Oyun içinde oyun…

NECDET BULUZ - fig 25 02 2018 08 14 49

NECDET BULUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’ya karşı söylediği “Suriye’de destek verdiğiniz PYD güçleri terör örgütü PKK’nın devamıdır. Biz mi sizin müttefikiniziz, yoksa PYD mi buna karar verin” sözleri üzerine Amerika’dan yanıt gecikmedi.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, biz bu konuda Hükümetimizi ve Erdoğan’ın sözlerini destekliyoruz. Ancak, Amerika bütün baskılarımız, ısrarlarımıza rağmen PYD ve onun silahlı gücü YPG’den vaz geçmiyor, desteğini sürdürüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, başkent Washington’da düzenlediği basın toplantısında, konu ile ilgili kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken, Türkiye’nin YPG’yi terörist olarak gördüğünü bildiklerini, ancak ABD’nin YPG’yi terörist olarak görmediğini söyledi. Kirby, “Türkiye’nin, YPG ile ilgili endişelerini anlıyoruz. Ancak YPG, IŞİD ile mücadelede en başarılı güçlerden biri. Biz onları terörist örgüt olarak görmüyoruz ve kendilerini desteklemeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Amerika açıkça bu noktada PYD’yi Türkiye’ye tercih ettiğini ortaya koymaktadır. Bunun anlamı da “Benim işime kim yarıyorsa o benim için daha önemlidir” anlayışıdır.
Bu noktada şapkamızı önümüze koyup düşünelim:
Bugüne kadar Suriye ve bölge politikalarında ne gibi hatalar yaptık. Bu hataların bedeli ne oldu? Bundan sonra neler olabilir? Kendimizle yüzleşmeliyiz. Eğer, en güvenilir müttefikimiz bile bizi oyalıyor, ikili oynayabiliyorsa buraya bir nokta koymak gerekmiyor mu?
Şimdi gelelim Amerika’nın PYD güçlerine neden destek ve yardımda bulunduğu konusuna:
Amerika, Suriye’de iç çatışmalar başladığında şu görüşünü ortaya koymuştu:
“Biz, Suriye’deki terörist gruplara havadan müdahale ederiz. Ancak, karadan askerlerimizi oraya sürmeyiz. Tek bile Amerikan askerinin ölmesini istemiyoruz. PYD güçleri IŞİD ve diğer terörist gruplarla mücadelede bizim kara gücümüzü oluşturuyor. PYD ve onun silahlı gücü YPG’ye desteğimiz sürecektir.”
Amerika’nın asıl hedefi neydi biliyor muydunuz?
Türkiye’yi kara gücü olarak Suriye’de değerlendirmek ve bizi bu bataklığa sürüklemekti. Biz, buna yanaşmadık. Amerika da bizim terörist gördüğümüz unsurları destekleyerek aslında bize ders vermeye ve burnumuzu sürtmeye çalışıyor. “Siz, bizim isteğimizi yerine getirmezseniz, bu isteği yerine getirecek olanlar var, biz de onlarla çalışırız” demeye getiriyor.
Bizi, iyice köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.
IŞİD tehlikesini önlemek ve çatışmalarda ön planda bulundukları için Batı ülkeleri de PYD’ ye destek veriyor. Kaldı ki, Rusya’nın da PYD güçlerine önemli destek sağladığını biliyoruz. Bu durumda bölgede en sıkıntıda kalan ülke konumuna düşmüş durumdayız.
PYD’nin silahlı gücü YPG Suriye’de kurulan ve faaliyet gösteren, Kürt Yüksek Komitesine bağlı silahlı örgüt. Suriye’nin kuzeyindeki bazı bölgeleri kontrol etmektedir. YPJ, YPG’nin kadın koludur. YPG genel olarak Kuzey Suriye’de kontrolü elinde bulundurmaktadır. Buralar: Afrin, Kobani, Tel Abyad, Resulayn (Serê Kaniyê), Amûdê(Amuda), Dêrika Hemko (al Malikiya), Kamışlı ve Haseke (Hasiçi)’dir. YPG’ye Amerika, Avrupa ve Avustralya’dan silah ve lojistik destek ile militan katılımı olmaktadır. YPG’ye Amerika, Avrupa ve Avustralya’dan silah ve lojistik destek ile militan katılımı olmaktadır.
Bir başka gelişme de şu:
YPG ve Arap milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri siyasi oluşuma gitme kararı aldılar. Merkezden bağımsızlık hedefleyen oluşum, Esad rejimiyle müzakerelerden yana tavır sergiliyor. Suriye’nin kuzeyinde YPG milisleriyle Suriyeli Arap gruplardan oluşan ve ekim ayında kurulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) böylece siyasileşiyor. Suriye’nin kuzeydoğusundaki El Malikiye kentinde iki günlük konferansta milislerin siyasi kolu olarak “Suriye Demokratik Konseyi “adı altında bir yapı oluşturulması kararı alınmıştı. IŞİD’e karşı silahlı mücadelede güçleri birleştirmek için ABD’nin desteğiyle ekim ayında kurulan SDG, Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile aralarında Ceyş el Suvar ve Ceyş el Sanadid’in de bulunduğu Arap gruplar ve Süryani birliklerinden oluşuyor.

Şimdi bir başka senaryo sahnelenmek isteniliyor.
Suudi Arabistan öncülüğünde, Katar ve diğer bazı Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin Suriye’ye gireceği iddia ediliyor. Suudi Arabistan’ın 150 bin askerle Türkiye’de konuşlanacağı ve Türkiye sınırından Suriye’de kara harekâtı yapacağı da aynı iddialar arasında yer alıyor.
Bunun da bir Amerikan projesi olduğunu sanıyoruz.
Amerika’nın bilgisi ve onayı olmadan Suudi Arabistan’ın böyle bir adım atması mümkün olabilir mi? Buradaki bütün hesaplar Türkiye’yi Suriye bataklığına çekmektir. Bu konuda son derece uyanık olmak, oynanmakta olan oyunlara gelmememiz gerekiyor.
Ortadaki hedef Müslümanları birbirine kırdırmaktır.
Nitekim bu iddiaların yayılması üzerine Rusya “Bunu biz karşı bir savaş ilanı olarak kabul ederiz” diyor. İran ise “Böyle bir hareket içine girenlerin cesetleri tabutlar içinde geri gönderilir” tehdidinde bulunuyor. Rusya ile İran’ın böyle bir senaryoya karşı önlem almaya başladıkları da gelen haberler arsında yer alıyor.
Görebildiğimiz kadarı ile Suriye konusu daha çok baş ağrıtacak. Bölge daha da ısınacak. Halep’in Esad güçlerince kurtarılması ile sınıra doğru dalga dalga yayılan sığınmacı sayısının 100 bini bulduğu, bunun daha da artarak süreceği de belirtiliyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

“Oyun içinde oyun…” için bir yanıt

  1. Mustafa Aslan Aksungur avatarı
    Mustafa Aslan Aksungur

    Mustafa Aslan AKSUNGUR Eğitimci- Araştırmac-
    Yazar. Memurevler Mah Tonguç Cd 205 Sok No 2/44
    ANTALYA
    Tel: 0535 445 55 11 [email protected]

    17

    ŞUNDAN + BUNDAN:

    I- DALKAVUKLUK:

    “-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!” Diye başlarsam söze ve de:

    “Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-üçyüz beş kez daha tehlikeli olur!” Diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “doğrularıma…”

    Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:
    “Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yolda yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…

    Düşünüverelim biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına, özel yetkilerle donatılmalarına “Parmak Olur”u vermek ne demektir..? Hem de Millet Adına…

    Ben buna: “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam Eger, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlışımı görrsem yanlışımdan döneyim.

    “Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz.

    Bu: “Özel Yasaları” öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, yandaş parmakçı kaldıraç makinalarına…
    “Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:
    “Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!” Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmez”in kazması, küreği, dinamidi, beyni, yüreği, gücü, teni, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oyu” ve onun arkadan gelecek olan “Soyu” düzeltebilir acaba..?

    Bunun doğru yanıtını bulmak için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…

    Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım; o diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkar Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsaklı vekilleridirler!”

    Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında? Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirilebilirler miydi? Onu isteyen kahramanlar?

    “Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız. Akllarımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…

    Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:
    “Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki?

    Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen baş “DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “Diktatörü” değildir. O Diktatöre o makamı açan, Dikatörün çevresinde dört dolanan Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz: Bu güruhları yok etmek DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmaktır.

    Yüce Türk Halkları adına, her Halk severin, her İnsan severin “Birincil Görevi”:
    DİKTATÖRÜNÜ yok etmek değildir! O diktatöre cesaret veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapan Dalkavuklar sürüsünü, Derintilerini yok etme-kutsal görevidir…

    Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!
    İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!

    Şu son iki binli yıllar içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk deriltileri, affedersiniz: Halkımızın o dopra deyimiyle:
    “*ikimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğumuzun kıçına dokunur!” Oldu… İşte bu kesimine çoğalttık bu çıkar dalkavukları srsünü şu sahipsiz Ülkemizde…

    Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu konuyu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!

    Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkımızın beyni, vicdanı ve “OY!”Ları bilecek artık… m.a. a.

    “-ÇIKARCI DALKAVUKLAR GÜRUHUNU YOK EDELİM!” Kampanyasını başlattım. ETKİNLİĞE ve EYLEME geçirmek için sizlerin yardımlarınıza ihtiyacım var.Hemen şimdi 30 saniyenizi ayırarak bu ilişimi imzalar mısınız LÜTFEN? Buyurn, İşte Linki:
    https://www.change.org/p/özel-çikarcilar-dişindaki-74-milyon-halk-insani-çikarci-dalkavuklari-yok-edelim
    ÖZEL ÇIKARCILAR DIŞINDAKİ 74 MİLYON HALK İNSANIMIZI: ÇIKARCI DALKAVUKLARI YOK ETMEYE ÇAĞIRIYORUM!
    Mustafa Aksungur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir