İşte bu da Libya faturası…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi için çaba gösterdik, Amerika ve Batı’nın yanında yer aldık. Kaddafi devrildikten sonra, yanında yer aldıklarımız, Libya’yı parsellediler. Zengin petrol yataklarını ele geçirdiler. Ülkedeki müteahhitlik hizmetlerinde bizi taşeron olarak kullandılar.
Özetle, Libya’da en çok iş yapan, işçi çalıştıran, ülke ekonomisine katkı sağlayan bütün kaynaklarımız şu anda elimizden alınmış durumda.
Kaddafi’nin devrilmesinden sonra da dikkat edilecek olursa Libya’da iç savaş yaşanıyor. Ülke de üçe bölünmüş durumda. Amerika ve Batı bunun böyle olmasını istiyor. Tarihin derinliklerine baktığımızda dış güçlerin “Parçala, böl ve yönet” sistem şu anda Libya’da da işletiliyor.
Libya’nın üçe bölünmüş olduğunu söyledik. Evet, İç savaş yaşayan Libya Tobruk Hükümeti, Müslüman Kardeşlerin kolu olan Libya Şafağı ve IŞİD güçleri arasında üçe bölünmüş durumda. Libya’da çoğunluk şimdi Kaddafi’yi arar hale gelmiş görünüyor. Can güvenliği yok, halk geçimini zorlukla sağlıyor. Sosyal yapı giderek bozuluyor. Ülkede dış güçler ne isterse o yapılıyor.
Tobruk Hükümeti, ülkenin yarısını şu anda elinde tutuyor. Es Sini’nin Başkanlık ettiği kukla hükümet Amerika ve Batı tarafından destekleniyor. Es Sini, Arap ülkeleri ile de iyi ilişkiler içinde bulunuyor. Görebildiğimiz kadarı ile şu anda Türkiye’yi düşman olarak görüyor. Libya’daki Türkler de bu nedenle son derece rahatsız ve can güvenliğinden yoksun.
Daha önce tehdit alan ve sıkıntı yaşayan Türkler THY’nin uçakları ile Türkiye’ye taşınmışlardı.
Uzun zamandır Tobruk Hükümeti ile Türkiye arasındaki ilişkilerde çok önemli sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Tobruk Hükümeti Başkanı Es Sini, son alınan kararı ile Libya’da artık Türkiye ile ticaret yapılmayacağını, hiçbir iş verilmeyeceğini açıkladı. Hiç kuşkusuz bunun nedenleri de var.
Türkiye’nin Libya’da faaliyet gösteren Müslüman Kardeşlerin kolu Libya Şafağı örgütüne destek verdiği iddia ediliyor. Es Sini de bunu gerekçe göstererek Türkiye’nin ülkesine istenmediğini ilan etti. Bu karar, Türkiye için çok büyük bir darbedir.
Madalyonun bir de arka yüzüne bakalım:
Es Sini bu kararı alırken, hiç kuşkusuz arkasındaki destekçilerinin yaptığı baskılardan da cesaret almıştır. Kapalı kapılar ardında Amerika, Batı ve Arap ülkeleri artık Türkiye’ye karşı bir cepheleşme içindeler. Açık söylemek gerekirse biz hiç birine güvenmiyoruz. Bu nedenle attığımız her adıma dikkat etmek durumundayız. Bölge çok kaygan bir zemin ve bu kaygan zeminde her ülke kendi çıkarlarını ön planda tutuyor.
Kaddafi döneminde Libya’daki hemen hemen bütün müteahhitlik işlerini Türkiye üstlenmişti. Ucuz ve kaliteli petrolün büyük bir kısmını da Libya’dan alıyorduk. Bu işlerde çalışan binlerce işçimiz de vardı. Kaddafi’nin devrilmesinden sonra işlerimiz darbe yedi. Libya’daki işçilerimiz de Türkiye’ye taşındı. Zaten işsizliğin kol gezdiği ülkemizde Libya’da işleri yitirenlerin gelmesi ile işsizler ordusuna yenileri de eklenmiş oldu.
Uyguladığımız yanlış politikalar nedeni ile daha çok kazanma yerine, elimizdekileri de yitiriyoruz. Libya, buna somut bir örnektir. Daha önce yazmıştık kendimizi dış dünyadan soyutluyoruz ve giderek yalnızlaşıyoruz. Bunun faturasının gelecekte çok ağır olacağını bir türlü göremiyoruz.
Es Sini’ye seversiniz, sevmezsiniz bu başka bir şey. Burada önemli olan Türkiye’nin Libya’daki çıkarları olmalıdır. Bugün her ülke çıkarının peşindeyse biz neden olmayalım?
Yeri gelmişken Suriye’yi de buna eklemeliyiz. Suriye’ye yaptığımız ticaret bu ülkedeki iç çatışmalar ve uyguladığımız politikalar nedeni ile durmuştur. Çok büyük zararların olduğunu görüyoruz. Kaldı ki, Suriye’den ülkemize gelen 2 milyon sığınmacı ile de yeni ve ağır bir yükün altına girdik. Kazanma yerine kaybediyoruz.
Es Sini, Müslüman Kardeşlerin Libya’daki kolu Libya Şafağı için “Terörist grup” diyor. Nitekim Amerika ve Batı da Libya Şafağına karşı Es Sini’nin verdiği mücadeleyi destekliyor. Türkiye, bu noktada suçlanarak terörist gruba destek vermiş oluyor. Bu çok ağır bir suçlama değil mi? Biz, Libya’da neredeyiz? Bu ülkedeki haklarımızı, çıkarlarımızı koruyamıyorsak ve hep kaybediyorsak burada bir yanlışlık aramak gerekmiyor mu?
Es Sini’nin Tobruk Hükümeti’ni Arap ligi de meşru hükümet olarak görüyor ve tanıyor. Kendimizi bu kadar dış dünyanın dışında tutmak ve yalnızlaşmak bugüne kadar bize ne kazandırdı? Önümüze bakmak, çıkarlarımızı korumak, yanlış yapılan bir şey varsa hemen düzeltmek dış politikalarda “olmazsa olmaz” değil midir?
Kaddafi döneminde Libya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 15 milyar doları buluyordu. Bu küçümsenecek bir rakam mıdır? Bunun yanında binlerce müteahhit, onbinlerce işçimiz de burada iş yapıyordu. Ülkede az sayıda kalan Türk şirketlerinin tamamı alınan kararla ülkeden dışlanacak. Şimdi bütün bunları yitirdiğimiz gibi bir de terörist gruplara destek veren ülke konumuna düşürülmüş oluyoruz.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir