Karaman sapığı Muharrem B. kaç yıl yatacak?

Karaman'daki cinsel istismar davasında sanık Muharrem B. 508 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Ancak ceza çekeceği süre sanılandan çok daha az. - karaman
,

karaman

 

Karaman’daki cinsel istismar davasında sanık Muharrem B. 508 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Ancak ceza çekeceği süre sanılandan çok daha az.

Karaman’da 10 öğrenciye cinsel istismarda bulunan öğretmen Muharrem Büyüktürk dün hakim karşısına çıktı. İlk duruşmada biten davada mahkeme herhangi bir indirime gitmedi ve istismarcı öğretmeni 508 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Karaman’da Ensar Vakfı ve karaman İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait kayıt dışı yurtlarda barınan 10 erkek öğrenciye “cinsel istismarda” bulunduğu iddiasıyla 600 yıla kadar hapis cezası istemiyle 5 Mart’ta tutuklanan sınıf öğretmeni Muharrem Büyüktürk (54), ilk duruşmada toplam 508 yıl, 3 ay hapse çarptırıldı.
‘32 yıldan az olamaz’
508 yıllık hapis cezasının infazının ne kadar olduğunu ceza hukuku uzmanlarına sorduk. Profesör Dr. Mahmut Koca’ya göre sanık öğretmenin cezasının infazı 28 yıl civarında. Doçent Doktor Yılmaz Yazıcıoğlu da aynı görüşte. Profesör Dr. Ersan Şen ise sanığın cezaevinde geçireceği sürenin 32 yıldan az olamayacağını söylüyor.
Baroların yanı sıra haklarında soruşturma yürütülen Ensar Vakfı ve KAİMDER’in müdahillik taleplerini kabul eden ve ilk celsede kararı açıklayan mahkeme heyeti, rekor cezayı açıklarken mağdur avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi için istediği süre talebini ise reddeti.
İnfiale neden olan tecavüz davasının duruşması öncesi kentte geniş güvenlik önlemi alınırken Karaman Valiliği de dava süresinde her türlü basın açıklaması, eylem ve gösteriyi yasakladı. Ensar Vakfı’nın tabelası ise bayrakla kamufle edildi.
Karaman Ağır Ceza Mahkemesi duruşma öncesinde, peş peşe yapılan ön duruşmalarla mağdur çocukları dinledi ve mağdurların ifadelerini aldı. Duruşma öncesi açıklama yapan ve mağdur çocuklardan 5’inin avukatlığını üstlenen Karaman Bora Başkanı Oktay Yılmaz, “5 mağdur çocuğun avukatlığını ben üstlendim. Diğer 5 çocuğun da Ensar Vakfı’nın avukatlarının savunacağını biliyorum. Sanığın savunmasını Karaman Barosu’na kayıtlı hiçbir avukat kabul etmedi. Ancak CMK gereği bir avukat arkadaşımızı güçlükle ikna ettik” dedi.
Müdahillik talebi
Duruşmaya ilk olarak davaya müdahil olmak isteyen baroların çocuk hakları komisyonları ile bireysel olarak katılmak isteyen avukatların talepleri alındı. Ensar Vakfı, KAİMDER, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile baroların çocuk hakları komisyonları, Çocuk Hakları Koruma Derneği, İnsan Hakları Derneği’nin davaya müdahil olma talepleri kabul edildi. Heyet, duruşma kapalı olacağı için gözlemci ve izleyici olarak bulunan siyasetçiler ve sivil toplum kuruşlarından salonu boşaltmasını istedi. Milletvekillerinin itirazı üzerine mahkeme heyeti, salondan 09.45’te ayrılıp duruşmaya ara verdi.
Duruşmaya daha sonra güvenlik nedeniyle Ereğli Cezaevi’nden SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim) sistemiyle katılacağı açıklanan sanık da getirildi.
Aranın ardından 12.00’de yeniden başlayan duruşmaya mağdur ve sanık avukatının yanı sırada davaya müdahil olmak için talepte bulunan baroların çocuk hakları komisyonu üyesi avukatları ile gözlemci ve izleyici olmak isteyen milletvekilleri katıldı. Ensar Vakfı Başkanı avukat İsmail Cenk Dilberoğlu da mağdur avukatı olarak yer aldı.
‘Haberdar değiliz’
Sanığın savunmasının tamamlanmasının ardından CMK kapsamında atanan avukatı söz aldı. Avukatın sözlerinin ardından tanıkların dinlenmesine geçildi.
Sanığın görev yaptığı Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nun müdürü Ayhan Yılmaz, müdür yardımcıları Fikret Çelik ve Mustafa Türk, rehber öğretmen Süheyla Kahvecioğlu ile mağdur çocuklardan bazılarının öğrenim gördüğü Karaman İmam Hatip Ortaokulu müdürü Ziya Güler, müdür yardımcıları Ramazan Taş, Mehmet Üzüm’ün tanık olarak ifadeleri alındı. Tanıklar, cinsel istismar olaylarından haberdar olmadıklarını ve öğretmenin çevresinde iyi tanınan birisi olduğunu ve sosyal faaliyetlerle yakından ilgilendiğini söyledi.  Mahkeme heyeti sanığa “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, “hürriyeti tahdit”, “kasten yaralama” ve “müstehcen görüntüleri izletme” suçlarından toplam 508 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, “hürriyeti tahdit”, “kasten yaralama” ve “müstehcen görüntüleri izletme” suçlarından hazırlanan iddianameyi kabul etmiş, sanık hakkında 600 yıla yakın hapis istendiği öğrenilmişti.
Suçu çocuklara attı
Savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Büyüktürk’ün ilk sözleri iyi bir eğitimci olduğu ve TEOG başarıları bulunduğunu söylemek oldu. Çocukları evladı gibi sevdiğini ileri süren Büyüktürk, “Ben yapmadım, polisler çocukları yanlış yönlendirmiş” dedi. Emniyette baskı altında verdiğini ileri sürdüğü ifadeleri kabul etmeyen Büyüktürk, “Polis bana ‘Sen burada anlat, sen ceza almazsın’ dedi. Ben de anlattım” diye konuştu.
Çocukları suçlayarak, suçu üzerine atmak istediklerini iddia eden ve beraatına talep eden Büyüktürk, “Ailelerin ve çocukların olduğu ortamda yargılanmak isterdim. Hayvanlarla ilgili müstehcen görüntüleri ise ben fen bilgisi dersi kapsamında Youtube’den, canlı üremesiyle ilgili belgesel izlettim. Keşke çocuklar da burada olsaydı, onlarla karşılaşsaydık. Çocukların sınav dönemlerinde, onları teselli etmek için yanlarına yatıyordum” dedi. Polisteki ifadesi sırasında neden eşcinsel olduğunu söylediğinin sorulması üzerine de, ”Beni tedaviye göndersinler. Tutuklamasınlar diye eşcinsel olduğumu söyledim” ifadesini kullandı.
Son sözleri sorulan Büyüktürk, “Bana iftira attılar. İki yıl Ensar Vakfı’nda, 3 yıl KAİMDER’de kaldığım dönemlerde benimle ilgili hiçbir şikayette bulunan olmadı. Bu çocuklar 6 ay yalnız kaldılar. Bunlar kendi aralarında cinsel ilişkiye girmişler. Ben aileleri uyardım fakat aileler beni dinlemedi. Ben babasız büyüdüm. Bu yüzden de çocuklara hep babalık yapmaya çalıştım” diye konuştu. Mahkemede tanık olarak dinlenen sanığın eşi H.B. ise “Boşanma davamız sürüyor. Bu olaylar ortaya çıkmadan evden ayrılmıştım. Evdeki adamla, dışarıdaki adam bir değil. Çok farklıydı. Bana çok kötü davranıyordu” dedi.
Ensar Vakfı: Sabote etmek istediler
Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu da şunları söyledi: “Barolar ve bu düşüncede olan sivil toplumdan müdahillik talebinde bulunan, ortak hareket eden herkesin düşüncesi, adeta ‘duruşmayı sabote etmekti’. İstedikleri; bu dosya kapanmasın, mümkün olduğunca Türkiye Gündeminde konuşulur olsundu.
Mahkeme hızlı şekilde karara bağladı, bu oyunu bozdu. Sapık ruhlu kişi cezasını buldu. Dosyanın en kısa sürede kesinleşmesi, cezanın infazı en önemli takip edeceğimiz gündem. Sivil topluma, Ensar Vakfımıza, gönüllü çalışan, hiçbir kabahati olmayan birçok kesime ağır hakaretlerde, ithamlarda bulunuldu. ‘Tecavüzcü’ yaftası yapıştırıldı. Algı oluşturulmaya çalışıldı. Buna yönelik hukuki süreç başlatacağız.”
TBB: Terapi gerekli  
Duruşmayı müdahil olan Türkiye Barolar Birliği yönetim kurulu üyesi avukat Gülcihan Türe, “Bizim en çok isteğimiz çocukların ve ailelerin biran önce psikolojik terapiye alınmasıydı. Dilekçemizde bunu belirttik. Bugüne kadar destek almadıklarını görüyoruz. Çok travmatik bir olay, öncelikle bunun yapılması gerekir” dedi. Çocuk Haklarını Koruma Derneği adına davaya müdahil olan avukat Hakkı Ünal, davanın başlangıcında mahkeme başkanının, davanın seyri ile bilgi verdiğini ve bir an evvel bitmesi için de çok fazla karşılıklı müdahaleler yapılmaması konusunda uyardığını belirtti.
‘Caydırıcı etkisi olacak’
Adalet Bakanı BEKİR BOZDAĞ karara ilişkin “Somut bir olaya ilişkin bir karardır. Ama bu kararın ortaya çıkması, sanığın aldığı ceza bundan sonra benzer suçlar için caydırıcı bir etki yapacaktır. Ama sadece cezaların caydırıcılığı bu konuda yetmez. Aynı şekilde toplumsal bilincin de yüksek olmasında son derece büyük önem arz etmektedir. Kol kırılır yen içinde kalır anlayışı ile işlenen suçlar, ahlaksızlıklar, çirkinlikler konusunda sessiz kalmamalıyız. Kim suç işlemişse mutlaka hukuka teslim etmeliyiz” dedi.
Okumaya devam et  Bizi size karşı kim koruyacak?

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir