HAZAR VE TANAP

17 Mart' ta Kars'ta Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ.Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı G.Margvelaşvili'nin katılımıyla  Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyacak Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi'nin (TANAP) temeli atıldı.
 
*
TANAP, Hazar Denizi'ndeki Şah Deniz Gaz Sahası ve Hazar Denizi'nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gaz vasıtasıyla Kafkasya'yı Orta ve Güney Avrupa ile buluşturmayı öngörüyor. 
Güney Gaz Koridorunda Gürcistan-Türkiye hattını kapsıyor,Türkiye sınırından itibaren Trans Adriyatik Boru Hattı Projesi adıyla İtalya'ya ulaşmayı hedefliyor.
 
*
Ancak TANAP; Avrasya İşbirliği Teşkilatı ile Rusya'nın yeniden eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirmesinden duyulan endişeler çevresinde,
ABD'nin Doğu Avrupa ve Kafkasya'yı Rusya'ya mı terk edeceği sorularından doğan gerginlikler,
ABD ve AB'nin Rusya'ya ardarda ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım paketleri açtığı bir süreç,
ABD Temsilciler Meclisi'nin Ukrayna kriziyle ilgili ABD-Rusya arasında "Soğuk Savaş"ı tescil eden 758 sayılı kararıyla yaşanan oldukça kritik bir dönemde gerçekleşiyor. *
Kritik bir dönem! İşte Rus GazpromBank'a, Vnesheconombank'a, petrol üreticisi Rosneft'e, doğal gaz tedarikçisi Novatek şirketlerine finansal destek sağlanması yasaklanmıştır.
Avrupa Parlamentosu'nun kararıyla Gazprom şirketinin Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa'ya taşımayı hedefleyen Güney Akım projesine ilişkin çalışmalar askıya alınmış,
Japonya ise Çernomorskneftegaza ve Neftebaza adlı şirketlerin varlıklarını dondurmuştur.
 
*
Tam o sırada, birincisi; Türkiye ile AB  arasında "Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu" sürecine start verilmiş,
Ardından Azerbaycan ve Gürcistan birlikte, İngiliz enerji şirketi British Petroleum'un yüzde 12  ortaklığı ile TANAP ile Azeri doğalgazı küresel pazarların himayesine, işbirliği ve güvenlik ağına katılmıştır.
İkincisi; Devlet Başkanı Putin'in Türkiye ziyaretinde teklif ettiği plana göre Gazprom şirketi, hem Ukrayna'daki doğalgaz dağıtım merkezini by-pass eden, hem de iptal edilen Güney Akım'ın yerine Türkiye topraklarından geçerek Avrupa'ya ulaşacak yeni  bir hat inşa etmeyi teklif etmiştir.
 
*
Rusya, Ukrayna ile yaptığı anlaşmanın 2020'de sona ermesinin ardından Avrupa'ya sevkiyatını, Mavi Akım'a paralel bir şekilde Karadeniz'in altından geçerek Türkiye'nin kuzeybatısından Yunanistan sınırına ulaşması ve burada kurulacak bir doğalgaz dağıtım merkezi vasıtasıyla gerçekleştirmeyi öngörüyor.
"AB; Rusya'dan kesintisiz, garantili enerji sevkiyatlarının gerçekleştirmeyi istiyorsa, Yunanistan üzerinden Makedonya- Sırbistan- Avusturya'ya ulaşılabilir" deniyor.
TANAP ise Rus doğalgazının Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı üzerinden geçebileceğini hesaplıyor.
 
*
Halbuki böylesi kritik bir dönemde, esasen herşeyin temelinde Hazar Havzası'nın stratejik profili ön planda bulunuyor.
ABD, AB ve Rusya'nın Hazar Havzası ile ilgili stratejileri, "Enerji Güvenliği" başlığında  bölgenin "demokrasi, barış ve siyasi istikrarını" ilgilendiriyor.
 
*
Bu noktada ABD'nin stratejisini; Büyük Enerji Güvenliği için Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, Avrupa ülkelerinin de enerji alımının büyük bir kısmında Rusya'ya bağlı olmamasını sağlamak hedefi belirliyor.
Avrupa Birliğinin stratejisini; hem Rusya'dan ihraç edilen yakıtın yüzde 50'sini almanın, hem de teknolojideki ilerlemesiyle 2035 yılında enerji açısından kendine yetecek ve dünyaya enerji ihraç eden bir ülke olacak ABD'nin arkasını kollamak oluşturuyor.
Rusya'nın stratejisi ise milliyetçi-devrimci motivasyonu ve en büyük tehlikenin ekonomik zayıflıktan kaynaklandığı tesbitiyle enerjiyi ekonominin temel politikası ve dış politikanın belirleyeni haline getirmişlik belirliyor.
 
*
Bu çerçevede Rusya, Hazar Denizini benzeri olmayan bir iç deniz olarak kabul etmekte ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin Hazar'a uygulanamayacağını esas almaktadır.
Göl olarak kabul edilirse,ulusal sınırların belirlenmesinde ya Hazar'ın tamamen kıyıdaş ulusal sektörlere bölünmesi ya da ortak kullanımı gerekiyor.
Nitekim Hazar'ın hukuki statüsünün belirlenmesi için kıyıdaş ülkeler Azerbaycan, Rusya, İran, Kazakistan ve Türkmenistan'ın kurduğu çalışma grupları, henüz Hazar'ın dibinin bölünmesi sorununun kıyıdaş bazı ülkeler arasında çözüldüğü, su yüzeyinin bölünmesi konusunda da beş ülkenin mutabakat sağladığı bir konumda bulunuyor.
 
*
Hazar;deniz olarak kabul edildiği taktirde 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre her kıyıdaş devletin karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin olması gerekiyor.
Üstelik Azerbaycan'ın ABD ve Avrupa şirketleriyle petrol anlaşmaları yapmış olması, Hazar'ın statüsünün belirlenmesinde uluslararası hukukun yanında siyasi ve ekonomik unsurların devreye girmesi ve her kıyıdaş devlet ve ilişkide olduğu devletin farklı farklı hukuksal tezlerinin oluşmasına yol açıyor, buna Rusya ve İran açık tepki gösteriyor.
Şimdi TANAP'la birlikte British Petroleum şirketi de  hukuk sürecine katılmış sayılıyor.
 
*
ABD ve AB, özellikle Rusya'nın milliyetçi-devrimci motivasyonuyla koyduğu tepkiye karşılık, NATO'nun vargücüyle mücadele etmesi gerektiği yönünde hemfikirdir. 
Nitekim NATO Rusya'nın olası saldırganlığına karşı koymak için askeri varlığını Doğu Avrupalı üye ülkelere konuşlandırıyor.
NATO'nun doğuya doğru genişlemesiyle  Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki bölgede ve Hazar Havzasında çatışma alanı​oluşmuştur.
Finlandiya'dan Gürcistan'a, Azerbaycan'dan Ermenistan'a ve Türkiye'ye ...  
 
20.3.2015 - macedonia makedonya
17 Mart’ ta Kars’ta Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ.Aliyev ve Gürcistan Cumhurbaşkanı G.Margvelaşvili’nin katılımıyla  Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin (TANAP) temeli atıldı.
 
*
TANAP, Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz Gaz Sahası ve Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gaz vasıtasıyla Kafkasya’yı Orta ve Güney Avrupa ile buluşturmayı öngörüyor. 
Güney Gaz Koridorunda Gürcistan-Türkiye hattını kapsıyor,Türkiye sınırından itibaren Trans Adriyatik Boru Hattı Projesi adıyla İtalya’ya ulaşmayı hedefliyor.
 
*
Ancak TANAP; Avrasya İşbirliği Teşkilatı ile Rusya’nın yeniden eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirmesinden duyulan endişeler çevresinde,
ABD’nin Doğu Avrupa ve Kafkasya’yı Rusya’ya mı terk edeceği sorularından doğan gerginlikler,
ABD ve AB’nin Rusya’ya ardarda ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım paketleri açtığı bir süreç,
ABD Temsilciler Meclisi’nin Ukrayna kriziyle ilgili ABD-Rusya arasında “Soğuk Savaş”ı tescil eden 758 sayılı kararıyla yaşanan oldukça kritik bir dönemde gerçekleşiyor.
*
Kritik bir dönem! İşte Rus GazpromBank’a, Vnesheconombank’a, petrol üreticisi Rosneft’e, doğal gaz tedarikçisi Novatek şirketlerine finansal destek sağlanması yasaklanmıştır.
Avrupa Parlamentosu’nun kararıyla Gazprom şirketinin Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen Güney Akım projesine ilişkin çalışmalar askıya alınmış,
Japonya ise Çernomorskneftegaza ve Neftebaza adlı şirketlerin varlıklarını dondurmuştur.
 
*
Tam o sırada, birincisi; Türkiye ile AB  arasında “Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu” sürecine start verilmiş,
Ardından Azerbaycan ve Gürcistan birlikte, İngiliz enerji şirketi British Petroleum’un yüzde 12  ortaklığı ile TANAP ile Azeri doğalgazı küresel pazarların himayesine, işbirliği ve güvenlik ağına katılmıştır.
İkincisi; Devlet Başkanı Putin’in Türkiye ziyaretinde teklif ettiği plana göre Gazprom şirketi, hem Ukrayna’daki doğalgaz dağıtım merkezini by-pass eden, hem de iptal edilen Güney Akım’ın yerine Türkiye topraklarından geçerek Avrupa’ya ulaşacak yeni  bir hat inşa etmeyi teklif etmiştir.
 
*
Rusya, Ukrayna ile yaptığı anlaşmanın 2020’de sona ermesinin ardından Avrupa’ya sevkiyatını, Mavi Akım’a paralel bir şekilde Karadeniz’in altından geçerek Türkiye’nin kuzeybatısından Yunanistan sınırına ulaşması ve burada kurulacak bir doğalgaz dağıtım merkezi vasıtasıyla gerçekleştirmeyi öngörüyor.
“AB; Rusya’dan kesintisiz, garantili enerji sevkiyatlarının gerçekleştirmeyi istiyorsa, Yunanistan üzerinden Makedonya- Sırbistan- Avusturya’ya ulaşılabilir” deniyor.
TANAP ise Rus doğalgazının Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı üzerinden geçebileceğini hesaplıyor.
 
*
Halbuki böylesi kritik bir dönemde, esasen herşeyin temelinde Hazar Havzası’nın stratejik profili ön planda bulunuyor.
ABD, AB ve Rusya’nın Hazar Havzası ile ilgili stratejileri, “Enerji Güvenliği” başlığında  bölgenin “demokrasi, barış ve siyasi istikrarını” ilgilendiriyor.
 
*
Bu noktada ABD’nin stratejisini; Büyük Enerji Güvenliği için Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, Avrupa ülkelerinin de enerji alımının büyük bir kısmında Rusya’ya bağlı olmamasını sağlamak hedefi belirliyor.
Avrupa Birliğinin stratejisini; hem Rusya’dan ihraç edilen yakıtın yüzde 50’sini almanın, hem de teknolojideki ilerlemesiyle 2035 yılında enerji açısından kendine yetecek ve dünyaya enerji ihraç eden bir ülke olacak ABD’nin arkasını kollamak oluşturuyor.
Rusya’nın stratejisi ise milliyetçi-devrimci motivasyonu ve en büyük tehlikenin ekonomik zayıflıktan kaynaklandığı tesbitiyle enerjiyi ekonominin temel politikası ve dış politikanın belirleyeni haline getirmişlik belirliyor.
 
*
Bu çerçevede Rusya, Hazar Denizini benzeri olmayan bir iç deniz olarak kabul etmekte ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin Hazar’a uygulanamayacağını esas almaktadır.
Göl olarak kabul edilirse,ulusal sınırların belirlenmesinde ya Hazar’ın tamamen kıyıdaş ulusal sektörlere bölünmesi ya da ortak kullanımı gerekiyor.
Nitekim Hazar’ın hukuki statüsünün belirlenmesi için kıyıdaş ülkeler Azerbaycan, Rusya, İran, Kazakistan ve Türkmenistan’ın kurduğu çalışma grupları, henüz Hazar’ın dibinin bölünmesi sorununun kıyıdaş bazı ülkeler arasında çözüldüğü, su yüzeyinin bölünmesi konusunda da beş ülkenin mutabakat sağladığı bir konumda bulunuyor.
 
*
Hazar;deniz olarak kabul edildiği taktirde 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre her kıyıdaş devletin karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin olması gerekiyor.
Üstelik Azerbaycan’ın ABD ve Avrupa şirketleriyle petrol anlaşmaları yapmış olması, Hazar’ın statüsünün belirlenmesinde uluslararası hukukun yanında siyasi ve ekonomik unsurların devreye girmesi ve her kıyıdaş devlet ve ilişkide olduğu devletin farklı farklı hukuksal tezlerinin oluşmasına yol açıyor, buna Rusya ve İran açık tepki gösteriyor.
Şimdi TANAP’la birlikte British Petroleum şirketi de  hukuk sürecine katılmış sayılıyor.
 
*
ABD ve AB, özellikle Rusya’nın milliyetçi-devrimci motivasyonuyla koyduğu tepkiye karşılık, NATO’nun vargücüyle mücadele etmesi gerektiği yönünde hemfikirdir. 
Nitekim NATO Rusya’nın olası saldırganlığına karşı koymak için askeri varlığını Doğu Avrupalı üye ülkelere konuşlandırıyor.
NATO’nun doğuya doğru genişlemesiyle  Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki bölgede ve Hazar Havzasında çatışma alanı​oluşmuştur.
Finlandiya’dan Gürcistan’a, Azerbaycan’dan Ermenistan’a ve Türkiye’ye …  
 
20.3.2015
Okumaya devam et  300 UYGUR TÜRKÜ TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN; 2.BORALTAN FACİASI YAŞANMASIN

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir