Cumhuriyet Rejimi, Laik Düzen Nasıl Yok Edildi?

AKP’nin politik güç ve geçim kaynağı dincilik, sadaka ekonomisi ve cehalettir… Seçimlerde AKP’nin nerelerden oy aldığına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursunuz… - turkiye cumhuriyeti bayrak

AKP’nin politik güç ve geçim kaynağı dincilik, sadaka ekonomisi ve cehalettir… Seçimlerde AKP’nin nerelerden oy aldığına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursunuz… - orijinal 1 6

AKP’nin politik güç ve geçim kaynağı dincilik, sadaka ekonomisi ve cehalettir… Seçimlerde AKP’nin nerelerden oy aldığına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursunuz…

Sözünü ettiğim bu bölgelerde hâlâ ağalık, beylik, tarikat, cemaat, şeyhlik, aşiret düzeni hüküm sürmektedir… Ağanın, beyin, şeyhin isteği, arzusu, kesin emirdir… Ağa, bey, şeyh hangi partiyi desteklerse, sandıktan o parti çıkar… Çünkü emir demiri keser…

Şu tartışılmayacak bir gerçektir ki Türkiye bugün siyaset, cemaat, ticaret çetesinin egemenliği altındadır. Çoğu kurumlarımızda cemaat hukuku geçerlidir, cemaat hukuku işlemektedir…

Cumhuriyet rejiminin, laik düzenin altından girip, üstünden çıktılar. Biz hâlâ ağız dalaşı ve kuru gürültülerle muhalefet yapmaya devam ediyoruz…

Bu millet, yetmiş yıldan beri masal dinliyor…

Bazen de adlarını değiştiriyorlar… “Adalet” oluyor, “Güven”, “Halk”, “Kalkınma”, “Vatan” oluyor…

Arada bir birbirlerine sert sözlerle sataşıyorlar… Küfürler havada uçuşuyor… Küfürlerin bini beş paraya gidiyor…

Ne namus kalıyor, ne şeref…

İnsanı insan yapan tüm ahlak, kişilik niteliklerini ayaklar altına alıyorlar… Veryansın ediyorlar birbirlerine…

Ama bir süre sonra bulutlar dağılıyor… Güneş açıyor… Buzlar eriyor, ortalık bahar oluyor… Biraz önce birbirlerine ağza alınmayacak hakaretleri yapanlar gidiyor, yerine dost, kardeş, uyumlu insanlar geliyor…

Birbirlerine sarılıyorlar… Öpüşüyorlar… Sanki bütün o ağır, edepsiz, çirkin lafları ben söylemişim gibi… Kaldıkları yerden, güle oynaya masal anlatmaya devam ediyorlar… Ağızları kulaklarında, pişmiş kelle gibi sırıtarak…

Tek parça oluyorlar… Bir elmanın yarısı…

Arada bir “Sine-i millete dönmek…” gibi laflar etseler de çabuk vazgeçiyorlar… Hemen “Sine-i Meclise” dönüyorlar…

Ama halk dinliyor onları… Bazen de şaşkın, öfkeli, korkulu gözlerle seyretseler de peşlerini bırakmıyor.

Şimdi soracaksınız bana: “Peki arkadaş, bu memlekette hiç gerçek muhalefet yapan politikacı, gazeteci, sanatçı, vatandaş, delikanlı yok mu?”

Elbette var… Elbette haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı koyanlar, direnenler çok oldu… Ama onların sonu ya kara toprakta, ya mapusanede, ya da işkence odalarında bitti…

Nazımlar, Sabahattin Aliler, Denizler, Mahirler, Yusuflar, Sinanlar bu yiğitlik yolunda canlarını verdiler… Gençliklerini tükettiler… Yıllarca zindanlarda tutsak edildiler…

Çünkü gerçek muhalefet yoktu. Çünkü memleket sahtekârlar ordusuyla kuşatılmıştı… Çünkü “Türkiye’nin yüzde 10’luk hain kontenjanı var” diye boşuna söylememişti Attila İlhan…

Peki, Deniz Gezmiş ne demişti?

“Baba, biz Türkiye’nin 2. Kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da. Tıpkı 1. Kurtuluş savaşında olduğu gibi. Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları.

Düşün baba, bugün hükümet, işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. ÇÜNKÜ BİZDEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET KALMAMIŞ DURUMDA. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız…”

EVET, BU ÜLKE, ATATÜRK’TEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET GÖRMEDİ…

Uzun sözün kısası:

Ülkemizde elbirliği ile bir “Referandum oyunu” oynandı… Kemalist rejim oylamaya sunuldu… OHAL ilan edildi. Gazeteciler içeride… Şimdi de bir takım ayak oyunları ile şeriat rejimini 2019’da meşrulaştırmaya çalışıyorlar…

Yani vatan elden gidiyor… Ülkemiz “Federe İslam Cumhuriyeti”ne doğru yol alıyor… Yargıçların “KADI” olacağı günlere doğru hızla ilerliyoruz… Ama biz hâlâ masal anlatmakla meşgulüz…

Salon salon, kapı kapı dolaşıp, AKP’nin yaptıklarını kınıyoruz. Onları ya tarihe havale ediyoruz ya Allah’a… Bu dünyada onlardan hesap sormayı hiç aklımıza getirmiyoruz…

Ama yeter artık…  Boş lafla peynir gemisi yürümez. Sen bu karşıdevrim karşısında ne yapıyorsun… Onu söyle. Cumhuriyetin, laik düzenin yıkılmasını önlemek için ne gibi önlemler alıyorsun?

HANGİ EYLEMİ, HANGİ DİRENİŞİ ORTAYA KOYUYORSUN? SAMSUN’A NE ZAMAN ÇIKACAKSIN?

Bir grup partili de açmış ağzını, yummuş gözünü, AKP’nin antiemperyalist olduğundan dem vuruyor… Atatürk’e, Cumhuriyete, laikliğe düşman başkanların, başbakanların, kurmay başkanlarının 2. Kurtuluş Savası verdiğini iddia ediyor…

Atatürk’ü sevmeyen, Atatürk’ü tarihten silmeye çalışanlar nasıl olur da “Tam Bağımsızlık Savaşçısı” olur? Nasıl olur da tam bağımsızlık savaşı verir? Aklınız alıyor mu bunu?

Hiç şüphe duymayın. Yarın, ABD emperyalizmi ile onların anlaştıklarını gören bu keskin devrimciler (!!!) özeleştiri yapacaklar, ”Bizi yanılttılar, yanılmışız, halkımızdan özür diliyoruz” diyecekler ve yollarına devam edeceklerdir…

Biz de diyeceğiz ki onlara: “Bu kaçıncı yanılma? Bırakın artık masal anlatmayı…  Yol yakınken, iş işten geçmeden, gerçekler dünyasına dönün… Ne kendinizi aldatın ne de halkımızı…”

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir