Türkiye’de Eksen Kayması mı Var?

<p>Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın 15 Aralık’ta “Bir adım attığımız anda Avrupa Birliği’nden biri çıkıp açıklama yapıyor. Bu atılan adımın ne olduğunu biliyor musunuz? Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar gereken cevabı alacaklardır. AB bizi alır mı almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok. Kendi göbeğimizi keseriz. AB kendi işine baksın” demesi, acaba Türkiye’de bir eksen kayması mı oluyor sorusunu gündeme getirmiştir.
Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Volkan Bozkır’ın AB Bakanlığı Antalya temsilciliklerinin açılış töreninde yaptığı konuşmadaki “Fasıl açmak bizim sorunumuz olmaktan çıkmıştır. AB’nin bir sorunudur. Açarlarsa memnun oluruz… Şayet AB Türkiye gibi bir ülkeyi üye yapmama lüksüne sahip olmaksızın, üye yapmama gibi yanlış bir karar alırsa, Türkiye’nin çok fazla umurunda olmaz” açıklaması ise kafaları iyice karıştırmıştır.
Ayrıca Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Pamukkale’de düzenlenen Serbest Bölgeler Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB sürecinden asla ayrılmaması ancak Avrasya’yı da unutmaması gerektiğini belirtmesi ve “…Avrasya, Gümrük Birliği’ni göz ardı ederse çok büyük hata yapar …Avrasya Gümrük Birliği, Türkiye için vazgeçilmezdir. Biz orada olmak zorundayız. Körfez İşbirliği Teşkilatı içinde olmak zorundayız. Orta Afrika Birliği denen… birliğin içinde yer almak zorundayız” görüşünü dikkate aldığımızda, 55 yıllık AB üyeliği hayalinin bittiği izleniminin bende doğmasına yol açmıştır.
Rusya’nın St. Petersburg kentinde 23 Kasım 2013 tarihinde yapılan Rusya-Türkiye zirvesinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Rus lider Putin’e “Şanghay İşbirliği Teşkilatı’na gelin Türkiye’yi alın. Bizi de bu sıkıntıdan kurtarın” demesi, bu isteğini aynı yıl daha önce de açıklaması, Batı dünyası ile ilişkilerin gevşemekte olduğu izleniminin Türk kamuoyunda doğmasına yol açmıştır.
Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan 2007 yılından bu yana Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmak istediğini 3 defa daha açıklamış ve 2007-2011 yıllarındaki başarısız üyelik girişimlerinin ardından Türkiye’nin “Diyalog Ortağı” olma isteği 2012 yılında kabul edilmiştir
Sayın Cumhurbaşkanı daha önce de “AB bizi oyalarsa biz de alternatif ararız, Şanghay 5’lisi bizi kabul etsin, AB’ye hoşça kal deriz… ŞİÖ daha iyi, daha güçlü ve onun üyeleriyle aynı değerleri paylaşıyoruz” demişti.
Bu gelişmeler karşısında işin perde arkasını yazan Esengül Kafkızı’nın Prof. Dr. Abdülvahap Kara tarafından çevrilen ve Türkistan gazetesinde 14 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan “Ankara Gümrük Birliği’ne Katılmayı Gerçekten İstiyor mu? Kazakistan Cumhurbaşkanın Teklifi Üçlü Gümrük Birliği’nde Görüşlerin Farklı Olduğunu Ortaya Çıkarmış Gibidir” başlıklı makalesini şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te gerçekleşen Avrasya Ekonomik Yüksek Kengeşi’nin (Konseyi) olağan toplantısında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Türkiye’nin Birliğe alınması konusunda teklif yaptı. Nazarbayev ‘Dış seyahatlerimde bana sizler Gümrük Birliği ile eski Sovyetler Birliği’ni tekrar kurmayı mı, yoksa Rusya’nın himayesine girmeyi mi istiyorsunuz? diye çok sık soruyorlar. Belki, Türkiye gibi büyük ülkeyi birliğe alırsak böyle soruların sorulmasını önlemiş oluruz’ şeklinde konuştu.
Nazarbayev’in bu sözlerinin Gümrük Birliği’ndeki meslektaşları üstünde şok etkisi yarattığında şüphe yoktur. Ancak, Rusya Devlet Başkanı Putin bu konuda doğrudan bir fikir serdetmedi, sadece Gümrük Birliği ile bir serbest ticaret anlaşması yapmaya Hindistan’ın istekli olduğunu belirtmekle yetindi.
Bu ifadelerin altında çeşitli sebepler arayan Rusya’nın basın organları da Türkiye’nin esas amacının Gümrük Birliği’ne girmek değil, Avrupa Birliği’ne üye olmak olduğuna vurgu yaptıktan sonra Nazarbayev’in bu teklifinin Türk dünyasının en büyük ülkesinin yöneticileri için beklenmedik bir jest olduğu yorumunda bulundular.
Kommersant gazetesi Türkiye Dışişleri Bakanlığındaki güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği bilgi de ‘Ankara’daki resmi görevliler için bu ifade beklenmedik bir gelişme oldu’ demektedir.
Avrasya Ekonomi Komisyonu Başkanı Viktor Hristenko Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olma konusunda bir başvuruda bulunmadığını söyledi. Siyasi gözlemcilere göre, Nazarbayev’in bu teklifinin altında yatan iki sebep olabilir. Birincisi Suriye konusunda Rusya ile taban tabana zıt bir politika takip eden Türkiye’yi Gümrük Birliğine üyeliğe sunmak ve böylece yakın zamanlarda Rusya’nın ‘Suriye’nin birliğe üye olması mümkündür’ şeklindeki ifadesine karşılık yapılmış bir hamledir.
Ayrıca üye devletler gelecek yıl kurulması beklenen Avrasya Ekonomik Birliği’ne sıcak bakmamaktadır.
Nazarbayev toplantıda ayrıca gümrük tarifeleri ile ilgili olarak da Rus meslektaşlarını eleştirdi. Gümrük Birliği’nden fayda yerine zarar gördüklerini söyleyen Nazarbayev, Kazakistan ürünlerinin Rusya pazarına girmekte engellerle karşılaştığını ve gümrük tarifeleri ile ilgili olmayan zorlukların var olduğunu, ürünlerinin kalite, temizlik ve diğer kontrolleriyle ilgili taleplerin arttırıldığını, karşılıklı ticaretin gittikçe karmaşıklaştığını ifade etti.
Nazarbayev, Avrasya Ekonomi Komisyonu’nun Rus üyelerini de eleştirdi. Kazakistan Cumhurbaşkanı ‘Kanuna göre Komisyon üyeleri hiçbir hükümete karşı sorumlu değildir. Ancak Avrasya Ekonomik Komisyon’unun Rus üyeleri Rusya Hükümeti’nin toplantılarına katılmakta ve özel talimatlar almaktadır’ dedi.
Bu sözlerden Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın Rusya’nın siyasi nüfuzuna kolay kolay boyun eğmeyeceğini anlaşılmaktadır.
Nazarbayev bir amacı da Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olmasını teklif ederek, Ermenistan’ın Gümrük Birliği’ne üye olmak yolundaki istemine karşı tepkisini ortaya koymak olabilir.
Avrupa Birliği yıllardır Türkiye’ye üyelik şartı olarak Ermenilere karşı yaptığı soykırımı kabul etmesini talep etmektedir. Ancak, Ermenistan bölgesel birlik için Avrupa yerine Rusya’yı tercih etme yolunu seçmektedir. Belki de bundan dolayı birkaç yıldan beri yerinde sayan Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakereler yeniden başlayacaktır.
Gümrük Birliği konusunda beklenmedik bir çıkış yapan Kazak meslektaşının tavrına Rusya Devlet Başkanı Putin hiçbir tepki göstermedi. Ancak Rus siyasi gözlemcilerinin şimdiye kadar ortaya koydukları yorumlardan anladığımıza göre, Rusya Türk dünyasının en güçlü ülkesinin Moskova’nın siyasi projelerine dahil olmasını kesin olarak karşıdır.
Rusya gazetelerin birinde ‘Gümrük Birliği Moskova’nın bir projesidir. Gelecekte o Avrasya Birliği’nin temeli olacaktır. Avrasya Birliği’nin kurulması fikrinin sahibi Rusya’nın bugünkü lideri Putin’dir. Birçok uzmanlar Kremlin’in bu planını eski Sovyet ülkelerinin önce ekonomik, daha sonra siyasi egemenliğini yok etmeye yönelik bir proje olarak görmektedirler’ diye yazıldı.
Aynı gazetede ‘Özbekistan’ın bu birlikten kendisini uzak tutmasının bir sebebi de budur’ şeklinde görüş belirtildi. 2011’de Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov Taşkent’in Gümrük Birliği’ne katılmamasının temel sebebi olarak, bu Birliğin gizli gündeminde ekonomik menfaatlerden çok siyasi amaçların bulunduğunu söylemişti. Beyaz Rusya Cumhurbaşkanı Lukaşenko ise Gümrük Birliği’ne Ermenistan ve Türkiye’nin üye olmasının mümkün olmadığını fikrindedir.
Eğer Türkiye Gümrük Birliği’nin kapısını çalacak olursa, bu durum Putin’in Rusya’nın eski nüfuzunu koruma ve onu tekrar eski dönemlerdeki gücüne kavuşturma gibi amaçlarını gerçekleşmesine engel olacaktır.
Bunun sebeplerine bakacak olursak, öncelikle Türkiye’nin ekonomisi Rusya ekonomisinden daha ileridir. Hafif endüstrisi gelişmiştir, ayrıca Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde dünya krizini yara almadan atlatmıştır.
Ayrıca Türkiye’nin birliğe katılması durumunda dil – kültür dengeleri değişecektir.
Asırlar öncesinden günümüze değin bölgede etkili olan Rusya ve diğer Slav ülkelerin dil ve kültürleri üstünlüğünü kaybedecek ve Türkiye Birlik içinde kendi kurallarını koymaya başlayacaktır. Birlik içinde uluslararası belgelerin sadece Rusça değil, ikinci bir dilde daha hazırlama zorunluluğu ortaya çıkacaktır.
Bunlara ek olarak Kazakistan’ın Türkiye ile birlikte Türk Kengeşi’ne üye olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in geçen yıl İstanbul’da yaptığı konuşmayı da hatırlamak gerekir. Nazarbayev konuşmasında; Rus sömürgeciliği üzerinde durmuş, Ankara’dan Altaylar kadar olan coğrafyada yaşayan 200 milyon Türk’ün birlik olması durumunda dünyada büyük bir güce dönüşebileceklerine, Rus hegemonyası dolayısıyla milli kültür ve dilleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarına değinmişti.
Demek ki, Rusya için Türkiye’nin Gümrük Birliği’nde girmesi hiç te istenen bir durum değildir. Çünkü, Gümrük Birliği’nin amacı Rusya’nın eski Sovyet ülkelerindeki nüfuzunu güçlendirmektir.
Bunu, Rusya’nın siyasi gözlemcileri de kabul etmektedir. Rusya’da yayınlanan bir makalede ‘Rusya, ekonomisi küçük ülkeler de kendi hegemonyasını sürdürmeyi amaçlar, bundan dolayı kendisinden büyük ekonomilere Birliğin kapısını açmak istemez’ ifadelerine rastlıyoruz.
Çünkü, bu birlikte eşitler arasındaki ortaklık şeklinde bir anlayış henüz oluşmamıştır. Nazarbayev’in bu toplantıdaki konuşması, Kazakistan’ın Rusya’nın kolaylıkla avucuna düşmeyeceğini, hatta aksine Rusya’dan başka da destek göreceği ülkelerin var olduğunu gösterdi. Plana göre, Mayıs 2014’de Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulması gerekiyor. Birkaç ay içinde böyle bir adımın atılmasına ne Kazakistan, ne de Beyaz Rusya hazır görünmüyor.”
Anadolu Ajansı’nın haberine göre 23 Aralık tarihinde Kırgızistan ve Ermenistan; Rusya, Belarus ve Kazakistan’ın oluşturduğu ve 1 Ocak 2015 tarihinde hayata geçecek olan Avrasya Gümrük Birliği’ne kabul edilmiştir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova’da düzenlenen Avrasya Ekonomik Yüksek Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, “Kırgızistan ve Ermenistan’ın Birliğe katılmalarının bu ülkelerin temel ulusal çıkarlarına cevap verdiğine ve sosyo-ekonomik kalkınmaları için geniş ufuklar açtığına eminiz” demiştir.
Türkler Batı’ya yönelmiş bir millettir. Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde açıkladığı hedeften şaşmamak gerekir: “Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de asri binaenaleyh batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte Batı’ya yönelmemiş millet hangisidir?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni AB Komisyonu Başkanı olan Jean Claude Juncker’ı telefonla aradığında AB üyeliğinin Türkiye için stratejik bir tercih olduğuna dikkati çekmesi, bence önemli bir gelişmedir.</p> - russia kremlin moskova rusya

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın 15 Aralık’ta “Bir adım attığımız anda Avrupa Birliği’nden biri çıkıp açıklama yapıyor. Bu atılan adımın ne olduğunu biliyor musunuz? Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar gereken cevabı alacaklardır. AB bizi alır mı almaz mı, bizim böyle bir derdimiz yok. Kendi göbeğimizi keseriz. AB kendi işine baksın” demesi, acaba Türkiye’de bir eksen kayması mı oluyor sorusunu gündeme getirmiştir.
Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Volkan Bozkır’ın AB Bakanlığı Antalya temsilciliklerinin açılış töreninde yaptığı konuşmadaki “Fasıl açmak bizim sorunumuz olmaktan çıkmıştır. AB’nin bir sorunudur. Açarlarsa memnun oluruz… Şayet AB Türkiye gibi bir ülkeyi üye yapmama lüksüne sahip olmaksızın, üye yapmama gibi yanlış bir karar alırsa, Türkiye’nin çok fazla umurunda olmaz” açıklaması ise kafaları iyice karıştırmıştır.
Ayrıca Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Pamukkale’de düzenlenen Serbest Bölgeler Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB sürecinden asla ayrılmaması ancak Avrasya’yı da unutmaması gerektiğini belirtmesi ve “…Avrasya, Gümrük Birliği’ni göz ardı ederse çok büyük hata yapar …Avrasya Gümrük Birliği, Türkiye için vazgeçilmezdir. Biz orada olmak zorundayız. Körfez İşbirliği Teşkilatı içinde olmak zorundayız. Orta Afrika Birliği denen… birliğin içinde yer almak zorundayız” görüşünü dikkate aldığımızda, 55 yıllık AB üyeliği hayalinin bittiği izleniminin bende doğmasına yol açmıştır.
Rusya’nın St. Petersburg kentinde 23 Kasım 2013 tarihinde yapılan Rusya-Türkiye zirvesinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Rus lider Putin’e “Şanghay İşbirliği Teşkilatı’na gelin Türkiye’yi alın. Bizi de bu sıkıntıdan kurtarın” demesi, bu isteğini aynı yıl daha önce de açıklaması, Batı dünyası ile ilişkilerin gevşemekte olduğu izleniminin Türk kamuoyunda doğmasına yol açmıştır.
Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan 2007 yılından bu yana Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmak istediğini 3 defa daha açıklamış ve 2007-2011 yıllarındaki başarısız üyelik girişimlerinin ardından Türkiye’nin “Diyalog Ortağı” olma isteği 2012 yılında kabul edilmiştir
Sayın Cumhurbaşkanı daha önce de “AB bizi oyalarsa biz de alternatif ararız, Şanghay 5’lisi bizi kabul etsin, AB’ye hoşça kal deriz… ŞİÖ daha iyi, daha güçlü ve onun üyeleriyle aynı değerleri paylaşıyoruz” demişti.
Bu gelişmeler karşısında işin perde arkasını yazan Esengül Kafkızı’nın Prof. Dr. Abdülvahap Kara tarafından çevrilen ve Türkistan gazetesinde 14 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan “Ankara Gümrük Birliği’ne Katılmayı Gerçekten İstiyor mu? Kazakistan Cumhurbaşkanın Teklifi Üçlü Gümrük Birliği’nde Görüşlerin Farklı Olduğunu Ortaya Çıkarmış Gibidir” başlıklı makalesini şimdi sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk’te gerçekleşen Avrasya Ekonomik Yüksek Kengeşi’nin (Konseyi) olağan toplantısında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Türkiye’nin Birliğe alınması konusunda teklif yaptı. Nazarbayev ‘Dış seyahatlerimde bana sizler Gümrük Birliği ile eski Sovyetler Birliği’ni tekrar kurmayı mı, yoksa Rusya’nın himayesine girmeyi mi istiyorsunuz? diye çok sık soruyorlar. Belki, Türkiye gibi büyük ülkeyi birliğe alırsak böyle soruların sorulmasını önlemiş oluruz’ şeklinde konuştu.
Nazarbayev’in bu sözlerinin Gümrük Birliği’ndeki meslektaşları üstünde şok etkisi yarattığında şüphe yoktur. Ancak, Rusya Devlet Başkanı Putin bu konuda doğrudan bir fikir serdetmedi, sadece Gümrük Birliği ile bir serbest ticaret anlaşması yapmaya Hindistan’ın istekli olduğunu belirtmekle yetindi.
Bu ifadelerin altında çeşitli sebepler arayan Rusya’nın basın organları da Türkiye’nin esas amacının Gümrük Birliği’ne girmek değil, Avrupa Birliği’ne üye olmak olduğuna vurgu yaptıktan sonra Nazarbayev’in bu teklifinin Türk dünyasının en büyük ülkesinin yöneticileri için beklenmedik bir jest olduğu yorumunda bulundular.
Kommersant gazetesi Türkiye Dışişleri Bakanlığındaki güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği bilgi de ‘Ankara’daki resmi görevliler için bu ifade beklenmedik bir gelişme oldu’ demektedir.
Avrasya Ekonomi Komisyonu Başkanı Viktor Hristenko Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olma konusunda bir başvuruda bulunmadığını söyledi. Siyasi gözlemcilere göre, Nazarbayev’in bu teklifinin altında yatan iki sebep olabilir. Birincisi Suriye konusunda Rusya ile taban tabana zıt bir politika takip eden Türkiye’yi Gümrük Birliğine üyeliğe sunmak ve böylece yakın zamanlarda Rusya’nın ‘Suriye’nin birliğe üye olması mümkündür’ şeklindeki ifadesine karşılık yapılmış bir hamledir.
Ayrıca üye devletler gelecek yıl kurulması beklenen Avrasya Ekonomik Birliği’ne sıcak bakmamaktadır.
Nazarbayev toplantıda ayrıca gümrük tarifeleri ile ilgili olarak da Rus meslektaşlarını eleştirdi. Gümrük Birliği’nden fayda yerine zarar gördüklerini söyleyen Nazarbayev, Kazakistan ürünlerinin Rusya pazarına girmekte engellerle karşılaştığını ve gümrük tarifeleri ile ilgili olmayan zorlukların var olduğunu, ürünlerinin kalite, temizlik ve diğer kontrolleriyle ilgili taleplerin arttırıldığını, karşılıklı ticaretin gittikçe karmaşıklaştığını ifade etti.
Nazarbayev, Avrasya Ekonomi Komisyonu’nun Rus üyelerini de eleştirdi. Kazakistan Cumhurbaşkanı ‘Kanuna göre Komisyon üyeleri hiçbir hükümete karşı sorumlu değildir. Ancak Avrasya Ekonomik Komisyon’unun Rus üyeleri Rusya Hükümeti’nin toplantılarına katılmakta ve özel talimatlar almaktadır’ dedi.
Bu sözlerden Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın Rusya’nın siyasi nüfuzuna kolay kolay boyun eğmeyeceğini anlaşılmaktadır.
Nazarbayev bir amacı da Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne üye olmasını teklif ederek, Ermenistan’ın Gümrük Birliği’ne üye olmak yolundaki istemine karşı tepkisini ortaya koymak olabilir.
Avrupa Birliği yıllardır Türkiye’ye üyelik şartı olarak Ermenilere karşı yaptığı soykırımı kabul etmesini talep etmektedir. Ancak, Ermenistan bölgesel birlik için Avrupa yerine Rusya’yı tercih etme yolunu seçmektedir. Belki de bundan dolayı birkaç yıldan beri yerinde sayan Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakereler yeniden başlayacaktır.
Gümrük Birliği konusunda beklenmedik bir çıkış yapan Kazak meslektaşının tavrına Rusya Devlet Başkanı Putin hiçbir tepki göstermedi. Ancak Rus siyasi gözlemcilerinin şimdiye kadar ortaya koydukları yorumlardan anladığımıza göre, Rusya Türk dünyasının en güçlü ülkesinin Moskova’nın siyasi projelerine dahil olmasını kesin olarak karşıdır.
Rusya gazetelerin birinde ‘Gümrük Birliği Moskova’nın bir projesidir. Gelecekte o Avrasya Birliği’nin temeli olacaktır. Avrasya Birliği’nin kurulması fikrinin sahibi Rusya’nın bugünkü lideri Putin’dir. Birçok uzmanlar Kremlin’in bu planını eski Sovyet ülkelerinin önce ekonomik, daha sonra siyasi egemenliğini yok etmeye yönelik bir proje olarak görmektedirler’ diye yazıldı.
Aynı gazetede ‘Özbekistan’ın bu birlikten kendisini uzak tutmasının bir sebebi de budur’ şeklinde görüş belirtildi. 2011’de Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov Taşkent’in Gümrük Birliği’ne katılmamasının temel sebebi olarak, bu Birliğin gizli gündeminde ekonomik menfaatlerden çok siyasi amaçların bulunduğunu söylemişti. Beyaz Rusya Cumhurbaşkanı Lukaşenko ise Gümrük Birliği’ne Ermenistan ve Türkiye’nin üye olmasının mümkün olmadığını fikrindedir.
Eğer Türkiye Gümrük Birliği’nin kapısını çalacak olursa, bu durum Putin’in Rusya’nın eski nüfuzunu koruma ve onu tekrar eski dönemlerdeki gücüne kavuşturma gibi amaçlarını gerçekleşmesine engel olacaktır.
Bunun sebeplerine bakacak olursak, öncelikle Türkiye’nin ekonomisi Rusya ekonomisinden daha ileridir. Hafif endüstrisi gelişmiştir, ayrıca Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde dünya krizini yara almadan atlatmıştır.
Ayrıca Türkiye’nin birliğe katılması durumunda dil – kültür dengeleri değişecektir.
Asırlar öncesinden günümüze değin bölgede etkili olan Rusya ve diğer Slav ülkelerin dil ve kültürleri üstünlüğünü kaybedecek ve Türkiye Birlik içinde kendi kurallarını koymaya başlayacaktır. Birlik içinde uluslararası belgelerin sadece Rusça değil, ikinci bir dilde daha hazırlama zorunluluğu ortaya çıkacaktır.
Bunlara ek olarak Kazakistan’ın Türkiye ile birlikte Türk Kengeşi’ne üye olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in geçen yıl İstanbul’da yaptığı konuşmayı da hatırlamak gerekir. Nazarbayev konuşmasında; Rus sömürgeciliği üzerinde durmuş, Ankara’dan Altaylar kadar olan coğrafyada yaşayan 200 milyon Türk’ün birlik olması durumunda dünyada büyük bir güce dönüşebileceklerine, Rus hegemonyası dolayısıyla milli kültür ve dilleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarına değinmişti.
Demek ki, Rusya için Türkiye’nin Gümrük Birliği’nde girmesi hiç te istenen bir durum değildir. Çünkü, Gümrük Birliği’nin amacı Rusya’nın eski Sovyet ülkelerindeki nüfuzunu güçlendirmektir.
Bunu, Rusya’nın siyasi gözlemcileri de kabul etmektedir. Rusya’da yayınlanan bir makalede ‘Rusya, ekonomisi küçük ülkeler de kendi hegemonyasını sürdürmeyi amaçlar, bundan dolayı kendisinden büyük ekonomilere Birliğin kapısını açmak istemez’ ifadelerine rastlıyoruz.
Çünkü, bu birlikte eşitler arasındaki ortaklık şeklinde bir anlayış henüz oluşmamıştır. Nazarbayev’in bu toplantıdaki konuşması, Kazakistan’ın Rusya’nın kolaylıkla avucuna düşmeyeceğini, hatta aksine Rusya’dan başka da destek göreceği ülkelerin var olduğunu gösterdi. Plana göre, Mayıs 2014’de Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulması gerekiyor. Birkaç ay içinde böyle bir adımın atılmasına ne Kazakistan, ne de Beyaz Rusya hazır görünmüyor.”
Anadolu Ajansı’nın haberine göre 23 Aralık tarihinde Kırgızistan ve Ermenistan; Rusya, Belarus ve Kazakistan’ın oluşturduğu ve 1 Ocak 2015 tarihinde hayata geçecek olan Avrasya Gümrük Birliği’ne kabul edilmiştir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova’da düzenlenen Avrasya Ekonomik Yüksek Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, “Kırgızistan ve Ermenistan’ın Birliğe katılmalarının bu ülkelerin temel ulusal çıkarlarına cevap verdiğine ve sosyo-ekonomik kalkınmaları için geniş ufuklar açtığına eminiz” demiştir.
Türkler Batı’ya yönelmiş bir millettir. Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde açıkladığı hedeften şaşmamak gerekir: “Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de asri binaenaleyh batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte Batı’ya yönelmemiş millet hangisidir?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni AB Komisyonu Başkanı olan Jean Claude Juncker’ı telefonla aradığında AB üyeliğinin Türkiye için stratejik bir tercih olduğuna dikkati çekmesi, bence önemli bir gelişmedir.

Okumaya devam et  Çanakkale Şehitlerine ve Mehmet Akif Ersoy

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir