Sığınmacılar konusunda Hükümet’in yanlışları…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

Suriye’deki iç çatışmalarla başlayan sığınmacı akını konusunda bugüne kadar çok yazdık ve uyardık. Ancak, işin bugünkü boyutlara gelmesinde AK Parti Hükümeti’nin uyguladığı yanlışların payının büyük olduğunu görmekteyiz.
Sayıları 2 milyonu aşan Suriyeli sığınmacılar yurdun her tarafına yayıldı. Şimdi, bazı kentlerden gitmeleri isteniliyor. Ancak sığınmacılar gitmek istemiyor. Çokları da “Tayyip Erdoğan bize söz verdi, bizi bir yere gönderemezsiniz “diyerek polis güçlerine direniyor.
Antalya, Ankara gibi kentlerdeki aşırı rahatsızlıklar nedeni ile sığınmacılar bu kentlerden de gönderiliyor. Ege ve Akdeniz’deki tatil beldeleri bile sığınmacı istilası altında bulunuyor. Adana, Mersin ve Antalya gibi sahil şeridi Suriyeli sığınmacılardan geçilmiyor.
Ege’de Bodrum, Marmaris, Fethiye, Didim gibi turizm bölgelerinde bile Suriyeli sığınmacılar var ve sayıları da giderek artıyor.
İstanbul’a gelen sığınmacılar bu kentin dokusunu bozdu. Caddeler, sokaklar çocuklardan geçilmiyor. Dilenenler, evsiz ve işsizler her tarafta kol geziyor. Araçların önüne atlayıp, para dilenenler, ellerinde kâğıt mendil satmaya çalışanlar aynı zamanda tehlike de oluşturuyor.
Halbuki, sığınmacılar için sınırda kamplar kurulsa,burada kayıt altına alınsa, kamp dışına çıkmalarına izin verilmemiş olsa, bugün yaşananlar meydana gelmezdi.
Kaldı ki, Suriyeli sınmacılardan şikâyet edenlerin sayısı da giderek artıyor. Toplumda huzurun kalmadığı ifade ediliyor. Birçok yerde kavgalar meydana geliyor. Linç olaylarına varacak tartışmaların meydana geldiğini de izliyoruz.
Bunda en büyük pay devleti yönetenlerdedir.
Bir başka konu da AK Parti Hükümeti’nin Suriyeli, Yezidi ve Kürt sığınmacılara kapıları açması, ancak Türkmen sığınmacılara kapıları kapatması olayıdır. Günlerce bu konu tartışıldı, ancak Türkmenler kapı dışında bekletildi.
Şimdi bakınız, IŞİD’ dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Yezidiler için devler Diyarbakır’da kamp kurmuş, Yezidi sığınmacıları da buraya yerleştirmişti. Her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı bu sığınmacılar bulundukları kamplarda Türk bayrağı yerine PKK paçavralarını asarak gösterilerde bulunmaya başladılar.
Sen onları koru,yedir,içir ve onlar sana ihanet etsin.
Sonra güvenlik güçleri o kamplara girerek Öcalan ve PKK paçavralarını indiriyor.
Zaten Yezidiler’in de kökeninin Kürt olduğunu biliyoruz. Kimin ne olduğu bir yerde önemli değil, ama gelenlerin hiç değilse ihanet etmemesi gerekir. Biz, insani duygularla onlara kucak açmışsak, bunun karşılığı ihanet mi olmalıdır?
İşin bu boyuta gelmesinde de en büyük neden olarak biz yine bizi yönetenleri görüyoruz. Kendi öz çocuklarımızı sınırdan içeri almayan, dış baskılara dayanamayarak Suriyeli, Yezidi ve Kürt sığınmacılara kapıları sonuna kadar açanlar bu tablo karşısında ne diyeceklerdir merak ediyoruz?
Bu kadar sığınmacı, Türkiye’de sosyal ve ekonomik çöküntüye de neden oluyor. Bunun sıkıntılarını güç geçtikçe daha iyi hissetmeye başladık. Şu anda bunlardan nasıl ve ne şekilde kurtulmamız gerektiğinin hesaplarını yapıyoruz ama çözüm bulunmuyor. İlerleyen zaman içinde baştan bu yana yapılan bu hataların sıkıntılarının bedellerini çok daha ağır biçimde ödeyeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Konumuzla ilgili şu noktaya bir kez daha değinelim:
Suriye’deki IŞİD’a karşı Amerika ve koalisyon güçlerinin hava saldırılarına başlamadan önce Türkiye, Amerika’dan bazı isteklerde bulunmuş ve “Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir” denilmişti.
Sığınmacılar için Suriye sınırının 30 kilometre içlerinde sığınmacı kamplarının kurulması, uçuşa yasak bölge ve Esad’ın devrilmesi için çaba gösterilmesi bu “kırmızı çizgilerimiz” olarak belirlenmişti.
Hani ne ne oldu bu “kırmızı çizgilere?”
Bizim isteklerimizin hiç birine Amerika sıcak bakmadı, bizim kucak açtığımız Suriyeli sığınmacılar da bizim sırtımıza yük oldu, olmaya da devam edecek. Ne Suriye içlerinde kamp oluşturulması, ne uçuşa yasak bölge ne de Esad’ın devrilmesi konusunda bir adım atılmadı.
Kaldı ki, hala da bölgedeki çatışmalar nedeni ile yeni sığınmacıların gelebileceğinden bile söz ediliyor.
İnsani olarak sığınmacılara kucak açılmasına bir şey demiyoruz. Ama, Türkmen kardeşlerimize neden sınırlar kapatıldı hala bunu içimize sindiremiyoruz. Suriye’den gelenlere kapılarımızı açtık ama, bunları kontrol altına alamadık. Sığınmacıların yarısından fazlasının da kayıtlarının olmadığından söz ediliyor.
Düne kadar Esad’ın devrilmesi için bize gaz veren Suudi Arabistan ve Katar gibi Arap ülkeleri bile şu anda sorunlarımızın hiç biri ile ilgilenmiyor. Bu Arap ülkelerinden birisine “Gelin üzerimizdeki sığınmacılardan bir kısmını siz alın” desek acaba bize ne yanıt verirler bunu hiç düşündünüz mü? Bir tanesini bile topraklarına sokmazlar. Sığınmacılar konusunda olan bize oldu ve sonucun ne olacağını da bilemiyoruz.
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir