2017 Yılında Döviz Kuru Ekonomik İstikrar İçin Önemlidir

Dışa açık ekonomilerde döviz kurları, ekonomik faaliyetleri etkileyen çok önemli göstergelerden biridir. Bu göstergedeki istikrarsızlık, ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkiler ve istikrarsızlığa yol açar. 2016’nın özellikle son haftalarında dolara karşı TL’nin değer kaybetmesi, ekonomideki dengeleri bozmuştur. - referandum

Dışa açık ekonomilerde döviz kurları, ekonomik faaliyetleri etkileyen çok önemli göstergelerden biridir. Bu göstergedeki istikrarsızlık, ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkiler ve istikrarsızlığa yol açar. 2016’nın özellikle son haftalarında dolara karşı TL’nin değer kaybetmesi, ekonomideki dengeleri bozmuştur.

Bu durumun devam etmesi; ekonomik istikrarı tehlikeye sokar, enflasyonu artırır, döviz borcu olan şirketlerin bilanço yapılarını bozar, onları zor duruma sokar, borsayı düşürür. Dış açık artarken büyüme hızı düşer, düşük büyüme hızına rağmen daha yüksek dış açık ortaya çıkar.

Kur zararlarının reel sektörde yarattığı bilanço riski likidite riskine dönüşürse, bu durum bankaların aktiflerini olumsuz yönde etkiler. Hazine’nin döviz dış borçları TL’nin değer kaybetmesiyle TL cinsinden artar, dış borçların faizleri yükselir. Faizler bütçeye gider olarak yazıldığından kur artışı bütçe harcamalarını arttırır. (S. Rıdvan Karluk, Türkiye Ekonomisi, 13. Baskı, İstanbul, 2014, s.696)

Diğer taraftan kurlardaki artış, ihracat arz esnekliğine bağlı olarak ihracatı arttırır, ithalatı azaltır. Ara malları dışarıdan ithal eden bir ülke olan Türkiye’de ithal edilen malların TL cinsinden fiyatları yükseldiğinden üretim maliyetleri bundan olumsuz etkilenir. Bu da enflasyona sebep olur. Bütün bunların sonucunda işsizlik artar. Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında en düşük toplam istihdam oranı olan iki ülkeden biridir. Kadın istihdam oranında ise sonuncudur.

Artan enflasyon gelir dağılımını bozar, toplumsal huzura zarar verir. Türkiye’de en zengin yüzde 1’in toplam gelirden aldığı pay 2000’de yüzde 38 civarında iken 2014’de yüzde 54 olmuştur. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre bu yılın başında bankalarda 1 milyon lira ve üzerinde mevduat bulundurulan hesap sayısı bir yılda 15 bin 798 artarak 2015 yılı sonunda 93 bin 8’e ulaşmıştır.

Forbes dergisinin dünyanın en zenginlerinin yer aldığı World Billionaires 2015 listesine Türkiye’den 32 kişi girmiştir. Listede yer alan Türk milyarder sayısı 2014’e göre 8 kişi artmıştır. Geçen yıl 44.2 milyar dolar olan Türk milyarderlerin toplam serveti 9.8 milyar dolarlık artışla 54 milyar dolara çıkmıştır.

Okumaya devam et  Almanya ile Olan Gerginlikten Türkiye Zarar Görür

Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi; milli gelir TL cinsinden hesaplandığından milli gelir ile kişi başına düşen gelirin azalmasına yol açar. Bu da 2023 hedeflerine ulaşılmasını zorlayarak Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkmasını engeller. Ayrıca, döviz ile yurt dışına borçlu olanların ve yurt içindeki bankalardan döviz kredisi kullananların borçlarının TL karşılığını yükseltir.

2016 yılında dolar TL karşısında rekor kırarak Cumhuriyet tarihinde 3.60’a çıktıktan sonra Borsa İstanbul’un nakdi varlıklarını TL’ye çevirme kararı sonrasında kur bir miktar düşmüştür. 2016’da yıl bazında TL dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetmiştir. Esnek kur sistemi yürürlükte olduğu için bu bir devalüasyon değildir ama Türkiye’deki varlık değerleri ABD doları bazında yüzde 20 azalmıştır. TL’nin değer kaybı sonucunda herkes kaybetmiştir. Değer kaybının asıl sonuçları 2017 yılında ortaya çıkacaktır. Merkez Bankası’nın da açıkladığı gibi iç talebin sınırlanmış olması, maliyetlerin satış fiyatlarına aynen yansımasına engel olmuştur. Değerlenen dolara bağlı olarak artan petrol fiyatlarını da eklediğimizde, 2017 yılında enflasyon hedefinde şaşma olabilecektir.

2007-2015 döneminde reel sektör borcu/GSYH oranındaki artış yüzde 44’tür. Hane halkı toplam borçluluğu 2016 yılı ortasında 440 milyar TL’dir. Bunun 167 milyar TL’si ihtiyaç (%38), 160 milyarı konut kredisidir. (%36) Kredi kartı borçları ise 85 milyar TL’dir. (%19) Hane halkının bankalara toplam borcu ise yüzde 92’dir.

Türkiye’nin finansal döviz açık pozisyonu GSYH’nın ortalama yarısı olup, reel sektörün net döviz açık pozisyonu Ağustos 2016’da 210 milyar dolardır. Döviz varlıkları ile yükümlülükleri arasındaki fark olan net uluslararası yatırım pozisyonu Eylül 2016’da 390 milyar dolar açık vermiştir. Bunun anlamı, borçlarımızın varlıklarımızdan 390 milyar dolar daha fazla olmasıdır. TCMB Net Döviz Pozisyonu Ekim 2016’da 34 milyar dolardır. Bu, ekonominin üç aylık döviz ihtiyacını karşılayacak miktardır.

Okumaya devam et  UKRAYNA ve RUSYA ARASINDA “VATAN KIRIM”

2017 yılında vadesi gelecek dış borç geri ödemesi olan 165 milyar doların 105 milyarı bankalara, 53 milyarı reel sektöre, 7 milyarı kamuya aittir. Cari açık dahil 2017 yılındaki toplam döviz ihtiyacı tahminime göre 205-215 milyar dolar civarındadır. Bu durumda döviz geliri olmayan şirketlerin dövizle borçlanması zorlaşır, dolara artan talep kur artışına yol açar. Türkiye, dolarla alınan şirket dış borçlarının milli gelire oranı sıralamasında ilk dört ülke arasında olup, küresel finansal krizden sonra en hızlı borçlanan ülkeler arasındadır.

TL’nin dolar karşında değer kaybı, Euro’nun ve diğer ülkelerinin dolar karşısındaki değer kaybından daha fazladır. Nisan 2014’de dolar/Euro eşitliği 1.39 iken günümüzde yüzde 1.04’ün altına düşmüş, diğer bir deyişle Euro dolar karşısında yüzde 24 değer yitirmiştir. Aynı tarihte dolar 2.12 TL iken Aralık ayı sonunda 3.54 TL civarındadır. Son iki yılda TL’nin değer kaybı yüzde 60 civarında iken 2003-2014 döneminde dolar TL’ye göre ancak yüzde 21 değerlenmişti.
Avrupa Birliği’nin 19 üyesinin ortak parası olan Euro da dolar karşısında değer kaybetmiştir ama bu ülkelerde Türkiye’deki gibi sorun yaşanmamaktadır. Çünkü, Euro da dolar gibi konvertibl paradır. 19 ülkede tüm işlemler Euro ile yapıldığı için Euro’nun değer kaybı ekonomiyi bizdeki kadar etkilememektedir. Euro’nun dolar karşısında kaybı da Türkiye’ye olumsuz yansımaktadır. Çünkü, ihracatımızın yüzde 48’i Euro iken ithalatta Euro’nun payı yüzde 35 kadardır.
Dolar TL karşısında değerlendikçe, dolar varlıklarının değeri artarken TL varlıklarının değeri düşmektedir. Son dolar bozdurması öncesinde Türkiye’de yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki 1.3 trilyon TL civarındaki birikimlerinin 800 milyarı TL, 500 milyarı ise dolar ve Euro cinsinden olup, ekonomide dolarizasyon oranı ortalama yüzde 35’ler civarında idi. Dolar bozdurma kampanyası kapsamında dolar mevduatın ortalama yüzde 1’den biraz fazlası (650 milyon dolar) bozdurulmuştur.

Okumaya devam et  OECD Raporu: “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”

2003 yılından bu yana dolar fiyatındaki artış yüzde 100’e ulaşmıştır. Artış; 2006’da 29.2, 2008’de yüzde 37.6 oranındadır. 2003’den günümüze gelişme yolunda olan IMF üyeleri arasında parası dolara karşı değer kaybeden ülkeler sıralamasında Türkiye ikincidir. Mayıs 20013-Aralık 2016 tarihleri arasında parası değer kaybeden ülkeler arasında ilk sırada yüzde 204.9 oranı ile Arjantin vardır. Daha sonra sırasıyla Rusya (%95.5), Brezilya (%68.5), Meksika (%65.2), Güney Afrika (%50.3), Şili (%39.0), Endonazya (%38.4) ve Hindistan (%23.3) gelmektedir.

Döviz piyasalarındaki aşırı oynaklığın ve Türk Lirasının değer kaybetmesinin arkasında yatan dinamikleri sadece ekonomik verilerle açıklamak doğru değildir. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilişkileri dondurma kararı kuru olumsuz yönde etkilemiştir. Günümüzün küresel dünyasında siyasi ve jeopolitik risklerin artması, sadece parasal önlemlerle sorunların çözümünü zorlaştırır.

Ekonomide dolarizasyonu azaltmaya yönelik önlemler alınması doğrudur ama yeterli değildir. Terör, referandum, Suriye krizi, hukukun üstünlüğünden sapma, Batı dünyası ve Avrupa Birliği ile olan anlaşmazlıklar ile OHAL gündemden düşmeden ve de ABD Merkez Bankası’nın izlediği politikalara uyum sağlamadan dolardaki artışı önlemek zordur. Nitekim dolar bozdurmakla dolardaki artış önlenememiştir.

Romanya Devlet Başkanı Iohannis Başbakan Adayı Kırım Türkü Sevil’i Veto Etti
Romanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin 11 Aralık’ta zaferle çıktığı seçimlerin ardından başbakan adayı Kırım Tatar Türkü Sevil Shhaideh, Devlet Başkanı Klaus Iohannis tarafından veto edilmiştir. Sevil Shhaideh başbakanlık görevine gelseydi, ülkenin ilk Müslüman kadın başbakanı olacaktı. Bu tutum, AB üyesi Romanya’nın ne kadar demokratik bir ülke olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Acaba AB yetkilileri bu vetoyu nasıl değerlendirecekler, merak etmekteyim.
***
Ülkemizin huzuruna, birliğimize, kardeşliğimize kasteden İstanbul Ortaköy’deki silahlı alçak terör saldırısını şiddetle kınıyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı/sabır, yaralılara şifa diliyorum. Hiçbir terör saldırısı; birliğimizi bozamayacak, kardeşliğimizi yok edemeyecek, Türkiye’nin terörle etkin mücadelesini zaafa uğratamayacaktır.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir