KULELİ ASKERÎ LİSESİ VE KATAR

<p>KULELİ ASKERÎ LİSESİ VE KATAR
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>“Kuleli’nin Katar’la ne ilgisi var?” demeyin, şaşıracaksınız.
Önce Kuleli…
Bursa Anadolu Kız Lisesi Müdiresi’nin yasakladığı tanımla; “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün “Garp Cephesi Kurmay Başkanı” Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ını okurken rastladım.
Orgeneral Asım Gündüz 1880 doğumludur. Kütahya Rüştiyesini bitirdikten sonra Kuleli Askerî İdadîsinde okudu. Harp Akademisi’nde “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün sınıf arkadaşıydı.
Şimdi Katar’a geçebiliriz.
2017’de Trump’ın stratejik müttefiki ve bölge lideri Türkiye’yi, uçakla geçerken bulutların üzerinden seyrederek indiği Arabistan’da Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud ve Mısırlı “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi ile yerküreye el basıp, kılıç dansı yapmasıyla başlayan Katar krizine anlam pek verememiştik, değil mi?
“Proje” acaba; 101 yıl önce 1916’da Gertrude Bell’in gözlerinin derin maviliğinde kaybolmuş Sykes/Picot tarafından başlatılan ama şu veya bu şekilde bir türlü tamamlanamayan; sönmeye yüz tutmuş alevine çok sonra 2005-7’de Rice/Ralph Peters tarafından tekrar benzin dökülen, adı açıkça konulmayan ama BOP/GOP gibi isimlerle etrafından dolaşılan; muhtemelen Arz-ı Mevud idealinin ete kemiğe bürünmüş şekli olabilir miydi?
BOP’u ben “Bölünmüş Ortadoğu Projesi” olarak okumayı tercih ediyorum.
Üçlü’nün ışıklandırılmış yerküreye el koyması ile önce Suud’un önderliğinde 6, sonra 7, sonra 9 Arap ülkesi; bir diğer Arap ülkesi olan Katar’a ambargo uygulamaya başladı, dünya dengeleri bir anda allak bullak oldu.
Yazıyı yayına hazırlarken öğreniverdik ki; Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi darbeyle deviren “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi, son krizde Katar'ın yanında yer alan Türkiye'ye de yaptırım uygulanmasını istemiş. The New Arab'ın aktardığına göre, Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi söz konusu çağrıyı Bahreyn Kralı Hamad Bin İsa El Halife ile Kahire'deki görüşmesi sırasında gündeme getirmiş.
Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ında “mesele”nin, yâni Müslüman Araplar arasındaki ayrılıkların, Çöl Kraliçesi’nin derin mavi gözlerinin kışkırtmalarına ihtiyaç duymadan 1916’dan önce de ve zâtından vâr olduğunu görüyoruz.
Asım Gündüz, Kuleli’dedir, muhtemelen 1900’lü yılların başı…
“Kuleli’de yadırgadığım ilk husus, okulda Türk’ten başka Arap, Arnavut, Çerkes, Kürt, Boşnak, Lâz, Gürcü talebelerin fazlalığı olmuştu. Üç yıllık tahsil süremde bu talebelerin taşlı sopalı bir çok kavgalarına şahit olmuştum. Onlar, olmayacak konularda hâdise çıkarırlardı. Sınıf subaylarımız bu hâdiseleri önlemek için ellerin de sopalarla gardiyan gibi devamlı olarak aramızda dolaşırlardı. Bu kavgacıların başında, İslâmların ‘Kavmi Necip’ dedikleri Araplar gelirdi. Bizim ‘Arap’ diye bir arada topladığımız Suriyeliler, Iraklılar, Hicazlılar, Yemenliler birbirleriyle bir türlü kaynaşamazlar, daima savaş halinde olurlardı. Hele Hicazlıların, Irak ve Suriyelilerle yıldızları hiç barışmazdı”.
(“Hicaz” dar anlamda Mekke-Medine bölgesidir ama 1900’lerde kullanıldığı geniş anlamıyla “Hicazlılar” deyimi, şimdiki Suudi Arabistan, Yemen Umman, BAE, Kuveyt ve elbet “Q”atar’ı kapsamaktadır…)
Demek ki “Araplar”ın, Osmanlı zamanında bir ve beraber ve son derece mutlu oldukları sadece bir tevatürmüş.
Demek ki günümüzü çözmek için tarih okumak ama doğru kaynaklardan doğru okumak ve ders çıkarmak gerekiyor.
Okursanız öğreniyorsunuz. 15 Haziran 2017</p> - 391 1

<p>KULELİ ASKERÎ LİSESİ VE KATAR
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>“Kuleli’nin Katar’la ne ilgisi var?” demeyin, şaşıracaksınız.
Önce Kuleli…
Bursa Anadolu Kız Lisesi Müdiresi’nin yasakladığı tanımla; “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün “Garp Cephesi Kurmay Başkanı” Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ını okurken rastladım.
Orgeneral Asım Gündüz 1880 doğumludur. Kütahya Rüştiyesini bitirdikten sonra Kuleli Askerî İdadîsinde okudu. Harp Akademisi’nde “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün sınıf arkadaşıydı.
Şimdi Katar’a geçebiliriz.
2017’de Trump’ın stratejik müttefiki ve bölge lideri Türkiye’yi, uçakla geçerken bulutların üzerinden seyrederek indiği Arabistan’da Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud ve Mısırlı “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi ile yerküreye el basıp, kılıç dansı yapmasıyla başlayan Katar krizine anlam pek verememiştik, değil mi?
“Proje” acaba; 101 yıl önce 1916’da Gertrude Bell’in gözlerinin derin maviliğinde kaybolmuş Sykes/Picot tarafından başlatılan ama şu veya bu şekilde bir türlü tamamlanamayan; sönmeye yüz tutmuş alevine çok sonra 2005-7’de Rice/Ralph Peters tarafından tekrar benzin dökülen, adı açıkça konulmayan ama BOP/GOP gibi isimlerle etrafından dolaşılan; muhtemelen Arz-ı Mevud idealinin ete kemiğe bürünmüş şekli olabilir miydi?
BOP’u ben “Bölünmüş Ortadoğu Projesi” olarak okumayı tercih ediyorum.
Üçlü’nün ışıklandırılmış yerküreye el koyması ile önce Suud’un önderliğinde 6, sonra 7, sonra 9 Arap ülkesi; bir diğer Arap ülkesi olan Katar’a ambargo uygulamaya başladı, dünya dengeleri bir anda allak bullak oldu.
Yazıyı yayına hazırlarken öğreniverdik ki; Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi darbeyle deviren “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi, son krizde Katar'ın yanında yer alan Türkiye'ye de yaptırım uygulanmasını istemiş. The New Arab'ın aktardığına göre, Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi söz konusu çağrıyı Bahreyn Kralı Hamad Bin İsa El Halife ile Kahire'deki görüşmesi sırasında gündeme getirmiş.
Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ında “mesele”nin, yâni Müslüman Araplar arasındaki ayrılıkların, Çöl Kraliçesi’nin derin mavi gözlerinin kışkırtmalarına ihtiyaç duymadan 1916’dan önce de ve zâtından vâr olduğunu görüyoruz.
Asım Gündüz, Kuleli’dedir, muhtemelen 1900’lü yılların başı…
“Kuleli’de yadırgadığım ilk husus, okulda Türk’ten başka Arap, Arnavut, Çerkes, Kürt, Boşnak, Lâz, Gürcü talebelerin fazlalığı olmuştu. Üç yıllık tahsil süremde bu talebelerin taşlı sopalı bir çok kavgalarına şahit olmuştum. Onlar, olmayacak konularda hâdise çıkarırlardı. Sınıf subaylarımız bu hâdiseleri önlemek için ellerin de sopalarla gardiyan gibi devamlı olarak aramızda dolaşırlardı. Bu kavgacıların başında, İslâmların ‘Kavmi Necip’ dedikleri Araplar gelirdi. Bizim ‘Arap’ diye bir arada topladığımız Suriyeliler, Iraklılar, Hicazlılar, Yemenliler birbirleriyle bir türlü kaynaşamazlar, daima savaş halinde olurlardı. Hele Hicazlıların, Irak ve Suriyelilerle yıldızları hiç barışmazdı”.
(“Hicaz” dar anlamda Mekke-Medine bölgesidir ama 1900’lerde kullanıldığı geniş anlamıyla “Hicazlılar” deyimi, şimdiki Suudi Arabistan, Yemen Umman, BAE, Kuveyt ve elbet “Q”atar’ı kapsamaktadır…)
Demek ki “Araplar”ın, Osmanlı zamanında bir ve beraber ve son derece mutlu oldukları sadece bir tevatürmüş.
Demek ki günümüzü çözmek için tarih okumak ama doğru kaynaklardan doğru okumak ve ders çıkarmak gerekiyor.
Okursanız öğreniyorsunuz. 15 Haziran 2017</p> - 391 1

 

KULELİ ASKERÎ LİSESİ VE KATAR
Hüseyin MÜMTAZ

“Kuleli’nin Katar’la ne ilgisi var?” demeyin, şaşıracaksınız.
Önce Kuleli…
Bursa Anadolu Kız Lisesi Müdiresi’nin yasakladığı tanımla; “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün “Garp Cephesi Kurmay Başkanı” Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ını okurken rastladım.
Orgeneral Asım Gündüz 1880 doğumludur. Kütahya Rüştiyesini bitirdikten sonra Kuleli Askerî İdadîsinde okudu. Harp Akademisi’nde “Cumhuriyetimizin kurucusu Başkumandan Atatürk”ün sınıf arkadaşıydı.
Şimdi Katar’a geçebiliriz.
2017’de Trump’ın stratejik müttefiki ve bölge lideri Türkiye’yi, uçakla geçerken bulutların üzerinden seyrederek indiği Arabistan’da Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud ve Mısırlı “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi ile yerküreye el basıp, kılıç dansı yapmasıyla başlayan Katar krizine anlam pek verememiştik, değil mi?
“Proje” acaba; 101 yıl önce 1916’da Gertrude Bell’in gözlerinin derin maviliğinde kaybolmuş Sykes/Picot tarafından başlatılan ama şu veya bu şekilde bir türlü tamamlanamayan; sönmeye yüz tutmuş alevine çok sonra 2005-7’de Rice/Ralph Peters tarafından tekrar benzin dökülen, adı açıkça konulmayan ama BOP/GOP gibi isimlerle etrafından dolaşılan; muhtemelen Arz-ı Mevud idealinin ete kemiğe bürünmüş şekli olabilir miydi?
BOP’u ben “Bölünmüş Ortadoğu Projesi” olarak okumayı tercih ediyorum.
Üçlü’nün ışıklandırılmış yerküreye el koyması ile önce Suud’un önderliğinde 6, sonra 7, sonra 9 Arap ülkesi; bir diğer Arap ülkesi olan Katar’a ambargo uygulamaya başladı, dünya dengeleri bir anda allak bullak oldu.
Yazıyı yayına hazırlarken öğreniverdik ki; Mısır’da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi darbeyle deviren “darbetör” Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi, son krizde Katar’ın yanında yer alan Türkiye’ye de yaptırım uygulanmasını istemiş. The New Arab’ın aktardığına göre, Abdülfettah Said Hüseyin Halil el-Sisi söz konusu çağrıyı Bahreyn Kralı Hamad Bin İsa El Halife ile Kahire’deki görüşmesi sırasında gündeme getirmiş.
Asım Gündüz’ün “Hatıralarım”ında “mesele”nin, yâni Müslüman Araplar arasındaki ayrılıkların, Çöl Kraliçesi’nin derin mavi gözlerinin kışkırtmalarına ihtiyaç duymadan 1916’dan önce de ve zâtından vâr olduğunu görüyoruz.
Asım Gündüz, Kuleli’dedir, muhtemelen 1900’lü yılların başı…
“Kuleli’de yadırgadığım ilk husus, okulda Türk’ten başka Arap, Arnavut, Çerkes, Kürt, Boşnak, Lâz, Gürcü talebelerin fazlalığı olmuştu. Üç yıllık tahsil süremde bu talebelerin taşlı sopalı bir çok kavgalarına şahit olmuştum. Onlar, olmayacak konularda hâdise çıkarırlardı. Sınıf subaylarımız bu hâdiseleri önlemek için ellerin de sopalarla gardiyan gibi devamlı olarak aramızda dolaşırlardı. Bu kavgacıların başında, İslâmların ‘Kavmi Necip’ dedikleri Araplar gelirdi. Bizim ‘Arap’ diye bir arada topladığımız Suriyeliler, Iraklılar, Hicazlılar, Yemenliler birbirleriyle bir türlü kaynaşamazlar, daima savaş halinde olurlardı. Hele Hicazlıların, Irak ve Suriyelilerle yıldızları hiç barışmazdı”.
(“Hicaz” dar anlamda Mekke-Medine bölgesidir ama 1900’lerde kullanıldığı geniş anlamıyla “Hicazlılar” deyimi, şimdiki Suudi Arabistan, Yemen Umman, BAE, Kuveyt ve elbet “Q”atar’ı kapsamaktadır…)
Demek ki “Araplar”ın, Osmanlı zamanında bir ve beraber ve son derece mutlu oldukları sadece bir tevatürmüş.
Demek ki günümüzü çözmek için tarih okumak ama doğru kaynaklardan doğru okumak ve ders çıkarmak gerekiyor.
Okursanız öğreniyorsunuz. 15 Haziran 2017

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir