Site icon Turkish Forum

HAYDAA! MEĞER MENDERES’İ DE İNÖNÜ İDAM ETTİRMİŞ! (- Beyler! Zıvanadan Çıktınız)…

Kemal Arı, 14.4.2015 - menderes necip fazil2

HAYDAA!
MEĞER MENDERES’İ DE İNÖNÜ İDAM ETTİRMİŞ!
(- Beyler! Zıvanadan Çıktınız)…

Mektuplar, özene bezene hazırlanmış…
Ama cahilce…
Hepsi de daktiloyla yazılmış.
Evet ama, daktilo karakterleri hep aynı…
İmla yanlışı yapılan yerler, hep türdeş…
Belli ki bir elden çıkmış…
Dile bakıyorsunuz; ıhh…
Belgelerin yazıldığı dönemlerin dilini pek bilmiyorlar. O tarihlerde özellikle yazışma dilinde kullanılan sözcüklerden bütünüyle bi haberler.
Üstelik de, ne büyük bir rastlantı, mektupları yazanların tümü de daktilo kullanıyor…
Yolda, izde; gittikleri yerlerde hep aynı özellikleri olan daktilolar…
Belli bir zaman diliminde, aynı evrede yazılmamış hiç biri tarihlere bakıldığında.
Kimisi İstanbul’dan, Kimisi Ankara’dan, kimisi Yeni Delhi’den ve başka yerlerden…
Arada yıllar da var.
Örneğin biri 1938’de yazılıyor; öteki 1961’de…
Yer ve zaman farkı varken, örneğin kâğıdın görüntüsü hiç değişmiyor.
Daha da ötesi, belge diye ortaya konulan kâğıtların tamamına ya çay lekesi düşmüş, ya bir karartı var ya da kırışmış…
Ne rastlantı değil mi?
Örneğin, sözüm ona, bütün yollar İsmet Paşa’ya ve Fethullah denilen kişiye çıkarılıyor ama; mektup yazanların hepsi (Fethullah Gülen, İsmet İnönü, Kasım Gülek, Alparslan Türkeş, Şükrü Kaya ve bir çok zevat) hiç el yazısıyla mektup yazma gereğini duymuyorlar.
Ve bu arada, yaşadıkları dönemde pek kullanılmaması gereken sözcükleri kullanıyorlar: “kanı, konum, sorun, örnek) gibi…
Meğer hepsi birden ne büyük öz Türkçe’ciymişler…
Şimdi de Adnan Menderes’i kimin astırdığını buldular:
İsmet Paşa…
Hay İsmet Paşa kadar, taş düşsün kafanıza…
Ölmüş bir adamla bu kadar uğraşılır mı?
Saçma, sahte, düzmece ve içi boş saçma kazıntı yazılarla!
Cemal Gürsel diyesiymiş ki; ben işte Menderes’in idamına karşıydım. Ama CHP’den ve İnönü’den öylesine baskı geldi ki, karşı koyamadım…
Demek, İhtilal sürecinde ve sonrasında İnönü’nün bu denli etkisi varmış ordu üzerinde…
Onu ihtilale sürükleyecek ve sonra da idam cezalarını uygulatacak kadar….
Şimdi, ciddiye alıp, uzun uzadıya yanıt vermeye gerek var mı?
İnönü’nün bir ihtilal korkusu yaşadığını, bu nedenle daha muhalefeti döneminde iktidarı sık sık uyardığını; ihtilal sürecinde evine kapanıp kaldığını ve Menderes’in idamı gündeme geldiğinde, Menderes’in eşi Beril Hanım’ın İnönü’nün kapısını çalarak, idamların durdurulması konusunda yardımcı olmasını rica ettiğini…
İsmet Paşa’nın kimi temaslarda bulunmakla ve kimi açıklamalar yapmakla birlikte, bunda başarılı olamadığını ve hatta orduda Milli Birlik Komitesi’nin içinde karşıt görüşler olduğunu, bunların Cemal Gürsel’i bile atlatarak, baskın ihtilalci tavırlarını yürüttüklerini…
13 Eylül 1961 tarihinde, Milli Birlik Komitesi Başkanı Cemal Gürsel’e bir mektup yazarak; “Siyasi suçlardan dolayı ölüm cezası, bugün yeryüzünde hemen hiçbir medeni ülkede kalmamış gibidir. Türlü tehlike karşısında bulunan memleketimizin bekçileri ve koruyucuları olan Milli Birlik Komitesi üyelerinin, ellerindeki aziz emaneti, vehim bir itibar buhranına maruz bırakmayacaklarını hulus ve ümit ediyorum” söylediğini mi?
Neresinden başlasak, ne yapsak ki?
Beyler!
Zıvanadan çıktınız…
Bu yaptıklarınızın yanlışlığını biz size şu an anımsatıyoruz ama; bunları tarih yazacak!
Ve sizi, gerek basın gerekse siyasi tarih içinde belli bir yere oturtacağını ve tarihte hiç görülmemiş, bilinmeyen bir düzmece, olayları tahrif etme şebekesi olarak niteleyeceğini söylemeye gerek var mı?
Milletin beynini iyice ütülediniz…
Hareketsiz kıldınız…
Yeter artık!
Az ciddi olun!

Kemal Arı, 14.4.2015

Exit mobile version