Yedi Bin Yıllık Türk Milletini Kabile Devletine Çevirdiniz…

Mustafa Kemal Atatürk

IMG_1819

Ey egemen güçler, ey bir eli yağda, bir eli balda olanlar, ey AKP iktidarı, şu memleketin hal-i pür melalinin, şu vatanın acıklı, kederli halinin nedeni sizsiniz…

Etnik farklılıkları kaşıdınız. Dinsel, mezhepsel farklılıkları ön plana çıkardınız… Alevi, Sünni ayrılıkları yarattınız.  Yıllarca “Alt kimlik – üst kimlik”  masalları anlattınız… Kardeşi kardeşe düşman ettiniz…

Bu ülkeyi APO’ya teşekkür eden, minnet borcu duyan valilerle yönettiniz…

APO istedi diye, bu ülkenin devlet dairelerinden TC’leri indirdiniz ve Meclise şehit analarını Türk bayrakları ile sokmadınız…

Belediyeler eli ile PKK’ya karavanalar gönderilirken ve TC ye “Hastir” çekilirken sustunuz… Olayları keyifle izlediniz… Dağdan inen eşkıyanın ayağına mahkemeler, savcılar, yargıçlar gönderdiniz… Mahkeme duvarlarından Atatürk posterlerini, Türk bayraklarını kaldırdınız… Bu ülkeye bir Habur soytarılığı yaşattınız… Oslo görüşmelerinde bir bebek katilini muhatap kabul ederek, baş tacı yaptınız, Türk milletinin onuru ile oynadınız…

“Sen Güneydoğu’ya gidemezsin, ben giderim” diyerek terör örgütü ile kurduğunuz ortaklığı itiraf ettiniz.

PKK tüm yurdu silah deposuna çevirirken, özerklik taleplerinde bulunurken, dağlara adam kaçırırken siz 12 yıl boyunca türbanla yattınız, türbanla kalktınız ve en büyük bütçeyi Diyanete ayırarak, binlerce liseyi imam hatiplere dönüştürdünüz…

Yiğit, deneyimli ordu komutanlarını hapislere atıp, Ergenekon davasının savcılığına soyundunuz… Orduyu generalsiz, komutansız, başsız bıraktınız…

Ordu, vatan savunmasını yapamaz oldu…

Ve yeni öğrendik. Şehit Yüzbaşı Ali Alkan askerlerini korumak için, miğferlerin içine konan koruyucu maddeyi kendi parasıyla sipariş etmiş. Ağabey Yarbay Alkan bu gerçeği şu sözlerle anlatıyor:

“Dün kargo aldık. Orduda askerlerin kullandığı miğferlerin içinde koruyucu madde vardır. Bu madde belli sürelerde Genelkurmay tarafından yenilenir ancak yenilenene kadar aşındığı, bozulduğu ve askerleri koruyamadığı olmuştur. Kargoda, kardeşimin maiyetindeki asker sayısı kadar, miğferin içine konan bu koruyucu madde vardı. Kendi parasıyla İstanbul’dan sipariş etmiş, askeri etkilenmesin diye. Askerini çocuğu gibi korurdu. Bunu görünce bir kez daha yıkıldım.”

ABD’nin öncülüğünde ve BOP planı çerçevesinde Suriye’yi yıkmaya çalıştınız. Çevrenizde bir tek dost ülke kalmadı…

Devletten devlete politik ilişkiler yerine, aşiret reisleri ile terörist çetelerle diyalogu tercih ettiniz. Kapalı kapılar arkasında görüşmeler yaptınız… PYD, YPG liderleri ile masaya oturdunuz.

7 Bin Yıllık Türk Milletini Kabile Devletine Çevirdiniz…

Müslüman Kardeşler örgütünün ölen kızı için gözyaşı döktünüz ama her gün gelen kınalı kuzular, şehit fidanlar karşısında kılınız kıpırdamadı…

“Rüzgâr eken fırtına biçer…” demiş atalarımız.

Güneydoğu cehennem şimdi. Güneydoğu silah deposu.

TIR’lar yakılıyor. Ormanlar yakılıyor… Kaçırılan genç kızların ırzına geçiliyor…

Ordunun, emniyetin gözünün önünde siperler, hendekler kazılıyor ve bu çalışmalar yerel yönetimler yardımıyla, iş makineleri ile yapılıyor.

Her taraf mayın. Bubi tuzağı. Güneydoğu yitirilmiş durumda. Ardı ardına iller, ilçeler özerklik ilan ediyorlar.

İnsanlarımız ölüyor, insanlarımız… Görmüyor musunuz? Bakar kör müsünüz?

İnsanlarımız telef oluyor…

Sellerde, madenlerde…

Kör kurşunlarda, mayınlarda, pusularda… Oluk oluk kan akıyor… Ölüm kol geziyor…

Yüzlerce işçimizi yitirdik yeraltında... “Normaldir, olur böyle şeyler, iş kazasıdır bunlar, bu işin fıtratında var…” dediniz.

İnsan sömürüsü yetmedi, doğaya da el attınız… Sizin rant hırsı, HES’leriniz, madenleriniz yüzünden sellerde insanlarımızı kaybettik.  “Çok yağmur yağdı, takdir-i ilahi” dediniz…

“Fidanlarımız ölüyor. Her gün asker şehitlerimiz geliyor… Ocaklara ateş düşüyor, buna bir çare bulun, Meclisi toplayın, kanı durdurun…” dedik.

Zamanın Genel Başkan Yardımcısı Çelik bu feryada şu sözlerle yanıt verdi: “PKK, birkaç Mehmet’i şehit etti diye meclisi toplayamayız…”

Şunları söyledi:

“Elimizi taşın altına birlikte koyabiliriz… Çünkü terör meselesi üzerinde günlük siyaset yapılacak, günlük siyasi hesap yapılacak bir mesele değildir… PKK bomba patlattı diye, bir yeri bastı diye, birkaç Mehmet’i şehit etti diye her gün PKK’nın Türkiye’nin gündemini oluşturmasına müsaade etmemeliyiz…”

“PKK bomba patlattı diye, bir yeri bastı diye, birkaç Mehmet’i şehit etti diye” Meclis toplanmazmış…

“PKK, birkaç Mehmet’i şehit etti diye meclisi toplayamayız…” diyenler, bugün şehitleri kullanmaya, savaşı kullanmaya çalışıyorlar…

Şehitliğe, şehitlere övgüler diziyorlar. “Şehit olmak istediklerini” söylüyorlar.

Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ın deyişi ile söylersek “Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ’Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman oraya git…”

ELİNİ TUTAN MI VAR SENİN?

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir