FEYM GURUBU MESAJI – ERMENİ FAALİYETLERİ ( 04 Şubat 2017 )

Ermeni dezenformasyon ve karalamalarına karşı örgütlenelim ve işbirliği yapalım
1.. Massispost.com, Emeni <sözde> soykırımını tanıyan Türk entelektüelleri dizisine devamla Eser Karakaş’ ı tanıtıyor. Haberde yer alan bilgi ye göre Prof. Karakaş, 2015 yılında Todayzaman’ da yazdığı yazıda şunları belirtiyor: “ ….Ben tarihçi değilim, Osmanlı Türkçesi ile okuyup yazamam…Bu nedenle 1915’ in öncesi ile ilgili konuşamam…Ancak, temel bir gerçek var ki, 100 yıl önce bu ülkede pek çok Ermeni asıllı halk vardı, şimdi pek az….Eğer konu ile ilgili teknik ve tarihi detayları bir kenara bıraksak bile 1915 yılında bu ülkede sinir bozucu olaylar olduğunu görmeye yeterlidir….. ( 2015 Yılında) Pek çok parlamento bu olayları soykırım olarak tanıyacak…” Not: Haberde Eser Karakaş’ ın Sabetay asıllı olduğu belirtiliyor. Massispost, bugüne kadar çoğu yorumumuzu yayımladı, o.t.)
 
2. Theparisreview.org’ da yer alan yazının başlığı : “ Unutulan Amerikalı bir diplomat Ermeni <sözde> soykırımına nasıl direndi.” Yazıdan bazı alıntılar : “Henry Morgenthau’nun Osmanlı İmparatotluğu’ na ABD Büyükelçisi olarak kariyeri, Amerikan deniz aşırı diplomasi alanında en ilginç bölümlerden birisidir. Ocak 1916’ da iki yıldan biraz fazla görev yaptıktan sonra İstanbul’ u terk edip Woodrow Wilson’ un ikinci dönem başkanlığı için New York’ a gitti…. Morgenthau, Wilson’ un dünya düzenini yeniden şekillendirebilecek en iyi aday olduğuna inanmıştı…… Osmanlı hükümetinin kendi halkına konuşulmayan tecavüzünü, bir milyondan fazla etnik Ermeni’ yi <sözde> katlettiğini görmüştü….1 inci Dünya Savaşı’ nın ilk üç yılında <sözde> katliamlara tanıklık etmiş Amerikan diplomatları, misyonerleri ve iş adamları ağı için bir dayanaktı….Onların tanıklıkları Ermenilere neler yapıldığını anlatıyordu…..<Sözde> katliam haberleri Morgenthau kanalı ile ABD’ ye ulaşıyordu. İstanbul dışındaki Amerikan Konsoloslukları Ermenilerin Medz Yeghern dedikleri <sözde>Büyük Suç’ a yakından şahit olmuşlardı… Ermenilerin üçte bir nüfusa sahip olduğu Harput’ taki Amerikan Konsolosu Leslie Davis idi….Avukat olan Davis 1910 yılında Dışişleri’ ne girdi. İlk olarak Batum Konsolosluğunda görev aldı…1914 Yılında Harput’ a atandı. ….Türkler ve Ermenilerin dostça yaşadıklarını gördü…1914 Kasım ayında Osmanlı İmparatorluğu Mihver Devletler safına geçince İstanbul’ daki askeri liderler, kaybedilmiş Türk medeniyetini yeniden keşfetmek ve kaybedilmiş toprakları yeniden ele geçirmek üzere bunun altın bir fırsat olduğunu düşündüler…..Osmanlı Devletinin kaynakları kısıtlı idi ve savaşa iyi hazırlanmamıştı….. Osmanlı’ yı “Üç Paşalar” denilen milliyetçi bir ortaklık yönetiyordu. Bu kişiler için özellikle Ermeniler vatan haini idiler….1915 Yılının ilk aylarında, zehirli bir atmosfer gelişti: bu düşmanları izole ve yok etmek bir askeri gereklilik ve vatanseverlik göreviydi….” ( Not : Uzun yazıda Ermenilerin dillerine doladıkları Davis’ in yalanları anlatılıyor. Bu yazı, üyemiz Sayın Sili Özerdim tarafından bana gönderildi. Kendisine teşekkür ediyorum. Yazıda yorum imkanı yok. Ancak, yazının yayımlandığı kaynağa ulaşılarak en azından editöre Morgenthau’ yu tekzip eden bir yazı, veya Sayın Şükrü Server Aya’ nın <armenians-1915.blogspot.com> daki “Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau” kitabına link verilerek atıf yapılan bir yazı gönderebilir…,o.t.)
 
3. Massispost.com, Agos Gazetesine atfen, Garo Paylan’ ın ‘ Bu Tarihi Hatayı Düzeltelim’ dediğini bildiriyor. Paylan’ ın anlattığına göre; “ Geçen hafta Dink’ i anma töreni nedeniyle Berlin’ de bulunduğunu…., törenden sonra Bundestag’ ın bazı üyeleri ile buluştuğunu…, Bundestag’ ın yer aldığı Reichstag binasındaki konferans salonunda Merkel dahil pek çok MV’ nin Holokost’ u anmak üzere bir piyano konseri dinlediklerini gördüğünü…., kıskandığını itiraf ettiğini…., Holokost nedeniyle Alman kimliğinin lekelenmediğini…, bir hafta önce, Osmanlı’ nın son döneminde halkına ne olduğunu sorduğu için parlamentodan atıldığını…., TBMM’ de daha önce de soykırım kelimesini kullanmış olduğunu…,” ifade ederek haberin sonunda ‘ Çok geç olmadan bu tarihi hatayı düzeltelim’ diye öneriyor.
 
4. News.am’ de yer alan haberin başlığı : “ Kanada Dışişleri Bakanı: Ermenistan ve Kanada zengin ve kapsamlı ikili bağlar geliştirdiler.” Haberin Özeti : “ Dışişleri Bakanları Edward Nalbandyan ve Chrystia Freeland Ermenistan ve Kanada arasında diplomatik ilişkilerin 25 inci tesis yıldönümü vesilesiyle mesaj teatisinde bulundular. Nalbandyan mesajında ‘Geçen çeyrek asır esnasında, devletlerimiz arasında karşılıklı güven ve saygı zemininde güçlü bağlar kurmak ve siyasi diyaloğu yüksek düzeyde muhafaza etmek mümkün oldu. Devletlerarası dinamik ilişkiler halklarımız arasında var olan dostane, tarihi derinliklere giden bağların güçlü temelinde inşa oldu’. …… Chrystia Freeland mesajında ; ‘…iki devlet arasında, geçen çeyrek asır esnasında şekillenen güçlü ekonomik bağlara değinmek için iyi bir fırsat olduğunu belirtmekte, 1992 yılında seleflerimiz , şüphesiz halklarımız arasındaki on yıllardır var olan sıkı bağlarda kökleşmiş modern diplomatik ilişkiler yaratmayı öngörmüşlerdir. Daha sonra biz zengin ve kapsamlı ilişkiler geliştirdik, bu BM Teşkilatında, Uluslar arası Frankofoni Teşkilatında olduğu gibi uluslar arası kuruluşlardaki sıkı işbirliğimizle genişledi’ dedi….”
 
5. Armenpress’ te yer alan habere göre, Maliye Bakanı Vardan Aramyan, ABD Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede Ermenistan’ ın yolsuzluk riskini en aza indirmek üzere reformlara hızla sarıldığını bildirdi.
http://www.armenpress.am/eng/news/877408/armenia’s-government-embarks-on-rapid-reforms-–-says-finance-minister.html
 
6. Armenpress’ te yer alan habere göre, Glendale eski Belediye Başkanı Zareh Sinanyan, ikinci defa Meclis üyeliğine aday oluyor. 2014-15 yıllarında Glendale Belediye Başkanlığı yaptı.
 
7. Panarmenian.net, YouGov anket firmasının araştırmasına göre, Amerikalıların % 27’si Ermenistan’ ı dost ulus olarak gördüğünü bildiriyor. Ayrıca, ankete göre % 6’sı müttefik, %8’ i ilişkilerin dostça olmadığı, % 2’ si ise düşman olarak görüyor. Anketin, 28 Ocak – 1 Şubat tarihlerinde ve 7.150 yetişkin kişi ile yapıldığı bildiriliyor. Anket sorusu : ‘Aşağıda sıralanan devletlerin ABD’ ye dost mu, düşman mı olduğunu düşünüyorsunuz?’ Haberi yazan Ermeni gazetesi tabii ki Türkiye’ yi düşünür ve şöyle yazar : ‘ % 4 Türkiye’ nin düşman olduğunu, % 24 Müslüman ülke olduğu için dost değildir demiş….(Not: Laik Cumhuriyetimize Müslüman devlet imajı verirsek ve gerekli yurt dışı tanıtım faaliyetlerini siyasal partilerin tanıtımından fırsat bularak yapamazsak bu tablo doğaldır. Ancak, Türkiye’ de sorsak belki ABD’ ye düşmanımız diyen çok büyük bir kesim çıkacaktır. Bu da tablonun diğer tarafı…,o.t.)
 
8. Agos Gazetesinde yer alan yazının başlığı : “Şimdiki zaman tarihçisi’nden Ermeni -Türk ilişkileri.” Yazıdan bazı alıntılar : “ Kafkasya üzerine yaptığı araştırmalarla ve Karabağ çatışmasını konu alan ‘Karabağ: Barış ve Savaş süreçlerinde Ermenistan ve Azerbaycan’ kitabıyla tanınan gazeteci, yazar Thomas de Waal’ın yeni kitabı İletişim Yayınları’ndan “Büyük Felaket’ten Sonra: Soykırım’ın Gölgesinde Ermeni – Türk İlişkileri” başlığıyla çıktı. Yazıda, De Waal ile kitabından yola çıkarak, günümüzde Güney Kafkasya’da yaşanan gelişmeleri konu alan bir söyleşi yapıldığı belirtiliyor. De Waal’ ın söyleşide belirttiği bazı hususlar şunlar :
‘Benim için dönüm noktası, New York Başpiskoposu Barsamian’ın beni Amerikalı Ermenilerin Türkiye’nin doğusuna yapacağı hac yolculuğuna davet etmesi oldu. Atalarının topraklarını ziyaret eden, çoğu yaşlılardan oluşan bir grup Ermeni ile geçirdiğim birkaç gün, unutulmaz ve dokunaklı bir deneyimdi. Bu kadar etkilenmemin ilk sebebi, yolculukta o insanların içinden dökülüveren unutulmaz aile hikâyeleriydi. İkincisi, bu tarihi yerleri ziyaret edebilme şansını yakalamış olmamdı. Üçüncüsü de bu yolculuğu yaptığım 2012 yılında Doğu Anadolu geçmişini ve tarihini kabulleniyordu; tanıştığımız Türklerin ve Kürtlerin neredeyse hepsi çok samimi davrandılar. Hem Türkler hem de Kürtler bölgelerinin Ermeni mirası ve 1915-16’da ne kadar çok şey kaybedildiği konusunda son derece samimi ve dürüstlerdi. (Not : Bir konferansta Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ da Sayın Nazmi Kal’ ın TRT adına 1915 olaylarının canlı tanıkları ile 1982 yılında yaptığı çekimlerin kasetlerinin TRT depolarında olduğunu öğrendim. Bu kasetlerin akıbetini şimdi kimse bilmiyor, maalesef…,o.t.)….. Benim için bu yolculuk, bu zor ve karmaşık meselenin kapısını açan anahtar oldu. Sonraki yıllarda birçok Ermeni, Kürt ve Türk ile uzun uzun konuşarak, Ermeni-Türk ilişkilerini keşfederek epey zaman geçirdim. Ben akademik olarak tarihçi değilim; seçkin tarihçilerin on yıllardır çalıştığı bir alana katkı sunmaya kalkışmam uygun olmazdı. Fakat kendimi, yakın geçmiş ve tarihin bugüne etkisi üzerine çalışan ve zamanın siyasi bağlamını iyi kavrayan bir ‘şimdiki zaman tarihçisi’ olarak tanımlayabilirim. Kitabımın teması da bu zaten; işlerin neden bu kadar değiştiğini ve olaylardan yüz yıl sonra bile bu meselenin neden hâlâ bu kadar sancılı olduğunu irdeleyen, 1916 sonrası Ermeni-Türk ilişkilerinin ‘tarihinin tarihi’ üzerine bir çalışma…….Ermenistan-Türkiye ilişkileri konusunda hâlâ bardağın yarısının dolu olduğunu söylemek için geçerli sebeplerimiz var. Öncelikle şöyle bir gerçek var: 15 yıl önce Türkiye’de yaptığım görüşmeleri anlatmam ve bu görüşmeleri anlatan bir kitabın Türkiye’de yayınlanması mümkün olmazdı. Türkiye toplumumun büyük bir kısmı, neredeyse tüm Osmanlı Ermenileri’ nin öldürüldüğü, tehcir edildiği veya zorla Müslümanlaştırıldığı tarihlerinin karanlık sayfalarıyla yüzleşti. 1970’li yıllarda Türkiye’de kök salan inkarcı anlatı geçersiz hale geldi. Tarihçiler gerçek olayları yazıyor ve kitaplar basılıyor. Birkaç kilise yeniden açıldı. Sıradan Ermeniler ve Türkler arasında kültürel düzeyde birçok bağ kuruldu….. “( Not: Bu ifadelerden de anlaşılıyor ki, haksız, isyankar ulus, yaptığı propagandalarla haklı duruma çıkmış, biz de uyuşukluğumuz, adam sendeciliğimiz sonucu suçlu duruma düşmüşüz. Bu ilgisizliğimizin cezasını hiç şüphe etmeyelim, torunlarımıza miras bırakıp gideceğiz…,o.t.)……Yazı, yazarın şu ifadeleri ile sona eriyor: “ ….Bu nedenle çok daha insani ve vakur olduğunu düşündüğüm ve sadece Ermenilerin 1915-16’da yaşadıklarına dair olan ‘Medz Yeghern’ ifadesini yeğliyorum. ‘Soykırım’ kelimesinden kaçınılsaydı ve bunun yerine herkes ‘Medz Yeghern’ ifadesini kullansaydı, bence Ermenistan-Türkiye arasındaki uzlaşmada çok daha fazla ilerleme kaydedilirdi.”
Okumaya devam et  ERMENİ FAALİYETLERİ ( 16 Ocak 2017 )

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir