NASIL ADAMLAR BUNLAR? (-Devrimin Getirdikleriyle Var Olurken, Yadsımak!)

Kemal Arı, 29.1.2015 - soner yalcin
10676373_10152758340427860_1428054470016442625_n

NASIL ADAMLAR BUNLAR?
(-Devrimin Getirdikleriyle Var Olurken, Yadsımak!)

Gerçekten şaşkınlıklar içinde kalıyor insan…
Televizyona çıkmışlar, yandaş diye nitelenen bir kanalda ciddi ciddi tarih analizi yaptıklarını düşünüyorlar.
Birisinin üzerinde modern bir spor ceket var.
Ötekiler takım elbiseli…
Hatta birinin cebinde bir mendil var, aksesüar yapmış…
İçlerinde şık birer gömlek.
Ancak yakalar açık…
Konuşanların dördünde de sakal var; bir iki parmak uzunluğunda en çok…
Sunucu da öyle…
Onlardan tek farkı, gözlüğü…
Konuştukları konu, elbette hep bildik:
Cumhuriyet ve devrim düşmanlığı…
E bunun için de; Halk Tv.’de Soner Yalçın’ın Uğur Dündar’la katıldığı bir programda söylediği şu sözleri dillerine pelesenk etmişler.
Demiş ki Soner Yalçın:
“İnadına devrim, inadına cumhuriyet… İnadına mini etek, inadına dekolte elbise giyeceksiniz!”
Şimdi bu söz üzerinden, tarihin hiç değişmeyen bir yöntemini kullanarak, bel altı vuruşlar yapıyorlar:
Bu zihniyet, nasıl olacak da Anadolu’ya gidecek ve Hatice Teyze’den oy isteyeceklermiş… Bunlar hep tepeden inme, gardrop devrimciliği yapmışlar.
Türk modernleşmesi mini eteğe ve papyona indirgenmiş…
Zihniyet şuymuş tam olarak:
“Biz, batının giyim kuşamını alırsak batılılar gibi olur, modernleşirmişiz…”
Böylece tarihten ve gelenekten ciddi bir kopuş yaşamışız…
Ancak sözlerine dikkat ediyorum:
Bunlar Osmanlıcadan yana ya aynı zamanda;
Ancak dilleri bir arı, bir duru!
Üstleri başları da son derece modern….
Yani kılık kıyafet devriminin Türkiye’ye getirdiği cinsten…
Bir riyakarlık bu!
Sana o modern giyimi de cumhuriyet getirdi; üzerine giydirdi…
Şalvar, sarık, mintan giy; çık ortaya, engel mi var!
Hem niçin yüzde seksenlere varan bir oranla Türkçe konuşuyorsun?
Ağır ağdalı Osmanlıca konuş! Gayınları çatlata çatlata; binaenaleyh de… Ruzname de; kebir-i kiram de… Devletlu, atufetlu, saffetlu, velinimetim efendim de…
Duçar oldum harından, ey medet, ey medet, de…
Sana engel mi var?
Kullanma olasılığı, sezgiyi, varsayımı, açıyı, kareyi…
Neyine gerekli senin bunlar?
Hem cumhuriyetin değerleri üzerine kişisel yaşamını kuracaksın, onun her nimetinden yararlanacaksın; sonra da kendi kılık kıyafetine bakmadan, bütünüyle işi mini eteğe ve papyona getireceksin!
Hiç bir derinlik yok…
Hamaset kusuyor, başka bir şey yok…
Dinledikçe insanın ağzında paslı bir tat kalıyor.
Bir de şehir efsanesi yaratmışlar:
Cemaat ve Paralel…
Paralel, Maralel…
Her şeyi ne güzel getirip buna bağlıyorlar.
Bütün sorunlarımızın kaynağını bulduk:
Cemaat ve Paralel…
Kaybetmesek, bulduk…
Yoksulluk yenildi; fiyat artışları durdu, kalkınma hızı yükseldi; aylara gittik, sıra merihlere geldi… Dış politika sorunlarımızı çözdük, demokraside ilerledik, eğitimde çağ atladık… Sağlık devrimi, müthiş, müthiş…
Of, of…
Dam üstünde saksağan, vur sırtına kazmayı…
Allah, Allahhh!
Allah, Allahhh!
Allahım, rüya gibi…
Sen aklımıza mukayyet ol!

Okumaya devam et  Anadolu’dan Su ve Elektrik

Kemal Arı, 29.1.2015


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir