Katliama uğrayan Müslüman ya da Türkler olunca…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

2015 sözde Ermeni katliamının 100.yıldönümünde dış dünya adeta Ermeni destekçisi olma yarışına girdi. Osmanlı’nın Ermeni soykırımı yaptığına vurgu yapıldı, Türkler suçlandı. Ölen ve katledilen Ermenilerden söz edilirken, katliama uğrayan, öldürülen Türklerden ve Müslümanlardan hiç söz edilmedi. Her konuda olduğu gibi, Batı, bu konuda da çifte standardını ortaya koydu.
Özetle, 2015 olaylarına ilişkin iddialarına sahip çıkan Batı, aynı dönemde katledilen, Milyonlarca Müslüman’ın ve Türklerin acısını görmezden geliyor.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde Balkanlar ve Kafkasya başta olmak üzere geniş bir coğrafyadan Anadolu’ya dönmek zorunda bırakılan ve katledilen milyonlarca Müslüman’ın acısını çifte standartlı bir yaklaşımla görmezden geliyor.
Bu konuları gündeme sadece biz getirmiyoruz. Batılı bazı tarihçiler de ellerindeki belgeleri ortaya koyarak, aynı tarihlerde Müslüman ve Türklerin de büyük katliamlara uğradığını, bunların unutturulmaya çalışıldığını, Batı’nın bu konuda ikiyüzlü hareket ettiğini dile getiriyorlar.
Çarpıcı bir örnek mi istiyorsunuz?
ABD’nin Louisville Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren tarihçi ve nüfus bilimci Justin McCarthy, 1995’te yayınlanan “Ölüm ve Sürgün: Osmanlı Müslümanlarına Karşı Yürütülen Ulus Olarak Temizleme İşlemi” adlı kitabı, 1821-1922 yıllarında Balkanlar, Kafkasya, Kırım ve Anadolu’da yaşanan Müslüman halkların uğradığı katliamlara ve sürgüne ışık tutuyor.
McCarthy, kitapta 1800’lerin başında Osmanlı Devleti sınırları içinde kalan Anadolu, Kırım ve art bölgeleri, Kafkasya’nın büyük bölümü, Arnavutluk ve Bosna’dan Karadeniz’e uzanan çizgide Güneydoğu Avrupa’nın tümünü kapsayan bir coğrafyada Müslümanların, bazı bölgelerde çoğunluk bazı bölgelerde azınlık olarak yaşadığına dikkati çekiyor.
Osmanlı Devleti’nin zayıflayarak dağılma sürecine girmesiyle bu bölgelerde Müslüman nüfusun topraklarından çıkarıldığını ya da katledildiğini kaleme alanMcCarthy, 1821-1922 yıllarında 5 milyondan fazla Müslümanın katledildiğini, sürgün edilen ya da göç etmek zorunda kalan Müslümanların bir kısmının, yollarda açlık ve hastalıktan yaşamını yitirdiğini vurguluyor.
İşin ilginç yanı da Balkanlar’da, Kafkasya’da ve Anadolu’daki Müslümanların uğradığı katliamın tarihçesiyle ilgili Batı ülkelerinde herhangi bir yayına rastlanmıyor, kayıplar ders ve tarih kitaplarında yer almıyor. Bu ayıp da Batı ülkelerine yeter de artar bile.
Justin McCarthy’nin kitabında, Batı Trakya’daki Türklerin, Yunanlara ait bağımsız bir Yunanistan kurma amacına engel olarak görüldüğü için 1800’lerin başında silahlı milliyetçi grubun hedefi olduğu, 1821’de, köy ve kasabalarda yaşayan Türklerin, yerleşim merkezlerinin dışına götürülüp kıyımdan geçirildiği ve bu süreçte 25 binden fazla Batı Trakya Türkünün öldürüldüğü belirtiliyor.
Hani sürekli olarak Osmanlı’nın Ermenileri tehcir ettiğinden söz ediliyor ya, asıl tehcir olayını Müslümanlar ve Türkler yaşadı, bu niye gündeme getirilmiyor. Yine tarihçi Justin McCarthy’ye yüzümüzü dönelim:
McCarthy’nin kitabına göre, 19. yüzyılın başında bölgedeki Ruslaştırma politikası çerçevesinde Nogay ve Kırım Tatarlarına iki seçenek sunuldu: Ya Rusya’nın iç bölgelerine sürgün ya da Osmanlı’ya göç.
Kitapta, Nogay Tatarlarının göçünün 1860’lı yıllar boyunca sürdüğüne, en az 300 bin Tatarın, topraklarından ayrılarak göç etmek zorunda kaldığına, yine 19. yüzyılda Kafkasya ve Osmanlı’nın doğu illerindeki dengenin, Rus istilaları, Ermeni ayaklanmaları ve Kafkasyalı Müslümanların zorla göç ettirilmeleri nedeniyle altüst olduğuna dikkat çekiliyor.
Rus istilasından önce, Kafkasya’daki Müslüman halk, Azerbaycan-Erivan bölgesindeki Türklerden ve bölgenin geri kalanındaki Çerkezler, Abazalar, Çeçen-İnguşlar ve Dağıstanlılar gibi diğer gruplardan oluşurken, 1864’te Rusların Kafkasya’da kontrolü ele geçirmesiyle bölgedeki Müslümanların göçe zorlandığı belirtilen kitapta, yurtlarını terk etmeye zorlanan Müslüman Çerkezlerin ve diğer Kafkasya halklarının, Rus denetimindeki limanlarda gemilere doldurulduğu, Osmanlı topraklarına ulaşıldığında ilk uğranılan liman olan Trabzon’da, hastalık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybedenlerin sayısının 30 bini bulduğu ifade ediliyor.
Justin McCarthy, Osmanlı Devleti’nin doğu vilayetlerinde ve Kafkasya’da 1877-1914 yılları arasında yaşanan katliamlarla, Müslümanların yurtlarının Ruslar tarafından zapt edildiğini, Ruslardan kalan topraklara da ayrılıkçı Ermeniler tarafından el konulmaya çalışıldığını gözler önüne seriyor.
Son bir not daha:
McCarthy, kitabında, Doğu Anadolu’da Müslümanlar ve Ermeniler arasındaki savaşta, Van vilayetindeki Müslümanların yüzde 62’sinin, Bitlis Müslümanlarının yüzde 42’sinin, Erzurum Müslümanlarının da yüzde 31’i yok olduğunu vurguluyor.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir