FIRAT’IN ÖTESİ

FIRAT’IN ÖTESİ - page tskdan koalisyon destekli cerablus operasyonu ozel kuvvetler ve tanklar suriyede 598283940

page_tskdan-koalisyon-destekli-cerablus-operasyonu-ozel-kuvvetler-ve-tanklar-suriyede_598283940

FIRAT’IN ÖTESİ

Hüseyin MÜMTAZ

24 Kasım 2015 Rus uçağı meselesinden sonra Türkiye, Suriye sınırında kuş bile uçuramıyordu ama bu defa 2016 Ağustosu’nun hayrettir yine tam 24’ünde sabaha karşı topçular, sonra uçaklar nihayet tanklar ve özel kuvvetler Suriye’ye giriverdi.

Tam 9 ay.

“24 Ağustos Harekâtı”nın, St.Petersburg görüşmesi yapılmamış olsaydı asla gerçekleşemeyeceğini bir kenara yazın lütfen.

Önce 15 Temmuz travmasını, hemen üç dört gün arkasından da son derece kapsamlı KHK’larla eğitimi, düzeni, bağlantıları ve emir komuta sistemi yeniden şekillendirilen TSK’nın; karşısında düzenli kuvvetler değil, çapulcular olsa da bu ufak çaplı harekâtta ( 20 tank aşağı yukarı bir bölüktür) nasıl bir performans sergileyeceği merak konusudur.

Çünkü Ahmet Takan’ın, 15 Temmuz ertesinde muharip birliklerin içinin ve komuta kademesinin nasıl boşaltıldığı ile ilgili aşağıdaki yazısının dumanı daha tütüyor.

 

Bu arada MS Bakanı Işık’ın, 15 Temmuz sonrasında yeniden tanımlanan görev konu ve kapsamına göre ne zaman, hangi saatte harekât bölgesine intikal edeceğini de doğrusu merak ediyorum.

Çok hassas bir dönemden geçiyoruz. Çünkü Türkiye’nin ekseni kaymış vaziyette… TSK’nın Suriye’ye girdiği haberleri ile eş zamanlı olarak Diyarbakır, Bingöl ve Antalya’dan “askere saldırı” haberleri geldi.

Harbe daha henüz girmişken, “memleketin dahilinde” beş şehit verdik, üç de yaralımız var.

Eskiden böyle değildi.

Kıbrıs Harekâtı’nda Trakya’daki birliklerin nizamiyesine; tarlasından dönen çiftçinin her akşam traktör römorkundaki karpuzları boşalttığını biliyorum.

İTÜ Kimya Bölümü mezunu “@serokepyd”  Saleh Moslem sosyal medyada “Türkiye Suriye batağındadır. DAİŞ gibi o da bozguna uğrayacaktır” diye havlamış.

Geçmişte adam yerine konulup Türkiye’de “ağırlanmıştı” hatırlayacaksınız.

Senkronizasyona bakın ki harekâtla, Biden’la beraber Barzani de Türkiye’de…

O da her fırsatta “4 Parçalı Kürdistan”, “Bağımsız Kürdistan” özlemini dillendirmiyor muydu?

Okumaya devam et  “Böyle bir hastanın anılarını ve tanıklığını ciddiye almak tıbben olanaklı değildir”

Tarihte asla, hiç bir zaman bağımsız bir devlet olarak var olmamış olan o “Kürdistan”ın 4 parçasını yüzüme bakarak bir daha sayabilir mi acaba?

Sonuçta ne derseniz deyin; “gönlümüz coğrafyası”nın “derin” sultanlık ve hilafet “statejist”i Dâvutoğlu’nun gidişiyle çok şeyin değiştiğini kabul edin lütfen.

Âniden İsrail, Rusya ile dost olunmuştu, Mısır’la bile “görüşülebilinir” hâle gelinmişti.

Ağustos’un 9’unda St.Petersburg buluşması gerçekleşti.

Ağustos’un 17 sinde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Türkiye’nin bugün başına gelen ‘birçok şeyin’ Suriye’deki durum ve ‘Suriye politikasının bir sonucu’ olduğunu” söyledi.

Ağustos’un 19’unda Başbakan Yıldırım, “Geçiş sürecinde Esad’ın rolü olabilir” anlamında sözler sarf etti.

Ağustos’un 24’ünde de TSK, Suriye’ye girdi.

Aynı gün Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad, Türkiye’den İran ve Rusya’nın tavsiyelerini dinlemesini istedi.

Aynı gün Interfax haber ajansına konuşan bir Rus Dışişleri Bakanlığı kaynağı Ankara’nın Cerablus’taki eylemlerini Şam ile koordine etmesinin önemli olduğunu belirtti.

Netanyahu, Sisi ve Putin Dâvutoğlu sonrası dönemin dostları.

Anlaşılan o ki sırada Esat da/bile var.

Bütün bu düşüncelerle; “Silah arkadaşlarımın kılıcının keskin olmasını, burunlarının bile kanamamasını” diliyorum.

Bu kadar gürültü ve toz duman içinde KKTC’nin “kim verdiye” gitmemesini diliyorum.

“Süleyman Şah Türbesi”nin de asıl mekânı olan Suriye’deki Türk toprağına döneceği günü iple çekiyorum. 24 Ağustos 2016


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir