Artan işsizlik ekonomik başarısızlıktır…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

TUİK tarafından açıklanan Kasım 2014 işsizlik raporu ülkemizde yüzde 10,7’lik bir işsizler ordusunun var olduğunu ortaya koydu. Geçenlerde bu konuda yazmış ve görüşlerimizi de yansıtmıştık. Ancak, TUİK’in açıkladığı bu rakamlar gerçek işsizlik rakamları değildir. Gizli işsizler, özelikle tarım kesiminden köyüne dönen ve tarımsal nüfusa dahil olduğu için işsizlik rakamlarının dışında kalanlar da bulunuyor.
Bunları da TUİK’in açıkladığı rakamlara ekleyecek olursak, bugün Türkiye’de işsizlerin sayısının yüzde 18’lerde olduğunu düşünebiliriz.
Çok ciddi ve ürkütücü bir rakam.
Eğer, bir ülkede işsizlik sayısı bu denli büyük ve ürkütücü boyutlara gelmiş ise, o ülkedeki ekonomiyi başarılı bulabilir miyiz? Bugün, Türkiye’nin ekonomisini yönetenlerin bunu masaya yatırıp enine boyuna düşünmeleri gerekiyor.
Geçmiş hükümetler dönemlerine baktığımızda işsizlik oranlarının aşağı yukarı yüzde 6 veya 7 civarında olduğunu görüyoruz. Bugün tek parti hükümeti döneminde işsizlik yüzde 10’ları aşmış tehlikeli boyutlara doğru yönelmiştir.
Geçenlerde Ufuk Söylemezoğlu, konu ile ilgili geniş bir analiz yaptı. Söylemezoğlu, ekonomideki gidişi de iyi görmediğini belirtiyor. Türkiye’de AK Parti döneminde işsizliğin bu boyutlara tırmanmasındaki nedenleri de yazısında sıralıyor. Yazımız konusu içinde yer aldığı için, son derece önemsediğimiz bu yazıdan bazı alıntılar yaptık ve sizlerle paylaşmak istiyoruz:
“İstihdam yaratıcı politikaların gerek iş barışının, gerekse toplumsal barış ve huzurun sağlanmasında büyük önemi vardır. Ekonomik politika ve kurumları insanı ve toplumsal dokuyu yok sayarak ve soyutlayarak başarılı kılmak mümkün değildir. İşte bizim yıllardan beri, “içinde insan olmayan” bugünkü politika ve programlara yönelik eleştirilerimizin altındaki temel gerçek budur. Sıcak paraya dayalı, ithalatı ve borçlanarak tüketimi teşvik eden ekonomi politikaları ülkeyi üretimden uzaklaştırmış, katma değer ve istihdam yaratan sermaye yatırımlarını engellemiş, hane halklarını gelirleriyle orantılı olmayan yüksek borçlanmaya sürüklemiş ve giderek kronikleşen ve ağırlaşan büyük işsizliğe sebebiyet vermiştir. Türkiye’de milli gelire ilave bir katkısı olmayan, geliri yeniden paylaştırmak dışında üretkenliği olmayan, seyyar satıcılık-değnekçilik-simitçilik vb istihdam biçimleri gerçek istihdam olarak görülmemelidir. Eksik istihdam da (haftada 40 saatten az bir süre çalışanlar, gelir yetersizliği nedeniyle iş arayanlar, kendi mesleğinde istihdam edilememe nedeniyle işini değiştirenler ve iş aramaktan umudunu kesenler vb.) dikkate alındığında eksik istihdamın toplam iş gücü olarak 5,5 milyon kişiye ulaştığı görülmektedir. Bu rakamlara tarım sektöründeki gizli işsizlik ve ücretsiz aile işçi sayısı ilave edildiğinde ortaya çıkan tablo daha da vahim bir hal almaktadır.”

Okumaya devam et  ETKİ-TEPKİ VE YAŞAM

Sayıları 2 milyonu bulan Suriyeli sığınmacıların ucuz iş için kapı kapı dolaşmalarını da buna ekleyelim. Zaten kendi işsizimiz kendimize yetmiyormuş gibi, bu sığınmacılar da sorun oluyor ve öyle görünüyor ki sorun olmaya da devam edecek.
“Anadolu kaplanları” olarak gördüğümüz ve ekonominin lokomotifi niteliğindeki bazı işyerleri ekonomik nedenlerle ya kapanıyor, ya da küçülüyor. Bu işyerlerindeki krizler nedeni ile ortada kalan işçiler de işsizliği körüklüyor, bunu da göz ardı edemeyiz.
Şimdi bu işyerleri neden kapanıyor? Ya da çokları neden küçülüyor, işçi çıkarmak zorunda kalıyor? Başarılı bir ekonomi düzeni olsa, ihracatta aksama olmasa böyle bir tablo ile karşı karşıya kalınır mı? Kaldı ki, son dönemlerde dolardaki yükseliş, ekonomideki dalgalanmalar birçok işyerini de tehdit ediyor.
Bu arada şu noktaya da değinmeden geçemeyeceğiz:
Ülkemizde suç ve ahlak bozukluğu giderek artıyor. Bunun kökeninde işsizliğin de var olduğunu söylersek yanılmış mı oluruz? İşsizliğin insan dengesini bozduğu, psikolojisini bozduğu da bir gerçektir.
Özetle işsizliği artıran nedenlerin başında ekonomik başarısızlık başrol oynuyor. “İyi yönetiliyoruz”, ya da “ekonomimiz iyiye gidiyor” gibi açıklamaların ne kadar inandırıcı olup olmadığı yorumunu da sizlere bırakıyoruz.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir