Kurtuluş Savaşı Koşullarından Daha Zor Koşullarda Mücadele Veriyoruz…

Mustafa Kemal Atatürk

Niye makalenin başlığını böyle yazdım?

Çünkü ulusal Kurtuluş Savaşında düşman belliydi. Gözle görülüyordu.

Halkımız, düşmana vatanını teslim etmemek için silaha sarılmış, canı pahasına direniyordu…

Kime karşı savaşacağını biliyordu.

Karşısında topu ile tüfeği ile Yedi Düvel vardı… Bir de ona destek olan hainler… Bir de halkına karşı emperyalist devletlerin yanında yer alan Osmanlı hükümeti…

Sultan Vahdettin tahtını ve geleceğini korumak için yabancılarla birlikte milletine karşı kumpaslar hazırlıyordu…

Mustafa Kemal Paşa NUTUK’ta şu sözleri boşuna dememişti:

Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki kabine; âciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını koruyacak herhangi bir vaziyete razı.”

Fransızlar Antep’i işgal etmişlerdi. Yunanlılar İzmir’i… Antepliler, Şahin Beylerle, Karayılanlarla, Şehit Kamillerle birlikte Fransızlara karşı savaşıyorlardı…

İzmirliler Hasan Tahsinlerle, Halide Onbaşılarla, Yörük Efelerle Yunan’a karşı koyuyorlardı…

Ama bugünkü düşman, kendisini gizliyor… Vatanı bölmek, parçalamak, Cumhuriyet ve parlamenter rejimi yok etmek düşüncesini halktan saklıyor…

Yalanlarla, dolanlarla, sahtekâr tavırlarla işbirlikçi yanını, ihanetini gözlerden uzak tutuyor… Halka dağıttığı sadakalarla, onların saf ve temiz din duygularını sömürerek, kendisini hayırsever bir vatandaş gibi halka tanıtıyor…

İşte referandumda “Anayasa değişikliğine HAYIR” diyenleri bekleyen en büyük zorluk da bu…

Tüm devlet güçlerini, devlet kurumlarını, devlet hazinesini ve yalaka medyayı arkasına alan iktidar kendisini “Sütten çıkmış ak kaşık” gibi tanıtıyor millete…

Üzerlerinde “Evet” yazılı, Nohut, mercimek, şeker paketlerini ise senden, benden aldığı vergilerle ödüyor… Sonra da adı yardımsever Müslüman’a çıkıyor…

Halk da ona inanıyor…

İşte Cumhuriyet rejimini, laikliği, parlamenter sistemi ve demokrasiyi korumak isteyen, günümüz Kuvvacılarının karşılaştığı en büyük zorluk bu…

Yani 15 yıldan bu yana sadakaya alıştırılan halka doğruları anlatma zorluğu…

Oysa ne Vahdettin’in, ne Damat Ferit’in ne de düşman askerlerinin Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında kendisini halka dost gösterme şansı yoktu… Çünkü her şey gün gibi ortadaydı…

Halk, kimin dost, kimin düşman olduğunu açık seçik görüyordu… Bu nedenle Mustafa Kemal’in yanında yer almıştı…

Günümüzde, iktidarın takıyye (asıl düşüncesini gizli tutma)  çalışmalarına ek olarak yargı, YSK, yargıçlar ve savcılar da onların emir erleri gibi hareket ediyorlar… Vatanını seven millici güçlerin hiçbir seçim itirazını, seçim hilelerini dikkate almıyorlar… Hatta bununla da yetinmiyorlar, üstüne üstlük bir de “Anayasa değişikliğine” “HAYIR” diyenlere çeşitli cezalar yağdırıyorlar…

Basından takip ediyoruz, şimdiye dek, “HAYIR”CILARA sövüp sayan, onları tehdit eden partili kişilerden bir tanesi bile gözaltına alınmadı…

Kimisi tabancayla korkutmaya çalıştı, kimisi “Kanınızla banyo yapmayan soysuz köpektir…” dedi ama hiçbir şey olmamış gibi, ellerini kollarını sallayarak geziyorlar şimdi…

Benim söyleyeceğim son söz şu:

Sevgili vatanımızda şu anda bir savaş var: Bu savaş karanlıkla aydınlığın, Orta Çağla uygarlığın, akılla inancın, laiklikle dinciliğin, demokrasi ile diktatörlüğün, Atatürk’le Vahdettin’in, Kubilay’la Derviş Mehmet’in, Cumhuriyetle sultanlığın savaşıdır…

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum çıkmış, açık açık Cumhuriyete, 1923 Devrimine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e meydan okuyor:

“Halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor, farkında mısınız? Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor. 16 Nisan kutlu olsun…”

İşte bu itiraf, bir rejim değişikliği itirafıdır… Yahu kardeşim, senin ne alıp veremediğin var Cumhuriyetle, Atatürk’le… Bugün vatanın düşman çizmesinin altında ezilse daha mı iyi olurdu?

Referandumla ne yapılmak istendiği gün gibi ortada…

SEVGİLİ VATANDAŞIM,

Hangi partiden olursan ol, hangi lideri tutarsan tut… Vatanımızı seven tüm halkımıza sesleniyorum:

Gel yanılma… Gel, yanlış iş yapma… Bu karanlığa gidişi önle…

Vatanınızın bölünmemesini, yeniden Ortaçağ’a gömülmemesini, Araplaşmamasını istiyorsan, çocuğunuzun geleceğini düşünüyorsan,

Anayasa değişikliğine “HAYIR” de…

Aklını başına topla… Zaman AKP, CHP, MHP’ye oy verme, particilik yapma zamanı değildir… Zaman vatanın kurtuluşuna oy verme zamanıdır…

Görmüyor musun? Diktatörlük yola çıkmış… Diktatörlük yolda…

“GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR…”

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir