ARTÇI SARSINTILAR

ARTÇI SARSINTILAR - mapSykesPicot

mapSykesPicot

 

ARTÇI SARSINTILAR

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Amerika’nın “number two”su rüzgâr gibi geldi geçti, derdi de bizi gerdi.

Artçı sarsıntıların etkileri, “konuyla ilgili” çeşitli AKUT’lar tarafından büyük bir telaşla yumuşatılmaya, giderilmeye çalışılmakta.

1.HDP’li Leyla Zana, Avrupa Parlamentosu’nda 12’ncisi düzenlenen “Avrupa, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” konulu konferansta konuştu. Zana, yaşanan çatışmalı ortamın sona ermesi için “Öcalan’ın sağlıklı iletişim kanallarına kavuşturulması, yeni anayasada Kürtlere siyasi ve idari statü tanınması ve Rojava’ya (Kuzey Suriye) karşı katı tutumdan vazgeçilmesi” olarak üç başlık sıraladı.

  1. Ankara’nın Osmanlı Devleti’ni yeniden canlandırmak istediğini söyleyen Irak Başbakanı Haydar El İbadi, Türkiye’nin DAEŞ’le savaşmaya niyeti olmadığını iddia ederek Irak’taki Türk birliklerinin geri çekilmesi gerektiğini savundu.

Iraqi News sitesinin aktardığına göre, İbadi, “Türkiye DAEŞ’le savaşmayı istediğini söylüyor, ancak onlara dürüstçe şunu söyleyeyim. Ben DAEŞ’le mücadele ettiğinizi gösteren hiç bir şey göremiyorum ve görmeyi umuyorum” diye konuştu. “Türkler, sorun olarak öncelikle Kürtleri değil, DAEŞ’i görmeli” diyen İbadi ayrıca, “Türkiye’deki son bombalı saldırıların sorumlusu DAEŞ’di. Ankara, DAEŞ’i ciddiye almalı” açıklamasında bulundu.

Siz gizli saklı değil, yüksek sesle ve herkesin önünde gerçekleştirilen bu iki çıkışın Biden’in hemen arkasından yapılmış olmasının tesadüf olduğunu mu zannediyorsunuz?

Ya, bundan böyle askerî literatüre akademik bir katkı ürünü olan “Tanzim ve tahkim”le  hatırlayacağımız Başika’yla ilgili son gelişmeye ne dersiniz?

“Biden’ın Türkiye ziyaretinin en somut sonucu Irak ile Türkiye arasında kriz olan Başika’da yaşanacak”mış. “Başika’nın tabelası uluslararası güç olduğunu gösterecek, ancak yapısında hiçbir değişikliğe gidilmeyecek. Söz konusu uluslararası gücün Irak ordusu unsurlarını da içermesi bekleniyor”muş.

Yâni Türk askeri orada “Türk askeri” olarak bulunamayacak, tabelâya “Uluslararası Güç” yazılarak “kılıf” uydurulacak.

Okumaya devam et  Sahte rapor ve izinle tatil (2) … Prof. Dr. Ata ATUN

Yâni “Amerikan gözetiminde” Osmanlı rüyası?

Siz de giderek köşeye sıkıştığımızı düşünmüyor muşunuz?

Rusya artık hem kuzey, hem de güney komşumuz..

İran batı ile artık çok yakın.. O kadar ki İtalya’da Vatikan Papa ziyareti gerçekleştirilirken Irak ve Suriye’de hem baş aktör, hem Rusya’nın partneri.

Türkiye’nin güneydoğusunu alt üst eden PKK’nın; sınır ötesindeki adı PYD.. PYD; hem İran’ın, hem de Rusya ve Amerika’nın Kobani-Rojava’daki eli/kolu..

Ve cümle “aktörler” Esat’ın yanında..

Bunların en altına Barzani’nin; “Bağımsız Kürdistan hiç olmadığı kadar yakın. Ankara’nın da karşı çıkacağını sanmıyorum” lâfı ile Silopi’de PKK deposunda ele geçen Amerikan yapımı İHA’yı ekleyip hepsini bir de öyle okuyun..

Ha sahi bir de Cenevre toplantısı var, Suriye’nin geleceği ile ilgili..

Bir türlü toplanamıyor, nasıl/ne zaman olacağı kararlaştırılamıyor.

Rusya “PYD’siz olmaz” diyor, Türkiye “Kürtler olur ama PYD ile olmaz”.

Türkmenlerin adı yine yok..

Hani birkaç ay önce Bayır-Bucak diye yırtınıyorduk? Suriye’de Türkmen mi kalmadı, yoksa denklem dışına itilecek kadar önemsiz bir faktör haline mi getirildiler?

Yâni eninde sonunda başka kılık ve maskeyle de olsa PYD yine boy gösterecek; geçiş döneminde ve belki de muhtemel bir seçimde Esat yine olacak ama Türkmenler olmayacak?

Bu nasıl çağdaş “Osmanlı İmparatorluğu”?

Ve lâf dönüp dolaşıp ne çare yine Kıbrıs’a bağlanıyor..

Hem Davos, hem Biden bağlıyor; ben değil..

Davos’taki havaya göre; Birleşik bir Kıbrıs, Akdeniz doğalgazının Kıbrıs üzerinden Türkiye ve Yunanistan aracılığıyla Avrupa’ya erişimini sağlayacakmış; İsrail’den başlayacak elektrik hatlarının yine Kıbrıs üzerinden Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya ulaşımı mümkün olacakmış. Yâni AB, Doğu Akdeniz enerji havzasının Avrupa’ya ulaşmasını istiyormuş, “Bütünleşik Kıbrıs” bunun için şartmış…

Dâvutoğlu ile görüşmesinin ardından kameraların karşısına geçen Biden; Davos’un bıraktığı yerden devam ediyor;

Okumaya devam et  Mustafa Koç’un 20. göbekten ceddi kimdir bilir misiniz? Hacı Bayram-ı Velî!

“Haritalar üzerinde tek tek bütün kritik bölgeleri ele aldık… Kıbrıs’ta devam eden bu çıkmazda çeşitli meseleler halletmek için gösterdiğiniz çabaları takdirle karşılıyorum ve inanıyorum ki Kıbrıs’ta bir çözüm yolu bulunmasında Türkiye büyük bir rol oynuyor. Bunun Avrupa’nın güvenliğine de katkısı olacak. Türkiye burada hem kritik, hem tarihi bir rol oynayacak” diyor.

Kısaca “Verin Kıbrıs’ı” diyor, sırtımızı sıvazlıyor.

“Uluslararası camia”, Davos katılımından sonra Akıncı ile Hristofiyas’a “NOBEL” verilmesi gerektiğini dillendiriyor..

Eyy Nobel, sen nelere kadirsin?

Lâf aramızda Nobel, Oscar filan değil de “Altın Ahududu Ödülü” daha uygun olmaz mı?

27 Ocak 2016

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir