ULUSALCILIK VE DÜŞMANLARI

Mustafa Kemal Atatürk

Sevgili okuyucular,

Üzülerek ifade edeyim ki, Atatürk’ün sağladığı imkanlarla eğitim alıp, kariyer sahibi olan bir takım gazeteci, yazar, sanatçı ve akademisyen gibi bir güruh takımı, üç-beş kuruşluk maddi çıkar veya bilgisiyle, kariyeri ile erişemedikleri yerlere ulaşmak için siyasi iktidarlara hatta emperyalistlere onursuzca yalakalık yaptıklarını, ulusalcılığa, Atatürk’e/Atatürkçülüğe karşı olduklarını görüyoruz.

En acısı da nedir biliyormusunuz; Atatürk’e “ Kefere “ , “ Ulus devletin miadı doldu “ ve “ Atatürk katildir “ diyecek kadar alçalanların, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu CHP’de yer almış olmaları ve de partide yurtsever, ulusalcı ve Atatürkçü olduklarını iddia edenlerinde bu alçakça ifadelere tepkisiz kalmaları!.

Bir yurtsever ve Atatürkçü olarak bunları gördükçe, duydukça kahroluyor, bugünkü yönetim kadrosuyla, politikasıyla CHP’nin iktidar olabileceğine inanmakta herkes gibi ben de zorluk çekiyorum?.
……..

Ulusalcılığa karşı olanların çatlak seslerinin sık sık duyulması üzerine CHP’den sırf yurtsever, Atatürkçü, ulusalcı olduğu için ihraç edilen şimdi bağımsız  İzmir Milletvekili olan B. Ayman Güler’in geçenlerde Aydınlık’ta  “Ulusalcılık ve düşmanları” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Güler ulusalcılığa karşı olanlara tepki göstererek özetle şunları söylüyor;

“ 2014’te Amerikancı ve Avrupacı liberaller, ulusalcılığın solla bir arada olamayacağı fetvası verdiler. Yerleştirilmiş dönüştürücüler, CHP’nin bu görüşle ilişkisini kesmesi için hareketlendiler.
“…Ulusalcılık, köken olarak “milliyetçilik” ya da “ulusçuluk” ilkesine dayanır. Tarihsel kökü Avrupa’da 1648 Westfalya Anlaşması ile 1789 Fransız Devrimi, sömürge dünyada da ulusal kurtuluş savaşlarıyla doğmuş ulus-devlet yapılanmasıdır…
…Çok yakın bir zaman önce şöyle denmemiş miydi;” Dünya küreselleşti, artık küçük bir köye dönüştü, şimdi küreselci anlayışı benimsemek zorundasınız, kaçınılmaz, küreselciliğin alternatifi yok.”
Ulusalcılık işte bu dayatmalar silsilesini emperyalist “uydurmalar” diye görüp reddeden düşünce-eylem sistemi olarak doğdu…
…Ulusalcılık, tarih bilincine ve emperyalizm kuramıyla ulusal-sınıfsal kurtuluş savaşları deneyimine sahip olanların elinde, aynı anda eyleme dökülen düşünce olarak yükseldi. Bu düşünce, 2006-2007 Cumhuriyet Mitingleri’nde olduğu gibi eylemci gövdesiyle yükseldi. Latin Amerika’yla Venezuela’da Chavez’le selamlaştı. Gerçek direnişin ‘küresel gezginlik’te değil, ancak ve ancak, üretimin ve yaşamın kaynaştığı ‘ulusal mekan’larda olabileceğini gösterdi…
…Küreselleşme adı verilen şeyin, yüz yıllık emperyalizmin yeni bir biçiminden ibaret olduğu kuramı, hem küreselciliği hem de bunun sözde küresel direnişçi işbirlikçilerini etkisiz kıldı. Ulusalcılığın bir numaralı düşman olarak ilan edilmesi, bu nedenlerledir. Küreselcilik tüm dünyayı tek-biçimli kültüre hapsederken, ulusalcılığı tek-biçimlilikle suçluyor. Evrensellik şarkıları söylerken, etnik – mezhepsel yerellikleri övüyor…”

Okumaya devam et  Kaybettiği seçimler

*  *  *
PEKİ ULUSALCILIK NEDİR?

Bunu da değerli yurtsever Nusret KEBABÇI’dan öğrenelim;
“ Son günlerde bazı partilerimizin ana gündem maddesinin ulusalcılık olduğu görülüyor…Böyle olunca…Kimileri aklınca bunu solun karşısına koymaya çalışırken…Kimileri de reddetmeye çalışıyor…Aslına bakarsanız bugün dünya üzerindeki tartışma ulusalcılık- solculuk karşıtlığı üzerine değil…Hem böyle bir gündem maddesi dünyanın hiçbir yerinde yok, olamaz da…

Sorun nedir biliyor musunuz?
Emperyalizmin kuklası olup…Onun ülkemiz içindeki planlarının bire bir savunucusu olanların, yavuz hırsız misali kafa karışıklığı yaratarak halkı aldatmaya çalışmaları…
Olay budur.İsterseniz ulusalcılığı biraz tanımlamaya çalışalım ki konu biraz olsun aydınlığa kavuşabilsin…

Ulusalcılık: en basit tanımla ulus devletten yana olmak demektir. Yani ulus kimliği…

Hiç tüm kaynaklarını emperyalizmin talanına terk etmiş bir ulus devlet olabilir mi? Olamaz. Böyle olunca da…Ulusalcılık daha geniş bir tanımla…Toprakların yabancılara satılmasından tutun…Sanayinin… Bankaların…Ticaretin… Yabancılara satılmasına karşı çıkmak demektir. Bir anlamda…Ülkenin en küçük bir parçasını bile gözü gibi korumaktır…
…….
Şu solculuk meselesine gelince…
Sizce… Güney Amerika’daki solcu ülkeler neden hedefte?
Neden birçok lideri darbeler ve suikastlarla yok edilmeye çalışıldı?

Ben söyleyim…
Ülkelerini emperyalist talana açmayıp…Kendi yer altı, yer üstü kaynaklarına… Sanayilerine…Tarımlarına sahip çıktılar…O yüzden.

Siz emperyalizme karşı çıkmayın…
Onun ülkemizde uygulamaya çalıştığı etnik ve dini kimliklere ayrıştırma planlarının bir parçası olun…Askerin…Yargının…Eğitimin tasfiyesine sesinizi, çıkarmayın… Ulusal kaynakların… Sanayinin…Tarımın…Bankaların…
Kısacası tüm ekonominin yabancılara satışına kayıtsız kalın…
Sonra da solculukmuş deyin!
Sormak gerekiyor…
Küreselciliğin adı, ne zamandan beri solculuk oldu? “

Hulusi ŞENEL/Sydney
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir