Site icon Turkish Forum

Koç’un namazını dede Genç’in namazını imam kıldırabilirdi!

kamer genç-fenerBirkaç gündür facebook sayfamda yapmış olduğum paylaşımlara bakıyorum da, meğer ben Merhum Kamer Genç’i ne kadar çok severmişim! Tıpkı onun, mecliste yapmış olduğu hemen her konuşmada lafı evirip, çevirip Tunceli’nin sorunlarına getirdiği gibi, ben de yorumlarımı evirip, çevirip Kamer Genç’e getirmişim! Bunun sebebi herhalde, biz, ayağı çarıklı, başı sarıklı Anadolu köylüsünün çocuklarının yiğit, dürüst ve mert adamlara duyduğumuz özlemden kaynaklanmaktadır.

Zira bana göre de Merhum Kamer Genç, özlemini duyduğumuz o insanların en çok bilineniydi. “Son temsilcisiydi” demek herhalde benzer diğer insanlara haksızlık olacaktır ama Kamer Genç, yiğit, mert, dürüst, cesur, vatansever, Türk Milliyetçisi, vatanperver gibi sıfatları hak edenlerin herhalde en önemlilerinden birisiydi..

Kamer Genç, Türk olarak doğdu, Türk olarak yaşadı ve Türk olarak öldü. Vasiyeti de zaten Türkçe oldu: “Beni Türk Bayrağına sarın ve Tunceli’ye gömün”. Habere göre; Kamer Genç 6 dönem Tunceli Milletvekilliği süresince milletvekili maaşının bir kuruşuna dahi dokunmadan tamamını Tuncelili kızların okumaları için harcamış. Peki; böyle koca yürekli bir adamın ardından üzülmemek mümkün mü? Değil elbette. Biz de üzüldük. Onun için diyoruz ki; Allah sana rahmet eylesin meclisin tek kişilik muhalefeti ve Tunceli’nin yiğit oğlu. Güle güle, kabrin ışıklarla dolsun.

Sosyal Medya’ya bakıyorum, Ülkücüler’in Kamer Genç için yazdıkları taziye ve iyi dilek mesajlarıyla yıkılıyor. Doğrusu şu anda şaşırmış durumdayım! Zira ben, sadece kendi sevdiğimi sanırdım Kamer Genç’i. Meğerse kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Ülkücüler gerçekten de seviyormuş Merhum Kamer Genç’i. Keşke bu sevgilerini merhumun sağlığında da gösterebilselerdi. Bu noktada Sayın Bahçeli’nin Kamer Genç’in eşine göndermiş olduğu taziye mesajını da önemli buluyorum. Bahçeli şöyle demiş mesajında: “Değerli siyaset Adamı Eski Tunceli Milletvekili Saygıdeğer Eşiniz Kamer Genç Bey’in vefatını derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayım. Türk Siyasi hayatına büyük katkıları olan Merhum Kamer Genç Bey’e Yüce Allah’tan rahmet; başta şahsınız olmak üzere, tüm yakınlarına, sevenlerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum”.

Bu noktada Ülkücülerin ağabeyi de olan eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek’in, Kamer Genç için Kartal Cemevinde düzenlenen cenaze merasimi sırasında, onun tabutunun başında söylediği; Meclisimizin gülüydü. En çalışkan milletvekiliydi. Her fırsatta söz alır mutlaka Tunceli’nin dertlerini ve Türkiye’nin dertlerini duyururdu” şeklindeki sözleri, bütün Türk Milliyetçileri adına Kamer Genç için yapılmış bir tezkiye, onun vatanperverliği ve milliyetçiliği konusunda yapılmış bir şahadet olarak kabul ediyorum.

Nice medeniyetlere beşiklik eden bu kadim Anadolu toprakları, gerçekten de ilginç adamlar yetiştirmiştir. Bunlardan birisi de Kinik Felsefe’nin öncüsü olarak bilinen Sinoplu Diyojen’dir. MÖ 412 (ya da MÖ 404) – MÖ 323 yılları arasında yaşamış olan Diyojen, Sinop’ta doğmuş Korint’de ölmüştür. Medeniyeti reddeden Diyojen’in, kendi kendisini bir fıçıya mahkum ederek, medeniyetten uzak şekilde yaşadığı ve gündüz vakti elinde fenerle Sinop sokaklarında “Adam arıyorum” diye dolaştığı söylenmektedir.

diyojen

O, aynı zamanda Anadolu’nun, medeniyet adı altında yürütülen toplumsal yozlaşmaya, sosyal çürümeye ve kokuşmuşluğa isyanının adıdır. Aslında bir bankacının oğlu olmakla, oldukça varlıklı bir ailenin oğlu olan Diyojen, eğer günümüzde yaşıyor olsaydı, mutlaka UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak tescil edilirdi. Tıpkı birkaç yıl önce kaybettiğimiz Halk Ozanı Neşet Ertaş gibi.

Bilindiği gibi Kamer Genç de, bir ara Deniz Feneri Derneği’nde yapıldığı iddia edilen yolsuzlukları protesto etmek amacıyla her gittiği yere elinde bir fenerle gitmişti. O günlerde şu açıklamayı yapmıştı Kamer Genç: “Herhalde bunları (Deniz Feneri tutukluları) tahliye edecekler. Bunu protesto etmek için fener aldım. Hem grupta, hem Genel Kurulda taşıyacağım, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin istifa edinceye kadar”(1).

Dediğini da yapmış ve hem CHP Parti grubunda hem de TBMM Genel Kurulu’ndaki toplantılarda kürsüye elindeki bu fenerle çıkmıştır. Yani, tıpkı Diyojen’in elinde fenerle Sinop sokaklarında adam aradığı gibi, Kamer Genç de elindeki fenerle yolsuzlukları aydınlatmaya ve meclis koridorlarında kendisi gibi yürekli adamlar aramaya çalışmıştır. Yolsuzlukları aydınlatabildi mi bilinmez ama bu türlü protest tavırları yüzünden meclis başkanlık divanı tarafından kendisine “Oturumlara Katılmama” ve “Genel Kurul’dan Çıkarılma” cezaları bile almıştır.

Tek Kişilik Muhalefet 

“Tek kişilik muhalefet” sözü, Merhum Kamer Genç’in üzerine cuk oturan bir sözdür aslında. O, mecliste yapmış olduğu sert muhalefet sebebiyle AKP’lileri boy hedefi haline gelmiş, kendisine laf yetiştirmekte çaresiz kalan AKP’liler, demokrasimizin mabedi olan Gazi Meclis’e hiç de yakışmayacak biçimde, kendisine en galiz küfürlerle hakaret etmişler, bununla da yetinmeyip işi fiili saldırıya kadar vardırmışlardır!

AKP’li Zeyit Aslan, 2011 yılındaki bir meclis oturumunda kürsüde Deniz Feneri Derneği hakkındaki iddialar konusunda konuşma yapan babası yaşındaki Merhum Kamer Genç’e “Senin a… koyacağım. Senin a… koyacağım. Soytarı, köpek şerefsiz! O.. çocuğu! P… kurusu. P…. kurusu! Satılık köpek! Şerefsiz! Senin ananı s….m!” diye en galiz şekilde küfürler savurmuş(2), yanılmıyorsam yine aynı oturumda AKP’li Meclis İdare Amiri Salim Uslu ise adeta sille tokat kendisini kürsüden uzaklaştırmıştır(3).

Kamer Genç’in Cenaze Namazını Neden Kartal Müftüsü Kıldırmadı? 

24 Ocak 2016 günü, ülkemiz için gerçekten de önemli bir gün olmuştur. Çünkü o gün, toplumsal yarılmalarımızın ve kırılmalarımızın su yüzüne çıktığı gün olma özelliği taşır bizim için. Zira o gün İstanbul’da iki önemli cenaze merasimi yapılmıştır. Cenazelerden birisi Sünni, diğeri Alevi idi. Evet, Mustafa Vehbi Koç ve Kamer Genç’ten bahsediyorum. Hiç şüphesiz her ikisi de çok değerli vatan evlatlarıydı benim açımdan. Gelin görün ki; bu iki cenaze, devletin, daha doğrusu hükümetin toplumun dini inançlarına bakışı bakımından tam anlamıyla bir turnusol görevi görmüştür. Çünkü, cumhurbaşkanından tutun da başbakana, bakanlara, askeri ve sivil erkana varıncaya kadar devlet, bütün organlarıyla Sünni Müslüman Merhum Mustafa Koç’un cenazesinde saf tutarken, Alevi Müslüman Merhum Kamer Genç’in cenaze namazını millet kılmıştır. Bakın burası önemlidir. Mustafa Koç’un cenaze namazı devlet tarafından kılınırken, Kamer Genç’in cenaze namazı Sünni ve Alevi olarak millet tarafından kılınmıştır! Sünni Müslüman Mustafa Koç’un cenaze namazını devletin memuru olan İstanbul Müftüsü kıldırırken, Alevi Müslüman Kamer Genç’in cenaze namazını halkın içinden birisi olan bir Alevi Dedesi kıldırmıştır.

Her iki cenazedeki ortak yan ise, duaların, tekbirlerin, kıblelerin aynı olmasıdır. En önemlisi de her iki cemaatin de aynı Tanrıya yönelmiş olmalarıdır. Gönül isterdi ki; Mustafa Koç’un cenaze namazına katılan devlet erkanı, Kamer Genç’in cenaze namazına da katılmış olsun ve onun cenaze namazını da İstanbul Müftüsü olmasa bile hiç değilse Kartal İlçe Müftüsü kıldırmış olsun. Ya da tam tersi, Sünni Mustafa Koç’un cenaze namazını da Kartal Cemevi Dedesi kıldırabilmiş olsaydı!

Doğrusu ya; Cumhurbaşkanından tutun da kabineye ve bürokratlara varıncaya kadar AKP’lilerin Merhum Mustafa Koç’un cenazesine göstermiş oldukları ilgiyi açıklamakta zorlanıyorum ben. Öyle ya; çok değil, bundan sadece 2.5 sene önce yaşanan Gezi Eylemleri sırasında, eylemcilerin Koç Grubu’na ait taksimdeki Divan Oteli’ne sığınmaları üzerine dönemin Başbakanı Erdoğan neler neler demedi! Şu sözler Sayın Erdoğan’a aittir ve Gezi Eylemleri sırasında Koç Grubu için söylenmiştir: Diyorlar ki ‘otele polis saldırdı’ durup dururken saldırmadı. O meydanlarda polisle çatışanlar oraya gitti. Oranın sahipleri de onlara güzel bir ev sahipliği ya…”(4).

Bu olaydan sonra yandaş ve havuz medyasında Koç Grubu hakkında çok şeyler yazıldı çizildi. Hatta bu grup, Paralel Yapı denilen Fethullah Gülen cemaati ile irtibatlandırılarak karalanmaya çalışıldı. Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun, Koç Grubu hakkında ileri sürülen iddiaların tamamının fos çıktığını söylüyordu dünkü (25 Ocak tarihli) “Cenaze Dersleri” başlıklı yazısında(5).

Rüzgara Karşı Yürüyen Adam 

Merhum Kamer Genç’in, birçok Ülkücünün ve Türk Milliyetçesinin de idamına sebep olan 1982 darbe anayasasını hazırlayan Danışma Meclisi’nin üyesi olarak, bu anayasa taslağına “HAYIR” diyen 7 üyeden birisi olduğunu, söz konusu taslağın “DANIŞMA MECLİSİ” nde 7 “HAYIR” oyuna karşılık 120 “EVET” oyuyla kabul edildiğini şahsen bilmiyordum. Onu de öğrenmiş oldum vefatı üzerine(6). Yani Kamer Genç, ölümüyle de Türk Milleti’ni aydınlatmaya devam eden bir adam olarak tarihteki yerini almış bulunmaktadır bizim için. Kılıçdaroğlu’nun onun için kullanmış olduğu “Rüzgâra karşı yürüyen adam” nitelendirmesi, gerçekten de cuk oturmuştur.

Peki, 2010 yılında yapılan ve TSK’ye kurulan kumpasın alt yapısını oluşturan Referandumda en yüksek “HAYIR” oyunun yine Kamer Genç’in memleketi Tunceli’den ve Alevi nüfusun yoğunlukta yaşadığı yerleşim yerlerinden çıktığını biliyor muydunuz? E artık bunu da bilin canım…

Bir Sünni Bir Alevi İçin Yas Tutabilir mi? 

Bu soruya cevap vermek biraz zor! Ancak biz, tıpkı Merhum Kamer Genç gibi zor olanı tercih edenlerdeniz. 24 Ocak günü öğle namazını kılarken, televizyonu açık unutmuşum. Tam o sırada televizyonda Kamer Genç’in Kartal Cemevi’ndeki cenaze merasimi naklediliyordu.

Farkında olmadan bir ara gözlerimin nemlendiğini hissettim!

Şahsen ben, Kamer Genç’i yaşarken de çok severdim. Çünkü, siyasi görüşlerimiz, hayata bakışımız ve inançlarımız nispeten farklı olsa da onu hep kendimizden birisi, bizden bir parça olarak görmüşümdür ben. Çünkü o, tarih boyunca ezilmiş Anadolu insanını, yani bizi temsil ediyordu mecliste. Bu sebeple olacak; zaman zaman ağzını bozarak kaba saba konuşmasını bile sempatiyle karşıladık siyaset yaptığı sürece. Hele hele “Öldüğümde beni Türk Bayrağı’na sarın ve doğduğum topraklara gömün” şeklindeki vasiyeti, onun tam da bizden birisi olduğunu gösteriyordu. Elbette bir de “Dersim halkı Türk oğlu Türktür” sözleri.

Evet, geçtiğimiz yaz Çoban Sülü’nün vefatı sebebiyle gözlerime seyahat eden iki damla yaş, önceki gün de Kamer Genç için yol uğrattılar gözlerime; hem de tam namaz sırasında. İtiraf edeyim ki; şu anda Süleyman Demirel’in ve Kamer Genç’in vefatları üzerine duymuş olduğum üzüntüyü duyabileceğim hiçbir siyasi ve hiçbir devlet adamı yoktur hayatta. Üstelik bu kanaatim bütün partiler için geçerlidir.

Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.” Bu sebeple ey Türk Milleti, lütfen başkalarının bize dayatmış oldukları İslam’ın yorum farklarından hareketle birbirimizi Alevi ve Sünni olarak ayırmadan sevmeye çalışalım. Zira biz, hepimiz, Alevisi ve Sünnisi, aynı Türk atanın çocuklarıyız. Unutmayınız; İslamiyet tercihimiz, Türklük ise bizim kaderimizdir! İnsan dinini değiştirebilir, ancak kanını ve milliyetini asla değiştiremez! Çünkü Kur’an’a göre milliyet, Allah vergisidir (7) ve her kim ki milliyeti inkâr ederse dinden çıkarak kâfir olmuş olur. O sebeple bizim için milliyet, dinden önce gelir ve en önemli birleştirici harcımız, bilinenin aksine din değil, milliyettir!

Bu gerçeği, ölümüyle bir kez daha hatırlamamıza sebep olan merhum Kamer Genç’e Allah rahmet eylesin, sevenlerinin ve Türk Milleti’nin başı sağ olsun…

______________

1- ,

2-http://www.aktifhaber.com/akpli-zeyit-aslanin-kufur-repertuari-900269h.htm. Ayrıntılı bilgi için bkz. Gazi Meclis’in Lağımcısı”  başlıklı yazımız, ,

3-http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/salim-uslu-kamer-genci-iterek-kursuden-uzaklastirdi-haberi-48211,

4- ,

5- ,

6- ,

7- Kur’an-ı Kerim, Hucurât Suresi, 49/13

 

 

 

 

 

Exit mobile version