KULA KULLUK EDENLERE YAZIKLAR OLSUN…

 

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Vizyon Belgesi”ni açıklamak üzere Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıya sanatçıları da davet etti.

Hedef, onların da başkanlık yarışında taraf olmalarını sağlamak ve desteğinden yararlanmaktı…

Yandaş medya ve yandaş yargıdan sonra şimdi de “yandaş sanatçı”lar görev başında…

Toplantıdan önce, toplantıdan sonra ve toplantıda Başbakana övgüler yağdırdılar. “Demokrat, sevecen, hoşgörülü” kişiliğini anlatırken onu yerlere göklere sığdıramadılar.

Ne var ki onlar, faşizmin sofrasından beslenip, faşizmin borusunu öttürürken, açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insan, yaşam savaşı veriyordu yurdumuzda. Türkiye parçalanma tehlikesi yaşıyordu…

TÜM DÜNYA ŞU GERÇEĞİ BİLİYOR ARTIK:

Bugün, 1923 Devrimi ve Kemalist Cumhuriyet yoğun bir saldırı ile karşı karşıyadır… Ülkemiz zor, karanlık günlerden geçmektedir… Tehlike içerisindedir. Ülkemiz ABD, AB, dinciler, teröristler tarafından kuşatılmıştır.

Sevr gündemdedir.

Birliğimiz, bütünlüğümüz, üniter yapımız yok edilmek istenmektedir.

Vatanımız ateş altındadır.

İşin kötü yanı bu saldırıya ve ülkenin parçalanması girişimlerine muhalefet de şevkle, şehvetle destek vermekte, terörizmi ve teröristleri aklayan yasaları iktidarla birlikte onaylamaktadır.

Bugüne değin ulus devlete, ulusal düşünceye, Atatürk devrimlerine bu denli pervasızca, açıktan dil uzatılmadı. Bu denli yüksek perdeden sövülüp sayılmadı.  Bağımsızlık düşüncesi bu denli aşağılanmadı.

Ama bu dönemler gelip geçicidir ve aynı zamanda bir mihenk taşıdır. Ölçüdür. Çünkü bu ülke nice Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Evren’ler görmüştür. Tümü de toz olup gitmiş, tarihin karanlığına gömülmüştür.

Böyle zor, tozlu dumanlı yıllarda Ali Kemal’ler,  Ref’i Cevat Ulunay’lar, Refik Halit Karay’lar da çıkar; Namık Kemal’ler, Tevfik Fikret’ler, Mehmet Akif’ler, Nazım Hikmet’ler de çıkar.

ATATÜRKLER de…

Kimin halkın sanatçısı, kimin iktidarın sanatçısı olduğu böyle günlerde belli olur.

Atatürk’ün deyişi ile “Sanatkâr el öpmez, eli öpülür…” “Sanatkâr toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır…”

Bazen kendi kendime soruyorum:

 “Bu sanatçılar işin bilincindeler mi? Bilerek mi hareket ediyorlar.”

 “Yani ben bu iktidarın her yaptığını, her işini onaylıyorum ve destek vermek için buraya geldim …”mi demek istiyorlar. Onların Abdullah Cömert’lerden, Ethem Sarısülük’lerden, Berkin Elvan’lardan haberi yok mu? Cinayetleri onaylıyorlar mı?

Yani onlar bile bile mi bu toplantılara katılıyorlar?  Bile bile mi lades diyorlar. Türkiye’nin nereye gittiğini görmüyorlar mı? Tehlikenin farkında değiller mi? Emperyalizm diye bir olgunun varlığından haberleri yok mu?

Sevr ya da Lozan’ın ne anlama geldiğini bilmiyorlar mı?

Atatürk’ü tanımıyorlar mı?

Anneleri, babaları, öğretmenleri o yüce adamı onlara öğretmedi mi? Başbakanın ve AKP iktidarının Atatürk’ü sıfırladığını görmüyorlar mı?

Mustafa Kemal, ulusumuzla birlikte emperyalizme karşı bu kadar zorlu bir mücadeleyi Recep Tayyip’ler, Abdullah Gül’ler gelsin, sevgili yurdumuzu ABD’ye, AB’ye, Barzani’ye, Bebek Katili APO’ya yeniden peşkeş çeksin, teslim etsin diye mi gerçekleştirdi?

Bu kadar kan ve gözyaşı boşuna mı aktı?

Bu kadar şehit boşuna mı verildi? Atatürk, dünyanın hayran olduğu o ilerlemeleri, sanayileşmeyi, fabrikaları AKP gelsin altından girip üstünden çıksın diye mi kurdu, geliştirdi, Türk ulusuna armağan etti?

Başbakanın gözünün içine bakıp, onun eline sıkı sıkı sarılan sanatçılar, ABD emperyalizmi denilen bir olgudan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu emperyalizmin BOP Eşbaşkanı olduğundan haberleri yok mu?

Peki, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi haritasını da mı görmediler? Parça parça, lime lime edilmiş bir Türkiye var orada.

O haritada Güneydoğunun, Doğunun üstüne Kürdistan diye yazılmış. Bir başka yerde Ermenistan, bir başka yerde Pontus Rum Devleti…

Türkiye, parça parça bölünüp, lime lime edilerek, eyaletlere ayrılırken, nasıl bakacaksınız siz, sizi dinleyen, alkışlayan hayranlarınızın, sevenlerinizin gözünün içine? Hiç kafa yordunuz mu bu konulara?

Bir düşünün isterseniz, bir kafa patlatın… Bir de bu yolu deneyin…

Patlatılmış, parçalanmış bir kafa boş, güdümlü, yandaş, “Nato kafa, nato mermer”den bin kez iyidir.

Başbakanın toplantı resimlerine bakarken hayretler ve şaşkınlık içerisinde kalıyorum. Bazıları pişmiş kelle gibi sırıtıyor, bazıları kahkaha atıyor, bazıları hayran hayran RTE’yi izliyor. Sanki başka bir dünyada yaşıyor bunlar…

Başbakan ve eşi gösterilen ilgiden, durumdan memnun, mutlu.  Sanatçıların sevgisi, saygısı gözlerinden, yüzlerinden okunuyor.

Bir başka resim karesinde ise halkın, milyonların sanatçısı olduğu söylenilen bir “BABA” var: Orhan Baba. Orhan Gencebay…

Bilal Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan’la aynı karede yer almış… Onların arkasındaki koltukta oturuyor. Bu konuda yorum yapmıyoruz ve sadece diyoruz ki:

KULA KULLUK EDENLERE YAZIKLAR OLSUN…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir