TANZİM-AT

TANZİM-AT - 377103

377103

TANZİM-AT

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

“Tanzimat”, “tanzim”in (düzenleme, düzen verme, yoluna koyma) çoğuludur; tam bir “Tanzimat dönemi” yaşamaktayızdır ama bunun, 1839 Gülhane Hattı-hümayunu ile anılan Abdülmecit devri ile en ufak bir ilgisi yoktur.

Açalım…

Türkiye, 4 Aralık’ta Musul yakınlarındaki Başika kampına sevk ettiği takviye güçlerin bir kısmını 10 gün sonra 14 Aralık’ta “kuzeye doğru” geriye çekmek zorunda kaldı. Dâvutoğlu; Irak’ın, İran’ın, Amerika (bizzat Bush) ve BM’nin tepkisinin ardından atılan adımı ‘yeniden tanzim’ olarak niteleyerek, “Biz her zaman askeri gereklilikler neyse onu yaptık. Tehdit varsa tanzim yapılır, yoksa başka yere kaydırılır. Bugün de atılan adımlar da yeniden tanzim şeklindedir. Bazen tahkim, bazen tanzim yapılır” dedi.

Cihet-i askeriye’den, eskiden beri aşinâ olduğumuz bâzı zevatla konuştuk, askeri literatürde böyle bir mefhum bulunmadığını beyan ettiler.

Coğrafyanın, düşman tehdidinin, düşman birlik ve silahlarının cins ve mevcutlarının sâbit kaldığı statik bir durumda on gün önceki “tahkimin”, on gün içinde neden “tanzim” şekline tahvil olunduğunu anlamakta tereddüte düştüklerini de ilâveten ifade buyurdular.

(Gençler kusura bakmasın, kaptırdık gidiyoruz… Yabancı kelimeler anlaşılamıyorsa lütfen Devellioğlu lügatine baksınlar).

Neyse..

Bu “tanzim” ile ilgili olarak Türk Dışişlerinin yaptığı açıklamada kullanılan dil ve üslûp, konu-kapsam ve kavram olarak gerçek bir milâttır, dünya diplomasi tarihine geçecek bir metindir.

Kadeş Barış Antlaşması yahut Kanuni’nin Fransuva’ya tiradı kadar değerli olup ancak onlarla karşılaştırılabilir.

Kim kaleme aldıysa helal olsun.

Şöyle deniliyor Türk Dışişleri açıklamasında;

“Türkiye Irak’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan desteğini teyit etmekte ve kuzey Irak’ta DAEŞ’e karşı mücadele eden Irak kuvvetleri için yürütülen eğitim faaliyetlerini desteklemek için yakın zamanda bölgeye intikal eden koruma güçleri konusunda Irak Hükümeti ile bir iletişimsizlik yaşandığını teslim etmektedir”.

Okumaya devam et  Halk düşmanlığına alışmayacağız!

“Türkiye, Irak tarafının hassasiyetini dikkate alarak ve DAEŞ’le mücadelenin gerektirdikleriyle uyumlu olacak şekilde, mevcut iletişim kopukluğunun kaynağını teşkil eden koruma kuvvetlerinin Musul vilayetinden intikali için başlayan süreci devam ettirecektir. DAEŞ’e karşı mücadeleye askeri katkılarını Irak Hükümeti ile eş güdümlemeyi sürdürecek olan Türkiye, DAEŞ’e Karşı Küresel Koalisyon’la işbirliğini derinleştirme konusundaki kararlılığını bu vesileyle bir kere daha teyit etmektedir”.

Ne söylendiğini anlayan lütfen parmak kaldırsın.

Bu kadar çok lâf kullanıp da hiçbir şey söylememeyi becerebilmek; “geri çekilme” lafını kullanmadan “geri çekilmeyi” anlatabilmek her yiğidin harcı değildir.

Hem Irak’ın egemenlik ve toprak bütünlüğüne destek vereceksiniz ve DAEŞ’e karşı Irak kuvvetlerinin eğitim faaliyetlerini destekleyeceksiniz hem de bizzat Irak Hükümeti ile iletişimsizlik yaşayacaksınız..

Bu arada “intikal”e de devam edeceksiniz..

Kelime kalabalıklığından kendinizi kurtarabilirseniz ancak “intikal”in geriye doğru, yâni “çekilme” olduğunu seziyorsunuz..

Yâni sırayla; intikal, tanzim ve tahkim..

Peki bu yeni “intikal” neyi “tanzim” ve nereyi “tahkim” etmektedir?

Şükrü Sina Gürel diyor ki;

“Doğu Akdeniz yeniden yapılanıyor ve Türkiye’den 1923’ün rövanşı alınıyor… Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi Kürt olur. Irak, Suriye’nin ortasından başlayarak doğusunu da kapsayacak şekilde birleşik Sünni devleti; Irak’ın güneyi Şii devleti; Suriye’nin batısı da Nusayri devleti olur. Nusayri devletinde Rusya’nın etkisi devam eder. Rusya şu anda zaten orada sınır çiziyor. Benim gördüğüm bu.”

Süddeutsche Zeitung daha ileri gidiyor;

“Türkiye çoktan bölünmüş bir ülke” ifadesini kullanıyor.

Zaten biz birkaç ay önce de yüzyıllardır yerinde “muhkem-tahkimli” bir vaziyette duran Süleyman Şah Türbesi’ni de yeniden “tanzim” etmemiş miydik?

Ama benim korkum, endişem artık ve yavaş yavaş âdet haline getirilmeye başlandığı anlaşılan “Tanzimat”ın Musul ve Süleyman Şah ile sınırlı kalmayacağı..

Okumaya devam et  Cumhurbaşkanı’nın Şehit Törenlerine Katılmaması

Çuval’ın içine Kıbrıs da konulacak gibime geliyor.

Korkarım öncesinde ve sonrasında örneği yukarıda görülen iki tane beşer sayfalık “Dışişleri Bildirisi” yayınlanacak, ne olduğunu, neler söylendiğini anlamayacağız; Kıbrıs’ın arkasından baka kalacağız..

Yıllardır beslediğimiz 4 milyon Suriyeli ve hiç haberimiz olmadan, ancak son günlerde yeni açığa çıkan, Irak’ta “kurulan” Sünni Ordusu’nun maaşlarını öderken hiç aklımıza gelmeyen “Ekonomik Mutabakat Protokolu”nun neden KKTC söz konusu olunca bir yaptırım unsuru olarak gündeme getirildiğini sormayı akıl edemediğimiz gibi..

Bunca kargaşadan yararlanan PYD’nin de bu arada ve kaşla göz arasında kuvvetlerini “Fırat’ın batısına” “tanzim” ettiğinden de haberiniz vardır umarım..

Tanzim/at dönemindeyiz ya!

2016, Türk Dünyası için bir önceki yıldan daha iyi olsun…1 Ocak 2016

 

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir