Diyanet’in yetiştirdiği sahte mehdiler

Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından, Din Şûrasını olağanüstü toplantıya çağıran Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez; "Bu yumuşak huylu görünen emre amade robotlar şebekesi milletimizi Allah ile peygamberi ve onun sahabesi ile aldatmıştır. Allah'ın ayetlerini, Resul-i Ekrem'in hadislerini, ulemanın hikmet ve irfan erlerinin bilgi mirasını, bu toprakların Mevlana, Yunus Emre başta olmak üzere bütün değerlerini kendi gizli emel ve gayeleri için araç olarak kullanmıştır... Uzun yıllardır varlığı bilinen ve her türlü yolu kendi emelleri için mubah gören, dini ve dini duyguları istismar eden; bu duygularla milletimizin zekâtını, sadakasını, infakını ve evlatlarını çalan, dinimizin temel değerlerini ve kavramlarını gasbeden, her türlü gayr-i İslami ve gayr-i ahlaki tutum ve davranışlarla fitne, fesat, yalan ve desiselerle kendine insan ve imkân devşiren, devletin tüm yapılarına sirayet ederek milletin geleceğini ipotek altına almaya çalışan ve son darbe girişimiyle millet tarafından suçüstü yakalanan FETÖ terör örgütünü dini bir yapı olarak görmek mümkün değildir. Bu örgütün elebaşını da din alimi ve dini rehber olarak kabul etmek mümkün değildir" demiş(1). - mezarci

mezarcı

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından, Din Şûrasını olağanüstü toplantıya çağıran Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez; “Bu yumuşak huylu görünen emre amade robotlar şebekesi milletimizi Allah ile peygamberi ve onun sahabesi ile aldatmıştır. Allah’ın ayetlerini, Resul-i Ekrem’in hadislerini, ulemanın hikmet ve irfan erlerinin bilgi mirasını, bu toprakların Mevlana, Yunus Emre başta olmak üzere bütün değerlerini kendi gizli emel ve gayeleri için araç olarak kullanmıştır… Uzun yıllardır varlığı bilinen ve her türlü yolu kendi emelleri için mubah gören, dini ve dini duyguları istismar eden; bu duygularla milletimizin zekâtını, sadakasını, infakını ve evlatlarını çalan, dinimizin temel değerlerini ve kavramlarını gasbeden, her türlü gayr-i İslami ve gayr-i ahlaki tutum ve davranışlarla fitne, fesat, yalan ve desiselerle kendine insan ve imkân devşiren, devletin tüm yapılarına sirayet ederek milletin geleceğini ipotek altına almaya çalışan ve son darbe girişimiyle millet tarafından suçüstü yakalanan FETÖ terör örgütünü dini bir yapı olarak görmek mümkün değildir. Bu örgütün elebaşını da din alimi ve dini rehber olarak kabul etmek mümkün değildir” demiş(1).

Şuranın kapanışında da yine benzer şeyler söyledikten sonra, konuşmasını şu sözlerle bağlamış: FETÖ/PDY dini bir yapı olarak nitelendirilemez. FETÖ/PDY, hareketi sahte bir mehdi hareketidir. FETÖ/PDY’nin liderine atfedilen sıfatlar İslam ile bağdaştırılamaz. FETÖ/PDY din kisvesi altında bir güç ve çıkar hareketidir”(2).

Allah için gerçekleri söylemiş Sayın Mehmet Görmez. Çünkü tam da dediği gibidir bu örgüt. Ancak Mehmet Görmez’in ısrarla görmezden geldiği başka gerçekler de var. O da halkı Allah ile aldatanların, peygamber ile sabote edenlerin, sahabe ile saptıranların, ulemanın ve hikmet ehli, irfan sahibi zât-ı muhteremlerle milletin ırzına geçenlerin hemen tamamının Diyanet’in yetiştirmesi olduklarıdır! Yani bu anlamda Diyanet İşleri Başkanlığı, bu sapıklar, sahte mehdiler, zındıklar, fâsıklar, münafıklar ve şarlatanlar için tam bir okul görevi görmüştür. Açık söylemek gerekirse bu adamları cilalayıp parlatan ve palazlandıran güç, Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Çünkü Diyanet, bu adamlara din adamı sıfatıyla maaş ödemiş ve bu adamlar Diyanet’in gücünü arkalarına alarak camilerde cemaati, Kur’an kurslarında çocukları ifsat etmişlerdir.

Bilmeyenler için söyleyelim; Almanya’da Anadolu Federe İslam Devletini kuran Kara Ses lakaplı Cemalettin Kaplan, Diyanet’in kadrolu il Müftüsü ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Hasan Mezarcı, uzun süre ilçe müftülüğü yapmıştır ve ilçe müftüsü iken siyasete atılmıştır. Fethullah Gülen Diyanet’ten emekli vaizdir. Halen televizyonlarda boy gösteren ve dini bilgi adı altında daha çok israiliyata bulanmış ve uydurulmuş bilgilerle sahabelerin hayatını ve bir kısım menkıbeleri anlatarak halkın dini duygularını sömüren şarlatanların en meşhurları da bir zamanlar Diyanet mensubu idiler. Bunlardan bazıları emeli olduktan sonra, bazaları ise başka kurumlara geçtikleri halde simsarlık ve şarlatanlık yapmaya son sürat devam etmektedirler. Gelin görün ki; palazlanma dönemlerini hep Diyanet’te geçirdi bu adamlar. Hatta bunlardan bazıları, Diyanet’te devlet memuru oldukları zamanlarda bile ekranlarda din sömürüsü yapmışlar ve Diyanet de buna göz yummuştur. Mehmet Görmez nedense bunları görmezden gelmeyi tercih etmektedir.

Okumaya devam et  Tarık Akan, Şaban ve Diyanet..

Medreseler ve Mele Projesi 

Mehmet Görmez, nedense FETÖ’yü yeni keşfetmiş gibi davranmaktadır. Oysa FETÖ, Diyanet’te hep vardı. Hem de Mehmet Görmez’in burnunun dibindeydi onlar. Fakat Mehmet Görmez, bunları nedense hiç görmüyordu. Hâlâ da doğru gördüğünü sanmıyorum! Diyanet, şu anda sureti haktan görünmek için umumiyetle imam ve müezzinlerden oluşan birkaç bin kişiyi açığa almıştır. Ancak bu rakam devede kulak bile değildir. Öte yandan, ihraç edilenlerin arasında Diyanet üst yönetiminden hiç kimsenin bulunmaması oldukça dikkat çekicidir. Mesela bu örgütün Diyanet’teki imamı kimdir? Henüz tespit edilebilmiş değildir. Şimdi Sayın Görmez’e sormak isteriz, gazete haberlerinde “Cemaatin Ankara İmamı”(3) olarak geçen F.S. kimdir? Ben biliyorum bu kişiyi, ancak benim bilmem önemli değil, Mehmet Görmez’in bilmesi ve görmesi önemlidir bu adamları!

Sayın Görmez, göstermelik de olsa Diyanet’teki FETÖ mensuplarının peşine düşmüş gözüküyor. İyi de ediyor. Umarım, bu operasyon yukarılara kadar uzanır. Mesela ben, gerçek adı Sait Okur olan ve altmışaltı yaşında ancak nüfus kaydı yaptıran(4) Said-i Kürdi’nin “İşârât’ül İ’caz” isimli eserinin Diyanet yayını olarak basılmasına ve tanıtılmasına sebep olanların da bu operasyon kapsamına alınmasını beklerim Sayın Görmez’den. Çünkü FETÖ de bidayette Said-i Kürdi’nin fikirleri üzerine bina edilmiş bir örgüttür.

FETÖ ile meşgul olan Görmez’e ikinci büyük tehlikeyi de biz haber verelim; Sayın Görmez lütfen şu meşhur Mele Projesinden vazgeçin ve bu proje kapsamında görev verdiğiniz 1000 Meleyi derhal açığa alınız. Çünkü bu adamların kim olduklarını, hangi ortamda yetiştirildiklerini ve nasıl bir eğitim aldıklarını bilmiyorsunuz. Bu sebeple bu adamlar Diyanet ve toplum için her zaman potansiyel bir risk teşkil etmektedir. Ayrıca, lütfen şu Medrese takıntılarınızı da fırlatın atın artık çöpe. Zira sizin medreselere meşruiyet kazandırılması istediğinizi(5) ve bu medreselerden bazılarının, mesela Tillo ve Güroymak’taki medreselerin, kapılarının üzerine “Kur’an Kursu” tabelası astırılarak 28 Şubat sürecinde kapatılmaktan kurtarıldıklarını, ancak buraların Diyanet’in denetimi dışında olduklarını yakinen biliyorum ben! Dahas doğrusu buralara Diyanet’in gücünün yetmediğini. Sadece bunlar mı? Hayır, İstanbul’da faaliyette bulunan pekçok meşhur Kur’an Kursu da büyük ölçüde Diyanet’in denetimi dışındadır.

Okumaya devam et  ALMANYA DOSYASI /// FETÖ ÖRGÜTÜNÜN, MİLLİ GÖRÜŞÇÜLE RİN VE KARA SES — CEMALETTİN KAPLAN — IN KESİŞTİĞİ ÜLKE : AL MANYA

Üstelik bu kursların yöneticileri bir zamanlar Diyanet çalışanı imam ve vaizlerdi. İstanbul’da Sultanbeyli, Abdusselam ve İsmailağa isimlerini taşıyan Kur’an kursları ile İzmir’de Kestanepazarı ve Akhisar Hilaliye Kur’an Kursları bu tür kurslardır. Özellikle İzmir ve Akhisar’daki kursların FETÖ’nün etkisinde oldukları öteden beri iddia edilegelmiştir. FETÖCÜLER’den temizlemek için Kuleli, Işıklar ve Heybeli Ada Askeri liselerini ve harp okullarını kapatan hükümet, bakalım Kestanepazarı ve Hilaliye Kur’an Kurslarına dokunabilicek mi?

FETÖ’yü 2004 Yılında Deşifre Etmiştim Ben! 

Mehmet Görmez, şu anda rüzgâr tersten esmeye başlayınca FETÖ, bu örgütün başındaki adama da “Sahte Mehdi” diyor ya. Aslına bakılırsa ben bu örgütü 2004 yılında müfettiş olarak yazmış olduğum bir raporda Kayseri örneğinden hareketle açık açık ortaya koymuştum. Nasıl mı? Aslında bu konuyu defalarca dile de getirdim internet köşelerinde ve sosyal medya ortamlarında.

Tarafımca Türkiye Diyanet Vakfı Müfettişi olarak yazmış olduğum 10.06.2004 tarih ve 0302.T/156.03(04)-09 sayılı İnceleme Raporu’nda, hem şu anda bazı mensupları FETÖ’ye maddi kaynak sağladıkları iddiasıyla tutuklanan Boydak Grubu’nun Paralel Yapı’ya mensup Kılıçaslan Eğitim Vakfı ile olan bağlantısını, hem de Melikgazi Belediyesi, Boydak Grubu ve Kılıçaslan Eğitim Vakfı yöneticilerinin dönemin Kayseri Müftüsü üzerinde baskı kurarak Türkiye Diyanet Vakfı’na ait bir arsayı, cemaate ait Özel İstikbal Lisesi’ne spor salonu yapılmak üzere nasıl devredilmek istendiğini ve buna engel olunması gerektiğini açık açık yazmıştım(6). 

Sayın Görmez, belki haberiniz yoktur; Kılıçaslan Eğitim Vakfı’nın, FETÖ-PDY örgütü bünyesinde faaliyet gösterdiği, hayırsever vatandaşlar tarafından yapılan gayrimenkul bağışlarının FETÖ-PDY bünyesindeki eğitim ve öğretim kurumlarına, öğrenci yurtlarına, şirketlere ve derneklere değerinden düşük fiyatlara kiralandığı, böylece ‘Vakfın yaklaşık 11 milyon 400 bin TL zarara uğratıldığı, bunun yanı sıra 17-25 Aralık süreci sonrasında özellikle vakfa ait taşınmazların satımı ve kiralanması konusunda alınan kararlara bazı üyelerin yerine sahte imzalar atılarak evrakta sahtecilik yapıldığı, ayrıca, burs olarak verilen paraları gerçek ihtiyaç sahipleri yerine FETÖ/PDY’nin cemaat evlerinde bulunan öğrencilere verdiği, hatta çoğu öğrencilerin banka hesaplarına yatırılan paraların bu öğrenciler yerine yine cemaat evi sorumlu ağabeyi tarafından ATM’lerden çekilerek tekrar örgüte aktarılmak suretiyle finansman sağlandığı anlaşıldığı” gerekçeleriyle vakfın dört yöneticisi tutuklanarak cezaevine konulmuş ve adı geçen vakfa kayyum atanmıştır(7). Öte yandan, yine FETÖ/PDY operasyonları kapsamında Boydak ailesine mensup bazı kişiler de tutuklanmıştır(8). Bu kişiler hakkında en doğru kararı hukuk mutlaka verecektir. Kendilerini itham etmek bize düşmez.

Okumaya devam et  Şeyhülislam Görmezzâde Mehmet Efendi’den İzmir’e Din Dayatması!

Sayın Görmez siz, 13.08. 2003 tarihinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı oldunuz. Benim TDV yöneticilerine sunduğum raporun tarihi ise 10.06.2004. Yani benim rapor verdiğim tarihte Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Bardakoğlu idi. Siz Mütevelli Heyeti üyesi miydiniz emin değilim. Ancak kurumlarda süreklilik esastır ve bu sebeple yazımızın burasında Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı sıfatınıza hitaben soruyorum:

1- Benim Kayseri’deki cemaat ilişkilerini ve bu cemaatin, Melikgazi Belediyesi ve Boydak grubunu da arkasına alarak Kayseri İl Müftüsü vasıtasıyla Türkiye Diyanet Vakfı üzerinde baskı kurduğunu tespit ettiğim ve bu cemaatin oyununa gelinmemesi ve arsa takasına karşı çıktığım raporun işleme konulmamasından, yani sümenaltı edilmesinden haberiniz var mı? Bu raporu kim ya da kimler sümenaltı etti?

2- Benim raporumu işleme almayarak aynı konuda ikinci bir rapor hazırlanması emrini kim verdi?

3- Kayseri’ye giderek yönetimin isteği üzerine ısmarlama rapor yazan Vakıf Müfettişi kimdir(ben biliyorum tabi)?

4- Raporumu sümenaltı yapanlar, sipariş rapor yazıp bu ısmarlama rapora istinaden işlem yapanlar hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

5- Cumhurun başının, FETÖ konusundaki yanılmaları, aldatılmaları ve bu örgütü korumaları üzerine cumhurdan özür ve af dileme noktasına geldiği bu günlerde TDV Mütevelli Heyeti Başkanı sıfatınızla benden özür dilemeyi düşünür müsünüz?

Buyurun cevaplayın. Cevaplayın ki; sizin din şurasının sonuç bildirgesinde dile getirdiğiniz FETÖ/PDY dini bir yapı olarak nitelendirilemez. FETÖ/PDY, hareketi sahte bir mehdi hareketidir. FETÖ/PDY’nin liderine atfedilen sıfatlar İslam ile bağdaştırılamaz. FETÖ/PDY din kisvesi altında bir güç ve çıkar hareketidir” şeklindeki sözlerinizin ciddiyetine biz de inanalım…

04.08.2016

______________

1-http://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/ankara-haberleri/olaganustu-din-surasi-ankara-da-basladi-1_318384/,

2- ,

3- ,

4- ,

5- ,

6- ,

7- ,

8- ,


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir