Çatlayıncaya Kadar Yiyin!

Bir 17/25 Aralık yazısı yazmaya başlamıştım. Birçok gerçeği alt alta sıralayıp AKP’ye: Sizin dini, milli ve ahlaki değer yargılarınız hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ve yağmayı kabul ediyor mu? Diye soracak, olmayan vicdanlarına boş yere seslenecektim… - fevzi kucukkahveci

Bir 17/25 Aralık yazısı yazmaya başlamıştım. Birçok gerçeği alt alta sıralayıp AKP’ye: Sizin dini, milli ve ahlaki değer yargılarınız hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ve yağmayı kabul ediyor mu? Diye soracak, olmayan vicdanlarına boş yere seslenecektim…

İşin içinde oldukları için bizim bildiklerimizden fazlasını biliyorlar. Siyasi bir partiden çok, ticari bir şirket gibi yapılandıklarından, AKP iktidarının devamı yolsuzluğa meşruiyet, yapanlara dokunulmazlık sağlıyor.

BERABER YÜRÜYENLERİN BİR KISMIYLA ÇIKARLARI ÇATIŞTIĞINDA BİLE, DÜNYA TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUK- RÜŞVET BELGELERİ VE İDDİALARI ORTAYA DÖKÜLDÜ. Bir de menfaatler sona erip AKP bittiğinde neler olacağını bir düşünün.

İpi kopmuş tesbih gibi her şeyin ortaya saçılıp darmadağınık olacaklarını, yargılanacaklarını ve ömürlerinin kalanını cezaevlerinde geçireceklerini çok iyi biliyorlar.

12 yıldır zenginleşenlere bakarsak büyük bölümü adı sanı bilinmeyen, geçmişi olmayan kişi ve kurumlar. Nedense ve nasıl bir tesadüfse hemen hemen hepsi AKP’li.

“Hukuku eğip bükülerek” haklı olana değil, güçlü olana hizmet eder hale getirdikleri için hukuk devleti kimliğimizi çoktan yitirdik. Yani günümüzde malumu ilan etmek maalesef faydasız. Ama “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.”

Milyonların evlerde gerçekten zor tutulduğu, yolsuzluğun ve rüşvetin akıllara zarar bir şekilde “darbe” ilan edildiği, 17/25 Aralık için yazılmayan, söylenmeyen kalmadı. Sözün bittiği yerdeyiz.

En güzel sözü şairler söyler.Sözü günün anlam ve önemini Han-ı Yağma Şiiriyle mükemmel özetleyen Tevfik FİKRET’e bırakmak en doğrusu…

HÂN-I YAĞMA (YAĞMA SOFRASI) – Tevfik FİKRET 

Bu sofracık, efendiler – ki iltikama muntazır

Huzurunuzda titriyor – şu milletin hayâtıdır;

Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır!

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

Yiyin efendiler yiyin; bu hân-ı iştiha sizin.

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Efendiler!  Pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;

Yiyin, yemezseniz bugün; yarın kalır mı kim bilir?

Şu nâdi-i niâm, bakın kudûmunuzla müftehir!

Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…

Yiyin efendiler, yiyin; bu hân-ı zi-safa sizin.

Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

Bütün bu nazlı beylerin, ne varsa ortalıkta; say:

Haseb, neseb, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray.

Bütün sizin, efendiler; konak, saray, gelin, alay

Bütün sizin, bütün sizin; hazır hazır, kolay kolay…

Yiyin efendiler yiyin; bu hân-ı iştiha sizin.

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı, yok zarar.

Gurur-ı ihtişâmı var, sürûr-ı intikamı var.

Bu sofra iltifatınızdan işte âb u tab umar.

Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

Yiyin efendiler, yiyin; bu hân-ı can-feza sizin.

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını

Vücudunu, hayatını, ümidini, hayâlini,

Bütün ferağ-ı hâlini, olanca şevk-i bâlini.

Hemen yutun düşünmeyin; haramını, helâlini…

 Yiyin efendiler, yiyin; bu hân-ı iştiha sizin.

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!

Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak!

Bugünkü mi’deler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın; kapış kapış, çanak çanak…

 Yiyin efendiler, yiyin; bu hân-ı pür-neva sizin.

Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

17 Aralık 2014 – ANTALYA              M. Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir