Özbekistan’da Yeni Dönem
Önceki yazımızda “Türkistan Aksakalları Kerimov ve Nazarbayev’den Beklenen Son Görev” başlığıyla Aral Gölü’nün kurtarılmasını talep ettik. Ancak yazımızın yayınlanmasından bir kaç gün sonra İslam Kerimov, beyin kanaması ile hastaneye kaldırıldı ve birkaç gün sonra vefat etti. 3 Eylül Cumartesi günü Semerkant’ta Tilla Kari Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Şahi Zinde Mezarlığı’na defnedildi. Kardeş Özbekistan halkının başı sağolsun.
Nüfus ve milli gelir bakımından Türk cumhuriyetlerinin en büyüğü olan Özbekistan coğrafi olarak da merkezde bulunmaktadır. Bu durum daha Sovyetler Birliği dağılmadan Özbekistan’ın başına geçen ve 27 yıldır ülkeyi yöneten Kerimov’un vefatının bölge ve uluslararası politika açısından önemini artırmaktadır. Dolayısıyla Özbekistan’ın iç ve dış politika tercihlerinin bölge politikaları açısından belirleyici rolü sözkonusudur.
Bu gerçeklere karşın kardeş cumhuriyetteki yeni yönetimin başında kimin olacağı pek heyecana yol açmıyor. Dünya medyasında da bu konuya yeterli ilgi gösterilmediğini görmekteyim. Belki de ülkenin başına kim gelirse gelsin temel politikalar değişmez, zira yönetimde belirli bir istikrar yerleşmiştir, denebilir. Bu açıdan bakıldığında yönetim değişikliğinin yeterince ilgi görmemesi, yönetimde istikrar gerekçesiyle olumlu bir durum olarak kabul edilebilir.
Kerimov’un hastaneye kaldırılması, vefat haberleri çerçevesinde spekülasyonlar ve nihayet vefatının kesinleşmesi ile ertesi günü defnedileceğinin duyurulması, sanki beklenmeyen bir durumdu. Belki de uluslararası gündemin yoğunluğu yüzünden yeterli ilgi gösterilmediği düşünülebilir. Nitekim törene Türkiye’den başbakan yardımcısı seviyesinde katılım pek hoş olmamıştır. G-20 zirvesi sebebiyle Cumhurbaşkanının katılmaması normal karşılanabilir, ancak hiç değilse başbakanın bu en önemli Türk cumhuriyetinin çeyrek asırlık Cumhurbaşkanının cenazesinde bulunması arzu edilirdi. Nitekim bütün yoğunluğuna rağmen Rusya Başbakanı törene katılmış ve taziye mesajları ile fotoğrafları, dünya medyasının ilk haberleri arasında yer almıştır. Bana göre Özbekistan’da bundan sonra kimin yönetimin başına geçeceği ve temel politikaların ne olacağı konusunda Rusya’nın belirleyici etkisi bu manzara ile ortaya konmuş oldu. Öte yandan törene Özbekistan’ın komşuları Türkmenistan, Tacikistan ve Afganistan cumhurbaşkanları katılmıştır. Kazakistan Cumhurbaşkanı da G-20 zirvesinde olduğundan katılamamıştır. Bu fotoğrafta Kırgızistan Cumhurbaşkanının yer almamasının sınır bölgelerindeki sorunlar yüzünden yaşanan gerginliğe bağlıyorum.
“Cenaze merasimini organize eden, koltuğu devralır” geleneği dikkate alındığında yıllardan beri Kerimov’un başbakanlığını yapan Şevket Mirziyoyev’in yeni başkan olacağı kuvvetle muhtemel. Öte yandan ülkenin Ulusal Güvenlik Servisi Şefi Rüstem Inoyatov’un da ismi de başkan adayları arasından geçmektedir. Ülkenin belki de zorunlu güvenlikçi politikaları dikkate alındığında bu ihtimal güçlenmektedir. Diğer bir ihtimal ise Başbakan Yardımcısı Rüstem Azimov. Mevcut anayasaya göre ise devlet başkanının ölümü halinde üç ay süreyle ülkeyi Meclis Başkanı yönetir. Bununla beraber, meclis başkanının ismi adaylar arasında henüz geçmemektedir.
Kerimov’un büyük kızı Gülnara Kerimova’ya yıllarca babasının halefi olarak bakıldı. Modacı ve modelist olarak yarı çıplak fotoğraflarına babasının kızdığı söylenir. Devlet işlerine müdahalesi, aile fertleri hakkındaki speküla
syonları yüzünden babası ile arasındaki iplerin koptuğu bilinmektedir. Ve yıllardır göz hapsindedir. Öyle ki taziye törenlerinde dahi adı geçmemektedir. Bir dönem diğer halef olarak bakılan küçük kızı Lola Kerimova-Tillyaeva ise cenaze töreninde öncelikle taziyeleri kabul edenlerden. Lola veya eşi de başkan adayları arasında sayılmaktadır. Bütün bunların yanında Özbekistan siyasetinde Taşkent-Semerkant uzlaşması da sözkonusudur. Başkent Taşkent olduğu halde Kerimov’un Semerkant’ta defnedildiğini hatırlatalım.
Bütün bu ihtimaller veya dengeler içinde yukarıda belirtildiği üzere Rusya’nın etkisinin önemli olacağını tahmin ediyorum. Bilindiği gibi bir dönem Kerimov GUAM’ı GUUAM haline getirerek ABD yanlısı kulübü tercih etmişti. Ancak renkli devrimlerde ABD’nin rolü gibi gelişmeler sonrasında ABD yanlısı bu örgütten çıkılmış ve adım adım başta ŞİÖ olmak üzere Rusya’nın ağırlıklı olduğu ekonomik ve askeri oluşumlarla temaslarını sürdürmüştür.
İnsan hakları ve demokrasi konusunda eleştirilere muhatap olan Kerimov döneminden bir kesit: 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’de FETÖ bünyesindeki eğitim kurumları kapatılmıştır. Özbekistan’da ise sözkonusu eğitim kurumları elemanları görüntüsüyle CIA ajanlarının görev yaptığı ileri sürülerek daha 2012’de bunların kapatılmasına başlanmıştı. Diğer Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi Özbekistan’da da İran ve Suudi Arabistan kaynaklı hareketlerin rekabeti ve siyasi faaliyetleri yüzünden dini konularda kısıtlamalar getirilmiş, örneğin gençlerin veya kamu görevlilerin camilere girişleri sınırlandırılmıştır.
Türkmenistan’ın bağımsızlık ilanıyla bir bakıma kurucu devlet başkanı Türkmenbaşı’nın vefatından sonra yeni yönetim onun bir takım izlerini silmekle işe başlamıştı. Bununla beraber örneğin Türkmenistan’ın sürekli tarafsızlık politikası sürdürülmektedir. Ancak Türkmenbaşı sonrasında Rusya’ya daha fazla yaklaşılmıştır. Kırgızistan ise bütün iç çatışmalar ve dış müdahlalelere rağmen düşe-kalka da olsa demokratik kuralları sürdürebilmekte, yönetim seçimlerle el değiştirmektedir. Kerimov’un çeyrek asır boyunca istikrar öncelikli politikalarıyla kurumların yerleştiği, güvenlik sorunlarının çözüldüğü Özbekistan’ın yeni dönemde demokratik uygulamalar ile hak ve özgürlüklere öncelik verebileceği bir döneme girdiğini tahmin ediyoruz. Yeni yönetime şimdiden başarılar dilerken Türkiye’nin tasada ve sevinçte daha fazla kardeş cumhuriyetlerin yanında yer almasını bekliyoruz.
alaeddin.yalcinkaya@marmara.edu.tr
öncevatan, 6 Eylül 2016
Yazıları posta kutunda oku