101.YILDA BÜYÜK ERMENİSTAN

"Büyük Ermenistan" ideolojisinin temeli Ermenilerin dünyanın en eski ulusu oldukları, Doğu Anadolu ve Kafkasya'nın Hz.Nuh tarafından kendilerine vaadedildiği mitine dayanıyor. 
Buna göre Hz. Nuh Ermeni kökenlidir, ayak bastığı topraklar torununun torunu ve Ermenilerin kurucusu, ilk patriği ve babası olarak kabul edilen Hayk'a vaadedilmiştir.
 
*
Tanrı'nın seçtiği ulus olduklarına inanan Ermenilere göre Hz. Nuh'un vaadettiği topraklar;
Türkiye'nin Doğu Anadolu toprakları, Azerbaycan'ın Karabağ, Nahçıvan toprakları ve Gürcistan'ın Borçalı ve Cavaheti bölgeleridir. Ermenistan ülkesinin adı Ermenice "Hayastan", klasik Ermenicede ise "Hayk" tır. Ermeniler Türkiye'nin doğusuna Batı Ermenistan, Azerbaycan'ı ise Doğu Ermenistan olarak tanıyor...
 
*
Ermeniler ilk Hıristiyan devleti ve ulusu olduklarını da öngörüyorlar.
Bu dini stratejinin kendilerine üstünlük sağlayacağına inanıyor ve Ermenistan'ı Hıristiyanlığın Kafkasya'daki kalesi olarak gösteriyorlar.
 
*
Baba Hayk'tan çok sonra, Rusya'nın Kafkasya'da "Ermeni Vilayeti"  kurmasıyla Osmanlı Ermenileriyle Ruslar arasında yakınlaşma oldu.
Anadolu'dan çok sayıda Ermeni bu vilayete göç etti. 
Böylece Ruslar, Osmanlı vatandaşı Ermenilerden yardım aldı ve Kafkasya'da Osmanlı toprakları üzerine daha emin adımlarla ilerlediler.
1829'da Edirne Antlaşması'nın 13. maddesi Ruslara yardım eden Osmanlı tebaası Ermenilerin affedilmeleri ile ilgiliydi.
Ermenilerin amacı Kafkasya'da oluşturulan Ermeni Vilayeti'nden ilhamla Rusya, İran ve Osmanlı topraklarındaki Ermenilerin birleştirilerek Rusya'ya bağlı özerk bir yapı oluşturulmasıydı.
 
*
Ermeni meselesi ilk defa  1878 Berlin Kongresi ve antlaşmasında uluslararası çevrelerin konusu oldu.
Osmanlı ve Rusya'nın 93 Harbi sonrası imzaladığı Ayastefanos Antlaşması'nın 16. ve Berlin Antlaşması'nın 61. maddesi Ermeni meselesinin başlangıcı sayıldı.
Osmanlı Devleti bu maddelerle, Rusya ve İngiltere'nin nezareti altında  Vilayet-i Sitte denilen Erzurum, Van, Harput, Diyarbakir, Sivas, Bitlis'te Ermeniler lehine ıslahat yapmayı kabul etti.
 
*
Bu suretle Osmanlı Devleti,
Birincisi; İngiltere ve Rusya'nın Osmanlı'da yaşayan gayrimüslimlerin doğal hamisi olmalarına,
İkincisi; Büyük güçlerin desteğini arkasına alan ve yakın hedefi otonomi, uzak hedefi bağımsızlık olan bir sürece daha sıkı sarılan Ermeni milliyetçiliğinin ortaya çıkmasına, 
Üçüncüsü; Doğu Anadolu coğrafyasındaki diğer etnik nüfusun; devrimci, milliyetçi ya da sosyalist Ermeni örgütlerin karşısına yerleştirilmesiyle birbirini etkileyen ve tetikleyen meselelere doğrudan muhatap oldu.
 
*
Nihayet 1915'te Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçı ve silahlı Ermeni çeteciler ile karşılıklı katliamlar silsilesi haline dönüşen;
Osmanlı'nın kendini korumak adına isyan ve ihanet içindeki bir grup vatandaşını kendi toprakları içindeki savaştan ve kışkırtmalardan göreceli olarak uzak bölgelere sevketmesi,
Bu sırada o zamanın zor koşulları, ulaşım ve güvenliği sağlamadaki aksaklıklar ve belki de bir grup yerel, öfkeli halk tarafından bir kısım insanın ölmesi ile sonuçlanan olaylar yaşandı...
 
*
Bugün Ermeniler "Büyük Ermenistan" ideolojisinin gerçekleşmesi için,
Birincisi; İşte bu,1915 olayları ve tehcir kararından hareketle Türkiye'ye yönelik soykırım,
İkincisi; Dağlık Karabağ Savaşı'nda işgal edilen Azerbaycan topraklarında hak iddiasında bulunuyor...
 
*
Ermenilerle ilgili iddiaların temel nedeni geçmişte yaşanan olayları tekrar gündeme getirip bu olayların nasıl olduğunu tartışmak olmadığı biliniyor.
Ermeniler ve onlarla birlikte hareket edenler bu olayları birtakım iddialar çerçevesinde gündeme  getiriyor ve yeni bir gelecek inşa etmeye çabalıyor.
Türkiye'ye yönelik toprak, soykırım ve tazminat iddialarından vazgeçmek, aynı zamanda işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilmek niyeti taşınmıyor. 
Doğal olarak Türkiye ve Azerbaycan'dan korku da algılanıyor ve hep olduğu gibi Rusya'nın tam bağımlısı olarak yaşıyorlar...
 
*
Nitekim Rusya'nın 2015'te Ermenistan'ın Soykırım iddialarının 100.yılındaki tavrı, ikili ilişkilerde kriz sayılabilecek bir duruma yol açtı.
Parlamentonun alt kanadı Devlet Duması'nın 24 Nisan'ı Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırım günü olduğuna ilişkin  kararı,
Rusya Başbakanı Medvedev'in Ermenistan Cumhurbaşkanı'na gönderdiği ve içinde "soykırım" tabiri geçen mesajı,
Devlet Başkanı Putin'in Ermenistan'a yaptığı ziyarette soykırım anıtını ziyaret etmesi Türkiye'nin tepkilerine neden oldu.
 
*
Öte yanda Ermenistan, kamuoyunun desteğini kazanıp Ermeni sesinin bütün dünyaya duyurulması amacıyla kurulan ASALA'yı ortaya çıkaran amaçlarını da halâ devam ettirmektedir.
ASALA 1982'ye kadar yurt dışındaki Türkleri hedef alırken,1983'ten itibaren Rusya'nın desteklediği PKK ile birlikte Türkiye'deki güvenlik güçlerini hedef almaya devam ediyor.
Çünkü Türkiye açısından Ermeni ve Kürt iddiaları aynı coğrafi bölgeyi hedef alıyor... 
 
*
Ermeniler, Yahudilere yapılan soykırımdan dolayı sadece Nazi Almanya'sının değil, bütünlükte Kilise'nin sorumlu tutulmasından ve Hıristiyan dünyasının suçluluk psikolojisinden de yararlanıyor. 
1915'te Müslüman Türkler tarafından hiristiyan Ermenilerin kasıtlı olarak soykırımına uğratıldıkları propagandasıyla, Batı'nın 1915 olaylarını hem ırkçılık, hem de dini yönden ele alması sağlanıyor.
Batı, Azerbaycan'ın Türk ve İslam dünyasının bir parçası olduğu için Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında desteğini Ermenistan'a veriyor...
 
*
Elbette, tarihçiler Ermeni meselesinde bilinmeyen olayları ortaya çıkarmak suretiyle politikacılara yardımcı oluyor.
Ne ki, taktik olarak Ermenilerin sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme getirmesi, Türk tarihçilerinin 1915 olaylarına odaklanmalarına ve savunma psikolojisi içine girmelerine neden olmuştur.
Artık Ermenilerle ilgili her türlü konunun Osmanlı Devleti'nin dağılma süreci ekseninde ele alınması gerekiyor.
Çünkü, 1915 olayları Sırp, Bulgar, Makedon ayrılıkçılığına dayanan konularla paraleldir.
I. Dünya Savaşı'nda uygulanan politikalar belirlenmeden, Türk-Ermeni ilişkilerinin seyrini ortaya koymak mümkün değildir.
 
*
Bir diğer husus Türkiye'nin Ermenilerle ilgili konularda muhatap sıkıntısı yaşamasıdır.
Muhatap Ermenistan mıdır, Avrupa Devletleri mi, ABD mi, Rusya mı, yoksa Ermeni Diasporası mıdır?
Türkiye'nin yapması gereken şey muhatabını belirlemek ve konuyu o doğrultuda çözümlemeye çalışmaktır.
 
*
Taraflar birbirleriyle iletişim kurduklarında birçok problem çözülebilecektir.
Her iki toplumun tarihten gelen ortak kültürü ve birçok paylaşımı yönünde diplomatik, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler kurması çözümü kolaylaştıracaktır.
Ermenistan'ın da kendi kamuoyu ve diasporası ile birlik sağlayıp,Türkiye'nin yapıcı tutumuna kayıtsız kalmaması gerekiyor.
 
*
2015'te Kemalist lider Doğu Perinçek'in haklılığı Avrupa Yüksek Mahkemesi'nce kabul edilmiş, Mahkeme Ermeni Olayı'nın bir soykırım olamayacağını açık bir şekilde karara bağlamıştır.
8 Ocak 2016'da  Fransa Anayasa Konseyi, herhangi bir olayın insanlara karşı suç olarak saptama yetkisinin görevli mahkemelerde olduğu gerekçesiyle,
29 Ocak 2001'da Fransa Parlamentosu'nun aldığı Yahudi Soykırımı'nın inkar edilmesinin fiilen suç sayılacağına ilişkin kararı bozmuştur. *
Bütün bu güzel sonuçlar barış yolunda yeni ufuklar açıyor.
Ancak ABD'nin yeni bir Skyes Picot düzenlemek istediği genel konjonktürde ve ABD- Rusya ile Türkiye-Rusya arasında bir krizin yaşanmakta olduğu şu sırada tarafların mütemadiyen değişen şartlara uygun yeni stratejiler ürettiğini de düşünmek gerekiyor.
 
* Rusya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Karabağ çatışmasını körüklemek ve bölgedeki genel durumu bozmakla itham ediyor.
AB Parlamentosu 15 Nisan 2016' da Türkiye için hazırladığı son ilerleme raporuna sözde Ermeni Soykırımı'nı da eklemiştir. Bugün, ABD Başkanı B.Obama, 1915 Olayları'nın 101. yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan öncesi yaptığı açıklamada, önceki yıllarda olduğu gibi Ermenice "Büyük Felaket" anlamına gelen "Medz Yeğern" ifadesini kullanmıştır. *
Ne Türkiye, ne Azebaycan, ne Ermenistan ,ne ABD, ne Rusya değişir.
Herşey bu kadar karışıksa, nasıl oluyor da bir nükleer savaş felâketi kontrolde tutulabiliyor? 23.4.2016 - ermenistan ordu
“Büyük Ermenistan” ideolojisinin temeli Ermenilerin dünyanın en eski ulusu oldukları, Doğu Anadolu ve Kafkasya’nın Hz.Nuh tarafından kendilerine vaadedildiği mitine dayanıyor. 
Buna göre Hz. Nuh Ermeni kökenlidir, ayak bastığı topraklar torununun torunu ve Ermenilerin kurucusu, ilk patriği ve babası olarak kabul edilen Hayk’a vaadedilmiştir.
 
*
Tanrı’nın seçtiği ulus olduklarına inanan Ermenilere göre Hz. Nuh’un vaadettiği topraklar;
Türkiye’nin Doğu Anadolu toprakları, Azerbaycan’ın Karabağ, Nahçıvan toprakları ve Gürcistan’ın Borçalı ve Cavaheti bölgeleridir.
Ermenistan ülkesinin adı Ermenice “Hayastan”, klasik Ermenicede ise “Hayk” tır.
Ermeniler Türkiye’nin doğusuna Batı Ermenistan, Azerbaycan’ı ise Doğu Ermenistan olarak tanıyor…
 
*
Ermeniler ilk Hıristiyan devleti ve ulusu olduklarını da öngörüyorlar.
Bu dini stratejinin kendilerine üstünlük sağlayacağına inanıyor ve Ermenistan’ı Hıristiyanlığın Kafkasya’daki kalesi olarak gösteriyorlar.
 
*
Baba Hayk’tan çok sonra, Rusya’nın Kafkasya’da “Ermeni Vilayeti”  kurmasıyla Osmanlı Ermenileriyle Ruslar arasında yakınlaşma oldu.
Anadolu’dan çok sayıda Ermeni bu vilayete göç etti. 
Böylece Ruslar, Osmanlı vatandaşı Ermenilerden yardım aldı ve Kafkasya’da Osmanlı toprakları üzerine daha emin adımlarla ilerlediler.
1829’da Edirne Antlaşması’nın 13. maddesi Ruslara yardım eden Osmanlı tebaası Ermenilerin affedilmeleri ile ilgiliydi.
Ermenilerin amacı Kafkasya’da oluşturulan Ermeni Vilayeti’nden ilhamla Rusya, İran ve Osmanlı topraklarındaki Ermenilerin birleştirilerek Rusya’ya bağlı özerk bir yapı oluşturulmasıydı.
 
*
Ermeni meselesi ilk defa  1878 Berlin Kongresi ve antlaşmasında uluslararası çevrelerin konusu oldu.
Osmanlı ve Rusya’nın 93 Harbi sonrası imzaladığı Ayastefanos Antlaşması’nın 16. ve Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi Ermeni meselesinin başlangıcı sayıldı.
Osmanlı Devleti bu maddelerle, Rusya ve İngiltere’nin nezareti altında  Vilayet-i Sitte denilen Erzurum, Van, Harput, Diyarbakir, Sivas, Bitlis’te Ermeniler lehine ıslahat yapmayı kabul etti.
 
*
Bu suretle Osmanlı Devleti,
Birincisi; İngiltere ve Rusya’nın Osmanlı’da yaşayan gayrimüslimlerin doğal hamisi olmalarına,
İkincisi; Büyük güçlerin desteğini arkasına alan ve yakın hedefi otonomi, uzak hedefi bağımsızlık olan bir sürece daha sıkı sarılan Ermeni milliyetçiliğinin ortaya çıkmasına, 
Üçüncüsü; Doğu Anadolu coğrafyasındaki diğer etnik nüfusun; devrimci, milliyetçi ya da sosyalist Ermeni örgütlerin karşısına yerleştirilmesiyle birbirini etkileyen ve tetikleyen meselelere doğrudan muhatap oldu.
 
*
Nihayet 1915’te Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçı ve silahlı Ermeni çeteciler ile karşılıklı katliamlar silsilesi haline dönüşen;
Osmanlı’nın kendini korumak adına isyan ve ihanet içindeki bir grup vatandaşını kendi toprakları içindeki savaştan ve kışkırtmalardan göreceli olarak uzak bölgelere sevketmesi,
Bu sırada o zamanın zor koşulları, ulaşım ve güvenliği sağlamadaki aksaklıklar ve belki de bir grup yerel, öfkeli halk tarafından bir kısım insanın ölmesi ile sonuçlanan olaylar yaşandı…
 
*
Bugün Ermeniler “Büyük Ermenistan” ideolojisinin gerçekleşmesi için,
Birincisi; İşte bu,1915 olayları ve tehcir kararından hareketle Türkiye’ye yönelik soykırım,
İkincisi; Dağlık Karabağ Savaşı’nda işgal edilen Azerbaycan topraklarında hak iddiasında bulunuyor…
 
*
Ermenilerle ilgili iddiaların temel nedeni geçmişte yaşanan olayları tekrar gündeme getirip bu olayların nasıl olduğunu tartışmak olmadığı biliniyor.
Ermeniler ve onlarla birlikte hareket edenler bu olayları birtakım iddialar çerçevesinde gündeme  getiriyor ve yeni bir gelecek inşa etmeye çabalıyor.
Türkiye’ye yönelik toprak, soykırım ve tazminat iddialarından vazgeçmek, aynı zamanda işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilmek niyeti taşınmıyor. 
Doğal olarak Türkiye ve Azerbaycan’dan korku da algılanıyor ve hep olduğu gibi Rusya’nın tam bağımlısı olarak yaşıyorlar…
 
*
Nitekim Rusya’nın 2015’te Ermenistan’ın Soykırım iddialarının 100.yılındaki tavrı, ikili ilişkilerde kriz sayılabilecek bir duruma yol açtı.
Parlamentonun alt kanadı Devlet Duması’nın 24 Nisan’ı Ermenilere karşı gerçekleştirilen soykırım günü olduğuna ilişkin  kararı,
Rusya Başbakanı Medvedev’in Ermenistan Cumhurbaşkanı’na gönderdiği ve içinde “soykırım” tabiri geçen mesajı,
Devlet Başkanı Putin’in Ermenistan’a yaptığı ziyarette soykırım anıtını ziyaret etmesi Türkiye’nin tepkilerine neden oldu.
 
*
Öte yanda Ermenistan, kamuoyunun desteğini kazanıp Ermeni sesinin bütün dünyaya duyurulması amacıyla kurulan ASALA’yı ortaya çıkaran amaçlarını da halâ devam ettirmektedir.
ASALA 1982’ye kadar yurt dışındaki Türkleri hedef alırken,1983’ten itibaren Rusya’nın desteklediği PKK ile birlikte Türkiye’deki güvenlik güçlerini hedef almaya devam ediyor.
Çünkü Türkiye açısından Ermeni ve Kürt iddiaları aynı coğrafi bölgeyi hedef alıyor… 
 
*
Ermeniler, Yahudilere yapılan soykırımdan dolayı sadece Nazi Almanya’sının değil, bütünlükte Kilise’nin sorumlu tutulmasından ve Hıristiyan dünyasının suçluluk psikolojisinden de yararlanıyor. 
1915’te Müslüman Türkler tarafından hiristiyan Ermenilerin kasıtlı olarak soykırımına uğratıldıkları propagandasıyla, Batı’nın 1915 olaylarını hem ırkçılık, hem de dini yönden ele alması sağlanıyor.
Batı, Azerbaycan’ın Türk ve İslam dünyasının bir parçası olduğu için Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında desteğini Ermenistan’a veriyor…
 
*
Elbette, tarihçiler Ermeni meselesinde bilinmeyen olayları ortaya çıkarmak suretiyle politikacılara yardımcı oluyor.
Ne ki, taktik olarak Ermenilerin sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme getirmesi, Türk tarihçilerinin 1915 olaylarına odaklanmalarına ve savunma psikolojisi içine girmelerine neden olmuştur.
Artık Ermenilerle ilgili her türlü konunun Osmanlı Devleti’nin dağılma süreci ekseninde ele alınması gerekiyor.
Çünkü, 1915 olayları Sırp, Bulgar, Makedon ayrılıkçılığına dayanan konularla paraleldir.
I. Dünya Savaşı’nda uygulanan politikalar belirlenmeden, Türk-Ermeni ilişkilerinin seyrini ortaya koymak mümkün değildir.
 
*
Bir diğer husus Türkiye’nin Ermenilerle ilgili konularda muhatap sıkıntısı yaşamasıdır.
Muhatap Ermenistan mıdır, Avrupa Devletleri mi, ABD mi, Rusya mı, yoksa Ermeni Diasporası mıdır?
Türkiye’nin yapması gereken şey muhatabını belirlemek ve konuyu o doğrultuda çözümlemeye çalışmaktır.
 
*
Taraflar birbirleriyle iletişim kurduklarında birçok problem çözülebilecektir.
Her iki toplumun tarihten gelen ortak kültürü ve birçok paylaşımı yönünde diplomatik, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler kurması çözümü kolaylaştıracaktır.
Ermenistan’ın da kendi kamuoyu ve diasporası ile birlik sağlayıp,Türkiye’nin yapıcı tutumuna kayıtsız kalmaması gerekiyor.
 
*
2015’te Kemalist lider Doğu Perinçek’in haklılığı Avrupa Yüksek Mahkemesi’nce kabul edilmiş, Mahkeme Ermeni Olayı’nın bir soykırım olamayacağını açık bir şekilde karara bağlamıştır.
8 Ocak 2016’da  Fransa Anayasa Konseyi, herhangi bir olayın insanlara karşı suç olarak saptama yetkisinin görevli mahkemelerde olduğu gerekçesiyle,
29 Ocak 2001’da Fransa Parlamentosu’nun aldığı Yahudi Soykırımı’nın inkar edilmesinin fiilen suç sayılacağına ilişkin kararı bozmuştur.
*
Bütün bu güzel sonuçlar barış yolunda yeni ufuklar açıyor.
Ancak ABD’nin yeni bir Skyes Picot düzenlemek istediği genel konjonktürde ve ABD- Rusya ile Türkiye-Rusya arasında bir krizin yaşanmakta olduğu şu sırada tarafların mütemadiyen değişen şartlara uygun yeni stratejiler ürettiğini de düşünmek gerekiyor.
 
*
Rusya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Karabağ çatışmasını körüklemek ve bölgedeki genel durumu bozmakla itham ediyor.
AB Parlamentosu 15 Nisan 2016′ da Türkiye için hazırladığı son ilerleme raporuna sözde Ermeni Soykırımı’nı da eklemiştir.
Bugün, ABD Başkanı B.Obama, 1915 Olayları’nın 101. yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan öncesi yaptığı açıklamada, önceki yıllarda olduğu gibi Ermenice “Büyük Felaket” anlamına gelen “Medz Yeğern” ifadesini kullanmıştır.
*
Ne Türkiye, ne Azebaycan, ne Ermenistan ,ne ABD, ne Rusya değişir.
Herşey bu kadar karışıksa, nasıl oluyor da bir nükleer savaş felâketi kontrolde tutulabiliyor?
23.4.2016

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir