruz. İşgalcilik ve yerleşim birimlerinin inşası durdurulursa artık askeri güce ve direnişe gerek kalmaz” özetinde yeni bir siyaset belgesi oluşturdu.
ABD ve İsrail’den yeni siyaset belgesini ve Araplarla Filistinlilerin İsrail ile olan çatışma dosyasını yeniden ele almasını,
Böylece Filistin-İsrail sorununun çözümüne bir fırsat oluşturulmasını istedi. 
 
*
Giderek siyasi lider Halid Meşal HAMAS’ın eksenini değiştirmeye başladı.
Bir taraftan Suudi Arabistan ve Mısır liderliğindeki Sünni eksenle ilişkiler sürdürülürken,
Diğer taraftan İran’ın liderliğindeki Şii ekseniyle stratejik bağlar derinleştiriliyor ve Tahran’ın desteğiyle Lübnan’la yeni bir dayanak noktası kuruluyordu…
 
*
Bu noktada HAMAS; ABD Başkanı D.Trump’ın Suudi Arabistan/ Riyad’daki “İslam-Amerika-Arap ” zirvesinde yaptığı konuşmada terörist olarak nitelendirilmesine tepki gösterdi.
Diğer Filistinli gruplar da çeşitli bildirilerle HAMAS’ın bir ulusal kurtuluş hareketi olduğunu vurguladılar.
Filistinli gruplar, Trump’ın Riyad’da 55 İslam ve Arap ülkesinin liderleri karşısındaki açıklamalarıyla Siyonist düşmana hizmet ettiğini ve müttefikleri nezdinde bu rejimin bölgedeki batıl varlığına meşruiyet kazandırmaya çalıştığını ifade ettiler…
Yeni bir kriz daha oluşmuştu…
 
*
Ancak bu tabloda önemli bir gelişme, 10 Ekim’de Kahire’de yaşandı.
Filistin hizipçileri HAMAS ve El Fetih aralarındaki  toprak, siyasal ve ideolojik bölünmeyi sona erdirmek üzere bir ön uzlaşı anlaşması imzaladılar.
Filistin lideri Mahmud Abbas’ın ” bölünmenin sonu” olarak selamladığı anlaşma iki rakip grubun aralarındaki anlaşmazlığın kısmen çözülmesi anlamına geliyor.
Anlaşma, tartışmalı Gazze Şeridi’nin hangi şartlarda nasıl kontrol edileceğine odaklıdır… 
 
*
Mısır kaynaklarına göre iki Filistin grubu arasında barışın yolu; 
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın, on yıl sonra ilk kez Gazze Şeridi’nde bir kaç gün geçirerek  HAMAS’ı ziyaret etmesi:
İki grubun Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin tarih ve yöntemleri belirlemek üzere bir ay içinde toplanmaları:
Ortak bir komisyonun iki grubun yönetimlerinin birleşmesi usullerini belirlemesi: 
Gazze’de 60 bin kişilik istihdamın geleceğinin belirlenmesi:
Filistin Otoritesi’nin gelecek iki haftada Mısır’ın kontrolü altında tuttuğu Rafah sınır kapısını almasıyla açılabilecektir… 
 
*
Fakat anlaşmada  HAMAS’ın silahlı kanadı ve cephaneliğinin kontrolü konusu bulunmuyor.
HAMAS milis kuvvetlerinin kontrolünü Filistin Otoritesi’ne vermeyi reddediyor.
Anlaşma iki güç arasında koordinasyon sağlamaya yönelik Filistin Otoritesi’nin Gazze Şeridi’ne güvenlik birimi yerleştirmesine de yer vermiyor… 
 
Sonuçta, İsrail’in barış görüşmelerini dondurma bahanelerinden biri olan Filistin kampındaki bölünme;
Sadece birkaç hafta ya da ay sürecek bir zamanda birleşik bir Filistin’in kurulmasıyla sona erebilecektir.
Bunun için Birleşik Filistin’in Ortadoğu Dörtlüsünün koşullarının kabul etmesi ve uluslararası toplumun bir üyesi olduğunu göstermesi yetiyor.
*
Ama İsrail’in de Gazze’yi Batı Şeria’dan ayrı tutmak ve bağımsız bir Filistin devleti kurma ihtimalini engellemek üzere,
Filistin’in birleşmesini istemeyen söylem ve uygulamalarını terk etmesi,
Filistin’in birleşmesini istemeyen ulusal ve uluslararası çıkar güçlerinin de engellenmesi gerekiyor.
 
*
Ne İsrail ne de Filistin tarafı anlaşmayı sabote eden taraf olarak görülmemelidir.
Çünkü anlaşma Mısır himayesinde yapılmıştır ki; Mısır İsrail’in İslamcı Cihad ve İran’a karşı stratejik savaş ortağıdır.
Filistin’in anlaşmayı reddetmesi durumunda, İsrail; HAMAS’ın küresel İslami cihadın bir parçası olduğu, hiç bir şekilde İsrail ile uzlaşma istemediği ve Filistin Otoritesini rehin aldığı tezini savunabilecek,
Filistin’in anlaşmayı kabul etmesi durumunda ise artık güneyde bir çatışma ihtimali kalmayacaktır.
*
Ancak İsrail Başbakanı B.Netenyahu tok satıcı edasındadır.
“El Fetih ve HAMAS arasındaki uzlaşma barış yapmayı zorlaştırıyor.Toplu katillerle uzlaşmak çözümün bir parçası değildir. Barışa evet, HAMAS’a hayır” diyor.
 
*
Tablonun arka fonunda, ABD ve Rusya arasında yapılan anlaşma doğrultusunda İsrail’in İran’a karşı bir cephe kurmasının adımları atılıyor…
Rusya’nın; Suriye Ürdün sınırında, Guta ve Humus kuzeyinde kurduğu çatışmasızlık bölgeleri İsrail lehine kurtarılmış Sünni Arap bölgeleridir.
Şimdi yeni bir kurtarılmış bölge de Idlib’te kuruluyor.
Ama bu bölgede hem Türkiye’nin, İran, Irak ve Suriyeli Kürtlerin ve İslamcı terör örgütlerinin,
Hem de Rusya ve İsrail/ABD/ AB’nin hesapları başka başkadır…
 
 
15. 10 .2017

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir