IŞİD HAYALETİYLE SAVAŞA DOĞRU

* - ISID

İran’ın  5+1 grubu ile sürdürdüğü nükleer müzakerelerden;
İran ile ABD arasında diplomatik ilişkilerin  olmaması,genel kapsamlı bir nükleer anlaşma metninin çıkarılması için tüm siyasi konularda da anlaşma sağlanması gerekliği nedeniyle sonuç çıkmadı.
İran Dışişleri, bazı konularda görüşlerin birbirine yaklaştığını ve bir takım çözüm yollarında mutabakat sağlandığını, fakat bir takım anlaşmazlıkların çok derin olduğunu,görüşmelerin 18 Eylül’den itibaren 4 ay daha uzatıldığını açıkladı.

*
İsrail Başbakanı B.Netenyahu, İran ile yeniden başlayacak nükleer müzakerelere dikkat çekti.
Batı’yı, “Dünyanın bir numaralı tehdidi İŞİD değil, nükleer silah peşinde olan İran’dır. Çünkü nükleer silahlı bir İran tarihi değiştirir” ifadesiyle uyardı.
ABD ve Batılı ülkelerin IŞİD üzerine odaklanmalarının, İran’a yönelik baskıların azalmasına yol açabileceğini söyledi.
“Düşmanlarınız birbirleriyle savaştığında, onlardan birini güçlendirmeyeceksiniz, bilakis her ikisini de zayıflatacaksınız” dedi.

*
BM Güvenlik Konseyi koordinatörlüğünde, Suriyeli taraflar arasında doğrudan görüşmelerin başlatılması ve ülke yönetiminin geleceğine ilişkin kararın bizzat Suriyeliler tarafından verilmesine olanak tanıyan Cenevre II Barış Konferansı,
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun tek hedefi olan rejimi değiştirme ısrarıyla sonuçsuz kapanmıştı.

*
Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad, “Batı, Arap dünyasında egemenlik kurmak için Araplık ve İslam uyumluluğundan oluşan bir ideoloji üzerine oturan Suriye’ye ideoloji değiştirterek lağvetme savaşı açmıştır.
Suriye’den kendi halkının çıkarlarını bırakması, ABD ve Batının çıkarlarını kollaması istenmiştir, bu İsrail’in oynadığı ve silahlı terör gruplarının desteklenmesinde temel teşkil ettiği rolü ortaya koyuyor”diyor,
Konferans’ta anayasal,kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede hükümetinin sorumlu olduğunu savlıyordu…

*
Recep Tayyip Erdoğan ise Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun savını seslendirmiş,
“Terör örgütleri burada Esad ile birlikte oluştu. Geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır, seçimi geçiş yönetimi ve uluslararası gözlemciler yapmalıdır” demişti.

*
Görüşmelerde rejime karşı bir araya getirilen ve birbirinden çok farklı gruplar ve bireylerden oluşturulmuş, o yüzden her bir grubun diğer gruplardan ciddi farklılar gösteren bir takım hak ve iddiaları temsil eden Koalisyon yapısının görüşme performansının çok zayıf olduğu görülmüştü.
Özgür Suriye Ordusu da çatışmalarda, gerek hükümet birlikleri,gerekse radikal İslamcılara karşı yenilgiye uğramakta, Koalisyon’un elini  müzakere masasında zayıf bırakmaktaydı.

*
Başkan B.Obama, bu kez Suriye ile ilgili sözde askeri saldırı seçeneğin yer almadığı, diğer tüm seçenekleri yeniden değerlendirmeyi ele aldı.
Önce, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun yapısının değiştirilmesine,
Sonra, Esad’ın iktidar üzerindeki kontrolünün arttığı, Esad’ın avantajlı bir konumda olduğu sürece Suriye ile ilgili siyasi bir uzlaşının pek mümkün olmadığı düşüncesiyle Suudi Arabistan,Katar,Türkiye gibi ülkelerin Özgür Suriye Ordusu gruplarını kuvvetlendirmesine ve  daha ileri silahlarla teçhiz etmelerine yol açtı.

*
Rusya Federasyonu “Suriye toplumunun kurumlarının korunması gerekir.Bu önemli bir konudur. Düzenin korunması gerekliliğini ve bunun için mevcut yönetim kurumlarının korunması dışında metot olmadığını herkes  anlamalıdır” diyordu.

*
Kısa sürede ABD’nin kendini açığa vermeden Suudi Arabistan,Katar ve Türkiye’ye dünyanın her yerinden kiralattığı ve türlü lojistik verdirdiği,
Lider kadroların ve militanlarının detaylı kimlikleri İstihbarat Merkezlerince bilinen, bir talimatla tayfası başka bir zamanda,başka bir yer ve başka amaçlar için yeniden beraber oluncaya kadar ülkelerine geri dönüş yapacak,
Çoğu Amerikan pasaportlu Çeçen, Gürcü, Suudi, Mısırlı, Sincan Özerk Bölgeli,Türk ve Avrupa’nın hemen her ülkesinden birkaç bin kiralık psikopattan kurulu,
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetesi boy gösterdi.

*
IŞİD çetesi;
Birincisi,Suriye’de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ve Esad’ın iktidarını koruma konusunda güçlü bir potansiyele sahip olduğunun,
Dolayısıyla Suriye ile ergeç  yapılacak bir barış anlaşmasının, İsrail’i bir Yahudi Devleti olarak tanıyacak BAAS partisi ile yapılacağının anlaşıldığı bir sırada,
Suriye’deki otorite boşluğundan faydalanarak Esad’ı zayıflatmak ve Sünni güç bloğu oluşturmaya,
İkincisi, Irak’ta, Sünnileri Kürtler ve Şiilere karşı dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratmaya ve Irak’ın güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru idari yapısını değiştirmeye,
Üçüncüsü,Rusya’nın ABD’nin hegemonya ve güç siyasetine dayalı dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı  sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı iddiasından gelişen mücadelede, hem Rusya’nın,hem İran’ın  Suriye ve Irak bölgesindeki jeopolitiğini yıkıma uğratmaya görevlendirildi.

*
Nihayet,geçen hafta sonu Galler’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde,IŞİD’ın terörü bahane edildi.

Terörle mücadele konseptinde, başta Türkiye olmak üzere 10 ülkeden ibaret bir koalisyon oluşturulduğu açıklandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriye ve Irak’ta bölgesel güvenlik ve istikrarı tehdit eden şiddet ortamına karşı kararlı adımlar atılması gerekir” dedi.
Söz konusu terörle mücadele olduğu için Rusya ve İran’ın sesi kesildi!*
Şimdi Irak’ın yeniden işgali, büyük olasılıkla Suriye’nin kuzeydoğusu bölgelerinin de işgalini kapsayacak bir mücadele başlatılıyor.
ABD ve NATO Avrasya’da aleyhine değişen ve transatlantik bağı zayıflatan Rusya’ya meydan okumak üzere sürdürülen ekonomik,siyasi ve askeri yaptırım paketleri,
Irak ve Suriye’deki  hidrokarbon kaynakları ekonomisini kontrol altına alarak ve bunu  Rusya yönetimine dayatma olarak kullanmak düşüncesiyle çeşitlendiriyor.

*

Rusya Devlet Başkanı V.Putin,” Herhangi büyük bir çatışmaya girmeyi istemiyoruz.
Elbette her zaman Rusya’ya karşı tüm saldırıları püskürtmeye hazırız. Ortaklarımız ülkeleri ne durumda olursa olsun, hangi dış politika konseptine uyarlarsa uysunlar, her zaman bizimle çatışmanın onlar için kötü olacağını bilmeleri gerekir.
Rusya’ya karşı büyük bir çatışma başlatma fikrinin kimsenin aklının ucundan bile geçirmediğini düşünüyorum.
Rusya dünyanın en güçlü nükleer devletlerinden biridir ” diyor.
 
*
Romanya Cumhurbaşkanı T. Basescu, Rusya’nın NATO ülkelerine saldırması durumunda,
“Galler’de düzenlenen NATO Zirvesinden sonra,Türkiye’nin de Rusya’nın kara,hava ve denizden yapacağı saldırılarına karşı yanıt planı kabul edildi “diyor!
 
*
Yazının bu noktasında “Mehter” yerini almıştır;
“Askerlerin hâzır silah
Kuvvetlenir sûlh u salâh
Devlet bulur feyz ü felah
Meşhur olur bu istilâh.
Askerlerin kişver-küşâ
Sultan Tayyip sen çok yaşa.

Orduların etse sefer
Yol gösterir avn ü zafer
Mansûr olur her bir nefer
Düşman kalır bî-tâb-fer” marşını söylüyor…


10.9.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir