IRAK TÜRKMENLERİ VE IŞİD

<p>IŞİD Karşısında Irak Türkmenleri Niçin Yok Sayılmaktadır?
Arap Baharı’nın gölgesinde, Suriye’de 2011’den beri yaşanan kanlı çatışmaların bereketli katkılarıyla ABD’nin 2003’den beri Irak’ta oluşturduğu zeminin mahzenlerinde ortaya çıkan IŞİD’in bazı karanlık yönleri belki de hiçbir zaman aydınlanamayacaktır. Konu, bazı yetkililerin tespit ettiği şekliyle “Irak’ta Kürtlerin devlet içinde bir konumları, yetkileri ve sınırları var; Şiiler zaten birçok pozisyonların ve ülkenin önemli bir kısmının hâkimi, fakat Sünniler ortada olup, böyle bir ortamda IŞİD benzeri bir terörist yapılanma kaçınılmazdır” tespitinin doğrularından çok yanlışları bulunmaktadır. Çünkü burada sorun, bir terör devletinin yanlış uygulamalardan dolayı kazara mı ortaya çıktığı, yoksa bazı politik emellere ulaşmak için böyle bir örgütlenmeye zemin mi hazırlandığı noktasında düğümlenmektedir.
Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında adeta sıkışmış durumdaki İsrail’in, yeni yerleşim yerlerine karşı tepkileri diğer bölgesel sorunlara tahvil etme politikalarına şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır. IŞİD’in sesini duyurmaya başladığı günlerden bugüne İsrail ülkesi ve halkına pek bir zarar vermemiş olması belki de buna imkânı olmadığından kaynaklanmaktadır. Ancak dört dörtlük Hollywood sahneleriyle, görüntü, teknik detaylar, ışıklandırma ve bütün çekim imkânlarıyla naklen kelle kesme ve internette servise koyma etkinlikleri netice itibariyle başta ABD olmak üzere batılı ülkelere “bize müdahale et” çağrısında bulunmaktadır. Batı kamuoyunu böyle bir talebe zorlamaktadır.
Olayların ortaya çıkması ile birlikte bölge ve dünya kamuoyu, gücü yeten devletlerin bu mücadelede yer almasını talep etmiştir. Bu bağlamda oluşturulan koalisyona Türkiye’nin biraz soğuk kalması, hiç değilse İncirlik üssünün kullanılması konusunda talepleri gözü kapalı kabul etmemesi içte ve dışta ayıplanma konusu haline gelmiştir. Buna karşın Kobani savaşlarına katılacak olan Peşmerge ve PYD mensuplarına her türlü kolaylığı sağlaması adeta ayakta alkışlanmıştır. Bu süreçte her türlü Kürt unsurun IŞİD’i Kobani’den atmalarından dolay büyük bir zafer kazandığı kabul edilmektedir.
Bu aşamada dikkat çekilmesi gereken bir gerçek var: IŞİD’e karşı mücadele eden Türkmen varlığı yok sayılmaktadır. Halbuki bu süreçte Türkmenler de çeşitli şekillerde örgütlenerek birçok cephede başarılı savunmalarda bulunmuştur. Bununla beraber silah ve mühimmat taleplerine ve diğer teknik destek isteklerine hiçbir şekilde olumlu cevap verilmemiştir. Gerek ABD, gerekse Irak yönetimi aynı amaç doğrultusunda mücadele eden bu unsurlardan yararlanmak bir yana sanki onları ateşin önüne atarak yok olmasını beklemiştir. Halbuki zaman zaman rehinelere uygulanan infaz görüntüleri batılı yönetimleri “başka kimden yardım alabiliriz” noktasına getirmiştir. Bu süreçte daha önce terör sabıkası bulunan grupların teröristliklerinin şimdilik görmezlikten gelinmesi istenmiş, çünkü IŞİD terörünün çok daha korkunç olduğunu ortaya koyan görüntü ve sesler her fırsatta servis edilmiştir.
Bütün bu gerçeklere karşın ABD’nin veya Irak merkezi hükümetinin niçin bu savaşta Türkmen cephesiyle işbirliği yapmadığı henüz anlaşılmış değildir. Çatışmalarda hayatını kaybeden yüzlerce Türkmen hakkındaki haberler dahi medyada pek yer almamıştır. Türkmen Cephesi Lideri Erşad Salihi “IŞİD’e karşı mücadelede yalnız bırakıldık” derken, aynı zamanda bölge çapında oynanan oyunların bir sahnesini de aydınlatmaktadır. Kobani savaşları devam ederken Türkiye çeşitli şekillerde yardımda bulunmuş, geçiş kolaylığı yanında yaralıların tedavisi konusunda katkısını esirgememiştir. Ancak Türkmenler sözkonusu olunca bu çapta bir destek duyulmuş değildir.
Irak’ta başlayıp Suriye’yi ve bir anlamda bölgeyi tehdit eden IŞİD hareketi bastırılsa bile birçok bakımdan muamma özelliğini koruyacaktır. Bu çapta bir organize hareket, ABD’nin kontrolündeki Irak’ta nasıl oldu da bölgesel bir güç, hatta küresel tehdit haline ulaşabildi? Bütün dünyayı ürküten kelle kesme manzaraları yanında bölgede etkinliği olan güçlerin bu aşamaya kadar bu organizasyondan nasıl haberdar olamadıkları ve engelleyemedikleri öncelikle sorgulanmalıdır. Hesapların, hedeflerin, beklentilerin iç içe girdiği, kimin elinin kimin cebinde olduğunu uzmanlarından ve hareketi asıl yönlendirenlerden başkasının bilemediği bu bölgede IŞİD tezgâhının asıl maksadının ne olduğu, ne olacağı herkesin merakla sonunu beklediği bir Hollywood senaryosu haline gelmiştir. 2003’de Irak’a müdahalenin daha ilk günlerinde Türkmenlere ait nüfus ve tapu kayıtlarını yakma hadisesinde olduğu gibi, bölgedeki Türkmen varlığını birbirinden koparma ve yok etme, bu senaryonun önemli bölümlerinden mi acaba? IŞİD’e karşı savaşan bazı unsurlar uluslararası çapta alkışlandığı, kahramanlaştırıldığı bu mücadeleyi etkin bir şekilde yerine getiren Türkmenlerden niçin bahsedilmek istenmemekte, bu insanlardan katledilenler anılmamaktadır?</p>
<p>alaeddinyalcinkaya@gmail.com
oncevatan, 27 Mart 2015</p> - isid
,

Alaeddin YalçınkayaIŞİD Karşısında Irak Türkmenleri Niçin Yok Sayılmaktadır?
Arap Baharı’nın gölgesinde, Suriye’de 2011’den beri yaşanan kanlı çatışmaların bereketli katkılarıyla ABD’nin 2003’den beri Irak’ta oluşturduğu zeminin mahzenlerinde ortaya çıkan IŞİD’in bazı karanlık yönleri belki de hiçbir zaman aydınlanamayacaktır. Konu, bazı yetkililerin tespit ettiği şekliyle “Irak’ta Kürtlerin devlet içinde bir konumları, yetkileri ve sınırları var; Şiiler zaten birçok pozisyonların ve ülkenin önemli bir kısmının hâkimi, fakat Sünniler ortada olup, böyle bir ortamda IŞİD benzeri bir terörist yapılanma kaçınılmazdır” tespitinin doğrularından çok yanlışları bulunmaktadır. Çünkü burada sorun, bir terör devletinin yanlış uygulamalardan dolayı kazara mı ortaya çıktığı, yoksa bazı politik emellere ulaşmak için böyle bir örgütlenmeye zemin mi hazırlandığı noktasında düğümlenmektedir.
Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında adeta sıkışmış durumdaki İsrail’in, yeni yerleşim yerlerine karşı tepkileri diğer bölgesel sorunlara tahvil etme politikalarına şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır. IŞİD’in sesini duyurmaya başladığı günlerden bugüne İsrail ülkesi ve halkına pek bir zarar vermemiş olması belki de buna imkânı olmadığından kaynaklanmaktadır. Ancak dört dörtlük Hollywood sahneleriyle, görüntü, teknik detaylar, ışıklandırma ve bütün çekim imkânlarıyla naklen kelle kesme ve internette servise koyma etkinlikleri netice itibariyle başta ABD olmak üzere batılı ülkelere “bize müdahale et” çağrısında bulunmaktadır. Batı kamuoyunu böyle bir talebe zorlamaktadır.
Olayların ortaya çıkması ile birlikte bölge ve dünya kamuoyu, gücü yeten devletlerin bu mücadelede yer almasını talep etmiştir. Bu bağlamda oluşturulan koalisyona Türkiye’nin biraz soğuk kalması, hiç değilse İncirlik üssünün kullanılması konusunda talepleri gözü kapalı kabul etmemesi içte ve dışta ayıplanma konusu haline gelmiştir. Buna karşın Kobani savaşlarına katılacak olan Peşmerge ve PYD mensuplarına her türlü kolaylığı sağlaması adeta ayakta alkışlanmıştır. Bu süreçte her türlü Kürt unsurun IŞİD’i Kobani’den atmalarından dolay büyük bir zafer kazandığı kabul edilmektedir.
Bu aşamada dikkat çekilmesi gereken bir gerçek var: IŞİD’e karşı mücadele eden Türkmen varlığı yok sayılmaktadır. Halbuki bu süreçte Türkmenler de çeşitli şekillerde örgütlenerek birçok cephede başarılı savunmalarda bulunmuştur. Bununla beraber silah ve mühimmat taleplerine ve diğer teknik destek isteklerine hiçbir şekilde olumlu cevap verilmemiştir. Gerek ABD, gerekse Irak yönetimi aynı amaç doğrultusunda mücadele eden bu unsurlardan yararlanmak bir yana sanki onları ateşin önüne atarak yok olmasını beklemiştir. Halbuki zaman zaman rehinelere uygulanan infaz görüntüleri batılı yönetimleri “başka kimden yardım alabiliriz” noktasına getirmiştir. Bu süreçte daha önce terör sabıkası bulunan grupların teröristliklerinin şimdilik görmezlikten gelinmesi istenmiş, çünkü IŞİD terörünün çok daha korkunç olduğunu ortaya koyan görüntü ve sesler her fırsatta servis edilmiştir.
Bütün bu gerçeklere karşın ABD’nin veya Irak merkezi hükümetinin niçin bu savaşta Türkmen cephesiyle işbirliği yapmadığı henüz anlaşılmış değildir. Çatışmalarda hayatını kaybeden yüzlerce Türkmen hakkındaki haberler dahi medyada pek yer almamıştır. Türkmen Cephesi Lideri Erşad Salihi “IŞİD’e karşı mücadelede yalnız bırakıldık” derken, aynı zamanda bölge çapında oynanan oyunların bir sahnesini de aydınlatmaktadır. Kobani savaşları devam ederken Türkiye çeşitli şekillerde yardımda bulunmuş, geçiş kolaylığı yanında yaralıların tedavisi konusunda katkısını esirgememiştir. Ancak Türkmenler sözkonusu olunca bu çapta bir destek duyulmuş değildir.
Irak’ta başlayıp Suriye’yi ve bir anlamda bölgeyi tehdit eden IŞİD hareketi bastırılsa bile birçok bakımdan muamma özelliğini koruyacaktır. Bu çapta bir organize hareket, ABD’nin kontrolündeki Irak’ta nasıl oldu da bölgesel bir güç, hatta küresel tehdit haline ulaşabildi? Bütün dünyayı ürküten kelle kesme manzaraları yanında bölgede etkinliği olan güçlerin bu aşamaya kadar bu organizasyondan nasıl haberdar olamadıkları ve engelleyemedikleri öncelikle sorgulanmalıdır. Hesapların, hedeflerin, beklentilerin iç içe girdiği, kimin elinin kimin cebinde olduğunu uzmanlarından ve hareketi asıl yönlendirenlerden başkasının bilemediği bu bölgede IŞİD tezgâhının asıl maksadının ne olduğu, ne olacağı herkesin merakla sonunu beklediği bir Hollywood senaryosu haline gelmiştir. 2003’de Irak’a müdahalenin daha ilk günlerinde Türkmenlere ait nüfus ve tapu kayıtlarını yakma hadisesinde olduğu gibi, bölgedeki Türkmen varlığını birbirinden koparma ve yok etme, bu senaryonun önemli bölümlerinden mi acaba? IŞİD’e karşı savaşan bazı unsurlar uluslararası çapta alkışlandığı, kahramanlaştırıldığı bu mücadeleyi etkin bir şekilde yerine getiren Türkmenlerden niçin bahsedilmek istenmemekte, bu insanlardan katledilenler anılmamaktadır?

Okumaya devam et  Banu AVAR takke düşürmeye devam ediyor..

[email protected]
oncevatan, 27 Mart 2015


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir