BAĞIMSIZLIK DEĞİL BARZANİ HANEDANLIĞI 

Perşembe günü​ ​ABD Dışişleri Bakanı R​.Tillerson​, Irak Kürt Bölge Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzan​i​​​ ile görüştü.
25 Eylül​'​de yapılacak bağımsızlık referandumunun ertelenmesini, Bağdat​'​la diyalog yolunun devam etmesini istedi.
​Barzani,  Kürdistan Bölgesi​'​nin Irak​'​la birlikte yaşama adına büyük bir çaba sarfettiğini ancak başarılı olamadığını, bu nedenle Kürdistan halkının kendi kaderini tayin edeceğini vurguladı.
Barzani, Tillerson​'​a,​"​Referandumun ertelenmesi halinde Kürdistan halkına nasıl bir gelecek garanti verilecek​"​ sorusunu yöneltti...​
​İ​ki taraf da, ABD ile Kürdistan arasındaki işbirliğin devam etmesinde hemfikir kaldı.​..​ 
 
​*​
​Bu sırada ​Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Goran Hareketi ve Cemaat-ı İslami gibi muhalif partiler;​
​Referanduma ilişkin ​Irak Kürt Bölge​'sinde bir uzlaşma olmadığına, Irak merkezi hükümetiyle uzlaşma aranmadığına, İran'ın aleyhtar durumuna dikkat çekiyor ve referandum kararına tepki gösteriyorlar...
 
*
Referandum kararına karşı çıkan muhaliflerin en temel söylemleri önce ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıdır.
Oysa IKYB muazzam bir ekonomik darboğazdan geçiyor.
Çünkü IKYB, Türkiye ile içeriğini Barzani ve Erdoğan'ın bildiği 50 yıllık bir petrol satış anlaşması yapmış, Merkezi Hükümet de Kürdistan'ın nufusu oranında yaptığı ekonomik katkıyı durdurmuştur. 
 
*
Şimdi Kürtler bağımsızlık konusunda çok hassas oldukları için "bağımsızlık istemeyiz" diyemiyorlar ama zamanlamanın doğru olmadığını söylüyorlar.
Özellikle ABD'nin karşı çıkmasından sonra bir erteleme kararı bekliyorlar.
 
*
Barzani'nin bağımsızlık referandumu kararından vazgeçmemesi halinde Irak Anayasası sonucu olduğu için hukukî statüsü olan Kürt Bölgesi; 
25 Eylül'den sonra tek taraflı alınan karar sonucu, hukuksal zemine dayanmayan bir "Fiili durum" oluşturacaktır...
 
*
Halbuki Ortadoğu tarihi, kalıcı hale gelmesi umuduyla fiili durum yaratan yerel aktörlerin dış aktörlerin yarattığı fiili durumlar nedeniyle ellerindekini de kaybettiği bir çok örnekle doludur...
 
*
I.Dünya Savaşı'nın sonucunda uluslararası politika Ortadoğu'da birden fazla devletin kurulmasını destekliyordu.
Osmanlı Hilafeti yıkılmış ve mirasının  paylaşılması yolunda  isyanlar başlamıştı.
Irak'ın mevcut sınırları da bu sırada Sykes-Picot "fiili durumu" ile çizilmeye yazmıştı...
 
*
Kürdistan'ın birçok bölgesinde Kürtler, kendilerini yönetme isteğiyle farklı hareketlere yol açtılar.
Kürt ayaklanmalarının gerçekleşmesiyle, Osmanlı hakimiyeti altındaki diğer uluslar gibi Kürtler de Kürt vilayetlerin birinde bir devlet öngördüler.
Mahmut Berzenci, Güney Kürdistan isya​nının​ lideriydi ve​ Musul'da bir devlet kurmayı isterken,
​Araplar da  Basra ve Bağdat vilayetlerinde bir devlet kur​maya giriştiler... 
 
​*​
Basra ve Bağdat vilayetleri birbirine bağlanıp Irak devletinin kurulmasına karar verildiğinde ​ne Kürtler ne de Araplar arasından yeni devleti yönetecek tek kişi bile yoktu.​
​Birleşik Krallık, Haşimi aşiretinden birini Irak'a kral yaptı,​ Kürtler​ ise Irak Kralı'nın himayesine girdiler...
I​rak​ Krallığı defalarca yönetim şekli ve sistemini değiştirerek 40 yıl ayakta kaldı​​
Ama farklı siyasette nesiller gelip geçerken, değişmeyen şey Irak devletinin kimliği ve varlığıydı. 
 
*
Eğer Kürdistan'da Mahmut Berzenci ve aşireti bir devlet kur​abilseydi, şimdiye kadar bir çok Kürt ailesi ve siyasetçisi gelip geç​ecek;
​Kürt Millet​i​ için Kürdistan devletinin varlığı ve kimliği olacaktı. 
Ancak Kürtlerin kendileri böyle bir devletin kurulmasına karşı durduğu için geriye kanlı ve acılarla dolu bir yüzyıl kaldı.​..​
 
​*​
Bu yüzden Mustafa Molla Barzani, 1940' larda Kürdistan Demokrat Partisi'ni (KDP)​ kurduğunda kendisinden sonra siyasetini oğlu ve torunları yönetece​kti.
Nitekim hem devlet olamayış, hem ulusal konularla hemhal olunamayış hem de halkla kurulan çok zayıf ilişkilerin ardından,
Molla Barzani ailesinin siyasi geleneğini oluşturan töreye uygunluk​ ​ve​ ​geçerlilik bugün Mesud Barzani'den çocuklarına ve torunlara aktarılarak devam ediyor...
​Halbuki bugün dünyada miras ve aile yönetimi esasına göre kurulan devletler​ giderek ortadan
kalk​ıyor.
 
​*​
​IKYB'de siyasi parti ve aile hakimiyetinden​ endişe yaşanıyor.
Bir çok insan​​, şimdi oluşturulmak istenen yeni statünün bir aşiret ya da bir ailenin tekelinde olacağına inanıyor.
​Bir çoğu bilhassa Mesud Barzani ailesi ve aşiretinin siyasi gücünün​ pekişeceği gerekçesiyle bağımsızlığa, kendi milleti için oluşacak statüye karşı çıkıyor.
​Çünkü Kürtler: aşiret sistem​i​, aile yönetimi​nden kurtulmanın tek yolunun Kürdistan'ın kendi devletine sahip olmasından geçtiğini, en azından işte PKK ve PYD hareketlerinin esininden biliyorlar...
 
*
Bu noktada oluşturulmak istenen yeni statü öncesinde Kürdistan Bölgesi'nin bir fotografını incelemek;
Mesut Barzani'nin aşiret ve aile yönetimi kurmakta elinin ne kadar güçlü olduğunu göstermeye yetiyor.
 
* 
Kürdistan Bölgesi'nin yüzölçümü 78 bin 836 kilometrekaredir.
Bunun 41 bin 597 kilometrekaresi ya da Kürdistan Bölgesi topraklarının yüzde 53'ü yabancı petrol şirketlerince satın alınmıştır.
Böylece Kürdistan Bölgesi hükümetinin kendi topraklarından çıkarılan petroldeki hissesi yüzde 20, petrol şirketlerinin payı ise yüzde 80 olmuştur.
Satılmayan yerler kentlerde ve köylerdeki yerleşim alanlarıdır...
 
*
IKYB petrollerine dünyanın yoğun ilgisi vardır.
IKYB'de Türkiye dahil  ABD, Rusya, İngiltere, Kanada, Norveç, BAE, Çin, Hindistan, Güney Kore, Fransa, Macaristan, Moldova, Avusturya, Kıbrıs, Avusturalya gibi ülkelerin enerji, petrol ve gaz, inşaat, taahhüt altyapı firmaları başı çekiyor.
 
*
ABD emperyalizmi şimdilerde ulus devlet kurumuyla sahip olunan toprak parçasının ötesinde, insanın ve toplumsal yapının da yönetilmesini, refah ve gelişime ortak edilmesini öngörüyor.
Akdeniz, Basra ve Uzak Asya'ya uzanan ticaret yollarının kavşak noktasında bulunan ve bölgenin en büyük ticaret merkezlerinden biri sayılan IKYB'nin başkenti Erbil'liler ve Kürt halkı, yüzyıllardır süren savaş ve yoksulluk cenderesinden petrol ile çıkmayı umuyor..
 
*
ABD ise Orta Doğu'da feodal grupların etkin gücünü giderek şirket devletlerine çevirmeye çalışıyor.
Mülkiyet konusu kişisel haklardan siyasi haklara dönüşürken, küresel ekonominin güvenlik sağlayacağı kimi petrol üreten, kimi su kaynaklarının sahibi, kimi ekilebilir tarlaları olan şehir  devletleri  oluşturuluyor.  
Mesud Barzani Kürtlerin özkaynakları üzerinden ailesini ve aşiretini kemikçi- affedersiniz, Petrol ağası haline getirmeye çalışıyor.
 
*
Halbuki, bağımsız bir devlet olabilmenin en önemli koşullu ekonomik bağımsızlıktır.
Ne gam! Sonuçta Mesud Barzani altı üstü bir aşiret lideridir ancak bağımsız devlet üzerinden ticari rant çevirmeyi iyi biliyor...
 
*
Kürtlerin referandum düzenlemesine yönelik Türkiye'den ısrarlı bir ses çıkmıyor.
Çünkü Mesud Barzani'nin hatırlı dostu Erdoğan yüzü suyu hürmetine, Türkiye'ye 50 yıllık garanti ile satılan petrol anlaşmasında;
Ne IKYB ne de Türkiye'de; yapılan petrol satışının miktarını, tutarını, harcama noktalarını Erdoğan ve Barzani haricinde kimse  bilmiyor.
 
 
13.8.2017 - erbil parlamento aaarsiv
Perşembe günü​ ​ABD Dışişleri Bakanı R​.Tillerson​, Irak Kürt Bölge Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzan​i​​​ ile görüştü.
25 Eylül​’​de yapılacak bağımsızlık referandumunun ertelenmesini, Bağdat​’​la diyalog yolunun devam etmesini istedi.
​Barzani,  Kürdistan Bölgesi​’​nin Irak​’​la birlikte yaşama adına büyük bir çaba sarfettiğini ancak başarılı olamadığını, bu nedenle Kürdistan halkının kendi kaderini tayin edeceğini vurguladı.
Barzani, Tillerson​’​a,​”​Referandumun ertelenmesi halinde Kürdistan halkına nasıl bir gelecek garanti verilecek​”​ sorusunu yöneltti…​
​İ​ki taraf da, ABD ile Kürdistan arasındaki işbirliğin devam etmesinde hemfikir kaldı.​..​ 
 
​*​
​Bu sırada ​Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Goran Hareketi ve Cemaat-ı İslami gibi muhalif partiler;​
​Referanduma ilişkin ​Irak Kürt Bölge​’sinde bir uzlaşma olmadığına, Irak merkezi hükümetiyle uzlaşma aranmadığına, İran’ın aleyhtar durumuna dikkat çekiyor ve referandum kararına tepki gösteriyorlar…
 
*
Referandum kararına karşı çıkan muhaliflerin en temel söylemleri önce ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıdır.
Oysa IKYB muazzam bir ekonomik darboğazdan geçiyor.
Çünkü IKYB, Türkiye ile içeriğini Barzani ve Erdoğan’ın bildiği 50 yıllık bir petrol satış anlaşması yapmış, Merkezi Hükümet de Kürdistan’ın nufusu oranında yaptığı ekonomik katkıyı durdurmuştur. 
 
*
Şimdi Kürtler bağımsızlık konusunda çok hassas oldukları için “bağımsızlık istemeyiz” diyemiyorlar ama zamanlamanın doğru olmadığını söylüyorlar.
Özellikle ABD’nin karşı çıkmasından sonra bir erteleme kararı bekliyorlar.
 
*
Barzani’nin bağımsızlık referandumu kararından vazgeçmemesi halinde Irak Anayasası sonucu olduğu için hukukî statüsü olan Kürt Bölgesi; 
25 Eylül’den sonra tek taraflı alınan karar sonucu, hukuksal zemine dayanmayan bir “Fiili durum” oluşturacaktır…
 
*
Halbuki Ortadoğu tarihi, kalıcı hale gelmesi umuduyla fiili durum yaratan yerel aktörlerin dış aktörlerin yarattığı fiili durumlar nedeniyle ellerindekini de kaybettiği bir çok örnekle doludur…
 
*
I.Dünya Savaşı’nın sonucunda uluslararası politika Ortadoğu’da birden fazla devletin kurulmasını destekliyordu.
Osmanlı Hilafeti yıkılmış ve mirasının  paylaşılması yolunda  isyanlar başlamıştı.
Irak’ın mevcut sınırları da bu sırada Sykes-Picot “fiili durumu” ile çizilmeye yazmıştı…
 
*
Kürdistan’ın birçok bölgesinde Kürtler, kendilerini yönetme isteğiyle farklı hareketlere yol açtılar.
Kürt ayaklanmalarının gerçekleşmesiyle, Osmanlı hakimiyeti altındaki diğer uluslar gibi Kürtler de Kürt vilayetlerin birinde bir devlet öngördüler.
Mahmut Berzenci, Güney Kürdistan isya​nının​ lideriydi ve​ Musul’da bir devlet kurmayı isterken,
​Araplar da  Basra ve Bağdat vilayetlerinde bir devlet kur​maya giriştiler… 
 
​*​
Basra ve Bağdat vilayetleri birbirine bağlanıp Irak devletinin kurulmasına karar verildiğinde ​ne Kürtler ne de Araplar arasından yeni devleti yönetecek tek kişi bile yoktu.​
​Birleşik Krallık, Haşimi aşiretinden birini Irak’a kral yaptı,​ Kürtler​ ise Irak Kralı’nın himayesine girdiler…
I​rak​ Krallığı defalarca yönetim şekli ve sistemini değiştirerek 40 yıl ayakta kaldı​​
Ama farklı siyasette nesiller gelip geçerken, değişmeyen şey Irak devletinin kimliği ve varlığıydı. 
 
*
Eğer Kürdistan’da Mahmut Berzenci ve aşireti bir devlet kur​abilseydi, şimdiye kadar bir çok Kürt ailesi ve siyasetçisi gelip geç​ecek;
​Kürt Millet​i​ için Kürdistan devletinin varlığı ve kimliği olacaktı. 
Ancak Kürtlerin kendileri böyle bir devletin kurulmasına karşı durduğu için geriye kanlı ve acılarla dolu bir yüzyıl kaldı.​..​
 
​*​
Bu yüzden Mustafa Molla Barzani, 1940′ larda Kürdistan Demokrat Partisi’ni (KDP)​ kurduğunda kendisinden sonra siyasetini oğlu ve torunları yönetece​kti.
Nitekim hem devlet olamayış, hem ulusal konularla hemhal olunamayış hem de halkla kurulan çok zayıf ilişkilerin ardından,
Molla Barzani ailesinin siyasi geleneğini oluşturan töreye uygunluk​ ​ve​ ​geçerlilik bugün Mesud Barzani’den çocuklarına ve torunlara aktarılarak devam ediyor…
​Halbuki bugün dünyada miras ve aile yönetimi esasına göre kurulan devletler​ giderek ortadan
kalk​ıyor.
 
​*​
​IKYB’de siyasi parti ve aile hakimiyetinden​ endişe yaşanıyor.
Bir çok insan​​, şimdi oluşturulmak istenen yeni statünün bir aşiret ya da bir ailenin tekelinde olacağına inanıyor.
​Bir çoğu bilhassa Mesud Barzani ailesi ve aşiretinin siyasi gücünün​ pekişeceği gerekçesiyle bağımsızlığa, kendi milleti için oluşacak statüye karşı çıkıyor.
​Çünkü Kürtler: aşiret sistem​i​, aile yönetimi​nden kurtulmanın tek yolunun Kürdistan’ın kendi devletine sahip olmasından geçtiğini, en azından işte PKK ve PYD hareketlerinin esininden biliyorlar…
 
*
Bu noktada oluşturulmak istenen yeni statü öncesinde Kürdistan Bölgesi’nin bir fotografını incelemek;
Mesut Barzani’nin aşiret ve aile yönetimi kurmakta elinin ne kadar güçlü olduğunu göstermeye yetiyor.
 
Kürdistan Bölgesi’nin yüzölçümü 78 bin 836 kilometrekaredir.
Bunun 41 bin 597 kilometrekaresi ya da Kürdistan Bölgesi topraklarının yüzde 53’ü yabancı petrol şirketlerince satın alınmıştır.
Böylece Kürdistan Bölgesi hükümetinin kendi topraklarından çıkarılan petroldeki hissesi yüzde 20, petrol şirketlerinin payı ise yüzde 80 olmuştur.
Satılmayan yerler kentlerde ve köylerdeki yerleşim alanlarıdır…
 
*
IKYB petrollerine dünyanın yoğun ilgisi vardır.
IKYB’de Türkiye dahil  ABD, Rusya, İngiltere, Kanada, Norveç, BAE, Çin, Hindistan, Güney Kore, Fransa, Macaristan, Moldova, Avusturya, Kıbrıs, Avusturalya gibi ülkelerin enerji, petrol ve gaz, inşaat, taahhüt altyapı firmaları başı çekiyor.
 
*
ABD emperyalizmi şimdilerde ulus devlet kurumuyla sahip olunan toprak parçasının ötesinde, insanın ve toplumsal yapının da yönetilmesini, refah ve gelişime ortak edilmesini öngörüyor.
Akdeniz, Basra ve Uzak Asya’ya uzanan ticaret yollarının kavşak noktasında bulunan ve bölgenin en büyük ticaret merkezlerinden biri sayılan IKYB’nin başkenti Erbil’liler ve Kürt halkı, yüzyıllardır süren savaş ve yoksulluk cenderesinden petrol ile çıkmayı umuyor..
 
*
ABD ise Orta Doğu’da feodal grupların etkin gücünü giderek şirket devletlerine çevirmeye çalışıyor.
Mülkiyet konusu kişisel haklardan siyasi haklara dönüşürken, küresel ekonominin güvenlik sağlayacağı kimi petrol üreten, kimi su kaynaklarının sahibi, kimi ekilebilir tarlaları olan şehir  devletleri  oluşturuluyor.  
Mesud Barzani Kürtlerin özkaynakları üzerinden ailesini ve aşiretini kemikçi- affedersiniz, Petrol ağası haline getirmeye çalışıyor.
 
*
Halbuki, bağımsız bir devlet olabilmenin en önemli koşullu ekonomik bağımsızlıktır.
Ne gam! Sonuçta Mesud Barzani altı üstü bir aşiret lideridir ancak bağımsız devlet üzerinden ticari rant çevirmeyi iyi biliyor…
 
*
Kürtlerin referandum düzenlemesine yönelik Türkiye’den ısrarlı bir ses çıkmıyor.
Çünkü Mesud Barzani’nin hatırlı dostu Erdoğan yüzü suyu hürmetine, Türkiye’ye 50 yıllık garanti ile satılan petrol anlaşmasında;
Ne IKYB ne de Türkiye’de; yapılan petrol satışının miktarını, tutarını, harcama noktalarını Erdoğan ve Barzani haricinde kimse  bilmiyor.
 
 
13.8.2017

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir