ATATÜRK’ÜN LANGAZA’DA DOĞDUĞU SAVI KOCAMAN BİR “YUNAN” YALANIDIR (-Atatürk’ün Doğduğu Ev, Selanik’teki Pembe Boyalı Evdir!)

Prof. Dr. Kemal Arı, 7.02.2013 - ataturk dodugu ev selanik langaza

Prof. Dr. Kemal Arı, 7.02.2013 - ataturk dodugu ev selanik langazaATATÜRK’ÜN LANGAZA’DA DOĞDUĞU SAVI KOCAMAN BİR “YUNAN” YALANIDIR
(-Atatürk’ün Doğduğu Ev, Selanik’teki Pembe Boyalı Evdir!)

Selanik Belediye Başkanı Yiannis Boutaris, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ı ziyaret etmiş ve günün incisini söylemiş:
“Atatürk Selanik’te, bilinen evinde değil, Langaza’da doğdu….”
Bu haberi okuyucularına duyuran yazılı ve görsel medya hemen olayın üzerine atladı ve okuyucularına olayı şöyle duyurdular:
“Atatürk’ün doğduğu gerçek ev Langaza’da bulundu!)
Sanki arşivler açılmış, yörede ciddi akademik incelemeler yapılmış; kimi somut verilere ulaşılmış; nüfus kayıtları incelenip ortaya dökülmüş gibi kimileri hemen bilginin doğru olduğuna inanıverdiler
Bunda da haksız değiller:
Öyle ya!
Bunu söyleyen Selanik Belediye Başkanı…
Ancak bu güne dek Atatürk’ün ailesi, doğduğu yer, yıl ve hatta bilinmeyen evliliklerinden doğan (?) çocuklarının da bulunduğu üzerine sayısız bu tür asparagas haberler yapıldı ve bunlar kamuoyunda yer aldı…
Bunlar şimdi, tarihin tozlu sayfalarında duruyor.
Biri çıksa da “Atatürk için Uydurulan Yalanlar” diye bir araştırma yapsa, eminim ki çok ilgi çeker…

Atatürk’ün gerçek doğum yeri ile ilgili en son çıkan bu tür abartılı iddiayı anımsayalım:
“Atatürk’ün gerçek yeri meğer Selanik değil, Malatya’ymış”…

Bu yalnız evle olan iddia.
Oysa Atatürk’ün öz yaşamında gerçekle ilgisi olmayan sayısız abartılı bilgi yakın zamanlara dek ortalığa dökülüp saçıldı.
Pek çok kişi, Türkiye’de ve Türkiye dışında ortaya çıkıp, gerçek babalarının Atatürk olduğunu iddia ettiler.

Bunun için saçma sapan kanıtlar da ortaya koydular.
Kamuoyunda bunlara inananlar ve önemli gazetelerde ve televizyonlarda yer verenler de oldu.
Gerçekmiş gibi bunlarla söyleşiler yapıldı.
Adını şimdi anımsayamadığım bir hanım teyze vardı ki; kendisi de iddialarına inanmış, kanal kanal gezip, söyleşiler yapıyordu.
Sonra mavi gözlü bir amca çıktı meydana…
Kendisinin Atatürk’ün oğlu olduğunu söylüyor, bir sürü saçma şey söyleyerek, kendisine inanılmasını istiyordu.

Şimdi de söylenen şu:
Atatürk, Langaza’da doğmuş (!)
Haydaa!
Buna en çok üzülmesi gerekenler, Malatyalılar mı acaba?
Öyle ya!
Yakın zamana dek gündemde, Atatürk’ün gerçek doğum yerinin Malatya olduğuna ilişkin bilgiler vardı.
Malatya, Selanik’in rakibi olmuştu.
Şimdi Langaza çıktı ortaya ve hem Selanik’e, hem Malatya’ya rakip oldu, iyi mi!
Üstelik bunu söyleyen, Selanik Belediye Başkanı gibi önemli bir isim….
Buna hemen inanları çok üzeceğiz ama gerçeği söylemek durumundayız:
“Atatürk’ün Langaza’da doğduğu iddiası doğru değil… Üstelik bu iddia yeni bir iddia da değil…”

Bu iddia bundan iki yıl önce basında yer aldı.
İki yol önceki haberden daha eskilere uzanan geçmişi de vardı, o ayrı konu.
Bu kez haberin kaynağı Langaza Belediye Başkanı ve Yunanistan’da çıkan bir gazeteydi.
Olayı haberleştiren bu gazetenin adı: Proto Thema” ydı.
Oysa bu gazeteden önce konu Sagalisa adlı başka bir gazetede yer almış; ancak haber yeterince etki etmemişti ki; Proto Thema bu gazeteye atıfta bulunarak, konuyu güncellemişti.
Güya bu bilgi, aylarca süren bir araştırmanın sonucuydu.
Bakın neler deniliyor haberde!
Atatürk Langaza’ya yakın bir mübadil yerleşimi olan Sarıger’de doğmuştu. Atatürk’ün doğumuna bir ebe tanıklık etmişti:
Fatma Hanım…
Bu ebe 1911 yılında ölmüştü ve ölmeden önce bu köyde Mustafa Kemal adlı bir çocuğun doğumunu gerçekleştirmişti.
Fatma hanımın bundan söz ettiğini işitenler, kulaktan kulağa haberin bugünlere ulaşmasını sağlamışlardı.
Hayda…

Okumaya devam et  Anadolu suyunun gerçekleri (2)

Alın, bir şehir efsanesi daha başlamış oldu böylece…
Sorularla gidelim:
1- Fatma Hanım’ın yaşadığı ne ölçüde doğru? Bir mezarı var mı?
2- Mustafa Kemal, 1911’de çok bilinen biri değildi ki, bu teyze tutsun da uzun uzadıya ölümünden önce Mustafa Kemal’in doğumunu gerçekleştirdiğini desin!
3- Anlattıysa eğer, 1911 yılında o bölgede yaşayan hiç bir Türk, 1923’ten sonra bölgede kalmadı ve Mübadele ile Türkiye’ye geldiler…
4- Türkler’in ayrıldıkları yerlere, yine aynı yıl Yunanistan’a gitmiş olan Anadolu Rumlar’ı yerleşti. Ve onlar bölgeye gittiğinde tek bir Türk kalmamıştı köyde. Ve bu göçmenler, nasıl oldu da Fatma Teyzemiz’in 1911’den önce anlattıkları bilgilere tanıklık ettiler ve günümüze kadar gelmesini sağladılar?

Burada duralım:
Demek ki öyle ya da böyle bu bir şekilde Langaza’ya yerleştirilen Mübadil Rumlar arasında söylenmiş, konuşulmuş…
Ancak, unutmayalım ki; Türkiye’den kopup, Yunanistan’a gitmek zorunda kalan Anadolu Rumları’nın ortak belleklerinde Mustafa Kemal Atatürk vardı. Anadolu’dan Rumlar’ın sökülüp, Yunanistan’a gitmelerini zorunlu kılan, Mustafa Kemal Atatürk ve ordularıydı. Onların belleğinde Mustafa Kemal’in ne denli dehşetli bir yeri olduğunu anlamak hiç zor değil. Ve en önemlisi de şimdi onların, Yunanistan’da yerleştikleri Selanik ve çevresi, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğup büyüdüğü kentti…
Bu göçmen gruplarının, gittikleri ve yerleştirildikleri yerle, Selanik’te doğan Mustafa Kemal adını özdeşleştirmeleri hiç de anlaşılmaz bir şey değil…
Nasıl ki Selanik’ten gelen her Müslüman Türk, kendi ailelerini Selanik’te Mustafa Kemal gibi bir kahramanın annesiyle kapı bir komşu gibi görüyorlarsa; bunun tersi olarak Türkiye’den kalkıp Yunanistan’a giden ve Selanik ve yakınlarına yerleştirilen Rum Mübadillerin de öyle düşünmesi doğal…

Bilgileri izleyelim:
Atatürk Serigia’da meğer ilkokula da gitmiş….
Mustafa Kemal 8 yaşına kadar burada kalmış.
Bu arada Zübeyde Hanım, ikinci evliliğini yapmış…
Ve eşiyle birlikte, oğlunu da alıp Selanik’e gitmiş….
Zaten Selanik’teki Atatürk’ün doğduğu bilinen ev de Ali Rıza’ya ait değil, Ragıp Bey’e aitmiş….
Oysa bu da doğru değil.
Selanik’teki evin tarihçesi ortaya çıkarıldı. Kim tarafından ilk olarak yapıldığından tutun da; kimlerle el değiştirildiği, Ali Rıza Efendi tarafından kiralandığı döneme ve sonrasına ait bilgiler mevcut…
Daha da ötesi, Selanik’teki pembe boyalı ev, elbette Ali Rıza Efendi’nin değildi. Çünkü ticaretle uğraşan Ali Rıza Efendi, bu evi Atatürk doğmadan önce kiralamıştı.
Atatürk’ün doğduğu iddia edilen evle ilgili de şunlar söyleniyor:
Atatürk’ün doğduğu ev taş ve tuğladan yapılmış ve iki katlıymış.
Yukarıda iki odası, aşağıda da verandası varmış..
Geniş bir bahçesi bulunuyormuş. Merkezdeki caminin uzağında, köyün en uç noktasında yer alıyormuş.

Okumaya devam et  DİREN YİĞİT ADAM! (-Kaç Fikret Otyamımız Var?)

Bölgede yaşayan Müslümanlar Kemal’i çok iyi tanıyorlarmış. Onu koyunlarla ve ineklerle oynamayı seven bir çocuk olarak anımsıyorlarmış.
Bu ev, 1920’lı yıllarda köydeki diğer evler gibi inşaat yapan Yunanlılar tarafından sökülmüş ve tüm kalıntıları ortadan kalkmış. Bu köyden Türkiye’ye dönen Türkler gerçeği bildikleri için, Selanik’teki ev yerine Sarıger’e gelerek, turlar düzenlemişler.
Bir başka şey daha iddia edilmişti o zamanlarda:
Meğer, bunu -belki Atatürk de dahil olmak üzere- Türkler, örneğin Selanik’teki Türk Konsolosu biliyormuş…
Ama bunu açıklamak istememişler.
Niçin?
Çünkü Atatürk gibi büyük bir adamın, bir köyde doğup büyüdüğü söylenirse, bu Atatürk’ün kişiliğini küçük düşürürmüş…
Selanik Belediye Başkanı, iyilik meleği sanki bizim için.
Atatürk’e sahip çıkıyor; ancak sonra sözü dönüp dolaştırıp; para konusuna getiriyor:
Selanik’teki evin çevresini düzenliyorlarmış. Langaza’daki Atatürk’ün gerçekte doğduğu evi de tanıtmak istiyorlarmış…

Doğduğu ev ile büyüdüğü evin bağlantısını kurup, doğrunun ortaya çıkmasını istiyorlarmış. Atatürk Türk olabilirmiş, ama öncelikli olarak Selanik’liymiş…
Selanik’in Osmanlı geçmişi bir gerçekmiş ve tarihi ortaya çıkarmak ve tanıtmak istiyorlarmış… Düşmanlıklar sona ermeliymiş…
Ne güzel sözler değil mi?
Bunu turizm için yapmıyorlarmış; ancak bu işler için para da gerekliymiş. Türsab bunun için destek verecekmiş…

Bunun nedenini şöyle açıklıyor başkan: “Çünkü bizim paramız yok! Langaza Belediye Başkanı Atatürk’ün doğduğu evi ortaya çıkarmak ve tanıtmak istiyor…
Şimdi anlaşıldı:
Ekonomik yönden zor durumda olan Yunanistan’ın Selanik Belediye Başkanı, başında bulunan kentin Atatürk’ün yaşamıyla özdeşleşen konumundan yararlanarak, bir ticari etkinlik ve yönelişte bulunmak istiyor…
Ancak anlatılanlar ve söylenenler gerçekten bir şehir efsanesi gibi.
Niçin efsane?
Çünkü Atatürk’ün Langaza’da doğduğunu tespit ettiklerini söyleyen belediye başkanı, hiç bir somut kanıt ortaya koymuyor…
Yalnızca abartılı söylentilerden hareket ederek, Türkler’in milli tarihlerinin çok önemli bir kişiliği ile bilinen şeyleri tahrif etmek pahasına, yeni bir tarih inşa ediyor.
Oysa tarihi bir konuda söylentiler kimi işaretler ortaya koysa da çoğu kereler abartılı ve yanıltıcıdır.

Kendi yaşamımız içinden örnekleyelim:
Ailesi Selanik’ten gelmiş mübadillerin söz konusu Atatürk olduğunda çoğunun söylediği şudur:
“Biz Atatürk’ün komşusuymuşuz…”
Bu öyle bir samimiyet ve içtenlikle söylenir ki, bir insanın bu duygular içinde olmasına ancak saygı duyulur.
Ancak söylenenler ne kadar gerçek?
Yığınla insan ortaya çıktı bugüne dek: Atatürk’ün kızı, oğlu olduğunu söyleyen ve kendilerince kimi kanıtlar ileri süren…
Bu durum doğrudan insan psikolojisi ile ilgilidir.
Anlaşılan Selanik Belediye Başkanı da böyle bir psikolojiye kaptırmış kendini.

Niçin?
Çünkü Atatürk’ün hayatıyla ilgili geçmişten günümüze gelen hiç bir belgede, Atatürk’ün doğum yerinin Langaza olduğuna ilişkin bir kayıt yoktur. Kayıtların tamamı ondan “Selanikli Mustafa Kemal” diye söz eder…
Denilebilir ki; Langaza da Selanik’e bağlı…
Evet, bağlı; ancak bir nahiye olarak…
Dolayısıyla bir nahiyenin, öyle ya da böyle kesin olarak belgelerde “Selanik-Langaza” diye geçmesi gerekiyordu.
Ancak böyle bir kayıt, hiç bir yerde yok…
Dahası da var:
Atatürk, daha sağlığında, ünlü gazeteci Ahmet Emin Yalman’a çocukluğuna ilişkin anılarını anlatmış ve uzun uzadıya, annesi ile babasının, kendisini verecekleri okul üzerine tartıştıklarından söz etmişti. Bu tartışmalarda eşini kırmak istemeyen Ali Rıza Bey’in önce mahalle mektebine gitmesine razı olduğunu, ardından da bir yolunu bulup, daha modern bir eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebi’ne kayıt yaptırdığını anlatmıştı.
Bu okulların, Atatürk’ün doğduğu yer olan Selanik’teki evin çok yakınında olduğunu biliyoruz. Kentin krokisinde Pembe boyalı eve çok da yakın olduğunu tespit etmek hiç de zor değil…

Okumaya devam et  2017’ye UYANMAK -1 (KK”TÜRK”C)

Atatürk’e inanmayacağız ve yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğimiz Fatma Hanım teyzeye inanacağız öyle mi?
Hadi inanmaya zorlayalım kendimizi ama; kadın bunu kime demiş; dediyse komşuları o öldükten on iki sonra Türkiye’ye göç etmiş…. Aktaranlar da Anadolu’dan göç etmiş olan Mübadil Rumlar… Onlarsa Fatma Hanım’ın ölümünden on iki yıl sonra o bölgeye gelerek yerleşmişler… Arada ölümden sonra onca zaman aralığı varken, onlar kimlerden duymuşlar?
Ancak çelişkiye bakar mısınız?
Hani Atatürk ilkokulu Langaza’da okumuştu?
Bütün bildiklerimizi unutsak bile; Atatürk’ün Şemsi Efendi İlkokulu’na gittiği belli, okulun yeri belli; evine uzaklığı belli…
Nasıl inanalım şimdi Langaza’da ilkokula gittiğine?
Ha, bir konu daha var:
Atatürk’ün gerçekte Langaza’da doğduğunu bilenler, Atatürk’ün bir köy çocuğu olduğunun bilinmesi onu küçük düşürür diye bunu saklamışlar (!)
Bay Başkan, galiba Türkleri Yunanlılarla karıştırıyor…

İşte söylüyorum:
Atatürk yetim kalmış ve kökü köye dayanan bir Türk çocuğuydu.
Ailesinin şeceresi incelendiğinde, başta Zübeyde Hanım’ın babası olmak üzere, Ali Rıza Efendi’nin atalarının da Balkanlar’da çiftçilikle uğraştıkları biliniyordu.
Türklerde ise hiç bir zaman soyluluk, asillik ya da kentsoyluluk gibi bir zümre ortaya çıkmadı. Bu nedenle Atatürk, kendisine hangi soylu aileden geldiğini soran İsveç Kralı Gustov’a:
-“Bizde soyluluk/ aristokrasi yoktur. Ben soylu bir milletin, basit bir ferdi olmakla iftihar ediyorum” demişti.
Hayatının her döneminde de bu mütevazılığı onda görmek olanaklıdır.
Peki Atatürk’ün hayatında Langaza’nın hiç mi yeri yok?
Var…

Eşi öldüğü zaman Zübeyde Hanım’ın yanına, Langaza’da bir çiftlikte kahyalık yapan kardeşi Hüseyin Efendi gelmiş ve kocasını yeni yitirmiş olan Zübeyde’ye, Selanik’te onu o halde bırakmaya içinin elvermediğini söyleyerek, üç çocuğuyla birlikte onu Langaza’daki çiftliğe götürmüştür.
Atatürk yaklaşık bir yıl kadar orada kalmış ve bir ara bir ilkokula gönderilmesi bile gündeme gelmişti.
Ancak O, okula bir kaç hafta gittikten sonra; “Ben o okula gitmem. Orada Hıristiyan çocuklar var. Öyleleri ayin yapıyorlar!” diyerek diretmiş ve ondan sonra çocuğunun eğitiminin aksayacağını düşünen Zübeyde Hanım, yeniden Selanik’e dönmüştü.
Bu dönüşten sonra, Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evin kirasının pahalı olduğunu düşünerek, daha küçük ve ucuz bir ev kiralamıştı.
Yoksa Başkan, söyledikleriyle bu olayı mı karıştırıyor?
Onu bilemem…
Bildiğim, Atatürk’ün doğum yerinin Langaza olduğu, koskoca bir yalandır..

Prof. Dr. Kemal Arı, 7.02.2013

1549208_10152626829736821_1261364439357043545_n


Comments

“ATATÜRK’ÜN LANGAZA’DA DOĞDUĞU SAVI KOCAMAN BİR “YUNAN” YALANIDIR (-Atatürk’ün Doğduğu Ev, Selanik’teki Pembe Boyalı Evdir!)” için 2 yanıt

  1. Yalan söylemeyin atatürk seramikte doğdu

  2. Yalan söylemeyin atatürk selanikte doğdu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir