Şimdi daha kritik eşikteyiz…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Öncelikle şunu söylemeliyiz:

101 gündür IŞİD’ın elinde rehin tutulan 49 vatandaşımızın sağ salim kurtulması ve Türkiye’ye getirilmesi sevinç kaynağımız olmuştur. Bunun yapılan bir operasyonla mı, yoksa anlaşma ile mi gerçekleşmiş olması şu an için önemli değildir.

Rehineler üzerinden şov yapılmasının karşısındayız. Bunun hiçbir zaman siyasi malzeme olarak da kullanılmaması gerekiyor. Bazı yandaş medyada konunun yansıtılmış şekli siyasi şovun da üstünde gösterilmeye çalışılıyor,doğru bulmuyoruz.

Çünkü rehineler konusunda yapılan açıklamalar kafaları karıştırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu MİT’in başarılı bir operasyonu sonucudur” diyor. Başbakan Davutoğlu “Temaslarımız sonucu rehineler serbest bırakıldı” diye açıklama yaptı. IŞİD cephesinden yapılan açıklamada da “mutabakat sonucu rehineler serbest bırakıldı” deniliyor.

Bizim görüşümüz daha farklı:

Türkiye’nin IŞİD’a karşı başlatılması gündemde olan operasyonlara rehineleri bahane ederek çekince gösterdiği bir dönemde, 101 gündür tutulanların bu kritik dönemde serbest bırakılması Amerikan istihbaratının bir tezgâhı olabilir mi? Yani Amerika “Alın rehinelerinizi artık bahane üretmeyin” demek istemiş olabilir mi?

Özetle, bu konuda Amerika’nın bir parmağının olabileceği ihtimalini de göz önünde tutmak gerekiyor.

Türkiye için asıl sıkıntının bundan sonra başlayabileceğini sanıyoruz.

Rehinelerin kurtulup, Türkiye’ye getirildiği saatlerde Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry bir açıklama yapmış “IŞİD’a karşı tüm kapılar sonuna kadar kapatılmalıdır. IŞİD’ın yok edilmesi ancak etrafının kapatılması ve nefes alamayacak hale gelmesi ile mümkün olabilecektir” demiştir.

Türkiye’nin, Amerika’nın öncülüğünde oluşturulan ve 40 ülkenin katıldığı “çekirdek koalisyon”içinde yer almamaya yanaşması 49 rehinemizin IŞİD’ın elinde bulunmasından dolayı idi. Masaya da sürekli bu konu getiriliyordu. Şimdi, bu sorun ortadan kalkmış bulunuyor. Rehinelerin serbest bırakılmasından sonra yeni görüşmeler ve pazarlıklar başlayacaktır.

Söylemek istediğimiz şu:

Artık Türkiye’nin IŞİD konusunda tavrını açık biçimde ortaya koyması gerekiyor. Bundan sonra Amerika’nın bu konuda Türkiye’yi oluşturulan koalisyon içinde daha aktif görev alması için bastıracağını ve Türkiye’nin daha tehlikeli bir eşikte bulunduğunu da ayrıca söylemeliyiz.

IŞİD’ın en rahat ettiği, sınırdan rahatça gelip geçtiği yer olarak Türkiye gösteriliyor. Bu nedenle Türkiye önemseniyor. Amerika’nın uydular kanalı ile bu giriş çıkışlardan haberi oluyor. Elde edilen görüntüler ve raporlar da ilgililerin önüne konulmuş.

Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’nin konu ile ilgili olarak “IŞİD’ı mağlup edebilmek için sınırların kapatılması gerekiyor. Müttefiklerimizin bize verdiği garantiler arasında sınırların kontrolü ve gerekirse askeri operasyonlarda bulunmak var” diyor.

Dikkat edin, Türkiye’yi adres gösteriyor.

Bugüne kadar Türkiye’nin rehineler nedeni ile hassasiyetini önemseyen Amerika’nın bundan sonraki tavrı değişmeyecek mi? Daha önce Obama da Türkiye’nin IŞİD operasyonlarında önemine değinmiş ve “Türkiye olmadan başarı oranımız düşük olur” demişti. Sürekli olarak da IŞİD’a karşı cephede Türkiye’nin önemini vurgulamıştı.

Sorunların başında bütün dünyanın seyirci kaldığı sığınmacı akınıdır. BM tampon bölgeye sıcak bakmıyor, sığınmacı sayısı artıyor, bunun tüm yükünü de Türkiye omuzluyor. Dünya buna sadece seyirci durumda. Bunun IŞİD operasyonları ile daha artacağı tahmin ediliyor. Hiç değilse Türkiye’nin bu konuyu Amerika ve Batı ile masaya oturup çözmesi gerekmektedir. Bu da yapılmıyor. Hiç değilse pazarlık masasına bunu koyabilsek.

Sözü fazla uzatmaya gerek görmüyoruz.

Rehinelerin sağ salim gelmesi yüzümüzü güldürmüştür. Sorunun bununla aşılamayacağını da görmek gerekiyor.

Aslı sorun bundan sonra ve önümüzde duruyor. Görebildiğimiz kadarı ile Amerika, IŞİD operasyonlarında Türkiye’ye önemli rol biçiyor. Bundan sonra ortada rehineler sorunu da olmadığına göre Türkiye’nin IŞİD konusunda net tavrının ortaya konulması beklenecek. Bu nedenle, Türkiye’nin bu saatten sonra artın bir bahane üretecek lüksünün olmadığını da görmesi gerekiyor.

e.mail: [email protected]

          [email protected]

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir