YOK, DAHA DAĞILMADIK, UNUTMADIK, ÖLMEDİK!HÜSEYİN MÜMTAZ

YOK, DAHA DAĞILMADIK, UNUTMADIK, ÖLMEDİK! - kıbrıs

 

YOK, DAHA DAĞILMADIK, UNUTMADIK, ÖLMEDİK!

Hüseyin MÜMTAZ

 

                Girne’nin yağmurunu, fırtınasını, şimşeğini, gürlemesini, gece ayazını iyi bilirim.

Duyduk ki dereler yine sokaklardan yol bulmuş.

Eski limandaki 1000 yıllık fener yıkılmış, mendireğin de eli kulağındaymış.

İngiliz zabit mahfeli ile Sömürge Valisi’nin yazlık konağı arasındaki merdivenli yolun başında elektrik direği devrilmiş, ağaçlar sökülmüş.

                Ahmet Okan Lefkoşa’nın “milâttan önceki” yağmurlarını ise neredeyse Attila İlhan tadında anlatıyor;

 “Okullar mevziydi, mevziler okul.

Liseli dört kişiydik, Kemal, Ertuğrul, Tansel ve ben.

Dört kişiydik sadece birimiz fen’den…

Ne sosyeteden Muazzez yüz veriyordu ne benzincinin kızı Münevver…

Sanki çok umurumuzdaydı Çağlayan Bahçesinde felsefe okurken…

Böyle zamanlardı soğuk ustura gibi kesmekte…

Yeminle söylerim bütün öğrendiklerimizi unuttuk o sokakları terk ederken…

Kim nereden kaçtı, nereye gitti, yıllar fena geçti…

Kalıbımı basarım bütün yazdıklarımız söylediklerimiz havada kaldı…

Böyle zamanlardı çörekçi sabah ezanından bağırırken…

Beşparmaklar’a her kar yağdığında ilk kez yağardı ve mevsim aslında bahardı…

Böyle zamanlardı terk ederken o sokakları arkamızdan ahşap kapılar ağlarken…

Diyeceğim,

Dört kişiydik, yüz kişiydik, bin kişiydik…

Kaç kapıydık, kaç el, kaç göz, kaç kadın, kaç erkek…

Demek istediğim,

O zamanlar,

Kapı kapı çoktuk kalabalıktık…

Aslında ne olduysa oldu birden bire dağıldık…”

()

Güzel yazıyor, iyi yazıyor, şiir tadında yazıyor Ahmet Okan.

Ne ki…

Dağılmadık.

Sadece devran döndü, devir değişti.

“Önce ekmekler bozuldu”, sonra “bademler çiçek açtı”, eski çamlar da bardak oldu.

Hepsi birden olunca ellerimiz böğrümüzde kaldı. Aklımız karıştı.

Tüfek icat oldu, “uzun dalga Ankara Radyosu”ndaki “Arkası Yarın”ların yerini 12 saat süren televizyon dizileri aldı.

“Anamur’un Sesi”ni kim hatırlar şimdi?

Ya “Edo Bayrak-İ foni don durggon kiprion agoniston”u; Cafer Mehmet’in “Caher”ini?

“Burası BAYRAK; Kıbrıs TÜRK Mücahidinin Sesi” neden, hangi akla hizmet “BRT” oldu?

Mücadele bitmiş miydi de TRT’leşerek âniden, BRT’leşmeye karar verdik?

Mücadele bitmiş mi?

Adam yerine koyuyor mu bizi Rum?

Ocak Cenevre’si öncesi Anastasiadis her gün koşul sokuşturuyor; “Sıfır garanti için toprak bitmeli!” diyor; “Şu anda ellerinde bulunan topraklar Kıbrıslı Rumlara ait topraklardan başka bir şey değildir” diyor; “Vatanımızı 1974’ten beridir kirleten işgal ordusundan kurtarmak için çabalıyoruz” diyor; Sözcü Nikos Hristodulidis “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cenevre’deki konferansa katılımı tartışmasızdır. Kimse bunun aksini iddia edemez” diyor; Lavrov “Geçiş döneminde en etkili garantiler, BM Güvenlik Konseyi’nin sağlayacağı güvenlik garantileri olabilir” diyor.

Son noktayı yine Anastasiadis koyuyor, “AB üyesi olan bir ülkenin üçüncü bir ülkeyi garantör edinmesinin söz konusu olmayacağını, bu görüşün AB ülkelerinden de tam destek gördüğünü belirtirken dönüşümlü başkanlığın ise benimsenmemesi gerektiğini” vurguluyor.

Cenevre masasının altına pimi çekilmiş el bombasını atıyor.

Masada Rum bayrağı tartışılmazmış, beş Güvenlik Konseyi üyesi, NATO, AB temsilcileri de katılmalıymış?

Dünya “5”den büyük değil miydi?

Ne işi vardır AB, NATO ve “5 güzelleri”n masada?

İlle öyle olacaksa Arap Birliği, İslâm İşbirliği Örgütü hâttâ Şanghay Beşlisi “de” niye katılmasın?

Lavrov, Kerry, Biden neden Kıbrıs’ın birleşmesini ister?

Rusya’nın, Amerika’nın ne alâkası vardır Kıbrıs’la?

Doğu Akdeniz kan/ter ve gözyaşı içindeyken bölgenin rahat ve huzurlu tek köşesiyle neden bu kadar meşgul olurlar?

Evet ama…

“Ama Girne’nin en fazla o 74 Eylül’ünü severim..

Siyah-beyazdı Girne o zaman eski gravürlerdeki gibi.

Tek çizgi, yalın çizgi, olabildiğince tenha bir çizgi.

Ressam renksiz fırçalarında yalnızlığının coşkusunu yaşıyordu.

….

74 Eylül’ünde böyle değildi. Kumarhane/kârhane sosyolojisi, emme basma tulumba ekonomisi ve sendikal faşizm yoktu.

Evlerin kapısı kilitlenmiyordu geceleri; oto galerileri kundaklanmıyor, 7 aylık bebekler anne karnında öldürülmüyordu.

Girne, eski gravürlerdeki gibi tenha, yalnız ve siyah-beyazdı.

Ben işte o Girne’yi özlüyorum…”

https://www.turkishnews.com/tr/content/2016/03/09/siyah-beyaz-girne/

Dışarısı “öyle”, içerisi de “böyleyse” mücadele daha bitmedi.

“Sadece biri fenden” liseli o dört kişi ve…

“Sosyeteden Muazzez ile benzincinin kızı Münevver”in henüz belleklerinde eminim Beşparmaklara yağan o ilk kar.

Unutmadılar.

Yine dört kişiyiz, yüz kişiyiz, bin kişiyiz…

Yine kapı kapı çoğuz yine kalabalığız…

“Vatanımızı 1974’ten beridir kirleten işgal ordusu” lâfını sen hatırlarsan, o hatırlarsa, biz hatırlarsak…

Ahşap kapılar ağlamayacak emin ol…

Neydi o iki mısra?

“Girne’nin denizi kız, kızı deniz

Sokakları hem kız, hem deniz kokar..”

(Yoksa Attila İlhan İzmir için mi söylemişti? Olsun, denk geldi manzara koyduk.) 26 Aralık 2016

YOK, DAHA DAĞILMADIK, UNUTMADIK, ÖLMEDİK! - kıbrıs

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Araştırmacı-yazar. 1947, Adapazarı doğumlu. Hüseyin Mümtaz, Erzincan Askerî Lisesi (1965), Harbiye (1967) ve Zırhlı Birlikler Okulunu (1968) bitirdi. Yurt içi ve dışında çeşitli kurslara katıldı. Yine yurt içinde ve dışında rütbelerinin gerektirdiği kıt’a ve karargâh görevlerinde bulunduktan sonra 1992 yılında albay rütbesiyle emekli oldu. Kıbrıs Türk Tarihi Kurumu, Türk Ocağı ve İLESAM üyesidir.

Yurt içi ve dışında çeşitli bilimsel toplantılarda yayınlanmış çeşitli bildirileri vardır.

ESERLERİ:

Kıbrıs Güzeli Güzelleme mi İster (1992), Karadeniz Meydan Okuyor (1993), Kıbrıs Yeniden (1994), Elen Irkının Kâbusu Karadeniz (1997), Karadeniz’in Kitabı (2. bas. 2000), Türkiye’nin Sarkacı (2000).

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  2. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  3. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  4. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  5. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Türkiye’ye turist yağacak…

    Türkiye’ye turist yağacak…

    Alınan onca önleme rağmen Rus turistlerin Türkiye tercihi önlenemiyor. Geçenlerde yazmıştık. Rusya, iç turizme yönelik önlemler almaya başlamıştı. Ancak, görülüyor ki Rus turistler Türkiye’den hali […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    Erkam Tufam yurtdışında yaşayan bir gazeteci. Niye yurtdışında, nasıl çıkmış gibi sorular beni ilgilendirmiyor. Bir yazımda vurgulamıştım; ‘ben söze bakarım’! O kişinin söylediklerinin ne kadarı benim […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]


  • Fal?-Nazar?-Büyü?

    Fal?-Nazar?-Büyü?

    KUR’AN!Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile ilgili uyaran ayetten sonra kendimize şu […]



Posted

in

by