Bu anlayış ile kaçakçılığın önüne geçilebilir mi?..

NECDET BULUZ - erbil parlamento aaarsiv

NECDET BULUZ

Son yapılan araştırmalar Türkiye’nin kaçakçılık cenneti olduğunu gösteriyor. Özellikle sigara ve alkollü içeceklerdeki kaçakçılığın alınan tüm önlemlere rağmen önüne geçilememesi, aynı zamanda kaçakçılık sektörünün de iştahını kabartıyor.
Sigaraya ve alkollü içeceklere gelen her zamdan sonra yazdığımız yazılarda “Bu zamlar kaçakçılığı artırır” görüşümüzü dile getirmişizdir. Nitekim zamlardan Maliyeye akması gereken kaynak, kaçakçılara yaramıştır. Bu konuda ilgili birimlerce hazırlanan raporlar da bu görüşlerimizi doğrulamaktadır.
Özellikle Kuzey Irak’ta kurulan bazı şirketlere Barzani’nin ortak olduğunu, bu şirketlerin ürettiği sahte sigara ve alkollü içeceklerin kaçak yollardan Türkiye’ye girdiğini, kaçakçılığı sınır boylarındaki sivil giyimli PKK’lıların yaptığını, bu sayede PKK’ya para akışının sağlandığını artık bilmeyen kalmadı. İlgili kuruluşlar bile bunu doğruluyor.
Zaman zaman sınır boylarında kaçakçılarla jandarma arasında çatışmalar da oluyor. Ancak, bu konuda kazananın hep kaçakçılar olduğunu gördük. Çünkü sınır boylarında hayatlarını bu yolla kazananlar “Devlet bize iş versin, biz de bunu yapmayalım” diyorlar. Özetle, kaçakçılık bölgede bir sektör haline gelmiş, önüne de geçilemiyor.
Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) artan kaçakçılıkla ilgili bir rapor hazırladı. Bu raporlara göre içki kaçakçılığının Gürcistan üzerinden, sigara kaçakçılığının ise Gürcistan, Kuzey Irak ve İran üzerinden yürütüldüğü belirtiliyor.
Şimdi asıl sorgulanması gereken şu olmalıdır:
Kaçakçılığın hangi yollardan ve kimlerce yapıldığı bilindiği halde bu iş neden çökertilmiyor? Özellikle Kuzey Irak’tan yapılan kaçakçılıktan elde edilen paraların PKK’nın kasasına aktarıldığı iddia edilmesine rağmen bunun önlemi neden alınmıyor?
Bizim kadar yetkililer de biliyordur. Sigara ve alkollü içeceklere yapılan aşırı zamlar, kaçakçılığı teşvik etmekte, Maliye’nin kasasına girmesi hedeflenen paralar kaçakçıların kasalarına akmaktadır.
MASAK’ın raporunda Türkiye ile bağlantılı bir ithalat ve ihracat firmasının da adı geçiyor. Bütün ayrıntıları ile ortaya dökülen kaçakçılıktan çok büyük paralar kazanıldığına da dikkat çekiliyor. Aynı rapordaki ayrıntılara da bakalım:
– Sigara kaçakçılığı amacıyla Irak’ta, 1420 lira sermayeli olarak T.A.A ve D.S.F. adlı firmalar kuruldu. Bu firmaların ticaret hacmi ile sermaye miktarlarının uyuşmadığı ve T.A.A. firmasının, Türkiye’deki firmaya aldığı ticari maldan daha fazla tutarda para havalesi yaptığı belirlendi.

– Türkiye’de kaçak sigara piyasasında en çok rastlanan markalar başında Bulgartabac firmasının ürettiği Prestige marka sigaranın oluşturduğu, ayrıca bu firmanın ürettiği MM, Victory, Eva markalarına da kaçak piyasasında sıkça rastlandığı, Bulgartabac firmasının Kuzey Irak’ta bulunan Salam Qader Faraj’a sattığı ve Mersin Limanı’ndan transit edilen sigaraların konşimentoları incelendiğinde bildirim bölümünde Kar Dış Ticaret Şirketi’nin kayıtlı olduğu saptandı.
– Bu şirketin ortaklarının Faruk Mustafa Rasool, Ömer H. Ahmad ve Hiwa M. Rauf Ali adlı kişiler oldukları, Kar Dış Ticaret firmasının, Nihat ve Serdar Barzani’nin sahibi olduğu ve Erbil’de faaliyet gösteren Eagle Group adlı firmayla ilişkili olduğu anlaşıldı.
– Ayrıca, söz konusu firmanın ortaklarından Faruk Mustafa Rasool ile Al Miran’in PKK’nın Avrupa’daki yan kuruluşlarınca Kuzey Irak’taki örgüt mensuplarına para gönderilmesine aracılık ettikleri görüldü.

– Bulgaristan, Almanya, Yunanistan ve Türkiye’de üretilen sigaraların çoğunluğunun yasal satışının Kuzey Irak’taki Salem Qader Faraj, Tarık Abdullah Amin ve Dolovan Sadeeq Farman gibi firmalara yapıldığı, bu sigaraların Irak ve İran’dan Türkiye’ye sokulduğu, Ağrı, Van, Hakkariile civar kentlerde toptan satışı yapılan sigaraların ülkeye dağıtıldığı belirlendi.

– Organizasyon içinde yer aldığı belirtilen Türkiye’deki firmanın perde arkasında Ghazwan KhAbdo adlı kişinin olduğu anlaşıldı.

– Mersin’in yanı sıra, Bulgaristan ve Avrupa’da üretilen sigaraların önce Irak’a, buradan İran’a ve İran üzerinden ülkemize sokularak ülkemizdeki kaçak sigara satışı ve bunun finansal boyutunda soruşturmada yer alan şüphelilerin ve para transferinde kullanılan çoğunluğu İstanbul ve Ağrı’da yer alan döviz bürolarının suç gelirlerini aklama suçu işledikleri saptandı.

– Bankalardan alınan hesap bilgilerinin incelenmesi sonucunda, Ağrı’dan İstanbul’a doğru para akışlarının olduğu, Ağrı’daki döviz bürolarının, İstanbul’daki döviz bürolarına yüklü miktarda para transfer ettiği, ilk belirlemelere göre bu tutarın 450-500 milyon liradan fazla olduğu belirlendi. Sigara satışından elde edilen bu paraların döviz bürosu ortakları tarafından nakit çekilerek izinin kaybedilmeye çalışıldığı, bu yapının arkasında başka güçlü bir kişi ya da örgütün olduğu değerlendirilmelerine yer verildi. (Bu raporlar Milliyet Gazetesi’nde Tolga Şardan’ın hazırladığı özel haberden alınmıştır.)
Burada görünen, bu anlayış ile kaçakçılığın önlenemeyeceğidir. Hiç kuşkusuz burada da kafalarda bazı soru işaretleri oluşuyor.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir