“Kimse sabrımızı test etmeye kalkmasın”ama…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

Aylardır Amerika ve müttefikleri Suriye’nin Kuzeyinde PYD güçlerinin önünü açıyor. PYD, bölgede güçleniyor. Türkiye’nin “PKK’nın Suriye uzantısı PYD’dir” uyarısına rağmen Amerika bunu dinlemiyor. Kobani’de Kuzey Irak modeli bir “Kürt Bölgesi” oluşumu hızla sürüyor.
Nitekim Kuzey Irak ile Kuzey Suriye’deki bu bölgeleri birbirine bağlayacak koridor da iki ülke arasındaki sınırın açılması ile gerçekleşme yoluna girmiş durumda. Amerika’nın isteği ve baskısı ile Kuzey Irak Peşmerge Lideri Barzani sınır kapısını açarak PYD’yi kucaklamış bulunuyor.
Bunun anlamı şudur:
Terör örgütü PKK, PYD şemsiyesi altında meşrulaştırılıyor.
Kuzey Suriye’de IŞİD’a karşı savaşan PYD güçleri arasında 2 bin kadar PKK militanının varlığından söz ediliyordu. Hatta PYD güçlerine sağlanan silahların PKK’nın eline geçtiği, bu silahların Türkiye’ye sokulduğu, güvenlik güçlerimize karşı kullanıldığı da ortaya çıkarılmıştı.
Amerika’nın en son teknolojik silahlarının PKK tarafından kullanılmaya başlanıldığını herkes biliyor da müttefikimiz Amerika mı bilmiyor? Bal gibi de biliyorlar ama gözlerimizin içine baka baka altımızı oymaktan geri de kalmıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmelerden son derece endişe duyduklarını söyledi. Biz de bu gelişmelerin Türkiye aleyhine olduğunu söylemeliyiz. Ancak, işin ilginç tarafı, tüm bunlara karşı bir şey yapamıyoruz, sadece söylemlerle ve seyretmekle yetiniyoruz.
Aslında Cumhurbaşkanı’nın şu sözlerine katılmamak mümkün değil:
“Şu anda Suriye’deki PYD/YPG ülkemiz için tehdit oluşturuyor. Güneyimizde bir terör örgütünün yapılanmasına asla müsaade etmeyiz. Dostlarımızdan bu konuda yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmelerini bekliyoruz Terörle mücadelede durmayacağız. Hiç kimse sabrımızı test etmeye kalkışmasın.”
Ancak, bu sorunu nasıl çözeceğiz, bu söylenemiyor.
Suriye’ye giremiyoruz, “Düşmanımız” dediğimiz güçlerle savaşamıyoruz. Kaldı ki PYD/YPG güçlerine Amerika, Rusya başta olmak üzere Batı tam destek veriyor. Düşmanımızı bize karşı daha da güçlü duruma getiriyorlar. Söylediklerimizi de dikkate alıp, ilgilenmiyorlar.
Suriye’ye kara gücü göndermeye hazır olduğumuzu bizi yönetenler söylüyor. Bunu gerçekleştirebilir miyiz? Ya da dış güçler buna izin verir mi? Verirlerse “Düşmanımız” dediğimiz PYD ile bu topraklarda savaş mı yapacağız?
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, bu konuda bakınız neler diyor:
“Suriye’de bulunan Rus Hava gücü nedeni ile Türkiye’nin Suriye’ye kara gücü göndermesi ya da bir kara harekâtı düzenlemesi mümkün değildir. Bunu bir ihtimal bile vermiyorum. Bu topraklarda Rus Hava Gücü varken, kimsenin böyle tehlikeli bir oyuna girebileceğine de ihtimal vermiyorum. Askeri bir işgali düşünenleri eğitmek gerekir, çünkü bu doğrudan bir saldırı demektir. Ama bunun bir meşruiyetinin kaldığını sanmıyorum, çünkü Suriye’de ateşkes giderek güçleniyor.”
Kilis’e sürekli füze sallayan terör örgütü IŞİD karşısında bile bugüne kadar ne yapabildik?
Daha önce destek verdiğimiz bazı güçlere insanı yardımda bulunuyorduk, şimdi bunları bile sağlayamayacak konuma geldik.
Suriye’de hiçbir adım atabilecek durumda görünmediğimize göre PKK gibi bir terör örgütü ve düşmanımız gördüğümüz PYD/YPG ile nasıl mücadele edeceğiz? Bu engeli nasıl ortadan kaldıracağız bunu bilemiyoruz?
Demek ki sadece konuşmakla, temennilerle, seslenmekle bu işler çözülmüyor. Önümüzdeki sıkıntıları ve çözümsüzlükleri de bugünkü anlayışla ortadan kaldırmanın mümkün olamayacağını söylemeliyiz.
Bu arada şunu da ekleyelim:
Kuzey Irak’ta Peşmergebaşı Barzani, son yaptığı harekette, Suriye’deki PYD güçleri için “ Terör örgütü IŞİD’a karşı Kahramanca mücadele eden kardeşlerimiz” ifadesini kullandı. PYD güçleri ile her türlü işbirliğini de sürdüreceklerine vurgu yaptı. Zaten sınır kapısını bu örgüte kapıları açarak bu çağrıyı ve jesti daha önce yapmıştı. Açıklamaları ile de bunu meşrulaştırdı.
Yanı başımızda başımıza çorap örülüyor. Tezgâh üzerine tezgâh kuruluyor. Bizi yönetenler de bunları çok iyi biliyor, açıklamaları ve söylemleri ile de bunları paylaşıyor.
Yeterli oluyor mu? Hayır.
Bu noktalara nasıl geldik, nasıl sürüklendik, nerelerde hata yaptık bunları sorgulanmıyor. En acısı ve sıkıntılısı da bu olsa gerek. Bir türlü dış politikalarımızda ve bölgede, özellikle de Suriye konusunda yaptığımız stratejik hataları bir türlü kabul etmiyoruz. Bu da bizi daha da tehlikeli sularda mücadele etmeye sürüklüyor.
Tamam, “kimse sabrımızı test etmeye kalkmasın” ama biz bu sözleri yıllardır duymaktayız.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir