Nis 25, 2016
İstanbul Kanal Hangi Aklın Ürünüdür?
Önce bu yapı ne yapısıdır? Onu soralım:
Bir Askeri yapı mı; Bir sanat(!) eseri mi; Yoksa bir bayındırlık eseri mi?
Bu yazı bu yapının bir bayındırlık eseri, zenginlik refah ve yaşam kalitesini artıran bir eser kabul edilmesi hali için yazılmıştır.
Bir yapının bayındırlık eseri olabilmesi için akademik çevrelerin kabul ettiği ölçütlere uyması gerekir. Bu ölçüte uymayan yapı, mal sahibini batırır, iflasa sürükler. Yani edilgen, söz dinler, hale getirir. Ekonomik tetikçilerin hedeflediği durumu düşürür.
Bu ölçüt nedir derseniz şöyle özetleyebilirim: Bir yapının yapılıp yapılamayacağına kararını vermek için ekonomi biliminin koyduğu sınırın belirlenmesi işlemidir. Buna biz ‘Bayındırlık Eseri Olma Sınırı’ diyelim.
Bu sınırı belirlemek için akademik çevrelerde iki ölçüt kullanılır:
1.Kalder Ölçütü: Bir değişiklikten yararlanacak olanların o yarara faydaya biçecekleri değer, o değişiklikten zarar görenlerin o zarara biçecekleri değerden fazla ise o değişiklik yapılabilir. Yani bu koşullara uyan her yapı başka ölçütlere de uyarsa ekonomik olarak yapılabilir.
2.Pareto Ölçütü: Hiç kimseye zarar vermeden yapılacak bir değişiklikten yararlananların o yarara faydaya biçtikleri değer, harcadıklarından fazla oluyorsa ve başka ölçütlere de uyuyorsa o değişiklik yapılabilir.
Bunlar akademik oldu. Ben size piyasada kullanılan ekonomik olarak yapılabilirlik ölçütünü yazayım:
3. M.Ç. Ölçütü: Bir işletmeye yapılacak yatırım, o işletmenin yıllık net gelirinin yıllık para kullanma maliyeti, geri dönüş süresi ve işletmenin ömrüyle sınırlıdır.
Bunu biraz daha anlaşılır yapayım: Bir işletmenin yıllık geliri ile o işletmeye harcadığınız paranın faizini, geri dönüş payını ve işletme giderlerini karşılayamıyorsanız o işletme size refah değil fakirlik getirir. Bu fakirliğin her sene artan oranlarda arması mukadderdir. Yani işletme batmaya mahkûmdur. Sahibinin sonu acılı bir hayattır.
Her üçü de aynı şeyi söyler. Gelelim İstanbul Kanal hikâyesine:
Bu kanalın yaratacağı fayda, en dar yeri 600 metre olan ve uluslar arası anlaşmayla bedava geçme hakkı olan bir geçiş yolunu bırakıp 60-250 metre genişliğinde olacağı söylenen derinliği sınırlı bir kanaldan geçmenin konforunu(!) yaşayacak olanların bu konfora rahatlığa(!) biçecekleri değerdedir.
Rakamla anlatalım: Bu kanaldan bir yılda gemisini yüzdürenlerin verecekleri konfor rahatlık farkına verecekleri paranın toplamını 1000 birim dersek. Bu kadar parayla her yıl yaptığımız bütün harcamaların ve bu harcamaların yapım süresince faizlerinin toplamının yıllık faizini ödeyebiliyorsanız; işletme masraflarını karşılayabiliyorsanız ve de ne kadar zaman sonra yatırdığınız paranın geriye cebinize dönmesini itiyorsanız onun yıllık payını ayırabiliyorsanız ekonomik olarak yapabilirsiniz. Tabii… Çevreye saygınız yoksa ülkenizin geleceğini tehdit altına aldığınızı düşünmüyorsanız; en değerli topraklarınızdan en az 15 milyon dönümünün yok olmasını keyifle içinize sindirebiliyorsanız; kaybolan kültürel değerlerin, doğal varlıkların kıymetini de başka kıymetlerle ödeyebiliyorsanız bu kanalı yapabilirsiniz… Bunun çok basit bir koşulu vardır. Yıllık gelirini garanti etmek…
Bunu bilmek için Marmara Üniversitesinden diploma almaya gerek yoktur. 20 yıl bakkal dükkânı işletmiş olan Hüseyin amcalar bunun böyle olduğunu bilirler.
Bu kanalın yıllık gelirini kesin bir şekilde tespit etmeden yapımına girişmek, aklından geçirmek, ancak ve ancak, başka amaçlara hizmet için olabilir. Ülkenize ekonomik olarak diz çöktürmek, edilgen etmek ve de coğrafyanızı sizden istenen yerden yırtmak için yapılabilir. Başka türlü açıklaması olamaz.
Ülkemiz zaten, içi boş barajlarla, Çoruh ve Fırat Nehirleri ekseninde, caaart diye malum planın, BOP’un istediği gibi yırtılmıştır. Bir de Trakya’da İstanbul’un hemen batısından yırttınız mı ondan sonra bırakın van minüt’ü, van hour, van yıırr da diye bilirsiniz. Bu planı size satanları mutlu edersiniz. Onlar sizi büyük devlet adamı olarak alkışlayacaklardır.
Bu kanalı ancak ve ancak başkalarının emrine girip ülkesini batırmak ve coğrafyasını yırtmak isteyenler yapmaya kalkışır. Unutmayınız dünyadaki doğal sınırların yarıdan fazlasını sular teşkil eder. Benim sade mühendis aklım bunu der.
Bu kanalın yapılma koşulları sadece ekonomik değildir. Başka birçok koşul vardır. Onları kendi konularının uzmanı olanlar yazsınlar. Ben hayatın bana öğrettiği, üniversite de teyit ettirdiğim, ekonomi kurallarından bahsettim.
Dileyen olursa, haddimi de aşarak, diğer koşullardan da dilimin döndüğü, aklımın erdiği kadar yazarım.
Yurttaş Mazlum Çoruh – İnş. Müh. Naci Özen
Konu hakkında etraflı bilgi
İstanbul Kanalı’nın Düşündürdükleri…
Gazi Mustafa Kemâl AtatürkErkan Güçiz
erkanguciz@gmail.com
Yazıları posta kutunda oku