Cumhuriyete yönelmiş bir suikast eylemi

23 Aralık 1930'da Cumhuriyet Devrimi'nin temel taşlarını sarsan bir katliamla şehit edilen öğretmen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı aramızdan alınışının 85. Yılında bir kez daha anıyoruz. Emperyalizme karşı henüz bitmemiş ve sürmekte olan Kurtuluş Savaşı'nın Menemen'deki mevzilerini canı pahasına savunan Kemalist devrimci Öğretmen-Teğmen Mustafa Fehmi KUBİLAY’I unutmadık- unutmayacağız- unutturmayacağız. - turkiye cumhuriyeti bayrak

Cumhuriyete yönelmiş bir suikast eylemi

Menemen olayı

23 Aralık 1930'da Cumhuriyet Devrimi'nin temel taşlarını sarsan bir katliamla şehit edilen öğretmen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı aramızdan alınışının 85. Yılında bir kez daha anıyoruz. Emperyalizme karşı henüz bitmemiş ve sürmekte olan Kurtuluş Savaşı'nın Menemen'deki mevzilerini canı pahasına savunan Kemalist devrimci Öğretmen-Teğmen Mustafa Fehmi KUBİLAY’I unutmadık- unutmayacağız- unutturmayacağız. - Kubilay

23 Aralık 1930’da Cumhuriyet Devrimi’nin temel taşlarını sarsan bir katliamla şehit edilen öğretmen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı aramızdan alınışının 85. Yılında bir kez daha anıyoruz. Emperyalizme karşı henüz bitmemiş ve sürmekte olan Kurtuluş Savaşı’nın Menemen’deki mevzilerini canı pahasına savunan Kemalist devrimci Öğretmen-Teğmen Mustafa Fehmi KUBİLAY’I unutmadık- unutmayacağız- unutturmayacağız.

Kubilay olayı hiç de abartısız Cumhuriyete yönelmiş bir suikasttır. M. Kemal Atatürk’ün söylemi ile “Cumhuriyetin başını kesme eylemidir”. O gün ve bu gün; Emperyalizm, Türk halkının Cumhuriyet’le birlikte elde ettiği kazanımlara karşı bitmeyen bir saldırı stratejisi uygulayarak irticai hareketlerin arkasında sinsice yer almıştır.

Bugün, Cumhuriyet tarihi boyunca Türk Devrimine karşı en kapsamlı, planlı ve örgütlü yürütülen bir karşı devrim ve emperyalizme teslimiyette sınır tanımayan bir iktidarla yüz yüzeyiz.

Üzülerek belirtelim’ ki AKP iktidarını; softalığa, bilim düşmanlığına, karanlığa, dinci yapılanmaya son 50 yıldır verilen ödünlerin üzerine yapılandırmıştır. Bunun doğal sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti bugün emperyalist merkezlerin istemleri dışında bağımsız adım atamayan, laik sistemden kopartılmış, sosyal devlet yapısı İslami cemaat ve tarikat ağlarına teslim edilmiş, her düzeyde tarikat-cemaat koalisyonları tarafından yönetilen bir ülke haline getirilmiştir.

Kuşkusuz bu iklimin yaratılmasında siyasi başarısızlıklarının faturasını utanmazca “emperyalizm ve gericilik karşısında ödünsüz, kararlı bir devrimci tutum ve duruşun adı olan Kemalizm’e” keserek, gericilikle uzlaşma yolu arayan “siyaset tacirlerinin” payı büyüktür.

Eğer bu gün dinci gericilik düzenin temel direklerinden biri olarak yerini sağlamlaştırmış görünüyorsa, Eğer Emperyalizm ve gericiliğin yarattığı karanlığa Kubilay örneği mücadele veren Muammer Aksoy, Mumcu, Kışlalı, Hablemitoğlu, Özbilgin ve daha niceleri katledilmişse, bunda gericilikle ve gericilerle, gericiliği besleyen ana damar olan emperyalizmle mücadele ve hesaplaşma yerine, ödün ve işbirliğine yönelen sözde “Atatürkçü” örgütlenmelerin aymazlığı yadsınamaz.
Gerçekte; Gericilik ve bölücülükle her uzlaşma girişimi tarihsel olarak irticanın, gericiliğin kucağına oturmakla, onun bir parçası olmakla sonuçlanmış/sonuçlanmaktadır.

Okumaya devam et  YILMAZ ÖZDİL: Başika

Meksikalı devrimci Marcos’un söylemi ile “düşmanla temas, düşmanı teslim almak için değilse, düşmana teslim olmak içindir!”
Kimi sözde Atatürkçü örgütlenmelerin Kemalizm in içeriğini boşaltarak, antiemperyalist, devrimci-halkçı özünü yok ederek, reformcu bir laikçi sisteme dönüştürme ve böylece siyaseten etkisizleştirilmesi gericiliğin önündeki en güçlü direnç noktasının kırılması ile sonuçlanmıştır.

Özellikle son 15 yıldır Atatürkçülük iddiasındaki kimi siyasal parti ve örgütlenmelerde görülen bu sapkınlık özünde emperyalizme teslimiyetin üzerini örterek devrime ihanet ve karşıdevrime hizmet etmektir.

Geldiğimiz bu günde dinci faşist diktatörlüğe karşı yalnızca savunmaya geçmeye, korumaya, direnmeye, engel olmaya ve seçim sandıklarıyla durdurmaya indirgenmiş bir mücadele vererek emperyalist merkezlerden beslenen gericiliği yıkmak artık olanaksızlaşmıştır.

Dinci faşist diktatörlük karşısında konumlanan tüm güçlerin, siyasal partilerin, örgütlenmelerin hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan “Namus Cephesinde” mevzilenmeleri, vatan savunmasında saf tutmaları yarınlarımızı aydınlık kılmanın olmazsa olmaz ön koşuludur. Gün İleri atılmak, AKP’nin sadece bir temsilcisi olduğu soygun, yağma ve kan üzerine kurulu düzeninin, dinci faşizmin karşısına çıkma gönüdür.

Türkiye Cumhuriyeti’ni ve O’nun yüce değerlerini, Atatürk İlke ve devrimlerini korumak uğruna, canlarını feda etmekten çekinmeyen, başta devrim şehidimiz Kubilay olmak üzere, tüm şehitlerimizin ölümsüz anıları önünde saygıyla EĞİLİYORUZ. Işığımız oldular, ışıklar içinde olsunlar.

YÖNETİM KURULU ADINA : Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir