Deniz Baykal

O eski CHP Genel Başkanı değil. - deniz baykal.20150827160640

O eski CHP Genel Başkanı değil. - deniz baykal.20150827160640

O eski CHP Genel Başkanı değil.

Önceki genel başkandır.

Önce bunu düzeltmek istedim.

CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Zeytinburnu İlçe Başkanı Metin Doğan ile birlikte dün  (18 Şubat 2017)  “Türkiye’nin dört bir yanında yanmakta olan hayır meşalesini“Zeytinburnu İlçemizde birlikte yaktılar.

Ben inanıyorum ki bu meşaleden çıkan ışıklarla tüm yurdumuz aydınlanacaktır.

Evet, Metin Doğan’ın dediği gibi 16 Nisan’da yapılacak referandum için  “umudun fişeklerini gökyüzüne gönderdiler.”

Rahatsız olduğum için o muhteşem toplantıya katılamadım ama hiçbir konuşmayı kaçırmamak üzere adeta televizyona kitlendim.

Önceki genel başkanımız Sn. Baykal’ı meğer ne kadar çok özlemişiz.

Kürsüde okadar rahattı ki salonda bulunanlar gibi bende pür dikkat onu dinledim.

Onun gerçek bir lider ve gerçek bir devlet adamı olduğunu bir kez daha gördük.

***

Baykal AKP ve MHP’nin Meclis’ten geçirdiği, Erdoğan’ın da onayladığı anayasa değişikliğini sert sözlerle eleştirdi.

Bizim milli mücadelenin siyasi temel mesajını Mustafa Kemal, Amasya’da vermiştir: Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Bu tarihi bir değerlendirmelidir” sözleri harikaydı.

Anayasa hukuku tarihimiz 1876 da başlamış. Tam tamına 140 yıl önce…

1876 da parlamento kurulmuş,1909 da parlamenter sisteme geçilmiş.

1921’de ise Meclis hükümeti öne çıkıyor.

29 Ekim 1923 yarı bağımsız Osmanlı İmparatorluğundan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetine geçiş tarihidir.

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlının yurdu emperyalist güçlere peşkeş çekmesi sonucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve kahraman halkımızın verdiği büyük mücadele sonucu çekilen birçok acının sonucunda kurulmuştur.

Cumhuriyet ulusun egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekili aracılığı ile kullandığı devlet şeklidir.

Kısacası halkın kendisini yönetmesidir. Yani egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Şimdi anayasada yapılan değişiklikler, sistem değişikliği kandırmacaları, Atatürk’e karşı açılan kötüleme kampanyaları ile halkın yetkisi elinden alınarak tek kişiye bağlanmak isteniyor.

Okumaya devam et  Yüzyılın Depremi Bizleri Sonsuz Bir Acıya Boğdu!

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Elazığ’da katıldığı bir açılış töreninde bunu kendi ağzı ile itiraf etti.

Ne dedi hatırlayalım.

Cumhurbaşkanı ile başbakanın gücü aynı kişide birleşeceği için çekişme yaşanmayacak.

Tek kişide bu gücü topluyoruz.

Bizim bildiğimiz bütün gücün tek kişide toplanmasına DİKTATÖRLÜK denir.

Tarihte örneklerinin başında Hitler ve Mussolini gelir.

Sayın Cumhurbaşkanı bazen öyle sözler ediyor ki hayret etmemek elde değil.

Hem böyle söz edecek hem de “Rejim değişmiyor. Meclis, Bakanlar Kurulu farklı isimlerle devam ediyor.”

Birileri milletimizin kafasını bulandırmaya çalışıyor” diyor.

“Birbirine tezat konuşmaları ile esas kendisi kafamızı bulandırıyor.

Başbakan Binali Yıldırım istediği kadar  “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” desin, cumhurun başı doğrusunu söylüyor.

***

Başbakan hayırcıları hedef alarak PKK-FETÖ-DEAŞ hayır diyor, biz onun için evet diyoruz sözleri ise utanç vericidir.

Sonra da “Rejim tartışması 1923 te bitti. Türkiye laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir “ demesi kendi sözleri ile çelişkiye düşmekten başka bir şey değildir.

Bu nasıl hukuk devletidir ki hayır demek teröristlerle eş değere getirilmektedir?

Bu yanlışları Erdoğan da yapmaktadır.

Cesaretlenen bazı AKP li yetkililer Atatürk’e saldırıyorlar.

AKP Anamur Gençlik Kolları başkanı Hasan Baki,“Atatürk olmasaydı diye bişey yok, keşke olmasaydı diye bir gerçek var artık. Recep Tayyip Erdoğan yakında o gerçeğin mührü vurulacaktır” dedi ve halkın tepkisi ile istifa etti veya göstermelik istifa ettirildi.

AKP Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem’den sonra AKP Avusturya teşkilatı sorumlusu Mahmut Koç’ta Eğer bu seçimde kötü bir sonuç alırsak, Allah vermesin iç savaş çıkar Türkiye’de” dedi.

İşte böyle tehditlerle, terörist suçlamaları ile bir referanduma gidiliyor.

Sayın Baykal’ın dediği gibi Ana hatlarıyla getirilen anayasanın temel niteliği tek adam inşaa etmesidir. Bunu söyleyince rahatsız oluyorlar ama gerçek bu. Tek adam anayasasıdır bu…

Okumaya devam et  Livaneli yazdı: Baykal-Erdoğan gizli görüşmesi

İşin temelinde milli egemenlik anlayışında saygısızlık yatmaktadır.

Meclis’teki milletvekillerinin daha okumadan imzaladığı bir anayasa taslağıdır.

Evet, bu sözlere katılmamak mümkünmüdür?

Atatürk cumhuriyetinden vaz geçmemizi bizim tek adama kul olmamız isteniyor.

Bu mümkünmüdür?

Hayır demek ne terörist olmaktır ne de 15 Temmuzun yanında olmaktır.

Hayır demek çağdaşlığı, demokrasiyi özgürlüğü seçmektir.

O zaman hayır, hayır hayır…

Tünay Süer

19 Şubat 2017


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir