PAYİTAHT JÖLELİ

PAYİTAHT JÖLELİ - RR

PAYİTAHT JÖLELİ - RR

PAYİTAHT JÖLELİ

Hüseyin MÜMTAZ

“Payitaht”, Başşehir demektir; Abdülhamit de, bildiğimiz Abdülhamit.

Ama “Payitaht Abdülhamit”, “bozuk Türkçe”dir. “Şahıs”tan başşehir olduğu nerede görülmüştür? Bunun TRT dizisinde nasıl kullanıldığı ise akıllara sezâ bir durum olup anlaşıldığı kadarıyla RTÜK’ü filan fersah fersah aşmaktadır.

Ben de bu yazıda, “karşı tarafın da anlayabilmesi” için onların kullandığı dil kurallarıyla hitap edeceğim.

Jöleli yine akıl almaz bir biçimde Kıbrıs’a bulaştı.

“Haydi Hollanda, Almanya, İsveç’li NAZİLER, varsa cesaretiniz KIBRIS ORADA ! Kıbrıs’ta AB’li bir seçenek artık yok” demiş.

Ne alâkası vardır KKTC’nin son Hollanda edepsizliği ile?

Avrupa’da iş çığırından çıkmıştır; AB ve NATO “taraf tutmaktadır”, hemen bütün ülkeler “çifte vatandaşlığı” kaldırmak istemektedirler.

Son tahlilde öyle bir açmazda kalırlarsa üç nesildir Avrupa’da yaşayan Türklerin, tercihlerini hangi yönde kullanacaklarını, her şeylerini bırakıp döneceklerini mi düşünüyorsunuz?

İki ay kadar önce de jöleli konuya yine yanlış yerden dalmış,  “KKTC eğer böyle devam ederse TC’nin vilayeti olur, öyle devam eder” demişti.

Şimdi, içinde bulunduğumuz bu “kontrollü gerginlik” sürecinde; cümle cemiyeti akvam ile, tek dişi kalmış canavar ile kavgalıyken lâfı döndürüp Kıbrıs’a getirmenin ne âlemi vardır?

Yâni şimdiye kadar Kıbrıs’ta “AB’li bir seçenek” mi vardı? AB’ye Türkiye kabul edilecek diye KKTC’den vaz mı geçecektik?

KKTC, TC’nin AB’ye girebilmesi için “masa”ya mı sürülmüştü?

Şimdi “küstük artık vermiyoruz”, öyle mi?

Bu kadar mı basit?

Jöleli neden Suriye’nin kuzeyinde ilan edilen kantonlardan, PKK/PYD/YPG’ye yapılan Amerikan/Rus yardımlarından; Amerikan/Rus askerlerinin PKK/PYD/YPG armaları taktığından; PKK/PYD/YPG’nin Amerikan/Rus desteği ile ele geçirdiği toprakları Esad’a devrettiğinden bahsetmiyor?

Neden meselâ Yunan Cumhurbaşkanı’nın Ege’de işgal ettiği Türk kayalığına/adasına gidip bir fincan orta kahve içmiyor?

Kıbrıs ada da, Ege’dekiler değil mi?

Okumaya devam et  Bakın Hele Jöleli Baş Yağdanlık Neler Yazarmış

Kıbrıs’la bu kadar ilgilenen jöleli acaba TRT dizisindeki İngiliz Sefirini ”tokatlayan” Abdülhamit’in bütün ada’yı, dünya diplomasi tarihinde görülmedik şekilde “mülkü şahanesine halel gelmeden” kiralamasını nasıl anlatıp, izah edecek?

“Dizi”de orası nasıl “es” geçilecek?

Kıbrıs ilginç bir şekilde Türkiye’nin iç politika malzemesi haline getiriliyor.

Google müptelaları torbadan, vakti zamanında Denktaş’a bile “Türkiye’de değil, git ülkende konuş” denildiğini bulup çıkarttılar.

Ama Yıldırım ve bakanları geçen hafta Lefkoşa’da referandum mitingi yaptı, KKTC’nin iki bakanı da fırsatı kaçırmadı, kendi siyasi geleceklerine yatırım yaptı.

Eleştiriler üzerine onlardan birisi; “Anavatan Türkiye ile ilgili etkinliklere geçmişte olduğu gibi şimdi de, gelecekte de katılacağını vurgulayarak, bu tür etkinliklere katılmasının hesabını kimseye vermeyeceği” açıklaması yaptı.

Hasip Kaplan’ın geçmişte YDÜ’de yaptığı mitinge neden katılmamıştı?

“Hayır”cılar geldiğinde onlara da katılacak mı?

“Bayındırlık”la uğraştığına göre “asrın projesi” ile ada’ya ulaşan suyun şebeke yetersizliği yüzünden denize akmasını önleyecek bir şeyler düşündü mü?

Ya da Kıbrıs Türkleri’nin güneyde inşaat işçisi olarak çalışmalarını engelleyecek bir şeyler?

Kıbrıs Türkleri neden kuzeyde inşaatlarda, lokantalarda çalışmaz da hep Mezopotamyalılar gelir “işler”?

Cümle berberler, kuaförler ve traşçılar son Avrupa vandallığı meselesine bir de Kıbrıs’ı bulaştırmaktansa öncelikle Anastasiadis’in Akıncı ve Türkiye’ye hitaben sarf ettiği “azınlığın ana söz sahibi olması, çoğunluğun ise sadece itaat etmesinde ısrar etme hakları yoktur” ve “bir ülke için en iyi garanti AB üyeliğidir” sözlerine akılcı bir cevap yetiştirmelidirler.

Gelinen süreçte oraya buraya dolaşıp kafa karıştırmaktansa Avrupa’daki Türkler tek vatandaşlık tercihine zorlanırlarsa yahut mevcut kargaşadan yararlanarak oylarını arttıran Avrupalı muhafazakâr politikalar yüzünden sosyal hayatlarını ve dinlerini yaşayamaz hale gelirlerse, sıkıntılar/kısıtlamalarla karşılaşırlarsa ne yapacağız, öncelikle onu düşünelim mi? 14 Mart 2017

Okumaya devam et  YİĞİT BULUT: “TABUTUN SON ÇİVİSİ”

 

https://www.turkishnews.com/tr/content/yazarlar/huseyin-mumtaz/

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir