ÖZEL DURUM: EKSİK OLMANIN MUHTEŞEMLİĞİ

  Başkan D.Trump, dünyanın en önemli sorunu Ortadoğu'nun yıkımından; eski Başkan Obama ve yönetimini sorumlu tutuyor.
Çünkü Obama verdiği onay ile aralarında IŞİD'in gelecekteki çekirdek kadrolarının da yer aldığı ve terörist olarak sınıflandırılmış olan İslamcı grupları önce Libya'da, ardından Suriye ve Irak'ta  CİA'ye bağlı bir şebeke aracılığıyla silahlandırmış ve operasyonlarda görevlendirilmiştir.
Yaşanan korkunç trajedi bu yüzdendir.
 
*
İstihbarat Ajansları da Türkiye'yi; Suriye'nin doğu bölgelerini denetimleri altına almaya çalışan güçleri desteklemek, Doğu Suriye'de bir Sünni koridor kurma olasılığını zorlamakla suçluyor...
 
*
Bu yüzden başkanlık  kampanyasında ve geçen sürede Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Amerikalıların asıl kaygıları üzerinde herhangi bir politika öner​e​​memiştir.​​
Halen sürdürülen çamur atma, skandal tellallığı ile öncelikle Savaş'ın ve toplumsal eşitsizliğin,  demokratik haklara yönelik saldırıların üstü örtülmeye çalışılıyor...
 
*
Halbuki, yaşanan büyük ekonomik krizin ve daha fazla servetin zenginlere aktarılmasının eşlik ettiği kesintisiz ve sürekli savaşla geçen 15 yıl;
Karmaşık siyasal, toplumsal ve ekonomik süreçlerin karşılıklı etkileşimiyle büyük sorunlar yaratmıştır.
Yalnızca ordu ve istihbarat derin devletinin gücü artmış ve ABD'deki kapitalist egemenliğin anayasal çerçevesi daha da aşınmıştır.
Bugün ABD siyaset kurumu ve devlet içindeki şiddetli çatışmaların kolayca hafiflemeyeceği öngörülüyor...
 
*
Yahu! B.Obama dünyayı III. Dünya Savaşı eşiğine getirmiştir ama şimdi s​orumluluk D.Trump tarafından yükümlenildiği​ ve onun suçlamalarının önünün kesilmesi için;
Dehşet bir kampanya ile D.Trump, ABD siyaset kurumu ve devlet içindeki şiddetli çatışmaların günah keçisi​ durumuna getirilmiştir.​
 
*
​​Trump, "Make America Great Again " sloganıyla ​ülkenin yükselişini sağlama​k​ yerine Amerikan nüfuzunu ve prestijini baltalamayı​ başarmakla ve m​uhtemelen tarihteki en kötü ABD başkanı ol​makla itham ediliyor...
​Üstelik Demokratların ​Başkanlık seçimleriyle ilgili iddialar​ı​ Trump üzerindeki baskıyı artırıyor...
 
*
Trump'ın ​kampanyasıyla Rusya ajansları arasındaki temaslara ilişkin soruşturma henüz tamamlanma​mıştır.
​İşte ​ABD Federal Soruşturma Dairesi (FBI) eski Başkanı R.Mueller'in, Rusya'nın ABD başkanlık seçimlerine müdahale ettiği yönündeki iddialarla ilgili açtığı soruşturma kapsamında​, mevcut bulguların yargılanma sürecini başlatmaya yeterli olup olmadığına karar verecek​ büyük jüri oluşturul​muştur.​
Büyük jürinin oluşturulması soruşturmanın hız kazandığını ve kapsamının genişletilmeye başlandığını gösteriyor...
 
*
Hakkında şüpheler pompalanan Trump, ABD'nin NATO'ya olan yükümlülüğünü tam olarak onaylamamış olmasının ardından,​
​Bu karmaşada ABD müttefiklerinin Birleşik Devletler'e ne ölçüde bağımlı kalacağı konusunda​ da​ oluşan endişelere de yanıt veremiyor.
 
*
Amerikan​ Ordusu'nun Başkomutanı Başkan D.Trump,​ olası bir​ ​"​Armageddon​"u ülkenin muazzam nükleer cephaneliğiyle kontrol edebilme gücüne sahiptir​.​
​ABD anayasal süreçleri ve halkın görüşleri​ Trump'ın yapabileceklerini sınırlıyor​ ancak "Trump'un davranışlarını​n​ tahmin edilemez​" olduğuna ilişkin negatif söylemler eşliğinde bu durum muazzam bir rahatsızlık daha veriyor.​..
 
*
D.Trump, ABD'nin nükleer silah kapasitesinde geride kaldığını, halbuki ülkesinin nükleer silah kapasitesinin genişletilmesi ve en tepede olunduğunun gösterilmesi gerektiğini ​daha kampanyası sırasında ​açıkla​mıştı..​.​
ABD ve Rusya arasındaki Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması-III, 2021'de sona eriyor.
Rusya, silahlanma yarışına neden olunmaması için her iki ülkenin de nükleer alanda üstünlük elde etme politikasını izlememesi gerekliliğinden, anlaşmanın geleceğiyle ilgili müzakerelerin en kısa zamanda başlamasını talep ediyor.
Ama ABD'de yaşanan uyumsuzluğun sonucunda, Dünya'da nükleer silahlarla ilgili tartışma ve yeni stratejiler üretmenin ardı arkası kesilmiyor... 
 
*
İşte büyük bir sorun daha!
Başkan B.Obama döneminde, İran'ın nükleer programına ilişkin BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleriyle yaptığı anlaşma ile İran'a nükleer enerjiyi kullanma hakkı verilmiş ama sıkı bir denetim mekanizmasıyla  nükleer silah elde etmesi engellenmişti.
İsrail ise anlaşmayı o günden beri tarihi bir hata olarak değerlendiriyor ve duruşunu;
İran'ın tüm isteklerinin kabul edildiği bir anlaşmanın sadece İsrail ya da bölge açısından değil bütün dünya açısından çok tehlikeli olacağı noktasında belirliyor.
 
*
İsrail; ekonomik yaptırımların sona ermesiyle İran'ın askeri sanayisinde on yıl içinde önemli ölçüde büyüme sağlayacağı, seri üretime geçerek üreteceği silahları Hizbullah gibi destekçilerine aktaracağı, nükleer programına devam etmesiyle bölgedeki diğer Arap ülkelerinin de nükleer silahlanma yarışına gireceği düşüncesini hep sıcak tutuyor.
 
* 
Yanı başında Suriye'de İç Savaş sürerken ve Siyasi Çözüm için taraflar görüşürken,
İsrail HAMAS'la Gazze'de ya da İran'la doğrudan bir savaşa girebileceği ihtimaline karşı mütemadiyen hazırlıklar yapıyor.
Savunma Kuvvetleri savaşa hazırlığa yönelik eğitim çalışmalarını da kapsayan "Gideon Planı" üzerinde yaptığı mesai ile zamanın boşa harcanmasının önüne geçiyor.
İsrail Ordu'sunda uzun vadeli bir değişimin ve tehditlere karşı daha etkili olmanın alt yapısı oluşturuluyor.
 
*
Nitekim ABD Kongresi'nde İsrail'in ivmelediği Cumhuriyetçi kesim, İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan ama nükleer altyapısına dokunmayan anlaşma formülünden rahatsız edilmiş,
16 Kasım 2016'da ABD Temsilciler Meclisi, 2 Aralık'ta ise Senato'da İran'ın petrol ve enerji endüstrisine kısıtlamaları ve yaptırımları içeren "İran Yaptırımlar Yasası"nın 10 yıl daha uzatılması kararı alınmıştır.
 
*
Bir kaç gün önce Ağustos 2017'de ise Trump ABD Kongresinde Demokrat ve bazı Cumhuriyetçilerin Rusya, İran ve Kuzey Kore'ye, enerji ve savunma sektörlerini hedef alan yaptırım kararlarını imzalamak zorunda bırakılmıştır.
 
*
ABD'nin, Tahran'da rejim değişikliğine hafifçe dokunan referanslar eşliğinde yeni yaptırımlar kararı;
Nükleer anlaşmanın Ekim'deki gözden geçirmede İran'ın uyumluluğunun yeniden belgelendirilmesinde yeni bahaneler yaratılacağı ve Nükleer Anlaşma'nın iptal edileceğine ilişkin bir sinyal sayılıyor.
 
*
Rusya Başbakanı D. Medvedev, Trump'ın acizlik göstererek tüm yetkilerini Kongre'ye devrettiğini ve yeni yaptırımlar sonrası ABD-Rusya ilişkilerinin düzelmesine dair umutların ortadan kalktığını açıklıyor.
 
*
İran Cumhurbaşkanı H. Ruhani ise " Tüm dünya bilsin ki anlaşma ihlal edilirse İran ulusu ve hükümeti ortak tepkisini ortaya koyacaktır. Anlaşmayı yırtıp atmakta kararlı olanlar, aynı zamanda kendi politika yaşamlarını da parçalara ayırdıklarını bilmelidir " diyor...
 
*
En önemlisi de Rusya ve İran; ABD yönetiminin kendilerine yönelik yeni yaptırım kararı ardından askeri ve teknik işbirliğini güçlendirme kararı vermiş olmalarıdır...
 
*
Aslında İsrail, Rusya'nın İran ile ittifakı ve Suriye için bölgede bulunmasından çok rahatsızdır.
Gerçi İsrail hükümeti ülke güvenliği için bölgedeki Rusya ile stratejik bir ittifak dizayn etmiş, Rusya'nın Suriye'deki etkisini ve ittifakın içeriğini İran'a karşı kullanmanın yolunu oluşturmayı öngörmüştür...
 
*
Nitekim Rusya; ABD, Ürdün ve İsrail'in koordinasyonunda Güneydoğu Suriye bölgesinden İran yanlısı askerleri, militanları ve Hizbullah kuvvetlerini geri çekmek garantisiyle İsrail sınırlarını kontrol etmek üzere  bu bölgede yeni bir üs kurmuştur. 
İsrail ve Ürdün sınırlarındaki alanlar dahil olmak üzere Güneydoğu Suriye'de oluşturulan çatışmasızlık bölgesinde Güneydoğu Suriye'nin günlük işlerini yürütmek üzere de ortak bir ABD-Rusya yönetimi faaliyettedir...
 
*
Ama İsrail esasen Rusya'nın İran'a desteğinin sürdüğü şu sırada bir mücbir sebep durumunda,
İran'ın birkaç hafta içinde nükleer bombalar üretebileceği ve birkaç kısa yılda ölümcül bir nükleer dünya gücü haline gelebileceği düşüncesindedir.
 
* 
İsrail stratejisini bu endişe üzerine kuruyor.
Suriye'de bulunan Rusya'nın İran'a " Suriye ve Uranyum" vereceğinden korkuyor.
Nitekim İsrail İstihbarat birimleri, Rusya'nın İran'a 130 ton uranyum cevheri gönderdiğini tesbit etmiştir.
Bu sevkiyat, uranyum zenginleştirme sürecinin ve nükleer silah tasarımının verimliliğine bağlı olarak 10'dan fazla basit silah tipi nükleer bomba için yeterli olacaktır.
 
*
İsrail, Rusya ile İran'ın Suriye'yi bölmek için anlaştıklarını iddia ediyor.
Buna göre Rusya Devlet Başkanı Putin, İran'dan Suriye'nin bölünmesine razı olacağı düşüncesini almıştır.
Bölünme: İran'ın bölünen parçayı kontrol altına alacağı süreye kadar devam edecektir.
Ardından Rusya: Suriye Sünnilerini parçalayarak Suriye'de tuttuğu parçayı da İran'a verecektir.
Böylece, İran dünya petrol arzının yüzde 50'sinin ve zengin nükleer kapasitenin sahibi ve İran Suriye'si  Şiiliğin merkez üssü olacaktır.
 
*
Şimdi yeni yaptırımların ardından Devlet Başkanı V.Putin misilleme de bulunuyor.
İran'ın jeopolitik olarak oyun değiştirebilmesini sağlamak üzere ona bir nükleer cephanelik kurmanın önünü açıyor.
 
*
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin "Yurtta Barış, Dünyada Barış" temelindeki dış politikasını; Batı Medeniyetinden ayrılmak ve İslam Medeniyetine dönmeyi hedefleyen saldırgan bir vizyonla değiştirmiştir.
 
*
Bu uluslararası postalaşmadan elbette geri durmuyor ve bütün dünyaya;
"İstiklalimize ve istikbalimize yönelik senaryoları bozmanın bedelini kendi topraklarımızda ödemektense Suriye ve Irak'ta ödemeyi tercih ederiz.
Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye'deki terör oluşumu projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmekte kararlıyız. Çok yakında bu konuda yeni ve önemli adımlarımız olacak​" müjdesini veriyor...
 
7.8.2017 - trump usa abd amerika
 
Başkan D.Trump, dünyanın en önemli sorunu Ortadoğu’nun yıkımından; eski Başkan Obama ve yönetimini sorumlu tutuyor.
Çünkü Obama verdiği onay ile aralarında IŞİD’in gelecekteki çekirdek kadrolarının da yer aldığı ve terörist olarak sınıflandırılmış olan İslamcı grupları önce Libya’da, ardından Suriye ve Irak’ta  CİA’ye bağlı bir şebeke aracılığıyla silahlandırmış ve operasyonlarda görevlendirilmiştir.
Yaşanan korkunç trajedi bu yüzdendir.
 
*
İstihbarat Ajansları da Türkiye’yi; Suriye’nin doğu bölgelerini denetimleri altına almaya çalışan güçleri desteklemek, Doğu Suriye’de bir Sünni koridor kurma olasılığını zorlamakla suçluyor…
 
*
Bu yüzden başkanlık  kampanyasında ve geçen sürede Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Amerikalıların asıl kaygıları üzerinde herhangi bir politika öner​e​​memiştir.​​
Halen sürdürülen çamur atma, skandal tellallığı ile öncelikle Savaş’ın ve toplumsal eşitsizliğin,  demokratik haklara yönelik saldırıların üstü örtülmeye çalışılıyor…
 
*
Halbuki, yaşanan büyük ekonomik krizin ve daha fazla servetin zenginlere aktarılmasının eşlik ettiği kesintisiz ve sürekli savaşla geçen 15 yıl;
Karmaşık siyasal, toplumsal ve ekonomik süreçlerin karşılıklı etkileşimiyle büyük sorunlar yaratmıştır.
Yalnızca ordu ve istihbarat derin devletinin gücü artmış ve ABD’deki kapitalist egemenliğin anayasal çerçevesi daha da aşınmıştır.
Bugün ABD siyaset kurumu ve devlet içindeki şiddetli çatışmaların kolayca hafiflemeyeceği öngörülüyor…
 
*
Yahu! B.Obama dünyayı III. Dünya Savaşı eşiğine getirmiştir ama şimdi s​orumluluk D.Trump tarafından yükümlenildiği​ ve onun suçlamalarının önünün kesilmesi için;
Dehşet bir kampanya ile D.Trump, ABD siyaset kurumu ve devlet içindeki şiddetli çatışmaların günah keçisi​ durumuna getirilmiştir.​
 
*
​​Trump, “Make America Great Again ” sloganıyla ​ülkenin yükselişini sağlama​k​ yerine Amerikan nüfuzunu ve prestijini baltalamayı​ başarmakla ve m​uhtemelen tarihteki en kötü ABD başkanı ol​makla itham ediliyor…
​Üstelik Demokratların ​Başkanlık seçimleriyle ilgili iddialar​ı​ Trump üzerindeki baskıyı artırıyor…
 
*
Trump’ın ​kampanyasıyla Rusya ajansları arasındaki temaslara ilişkin soruşturma henüz tamamlanma​mıştır.
​İşte ​ABD Federal Soruşturma Dairesi (FBI) eski Başkanı R.Mueller’in, Rusya’nın ABD başkanlık seçimlerine müdahale ettiği yönündeki iddialarla ilgili açtığı soruşturma kapsamında​, mevcut bulguların yargılanma sürecini başlatmaya yeterli olup olmadığına karar verecek​ büyük jüri oluşturul​muştur.​
Büyük jürinin oluşturulması soruşturmanın hız kazandığını ve kapsamının genişletilmeye başlandığını gösteriyor…
 
*
Hakkında şüpheler pompalanan Trump, ABD’nin NATO’ya olan yükümlülüğünü tam olarak onaylamamış olmasının ardından,​
​Bu karmaşada ABD müttefiklerinin Birleşik Devletler’e ne ölçüde bağımlı kalacağı konusunda​ da​ oluşan endişelere de yanıt veremiyor.
 
*
Amerikan​ Ordusu’nun Başkomutanı Başkan D.Trump,​ olası bir​ ​”​Armageddon​”u ülkenin muazzam nükleer cephaneliğiyle kontrol edebilme gücüne sahiptir​.​
​ABD anayasal süreçleri ve halkın görüşleri​ Trump’ın yapabileceklerini sınırlıyor​ ancak “Trump’un davranışlarını​n​ tahmin edilemez​” olduğuna ilişkin negatif söylemler eşliğinde bu durum muazzam bir rahatsızlık daha veriyor.​..
 
*
D.Trump, ABD’nin nükleer silah kapasitesinde geride kaldığını, halbuki ülkesinin nükleer silah kapasitesinin genişletilmesi ve en tepede olunduğunun gösterilmesi gerektiğini ​daha kampanyası sırasında ​açıkla​mıştı..​.​
ABD ve Rusya arasındaki Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması-III, 2021’de sona eriyor.
Rusya, silahlanma yarışına neden olunmaması için her iki ülkenin de nükleer alanda üstünlük elde etme politikasını izlememesi gerekliliğinden, anlaşmanın geleceğiyle ilgili müzakerelerin en kısa zamanda başlamasını talep ediyor.
Ama ABD’de yaşanan uyumsuzluğun sonucunda, Dünya’da nükleer silahlarla ilgili tartışma ve yeni stratejiler üretmenin ardı arkası kesilmiyor… 
 
*
İşte büyük bir sorun daha!
Başkan B.Obama döneminde, İran’ın nükleer programına ilişkin BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleriyle yaptığı anlaşma ile İran’a nükleer enerjiyi kullanma hakkı verilmiş ama sıkı bir denetim mekanizmasıyla  nükleer silah elde etmesi engellenmişti.
İsrail ise anlaşmayı o günden beri tarihi bir hata olarak değerlendiriyor ve duruşunu;
İran’ın tüm isteklerinin kabul edildiği bir anlaşmanın sadece İsrail ya da bölge açısından değil bütün dünya açısından çok tehlikeli olacağı noktasında belirliyor.
 
*
İsrail; ekonomik yaptırımların sona ermesiyle İran’ın askeri sanayisinde on yıl içinde önemli ölçüde büyüme sağlayacağı, seri üretime geçerek üreteceği silahları Hizbullah gibi destekçilerine aktaracağı, nükleer programına devam etmesiyle bölgedeki diğer Arap ülkelerinin de nükleer silahlanma yarışına gireceği düşüncesini hep sıcak tutuyor.
 
Yanı başında Suriye’de İç Savaş sürerken ve Siyasi Çözüm için taraflar görüşürken,
İsrail HAMAS’la Gazze’de ya da İran’la doğrudan bir savaşa girebileceği ihtimaline karşı mütemadiyen hazırlıklar yapıyor.
Savunma Kuvvetleri savaşa hazırlığa yönelik eğitim çalışmalarını da kapsayan “Gideon Planı” üzerinde yaptığı mesai ile zamanın boşa harcanmasının önüne geçiyor.
İsrail Ordu’sunda uzun vadeli bir değişimin ve tehditlere karşı daha etkili olmanın alt yapısı oluşturuluyor.
 
*
Nitekim ABD Kongresi’nde İsrail’in ivmelediği Cumhuriyetçi kesim, İran’ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan ama nükleer altyapısına dokunmayan anlaşma formülünden rahatsız edilmiş,
16 Kasım 2016’da ABD Temsilciler Meclisi, 2 Aralık’ta ise Senato’da İran’ın petrol ve enerji endüstrisine kısıtlamaları ve yaptırımları içeren “İran Yaptırımlar Yasası”nın 10 yıl daha uzatılması kararı alınmıştır.
 
*
Bir kaç gün önce Ağustos 2017’de ise Trump ABD Kongresinde Demokrat ve bazı Cumhuriyetçilerin Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye, enerji ve savunma sektörlerini hedef alan yaptırım kararlarını imzalamak zorunda bırakılmıştır.
 
*
ABD’nin, Tahran’da rejim değişikliğine hafifçe dokunan referanslar eşliğinde yeni yaptırımlar kararı;
Nükleer anlaşmanın Ekim’deki gözden geçirmede İran’ın uyumluluğunun yeniden belgelendirilmesinde yeni bahaneler yaratılacağı ve Nükleer Anlaşma’nın iptal edileceğine ilişkin bir sinyal sayılıyor.
 
*
Rusya Başbakanı D. Medvedev, Trump’ın acizlik göstererek tüm yetkilerini Kongre’ye devrettiğini ve yeni yaptırımlar sonrası ABD-Rusya ilişkilerinin düzelmesine dair umutların ortadan kalktığını açıklıyor.
 
*
İran Cumhurbaşkanı H. Ruhani ise ” Tüm dünya bilsin ki anlaşma ihlal edilirse İran ulusu ve hükümeti ortak tepkisini ortaya koyacaktır. Anlaşmayı yırtıp atmakta kararlı olanlar, aynı zamanda kendi politika yaşamlarını da parçalara ayırdıklarını bilmelidir ” diyor…
 
*
En önemlisi de Rusya ve İran; ABD yönetiminin kendilerine yönelik yeni yaptırım kararı ardından askeri ve teknik işbirliğini güçlendirme kararı vermiş olmalarıdır…
 
*
Aslında İsrail, Rusya’nın İran ile ittifakı ve Suriye için bölgede bulunmasından çok rahatsızdır.
Gerçi İsrail hükümeti ülke güvenliği için bölgedeki Rusya ile stratejik bir ittifak dizayn etmiş, Rusya’nın Suriye’deki etkisini ve ittifakın içeriğini İran’a karşı kullanmanın yolunu oluşturmayı öngörmüştür…
 
*
Nitekim Rusya; ABD, Ürdün ve İsrail’in koordinasyonunda Güneydoğu Suriye bölgesinden İran yanlısı askerleri, militanları ve Hizbullah kuvvetlerini geri çekmek garantisiyle İsrail sınırlarını kontrol etmek üzere  bu bölgede yeni bir üs kurmuştur. 
İsrail ve Ürdün sınırlarındaki alanlar dahil olmak üzere Güneydoğu Suriye’de oluşturulan çatışmasızlık bölgesinde Güneydoğu Suriye’nin günlük işlerini yürütmek üzere de ortak bir ABD-Rusya yönetimi faaliyettedir…
 
*
Ama İsrail esasen Rusya’nın İran’a desteğinin sürdüğü şu sırada bir mücbir sebep durumunda,
İran’ın birkaç hafta içinde nükleer bombalar üretebileceği ve birkaç kısa yılda ölümcül bir nükleer dünya gücü haline gelebileceği düşüncesindedir.
 
İsrail stratejisini bu endişe üzerine kuruyor.
Suriye’de bulunan Rusya’nın İran’a ” Suriye ve Uranyum” vereceğinden korkuyor.
Nitekim İsrail İstihbarat birimleri, Rusya’nın İran’a 130 ton uranyum cevheri gönderdiğini tesbit etmiştir.
Bu sevkiyat, uranyum zenginleştirme sürecinin ve nükleer silah tasarımının verimliliğine bağlı olarak 10’dan fazla basit silah tipi nükleer bomba için yeterli olacaktır.
 
*
İsrail, Rusya ile İran’ın Suriye’yi bölmek için anlaştıklarını iddia ediyor.
Buna göre Rusya Devlet Başkanı Putin, İran’dan Suriye’nin bölünmesine razı olacağı düşüncesini almıştır.
Bölünme: İran’ın bölünen parçayı kontrol altına alacağı süreye kadar devam edecektir.
Ardından Rusya: Suriye Sünnilerini parçalayarak Suriye’de tuttuğu parçayı da İran’a verecektir.
Böylece, İran dünya petrol arzının yüzde 50’sinin ve zengin nükleer kapasitenin sahibi ve İran Suriye’si  Şiiliğin merkez üssü olacaktır.
 
*
Şimdi yeni yaptırımların ardından Devlet Başkanı V.Putin misilleme de bulunuyor.
İran’ın jeopolitik olarak oyun değiştirebilmesini sağlamak üzere ona bir nükleer cephanelik kurmanın önünü açıyor.
 
*
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin “Yurtta Barış, Dünyada Barış” temelindeki dış politikasını; Batı Medeniyetinden ayrılmak ve İslam Medeniyetine dönmeyi hedefleyen saldırgan bir vizyonla değiştirmiştir.
 
*
Bu uluslararası postalaşmadan elbette geri durmuyor ve bütün dünyaya;
“İstiklalimize ve istikbalimize [ İstiklalim ve istikbalim anlamında] yönelik senaryoları bozmanın bedelini kendi topraklarımızda ödemektense Suriye ve Irak’ta ödemeyi tercih ederiz.
Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye’deki terör oluşumu projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmekte kararlıyız. Çok yakında bu konuda yeni ve önemli adımlarımız olacak​” müjdesini veriyor…
 
7.8.2017

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir